31 Ocak 2016 Pazar

ENGELSİZ YAŞAM TİYATRO OYUNU

              KİŞİLER
TUNÇ : Bedensel engelli otuzuna yakın biri
MERT :Görme engelli      otuzuna yakın biri.
ANNE YELİZ : Ellili yaşlarında bir bayan.
SEKRETER :Genç bir bayan yaş çok önemli değil
İŞ ADAMI YÖNETİCİ : Takım elbiseli otuz yaş üstü tercih sebebi
ŞOFÖR : Eshot elbiseli otobüs şoförü yaş yirmi üstü
YAŞLI TEYZE : Tercihen altmışlı yaşlarda
GENÇ : En az yedi kişi 18-25 yaş arası
OTOBÜS YOLCULARI : 7-10 kişi arası bay bayan karışık yaş önemi yok...

            DEKOR MALZEMELERİ
1- Tek kişilik bir yatak ( yatağı çarşafı yastığı ve  battaniyesi)
2- Tekerlekli Sandalye
3- Beyaz baston ( görme engellilerin kullandıklarından)
4- Masa. iki yada üç tane.biri iş masası olacak.
5- Sandalye en az iki tane
6- Kahvaltı takımı (zeytin peynir tuzluk ekmek sepeti ekmek)
7-Servis tabağı,çatal,çay kaşığı, yağ bıçağı çay bardağı üçer tane
8- Oyuncuların normal giysileri yanında Tunç için bir eşofman takımı
9- Kapı zili
10- Otobüs durağı levhası
11- Otobüs maketi
12- Yolcu sayısı kadar sandalye
13- Set üstü ocak
14- İçi çay dolu çaydanlık
15- Şeker kabı içi şeker dolu


                                                            1.PERDE.
         Sabah olmuştur. Engelli genç yatağında doğrulur ve annesine seslenir..          
         TUNÇ '' Anneeee''
         Annenin sesi duyulur.
         ANNE '' Geldim yavrum''
         Anne sahneye girer. Oğlunun yanına giderken. Kenarda duran tekerlekli sandalyeyi alır.. Oğlunun yanına gider ve onun yataktan kalkmasına ve tekerlekli sandalyesine oturmasına yardım eder.
        TUNÇ '' Anne kahvaltıya Mert gelecek bu sabah. unutmadın değil mi? ''
        ANNE '' Unuturmuyum hiç oğlum. Şimdi masayı Mert'e göre ayarlarım zaten''
        TUNÇ '' Sağ ol Annem. Bende bir lavaboya gireyim. Sonra üstümü değiştirip kahvaltı masasına gelirim''
        ANNE '' Tamam oğlum.Ben hazırladım giyeceklerini.Hepsi ütülü ve hazır.Yardımımı istermisin?''
        TUNÇ  '' Yok Annem ben hallederim. Sağ ol''
        Anne Tunç'un yanağına bir öpücük koyar.
        ANNE  '' İyi o zaman sen elini yüzünü yıkayıp üstünü değiştirene kadar bende kahvaltıyı hazırlayayım. Mert'te gelir birazdan zaten.
        Tunç sahneden çıkar. Anneyi çay demlerken ve masayı itina ile hazırlarken izleriz.
       ANNE '' Nasıldı çay bardağı kahvaltı tabağının sağ tarafında,peynir zeytin tabakaları tam ortada peynir zeytinin sağında olacaktı. Tuzluğu da Mert'in soluna, ekmek sepetinin de sol tarafına koyduk mu tamamdır. Tabağın sağına yağ bıçağını soluna da çatalı koyduk mu işte Mert içinde sofra hazır demektir.''..
        Tunç üstünü değiştirmiş tekerlekli sandalyesi ile masaya gelmiştir. Masa hazırlanmış Mert'i beklemeye başlamışlardı.
        TUNÇ '' Saat sekize geldi. Bu saate kadar Mert burada olurdu anne. Başına bir şey gelmesin''
        ANNE '' Dur oğlum hemen telaşa kapılmayalım. Belki bir aksilik olmuştur biraz daha bekleyelim. Birazdan gelmezse ararız''
        TUNÇ '' Peki anne öyle yaparız ''
        Biraz daha beklerler. Derken kapının zili duyulur
        TUNÇ '' Mert geldi herhalde anne''
        ANNE '' Ben kapıya bakayım''
        Anne kapıyı açar Görme engelli Mert beyaz bastonu ile içeri girer
        MERT '' Günaydın Hayırlı sabahlar''
        TUNÇ ''  Günaydın Mert hayırlı sabahlar. Hoş geldin.''
        ANNE '' Hoş geldin oğlum. Hadi gel masaya kahvaltı hazır bizde seni bekliyorduk.''
        MERT '' Sağ olun yoldan geldim.Bir elimi falan yıkayayım hiç değilse''
        ANNE '' Lavabonun yerini biliyorsun. Havluda sabunlarda her zaman ki yerinde oğlum''
        MERT ''Biliyorum Yeliz anne.Keşke herkes sizin kadar duyarlı olsa bu konuda ''
        Mert sahneden çıkar. Elini yüzünü yıkamaya gitmiştir.Sahnede Tunç ve annesi kalmıştır. Anne kesili ekmekleri servis tabaklarına koyar. Mert elini yüzünü yıkamış masaya gelirken anne bardaklara çayları koyar. Mert masaya gelir ve oturur.
        TUNÇ '' Mert bugün geç kaldın.Hayırdır bir terslik yok değil mi?''
        MERT '' Hayır Tunç benden yana her şey normal. Ama insanları biliyorsun. Ya biz engellileri görmüyorlar. Ya bizi kendilerinden saymıyorlar. Oysa onlar bizi görmeseler bile bizim onları gördüğümüzü unutuyorlar. Tamam ben görme engelliyim Gözlerimle onları göremem ama bu demek değildir ki onların varlıklarından bir haber olayım.Duyuyorum dokunuyorum hissediyorum kokluyorum sadece göremiyorum ve bu benim tercih ettiğim bir şey değil ama yapabileceğim bir şey yok.Bizler kendimizi bu hallerimizle kabul edebiliyoruz da.Neden bizi  ötekileştirmek isteyip. neden aralarına kabul etmezler anlayabilmiş değilim''
        TUNÇ '' Haklısın Mert maalesef büyük çoğunluğumuz aynen senin dediğin gibi ama  bizim için bir şeyler yapmak isteyen insanları da göz ardı etmememiz gerekiyor. Onlar gibi insanların varlığı ile bizler toplum içinde biraz daha fazla yer bulabiliyoruz. Ama kabul etmemiz gereken bir konuda var.İnsanlarımız bir şeylerini kaybetmeden kaybettikleri şeylerin değerlerini bilmiyorlar.''
        MERT '' Evet bizler için güzel çalışmalar yapan yerler var. Bizler için harika okullar var. Örneğin Altı nokta körler okulu biz görme engelliler için büyük bir kazanç .Senin durumunda olan arkadaşlarım içinde güzel okullar var. Bir de belediyelerimiz var Özellikle İzmir belediyesinin destekleri hiçte küçümsenemez.Otobüslerin hepsinde diyebilirim artık engelliler için özel binme inme parkurları var. Spor kulüpleri var.Bunlar çok güzel şeyler.''
        Çaylar içilmiş bardaklar boşalmıştır.
        ANNE '' Çaylarınızı tazeliyorum''
        TUNÇ '' Olur annem.İçeriz değil mi Mert''
         MERT ''Zahmet oluyor size de Yeliz teyze''
        ANNE '' Sözü bile olmaz çocuklarım''
        Anne çayları doldurur.
        MERT '' Bakın buraya gelirken yaşadıklarımı anlatayım izniniz olursa.
        ANNE '' Elbette oğlum seni dinliyoruz.
        Mert anlatmaya başlar..
                                                CANLANDIRMA.
        Sahne karartılır Sahne görünmeyecek şekilde sahnenin ön tarafında ışıklandırma görürüz .Mert beyaz bastonu ile otobüs durağına giderken görürüz. Ona doğru gelen iki de genç vardır. Mert onların yanından geçerken.
        BİRİNCİ GENÇ '' Selamın Aleyküm'' der Mert'in bir kolunu tutarak '' Yardımcı olalım sana''
        MERT '' Teşekkür ederim ama şimdilik gerek yok. İhtiyacım olduğunda yardım isterim.Gene de teşekkür ederim''
         BİRİNCİ GENÇ  Israr ederek '' Olsun hiç değilse gideceğin yere kadar götürelim. Bir yardımımız dokunsun''
          MERT '' Gerçekten teşekkür ederim. Az ilerde ki durağa gideceğim zaten.  Geldim zaten''
        İKİNCİ GENÇ Birinci gencin kolundan çekerek. '' Hadi biz yolumuza gidelim bak arkadaşın yardıma ihtiyacı yokmuş.Bu şekilde hareket ederek onun özgürlüğünü kısıtlıyoruz. Hoş değil. İhtiyacı olsa zaten bizden yardım isterdi.
        BİRİNCİ GENÇ '' Ulen insanlıkta yaramıyor bunlara Alt tarafı yardım edelim dedim. Allah bunları bilerek böyle yapıyor herhalde.''
        İKİNCİ GENÇ '' Ne saçmalıyorsun sen ya'' Mert'e dönerek ''Arkadaşım adına da kendi adıma da özür dilerim''
        MERT ''Teşekkür ederim arkadaşım ama inan arkadaşına da fazla kızmadım. Onun cahilliğine ve bilinçsizliğine verdim.''
        BİRİNCİ GENÇ ''Şuraya bak ya birde beni cahil ve bilinçsiz yaptı. Kendi üstün zeka ya''
        İKİNCİ GENÇ '' Haddini aşıyorsun. Evet bilinçsiz ve cahilsin bu konuda.Senin bu kadar bilinçsiz olabileceğini görmesem inanmazdım
        BİRİNCİ GENÇ ''Arkadaşa bak ya birde ondan yana oluyor''
        İKİNCİ GENÇ '' Yanılıyorsun sadece haklıdan yana oluyorum Ve sen çok haksızsın. Senin yaşamına durup dururken birinin müdahale etmesini istermisin''
        BİRİNCİ GENÇ '' İyide ben sağlamım. O özürlü aynı şey mi''
        İKİNCİ GENÇ  '' Evet aynı şey. Sonuçta oda senin benim gibi bir insan ve en az senin benim kadar bu dünyada özgürce yaşamaya hakkı var. Bunu ne sen engelleyebilirsin ne bir başkası. Eğer engellemeye kalkarsak işte o zaman biz engelli oluruz onlar değil.''
        BİRİNCİ GENÇ '' Tamam tamam ya ne hali varsa görsün.Hadi biz gidelim.''
        İKİNCİ GENÇ Mert'e dönerek ''Tekrar yaşam alanına müdahale ettiğimiz için özür dileriz.Umarım bizi affedersin''
        MERT '' Estağfurullah ne haddime. Üstelik sana duyarlılığın içinde teşekkür ederim'' Birinci gence dönerek. ''Arkadaşım engelli olmayı ben istemedim. Bende senin gibi her şeyi her rengi görebilmeyi isterim.Maalesef bunu gözlerimle yapabilme şansım yok. Ama  bunları algılayamayacağım anlamına da gelmiyor bu.Umarım sende yaşamın boyunca asla engelli bir konumda yaşamak zorunda kalmazsın''
        Birinci genç hadi ya sende der gibi elini sallar ve yoluna döner. ikinci genç tekrar özür diler ve ve arkadaşının peşinden gider. Işıklar söner. Bir süre sonra masanın ışıkları yanar.
         TUNÇ ''Ne kadar duyarsız insanlarımız var''
          MERT ''Evet hatta bazıları iyi niyetli olmalarına rağmen bizlerin yaşam alanlarına gereksiz müdahaleler yaparak bizlere zarar verebiliyorlar. Oysa bizim istediğimiz şey basit. Yaşam alanımıza saygı duyulması ve biz istemeden yardıma kalkmamaları. Kalktıkları sürece bizim topluma uyum sağlamamızı güçleştiriyorlar''
          ANNE ''Kesinlikle haklısın. Olur olmaz her zamanda yardım etmeye çalışma Düşen bir insanın kalkmasına fırsat vermeden onu kaldırmak için elini uzatmaya benzer.
          TUNÇ '' Ve biz istemeden uzatılan her elde bizim güçlenmemizi engeller. Yeterince engellerimiz var zaten hayatta.Hiç değilse insanlar bunlara dahil olmasa.''
          MERT ''Aynen öyle insanlar bizimde insan olduğumuzu unutmamalı ve bizi de görmeliler bizim onları gördüğümüz gibi.''
          TUNÇ '' Mert bak sen bunu söyledin ya bende bir anımı anlatayım daha dün yaşadım.''
          MERT '' Dinliyorum''
          TUNÇ '' Biliyorsun bizim en büyük sorunlarımızdan biri yollarımız. Pek çok  yer bize uygun değil ve o yüzden trafikte hep tehlike altında kalıyoruz. Özellikle kaldırımlarda park eden araçlar bırakın bizim geçmemizi.Normal insanların bile geçmesini engelleyecek kadar duvarlara yapışık parklarını yapıyorlar. Onların doğal hakkı ya oraya park etmek. Kendilerinden başkasının o kaldırımı kullanma hakkı yokmuş gibi üstelik. Uyarsan kendilerini ''yanlış yapıyorsunuz diye''sana dönüp ''Ne yapalım yani park yeri mi var derler'' Kendilerini haklı çıkarma yoludur bu.Oysa araçların park yeri yoksa bile kaldırımın önüne park etmeleri gerekir kaldırımın üstüne değil. Neyse bende kaldırımda tekerlekli sandalyemle şartlarımı zorlayarak gidiyorum. Yol ağzına geldim. Birden yol ağzından hızla fırlayan bir çocuk önüme fırladı. Az daha çarpışacaktık. bana baktı ve ne dedi biliyormusunuz.
         MERT '' Ne dedi''
         TUNÇ ''Benim tekerlekli sandalyede olduğumu görünce Çüşş dedi. Dikkat etsene biraz Kim verdi sana ehliyetini.Sana o ehliyeti vereni yakalayıp s... k lazım.'' Ne diyorsun sen diyecektim ki koşturarak çekti gitti''
         MERT '' Özür dileyeceklerine hep bunları yapıyorlar Her şeye hakları var  bizimse hiç hakkımız yokmuş gibi davranıyorlar ya işte bunlar bizleri en çok üzen şeyler.''
         TUNÇ '' Bizim onlarla eşit hakka sahip olduğumuzu anlasınlar artık.Bizlere acıyarak bakmalarını değil. İnsanmışız gibi bakmalarını istiyoruz hepsi bu.''
         MERT '' Bakın bu sabah yaşadığım diğer şeyleri de anlatayım . Vaktimiz var değil mi? ''
         TUNÇ ''Saat dokuz olmuş. Daha çok vaktimiz var bizi saat on dört te görüşmeye bekliyorlar''
         MERT '' İyi anlatayım o zaman''
                            CANLANDIRMA
        Masanın ışıkları söner ve sahnenin ön tarafının ışıkları yanar. Mert Fahrettin Altay pazarının karşısındaki otobüs durağına gelmiş görürüz. Durakta otobüs bekleyen insanlar vardır  Mert içlerinden birine yaklaşır.
         MERT '' Merhaba ben İnönü caddesinden geçen bir otobüse bineceğim yardımcı olurmusun bana  ''
        GENÇ Arkadaşına göz kırparak.Arkadaşının kulağına eğilir sessizce '' Bak bak eğlenceyi bulduk'' der Mert bunları duymamıştır. Genç Mert'e dönerek '' Elbette yardımcı olurum'' der.
         Beraber beklemeye başlarlar az sonra İnönü caddesinden değilde Mithat Paşa  caddesinden giden otobüs durağa yanaşır.
         GENÇ '' Çok şanslısın Bak bineceğin otobüs geldi'' der kıs kıs gülerek
         Mert  teşekkür ederek otobüse biner. Çocuğa güvendiğinden Şöföre sorma gereği de duymaz.Otobüs doludur ve oturacak yer yoktur. Ön sırada uyuklama numarası yapan bir genç görürüz. Otobüsün iç ön tarafında Ön koltuklar da yaşlı ve engellilere yer veriniz  yazılı uyarıcı tabelayı görürüz. Koltuklar doludur. Yaşlı bir teyze Mert'in otobüste ayakta kaldığını görünce uyanma numarası yapan genci dürterek uyandırır
         YAŞLI KADIN '' Ağabeyine yer ver bakalım''
          Çocuk suratını buruşturarak isteksiz şekilde koltuğundan kalkar Mert'e yerini verir. Mert'in oturduğunu gören şoför  arabay hareket ettirir . Az sonra döner kavşaktan dönüp Mithat paşa caddesine girmiştir Bir iki durak gittiğinde Mert Şoför'e
         MERT ''Kaptan ben üç yolda ineceğim geldiğinde haber verirmisin.''
         ŞOFÖR ''İyide biz oradan gitmiyoruz ki''
         MERT '' Nasıl yani İnönü caddesinden gitmiyor mu otobüs''
         ŞOFÖR '' Hayır Mithat  Paşa caddesinden gidiyorum. Keşke binerken sorsaydın be kardeşim''
         MERT '' Duraktaki genç yanlış otobüse binmeme neden oldu demek ki Ben ondan yardım istemiştim ona güvendim. Sizde gün içinde pek çok soruya muhatap kaldığınızdan hiç değilse sizi bir sorudan korumak istedim''
        YAŞLI KADIN '' Bilerek yapmıştır şımarık şey''
        MERT ''Galiba öyle  teyzeciğim''
        ŞOFÖR '' Sen otur kardeşim ben konakta seni üç yola giden otobüse bindiririm''
        MERT '' Teşekkür ederim zahmet olacak size''
        ŞOFÖR '' Sorun değil yardımcı olabilirsem sevinirim''
        Işıklar söner ve tekrar arka masanın ışıkları yanar. Masadakileri çaylarını içerken görürüz.
        TUNÇ '' Birde bu tip insanlar var değil mi. Senin eksikliğinle alay eden insanlar''
        MERT '' Maalesef baya da çoklar''
        ANNE '' Bu insanlara bir şekilde ulaşılması ve bilinçlendirilmesi lazım''
        TUNÇ '' Aslında onlara ulaşılacak yollar var annem. Gerek dergilerle,kitaplarla ve gerekse televizyon,gazete gibi iletişim kanallarıyla insanlara ulaşmaya onları bilgilendirmeye çalışıyorlar ama insanların pek çoğu başlarına gelmediği sürece duyarsız kalmaya devam edecekler.''
         MERT '' Korkarım haklısın. İnşallah bizimde sesimizi duymaya ve bizleri görmeye başlarlar bir gün....
         Işıklar söner perde kapanır.
         
                                       PERDE 2
          Perde açılır Mert ve Tunç'u bir işletmenin önünde görürüz.
          MERT '' Geldik mi Tunç
          TUNÇ '' Evet Mert geldik Işık tekstil burası
          MERT '' Eeee hadi girelim içeri o zaman''
          Tunç şirketin önünde giriş kapısına bakar Şirketin kapısına ulaşmak için merdivenlerden çıkmak gerekmektedir ve her zaman olduğu gibi Bedensel engellilerin tekerlekli sandalyeleri ile çıkabilmeleri  için yapılmış bir rampa yoktur.
         TUNÇ ''Mert sen girebilirsin ama ben giremem''
         MERT '' Neden giriş merdivenli ve araban için çıkış yolu yok mu''
         TUNÇ '' Aynen öyle merdivenli ve yol yok''
         MERT '' Boşuna mı geldik yani''
         TUNÇ  '' Yok olur mu öyle şey.Sen git iş başvurunu yap.Ben burada beklerim ''
         MERT '' Hayret bir şey ya. İş ilanlarında hem engelli kontenjanımız vardır yaz hemde engelliler gelmesin diye her türlü zorluğu çıkar. Bahse girerim içeride engelli tuvaleti de yoktur bunlarda.''
         TUNÇ ''Hangi işletmelerde var ki ancak büyük süpermarketlerde görüyoruz o tuvaletlerden ve onları da genelde fiziksel engeli olmayan insanlar kullanıyor.''
         MERT '' Zaten bir tane yapıyorlar onuda herhangi bir engeli olmayan insanlar kullanıyor''
         TUNÇ '' Geçenlerde bir alış veriş marketinde neredeyse bir saate yakın bekledim Tuvaleti kullanabilmek için.Sonra içeriden pişkin pişkin sırıtarak engelsiz bir vatandaş çıktı. Adamı uyardım yanlış tuvalete girdiniz diye adam ne yapalım yani altımıza mı edelim dedi. Kardeşim bak sizin tuvaletler orada deyince de Orası çok dolu burası boştu ondan girdim.Yemedik ya tuvaletinizi.Gir işte boşalttım.''
          MERT ''Biraz daha üstüne gitsen senle kavga etmeye bile hazırlar. Nede olsa onlardan daha zayıf konumdayız ya .Bizi çok rahat dövebileceklerine inanıyorlar.
          TUNÇ ''Aynen öyle. Hadi sen çık başvurunu yap''
          MERT '' Çıkacağım çıkacağım da bir yetkili ile bu konuyu da konuşmak için çıkacağım''
          TUNÇ '' Tamam ben buradayım. Seni bekliyorum. beraber geriye döneriz.
          Mert merdivenlerden çıkar kapıdan içeri girer.İçeride  bir bayan vardır bir masanın arkasında oturmakta ve telefon ile konuşmaktadır. Mert'in içeri girdiğini gören bayan onun görme engelli olduğunu görünce ona doğru seslenir.
          KADIN '' Pardon birine mi bakmıştınız''
          Mert gülerek konuşur.
          MERT '' Görebilsem bakardım ama maalesef görme yeteneğim yok''
          Kadın kırdığı potun farkına varmıştır ama iş işten geçmiştir.
          KADIN '' Pardon nasıl yardımcı olabilirim size''
          Mert sesin geldiği yöne doğru gider.Masaya yaklaştığını anlayınca
          MERT ''Gazetedeki ilan için başvurmuştuk''
          KADIN '' Baş vurmuştuk derken sizden başka biri dahamı var ben yalnız sizi görüyorum''
          MERT '' Evet bir arkadaşımla beraber geldik iş başvurusu yapmak için ''
          KADIN '' Tamam gelsin oda''
          MERT ''Kapıya kadar geldi ama buraya gelemiyor''
          KADIN '' Neden gelemiyor. çekinecek bir durum yok ki''
          MERT '' Çekindiğinden değil girişiniz merdivenli''
          KADIN '' Tamam çıksın gelsin merdivenleri işte''
          MERT '' Yürüyebilse çıkıp gelir ama. Ben nasıl göremiyorsam. oda yürüyemiyor''
          KADIN '' Eyvah gene pot kırdım galiba.Arkadaşınız''
          MERT '' Bedensel engelli.bayan''
          KADIN '' İyi tekerlekli sandalyesi ile gelseydi ya''
          MERT '' Sizde burada yenisiniz galiba''
          KADIN '' Yok yeni değilim beş yıldır bu şirkette çalışıyorum ''
          MERT '' Özür dilerim ama beş yıldır burada çalışıyorsunuz.Girişinizin sırf merdiven olduğunu, tekerlekli sandalyeli birinin çıkması için bir rampası olmadığını bile bilmiyormusunuz''
          KADIN ''Özür dilerim hiç dikkat etmedim ona. Gerçekten rampa yok mu''
          MERT '' Maalesef yok''
          KADIN '' Hay Allah hiç fark etmemiştim''
          MERT '' Fark etmediniz çünkü öyle bir şeye ihtiyacınızın olmadığı için fark etmediniz. Aynı bizi yollarda fark etmediğiniz gibi''
           Kadın başını öne eğer.
          KADIN '' Çok haklısınız özür dilerim''
          MERT '' Özür dilemenize gerek yok. Biz engelliler bunlara alıştık artık''
          Kadın iyice mahçup hissetmiştir kendini.Sağına soluna yardım ister gibi bakınır. Ama görünürde kimse yoktur.
           KADIN '' Arkadaşınıza nasıl yardımcı olabilirim peki ''
           MERT '' Merdivenlere tekerlekli sandalyeler ile rahatça çıkabilmek için rampa yapmazsanız.Yardımcı olamazsınız.
           KADIN '' O zaman ben amirlerimizden birini çağırayım da ona danışalım''
           MERT '' İyi olur. O güzelliği yaparsanız sevinirim ''
           Kadın telefonunu eline alır. bir iki numaraya basar. Karşısında bir adam çıkmıştır. Arka da bir ışık yanar Masanın arkasında oturan takım elbiseli birini görürüz Çalan telefonu açar.
           YÖNETİCİ ''Efendim  Aynur hanım''
           KADIN '' Efendim iki engelli vatandaşımız iş başvurusu için gelmişler.''
           YÖNETİCİ '' Savamadın mı başından''
           KADIN '' Gazetedeki ilan için gelmişler efendim''
           YÖNETİCİ '' Ya biz şirketin daha saygın görünmesi için verdik o ilanı. Santralciye ihtiyacımız kalmamış. Birini işe almışlar de sav başından gitsinler. Birde onlarla uğraşmayalım. Zaten sakat adamlar bunlar ne işimize yarayacaklar ki.''
            Kadın telefonun ucunda kıpkırmızı olmuştur Ve yanındakinin görme engelli olmasına hiç bu kadar memnun olamazdı herhalde.Düştüğü bu durum karşısında onu göremediği için
            KADIN '' Efendim''
            YÖNETİCİ '' Sen benim dediğimi söyle gönder gitsin''
            KADIN '' Tabi efendim.Emredersiniz.''
            Kadın telefonu kapatır. Mert'e döner.Kekeleyerek
            KADIN '' Şey şimdi yöneticimizle konuştum''
            MERT ''Size santrale adam aldık deyin dedi değil mi ? ''
            Kadın biraz rahatlamış gibi olmuştu bu konuşmanın ardından.
            KADIN '' Şey evet o pozisyona adam aldıklarını söylediler.Nereden bildiniz''
            MERT '' Hep böyledir zaten hanım efendi. Bizim engelli olduğumuzdan okumamızın yazmamızın olduğunu bile unuturlar.''
             KADIN '' Anlamadım''
             MERT '' Bayan iş ilanınız da. İhtiyaç duyduğunuz bölümleri yazmışsınız ve orada Santral memuru gibi bir ihtiyacınız yok.''
             KADIN '' Şey ben inanın ilanda ne yazdığını bilmiyorum''
             MERT '' Yapmayın lütfen. Yalan söylemenize gerek yok. Aslında ilanı sizde biliyorsunuz ama amiriniz bizi  başınızdan savmanızı istedi''
             KADIN '' Özür dilerim. Evet öyle istedi''
             MERT '' Ne kadar basit değil mi onun için her şey. Bir engellinin o ilanı okuyup ne umutlar besleyerek ve ne zorluklar yaşayarak buraya geleceğini hiç düşünmüyorlar bile. Onlar için  o kadar yokuz işte.''
             Kadın başını öne eğmiştir. ne söyleyebilecek bir sözü vardır. Nede savunabilecek.Sadece
             KADIN '' Özür dilerim, Özür dilerim'' diyebiliyordu.
             MERT '' Neyse sizi üzmek istemezdim. Bizimkide bir umuttu işte.Belki burası öyle değildir diyebileceğimiz bir umuttu. Yanılmışız. Ne insanlar değişiyor nede yalanları. Hoşça kalın''
             Mert arkasını dönüp giderken. Işıklar söner ve perde kapanır.
               
                                                                 FİNAL
 Sahne ışıkları söner,Perde kapanır. Işıklar yanar ve engelli gençler perdenin önünde konuşmaya başlar...

               MERT ''Lütfen sorun kendinize biz kimiz diye ''
               TUNÇ ''Lütfen sorun Neyi nerede kimi kimde arıyoruz diye''
               MERT ''Bakın etrafınıza sahip olduklarınıza bakın.Aslında ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz''
              TUNÇ  '' Birlikte yaşayabiliriz.Evet birlikte yaşamamız o kadar zor değil aslında.''
               MERT Vurgulayarak '' Birbirimizi ötekileştirmezsek tabi''
               TUNÇ  Ellerini iki yana açar '' Oysa bu uçsuz bucaksız evrende hepimize yer var''
               MERT  Seyircileri göstererek '' Size de'' kendilerini göstererek '' Bize de''
               TUNÇ  '' Engelli olmayı biz istemedik. Bu bizim tercihimiz değil''
               MERT  '' Biliyoruz kimse istemez engelli olmayı. Ama unutmayın lütfen... Hepiniz... Hepiniz gelecek için birer engelli adayısınız ''
               TUNÇ  '' Aslında Birlikte yaşamayı öğrenmemiz için yapmamız gereken şey çok basit''
               MERT  Üstüne basarak vurgulama yapar ve tüm salonda olan insanları eller ile göstererek '' Birlikte yaşamayı öğrenmek için''
               TUNÇ  '' Birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi öğrenmeli''
               MERT   ''  Ve birbirimiz için uygun yaşam alanları düzenlemeliyiz''
               TUNÇ   '' Bu dünyaya geldiysek. Şunu unutmamamız lazım'' Ses tonunu yükselterek.''Yaşam... hepimizin hakkı.''
               MERT  '' Yaşadığımız bu dünyayı.Değiştirebilecek olanda güzelleştirebilecek olanda bizleriz''
               TUNÇ  ''  Öyleyse neden zorlaştırmayı seçelim ''
               MERT '' Hepimizin istediği şey biraz sevgi biraz ilgi ve biraz olsun anlaşılmak değil mi? ''
               TUNÇ '' Henüz çok geç değil.Hem de hiç geç değil''
               MERT  '' Bugün burada, Şu anda başlayabiliriz değişmeye''
               TUNÇ '' Kalkın koltuklarınızdan. kalkın... kalkın ve sarılın yanınızdakine''
              MERT  '' Ve canı yürekten şunu söyleyin ''
               İKİSİ BİRDEN '' SENİ SEVİYORUM''
               TUNÇ  '' Ve asla unutmayın''
               İKİSİ BİRDEN '' Dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey''
               Fonda Zülfü Livanelinin ada şarkısı çalmaya başlar...
               İKİSİ BİRDEN '' İYİ AKŞAMLAR SEVGİYLE KALIN HOŞÇA KALIN ENGELSİZ KALIN'' Oynandığı saate göre değişebilir...
               İkisi birden perdenin ardında yok olurlar
               Işıklar yanar perde açılır oyuncular el ele tutuşarak selam verirler....

                                                                                                                      YAZAN

                                                                                                                Yüksel ŞEKER
                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder