30 Mayıs 2016 Pazartesi

ŞEKER ADAMCA ŞİİRLER

Hadi kalk değişik bir şey yapalım bu gece
sen şehrin ışıklarını kapat
ben göğün perdelerini örteyim
sonra yeni yetişen gençlere
buram buram sımsıcak aşk hikayeleri anlatalım
zarar görmüş kadınlara hayat pansumanı yapalım
mesela tapusuz olsun tüm aşklar
benim malım değil benim aşkım olsun
hüzünleri
yanılgıları
pişmanlıkları
gün doğmadan ortadan kaldıralım
hadi kalk değişik bir şeyler yapalım bu gece
sen şehrin ışıklarını kapat
ben göğün perdelerini örteyim
tüm canlılara arkadaşlık edelim
akmayan çeşmeleri onaralım
açılmayan kapılar
söylenmeyen sözler kalmasın aşka dair
rengarenk uçurtmalar hazırlayalım gökyüzüne
güneş gibi pas parlak uçurtmalar
sonra siyah beyaz bir filim olalım
sen türkan sultan ol
ben göksel arsoy
baktık olmadı
aşkı ta en başından en baştan tekrar alalım
hadi kalk değişik bir şeyler yapalım bu gece
sen şehrin ışıklarını kapat
ben göğün perdelerini örteyim...

Yüksel ŞEKER 
http://sekeradamca.blogspot.com.tr/












20 Mayıs 2016 Cuma

ŞEKER ADAMCA

Dinle sevgili
Rakımdan bir yudum da sen al ve beni iyi dinle sevgili.
biliyorum, alıştın benim çiçek kokan aşk kokan satırlarıma şiirlerime ama bugün umutlu, çiçekli, böcekli, aşklı meşkli yazılar yazmayacağım için sakın ha kızmayasın bana. Bu akşam belki hayal kırıklığı ile bu yazdıklarımı okuyup bitireceksin. İçinde fazla aşk kelimesi bulamayacağın için,haksız da sayılmazsın; Bu akşam dünyanın en kirli ve sidikli sokakları olacak satırlarımda. Sonra gencecik kızların yarı karanlık batakhane masalarında meze oluşları
Dinle sevgili savaş meydanlarında barut ve kan kokusu vardır. Bu akşam yazdıklarımda ,tecavüze uğrayan sokak çocukları, mezarlıklar dolusu ölü kadınlar.Polis jopunun altında hakkını arayan işçiler memurlar ve üniversiteli gençler, Şerefsizler yüzünden yakılmış ve yıkılmış kentler, terk edilmiş köyler, son eroini cami tuvaletinde damarında patlatan kimliksizler, travesti küfürü, fahişe pazarlığı yazılar yazıp paylaşacağım bu akşam. Evet bu akşam düşüncemin suçlusu olacağım, kabul ediyorum.

Rakımdan bir yudum da sen al ve beni iyi dinle sevgili.
bu akşam düşüncemin suçlusuyum, kabul ediyorum. fakat sen de bana hak ver. beyaz mendillere kırmızı göz yaşları silenler benim eserim değil. Milyonlarca köle çocuk, fabrikalarda, fuhuş evlerinde, sokaklardalar ve onlar benim eserim değil. Bu akşam açlığı, kuraklığı, hastalıkları, hapishaneleri, idam sehpalarını, hastane odalarını, omuzlarda taşınan çocuk tabutlarını ben sadece yazacağım ve yazıyorum, yapan ben değilim. Pencereler kapalı, kapılar sürgülü, herkes dilini silah yapmış ağzında. her sözcükle bir insan vuruluyor yada tutuklanıyor. sevginin olmadığı cehennemleri cennet bellemişler. dualar dua değil bildiğin tanrı ile pazarlık. bu akşam bunları sadece yazıyorum yapan ben değilim. Biraz gülmeye kalksam ya bir ağaç kesiliyor, ya bir hayvan öldürülüyor ya da bir insan kayboluyor göz bebeklerimizde. biraz gülmeye kalksam zehir zıkkım oluyor yaşananlar bana.

Rakımdan bir yudum da sen al ve beni iyi dinle sevgili.
sokaklardan geliyorum ben, o sokakların en acımasız zamanlarından geliyorum. Haklı haksız olduğuna bakılmaksızın yapılan sorgulardan, takiplerden, ihbarlardan, yalanlardan ve talanlardan geliyorum. Yaralarımı iyi kötü bilirsin. Dilim eğer sokağın diliyse bu akşam, yüreğimin tavanı olmadığındandır. Dilim eğer diline benzemiyorsa bu akşam, yaşadığım bu ülkede olan bitenlere daha fazla duyarsız kalmak istemediğimdendir. Bilirsin hiç sınırlarım olmadı benim, elimde gururla salladığım bir bayrağım var sadece. ha evet hiçbir toprağın uğruna ölemedim tek suçum bu. Bütün dinlerin ve milletlerin katliamları ve yaptıkları pislikleri ile övündükleri bir kereden bir şey olmaz dedikleri bu lanet dünyada Onların dinlerine göre dinsiz ve işe yaramaz adamın tekiyim. Sokaklardan geliyorum ben. gündüzleri gördüklerimdendir geceleri rahat rahat uyuyamam. Bakma benim bu akşam yazdıklarıma aslında korkağın tekiyim. yaşamaktan en çok korkan benimdir. doğum günlerimdeki alkışlar öldürür beni. üfürdüğüm her mum ömrümden sönen bir ışıktır. bilmezler.

Rakımdan bir yudum da sen al ve beni iyi dinle sevgili
ben bunları zaman zaman yazmaya devam edeceğim,belki de sen de bana kızmaya başlar ve devam edersin,olsun. Ben seni öpeceğim, sen beni yaşatacaksın, ben kaçacağım kendimden, sen beni bulup geri getireceksin. Evet aşk şiirleri de yazacağım aşk üzerine sözlerde, yazılarda ama arada bu düzenin çarkına da söveceğim, Bu arada sen rakımızı dolduracaksın. başka yolu yok mudur dersen yoktur sevgili, yeryüzünde her çocuğun dudağında bir parça gülücük açana kadar başka yolu yoktur...

Şimdi son yudumu bana bırak, hak ettim sanırım...

Yüksel ŞEKER

16 Mayıs 2016 Pazartesi

ŞEKER ADAMCA

Sizi bilmem ama kazanlarda kaynatılmış su ile leğenlerde yıkanmış çocuklardık bizler. Donduğumuz su ile haşlandığımız suyun yanı sıra kafamıza sürdüğümüz sabunun gözlerimize kaçması ile öğrendik ağlamayı. Annelerimizin bizi yıkarken arada bir kafamıza indirdikleri maşrapalar ile açıldı ufkumuz. Detarjan kokulu havlular ile sobanın yanına gelene kadar tir tir titreyip soba da yanan kömürün verdiği ısıda da kurulanırken, gözümüz televizyondaki komiser Kolombo'nun partal eski püskü elbiselerindeydi.

Arkadaşlarımızla top oynarken toplarını komşunun bahçesine kaçırmış çocuklardık bizler. Azarlanmayı göze alarak, kapıları çalmayı taaa o zamanlarda öğrendik. Aşk uğruna rezil olacağımızı bile bile yürek kapılarını çalan da bizdik; ’’sevdam yüreğinize kaçtı da...’’. ne de rezil bir durumdu bu komşunun bahçesine kaçan toplar; Duvardan tırmanıp topu almaya kalksak, yakalanma ihtimalimiz vardı. Topu almadan eve dönsek, yiyeceğimiz paparanın ve dayağın haddi hesabı yoktu. Cesaretimizi toplayıp kapıyı çalsak bir ton fırça yiyen. top uğruna yerin dibine giren de, uçurtmalarını göklere salan da bizlerdik. Şimdi sözüm ona büyüdük ya, göğün bulutunu da, yerin dibini de en iyi bizler tarif ederiz.

En güzel en renkli yıllarımızı simsiyah okul önlükleriyle örten çocuklardık bizler. kendi başımıza bir şeyler söyleyemezdik. okul bahçelerinde toplanıp, andımız’ı ve İstiklal marşı’nı tekrar ettik, dersleri anlamak yerine ezberledik. Öğretmenlerimizin çoğunu sevecektik sevmesine de , korkmasaydık eğer. Cetveller ölçüm aleti olmaktan daha çok ceza aracıydı bizim için. Saç uzatmak mı o ne olanaksız yasak,kazara uzamasın saçlar biraz.hava alanı yolu anında açılırdı kafamızda. Bayansak oje sürmek yasaktı mesela , Nazım yasak, gorki yasak. Okulu kırmalar, bütünlemeye kalmalar, sorumlu geçmeler...bizler şimdi iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlanıyorsak, işte bu ezberlenmiş siyah zamanların eseridir. İnsanın düşleri hiç hazır ol da bekler mi? Bizim düşlerin önü bile hep ilikliydi. tahtaya konuşanlar yazılırdı, konuşmak suçtu. konuşmuyorsak anlayın...

Ha birde ’’elalem’’ denilen birileri vardı annelerimizin dillerinde ve onların çocuklarından örnek alması gereken çocuklardık bizler. artık onlar kimlerdiyse, hep bizden iyilerdi, başarılıydılar, akıllılardı, çalışkanlardı, yemeklerini hep bitirirlerdi. en temiz onlardı. en efendi ve en hanım hanımcık onlardı. Erkenden yatağa giderlerdi, günde en az üç kere dişlerini fırçalardı bunlar, Yeni ayakkabılarıyla top oynamazlardı, otururlarken eteklerini bacaklarının altına iterlerdi, misafirliğe gittiklerinde yatak odalarına dalmazlardı, bir şey istediklerinde ’’rica edebilir miyim efendim.’’ derlerdi, annelerini babalarını üzmezlerdi.

işte biz böyle mahallelerin ’’kötü çocukları’’ olarak büyüdük ve şimdi o ’’elalem’’in dünyasında ’’aykırılar’’ olarak hayatımıza devam ediyoruz.

Yani anlayacağınız kimsenin iplemediği çocuklardık bizler. Şimdi birileri ’’iplesin’’ diye aha böyle face deki duvar’larla konuşuyoruz. beğenilmek, övülmek, takdir görmek, yorumlanmak istiyoruz. hele birde arada dürtenimiz de olursa var yaa ! değmeyin keyfimize.

Yüksel ŞEKER


6 Mayıs 2016 Cuma

ŞEKER ADAMCA ŞİİRLER


Ev yapımı bir aşk benim aradığım
hünerli parmakları
ve
hünerli yüreği olan bir kadın olmalı
ev yapımı bir aşk benim aradığım
zile basmadan bana kapıyı açan
kapıdan girdiğimde
terliklerimi ayağıma uzatan
çok yorgunsam orta şekerli kahvem
hastaysam limonlu ıhlamur'um
üzgünsem dizleri hazır olan...
ev yapımı bir aşk benim aradığım
balkonunda gül manolya mimoza büyüten
saçı şampuan kokulu
teninde İzmir sabahı yumuşaklığı
dudaklarında ismim bir başka güzel duran
dokunsa bana
şiir yazdıran
öpse beni
dünyayı
insanı
sevdiren
ev yapımı bir aşk benim aradığım
soframızda salatayı eksiltmeyen
kuru fasulye pişiren,börekler yapan
kulağıma usulca türküler söyleyen
uykudayken ben
her gece beni seyreden
o uykudayken
benim seyredebileceğim
omzunda çiçekler açan
gidiyorsam benimle giden
kalıyorsam benden önce kalan
ev yapımı bir aşk benim aradığım
evdeysem
masamdaysa bir kadeh rakım
bir kadeh de kendine doldurup
karşımda oturan,
gerektiğinde saki'liğimizi yapan
sevişirken tokasını yastığımız da unutan
uyanırken göğsümden öpen
ev yapımı bir aşk benim aradığım
beni kahveye kağıt oynamaya değil
bir elimde ev azığım
bir elimde çiçeğim
evime koşarak gelmeme sebep olacak
ev yapımı bir aşk benim aradığım...

Yüksel ŞEKER



5 Mayıs 2016 Perşembe

ŞEKER ADAMCA ŞİİRLER

Bizde böyledir agam
sevgiliyi hesapsız
tanrıyı kitapsız severiz
bizim için aşk
''alışveriş'' değil
''ölümüne seviş''tir.
işine gelmeyene
güle güle deyiştir...

Yüksel ŞEKER 
http://sekeradamca.blogspot.com.tr/