14 Ocak 2016 Perşembe

ADI AŞK BÖLÜM 3 PART 8

               Büyük babanın malikanesinde saat 06.30 da gün her sabahki rutin haliyle başlamıştı. Büyük babanın konseri sonrası kızlar okuluna büyük baba koltuğuna oturmuş. Kamburdan haber bekliyordu.
Saat sekize geliyordu. Büyük baba 'Kambur şimdi beni arar'' diye düşündüğü anda telefonu çaldı.'' Kamburdur'' diye düşündü içinden''İyi insan düşünüldüğü zaman ararmış'' diye de sesli düşünerek elini çalan telefonuna attı.Büyük baba yanılmıştı. Arayan Kambur değil oğlu Anıl idi.
              '' Evlat''
              '' Günaydın baba nasılsın''
              '' Sağolasın siz nasılsınız.Eşin nasıl küçük torunum nasıl.''
              '' Sende sağol baba hepimiz iyiyiz çok şükür.''
              '' Sevindim hep iyi olun inşallah''
              '' Babacığım''
              '' Efendim oğlum''
              '' Oğulcanın okulunda pazartesi sınav mı ne varmış Pazartesi için izin vermişler. Oğulcan da izini duyunca. Ben büyük babama gideceğim onu çok özledim dedi durdu. Sıla ile de konuştuk sonra. Bizde hem kızımızı hemde seni çok özledik. Bu fırsat çıkmışken İzmir'e sizi ziyarete gelelim dedik''
              '' Harika olur Anıl bende sizi çok özledim.Gözümde tütüyor burnumda kokuyorsunuz.''
              '' Babam seni çok seviyorum''
              '' Bende seni evlat bende seni''
              '' Ha babacığım bu arada burada bir arkadaşın ile tanıştım''
              '' Arkadaşım mı. Kimmiş o''
              '' Nurettin bey, Pınarın babasıymış''
              '' Nurettin oğlum desene şuna o''
              '' Ha zaten oda Cevher baba diyor başka bir şey demiyor.Kıskandım ha ''
              '' Oğlum dünya bir yana sen ve kardeşin bir yana. Sen bizim ilk göz ağrımızsın''
              '' Keşke annemde olsaydı. Onu çok özledim baba''
              '' Bende çok özledim evlat bende''
              Büyük baba da eşi Meleği çok özlüyordu. Hayat büyük babaya bu konuda iyi davranmıyor Sevdiği kadınları tek tek büyük babadan alıyordu. Önce hayatının aşkı Pınarı. Sonra onu hayata döndüren kadın Meleği kaybetmişti.Telefonda konuyu değiştirmeye çalışarak.
               '' Nasıl buldun Nurettin beyi eşi Melis hanımla da tanıştınız mı''
               '' Evet baba Nurettin bey önce telefonla aradı konuştuk ve bir yerde buluştuk. Sonra ailecek bize geldiler. Biz de onlara gittik. Çok sevdik birbirimizi. Hele Melis hanımı görüp tanıyınca sanki kardeşimmiş gibi hissettim. Çok sıcakkanlı çok güzel insanlar baba''
               '' Çok sevindim oğlum. Buraya geldiğinizde kızları Pınarı da çok seveceğinize eminim''
               '' Galiba biliyorum bunu baba''
               '' Bende öyle olacağını biliyorum evlat''
               '' Babam senin bir şeye ihtiyacın var mı. Gelirken''
               Büyük baba oğlunun sözünü tamamlatmadı.
               '' Tek eksiğim sizlersiniz evlat''
               '' Babammm''
               '' Seni seviyorum evlat. Hafta sonu görüşürüz''
               ''Tamam babam  Sıla'da Oğulcan da  sana hem kocaman öpücüklerini hemde selamlarını gönderiyorlar babam''
               '' Bende onları kocaman öpüyorum. Hafta sonu görüşmek üzere o zaman evlat. Sahi neyle geleceksiniz.''
               '' Uçakla baba sabah 07.30 Türk hava yolu uçağıyla''
               '' Tamam oğlum kazasız belasız gelin. Cumartesi görüşürüz''
               '' Görüşürüz babam seni seviyorum''
               '' Bende seni evlat''
               Büyük baba telefonunu kapattı tam cebine koyacaktı ki telefonu gene çalmaya başladı.'' Ha bu sefer kesin Kambur'dur'' diye gene sesli düşündü. Bu sefer yanılmamıştı.Arayan Kamburdu.Biraz sitemkar gibi konuşmaya başladı.
               '' Lan arkadaş sabah sabah kimle konuşuyorsun bu kadar. Hadi yaşlı başlı olmasan sevgilisiyle konuşuyordur diyeceğim ama bu saatten sonra teneşir bile patlamaz artık seni''
               Büyük baba gülerek.
               '' Oğlumla konuşuyordum Mehmet hafta sonu yanıma geleceklermişte''
               '' Ha bak onu erken öğrendiğim iyi oldu o zaman. Evdemisin''
               '' Evdeyim''
               '' Kahven var değil mi''
               '' Yerli yabancı her çeşit kahvemiz var Kambur efendi. Buraya mı geleceksin''
               '' Evet en rahat konuşacağımız yer orası''
               '' Tamam hadi konuşmayı keste bir an evvel çık gel''
               '' Yarım saate kalmaz oradayım''
               '' Tamam bekliyorum''
               Kambur yarım saat dolmadan Büyük babanın evine gelmişti.Büyük baba ile beraber kahvelerini mutfakta hazırlayıp. Salona geçip koltuklara oturdular. Konuşmaya büyükbaba başladı.
              ''Öner verdi mi bilgileri''
              '' Evet hacklediği siteyi bize verdi''
              '' Nereninmiş''
              '' Nerenin değil kiminmiş daha doğru soru olur sanırım''
              '' Özel bir site henüz kimin olduğunu çözemedik. Siber uzmanlarımız çözmeye çalışıyorlar ama Önerin hacklediği belgelere bakınca.Sorunumuzun büyüklüğü ortaya çıkıyor.''
             '' Nelermiş bunlar Kambur''
             '' Al bak diyeceğim sana da ne kadar az bilirsen o kadar az tehlikede olursun''
             '' Oğlum zaten tehlikede değilmiyiz''
             '' Evet ama şimdilik o kadar büyük bir tehlike altında sayılmazsınız. Belgelerden haberinizin olmadığını biliyorlardır. Ama sizinde bilginiz olduğunu anlarlarsa ortalık tam bir savaş alanına döner''
              '' O kadar büyük bir sorun herhalde''
              '' Maalesef öyle kan dökülmeden halletmenin bir yoluna bakacağız. Ama korkarım zor. Tek umudumuz o özel şahıs sitesinin devlet büyüklerinden birinin şahsi sitesi olmaması''
              Büyük baba ''Devlet meselesi mi bu''
              '' Sana şu kadarını söyleyeyim Cevher o belgeler açıklanırsa er yerinden oynar. Hani şu koltuklarına yapışıp gitmeyenler var ya kesin giderler hemde tek başlarına değil. O yüzden o belgelerin ortaya dökülmemesi için her şeyi yaparlar. Adam öldürmekte buna dahil. Hemde gözlerini hiç kırpmadan''
              '' Eee peki biz ne yapacağız''
              '' Öncelikle sessiz ve derinden gitmeye çalışacağız. O belgelerin aslı astarı var mı onu araştıracağız. Bu elimizdeki belgeleri destekleyen belgeler kanıtlar bulduk mu bir gece yarışı operasyonu ile işi bitirmeye çalışacağız''
             '' Bunu yapabilmek için baya bir ekip gerekecek Mehmet''
             '' Evet aynen öyle Cevher''
             '' Bunu çok kişi bilirse onlarında kulağına gider. Anladığım kadarı ile şu an güç onların elinde istediklerini bizden daha rahat yaparlar''
             '' Orası da doğru Cevher o yüzden ne kadar az ve sağlam kişiler bilirse o kadar iyi olacak''
             '' Peki o kadar az kişi ile gece yarısı operasyonunu nasıl yapacaksın. Emniyet müdürünün de haberi olması lazım değil mi tabi asker karışmayacaksa''
             '' Yok asker karışmayacak ama dediğin gibi emniyet müdürünün onayı olmadan yapamayız''
             '' Ya oda onun adamlarından biri ise''
             '' Aslında olabilirdi de bu dediğin''
             '' Yani''
             '' Emniyet müdürümüz Kubilay bey babamın yetiştirdiği biri.Sağlam ve dürüst bir adamdır.Babam gibi bir yapıya sahiptir. Kimseye yandaş olmaz kanunen ne yapması gerekiyorsa onu yapar. Eğer kanunu yapanlar kanunsuzluk yaparsa olabilecek en sert şekilde karşılarında durur''
            '' Evet baya sağlam birine benziyor''
            '' Kesinlikle öyle dün akşam belgeler elime geçince onu aradım buluştuk belgeleri gösterdim aldı inceledi ve bana tam yetki verdi. Ben ve ekibim yasal olarak bu işin içindeyiz artık.Hatta gerekirse onun tanıdığı bir kaç sağlam özel timci arkadaşı da emrime verebileceğini söyledi.''
            '' Sen güveniyorsun bu adama demek ki sen güveniyorsan bende güvenirim. Başka bir şey konuştunuz mu müdür bey ile ''
            '' Elbette ben belgeleri kanıtlarla destekleyebileceğim anda ona bilgi ve belgeleri vereceğim. O zamana kadar oda gece yarısı operasyonunun planlamasını yapmış olacak ve operasyon için düğmeye basacak''
            '' Bu harika geriye bir tek problem kalıyor o zaman''
            '' Neymiş o Cevher''
            '' Önere bunu yaptıranlar kim ve neden yaptırdılar''
            '' Bak orası muamma. Orası ile ilgili hiç bir şey bulamadık şimdilik. Önerin bilgisayarındaki konuşmaları mesajları gördük ama o mesajların kimden geldiğini çözemedik. Kocaman bir sır ve umarım başımıza birde onlar çıkmazlar. Bakalım araştıracak ve göreceğiz''
           '' Yani şimdilik kulağımızın üstüne yatmış gibi olacağız''
           '' Evet aynen öyle ama onların harekete geçmelerine karşıda önlemlerimizi alacağız. Hepiniz korunma altında olacaksınız.Güvenlik önlemleri hem burada hemde okulda arttırılacak zaten  okul için dekan beyde dilekçe göndermiş.Onuda dikkate alınmasını sağlayacak müdür bey. Buda demektir ki resmi elbiseli polislerde çevrede güvenlik önlemi alacaklar.Hiç değilse bir süre.''
            '' Okul önünde bu kadar polis görününce de onlar harekete geçemiyeceklerdir deşifre olmamak adına''
            '' Evet hem öyle hemde resmi elbiseli polis vurmaları onlar için ayrı bir dert olur. O yüzden onlar ortamın sakinleşmesini bekleyeceklerdir. Bizde mümkün olan en uzun süre resmi polisleri orada tutmaya çalışacağız.''
            '' Ki sizde araştırmalarını rahat rahat ypabilesiniz''
            '' Aynen öyle Cevher aynen öyle''
            '' Hayırlısı bakalım. Peki o iki adam ve Öner ne olacak''
            '' O iki adam üzerlerine bir yığın suç yüklenerek seslerini kimsenin duyamayacağı bir yere tıkıldılar ve bunlar kamu oyu ile yarın paylaşılacak.Öner ise okuluna devam edecek ve bu süreç içinde kesinlikle senin kızlardan biri ile ne görüşecek ne irtibat kuracak ve ortaya ayrıldılar dedikodusu yayacağız o yüzden sen bu akşam kızlarla da konuş istersen. haberleri olsun ona göre hareket etsinler. Ha birde Muratla da konuşmak lazım tabi''
             '' Tamam o kısmı ben hallederim Mehmet. Bu akşam hepsi ile görüşürüm. Yukarıdaki gençlere de bir şeyler anlatmam lazım mı acaba''
             ''Sanmam ama sen bilirsin. Anlatacak olursan da başka bir bahane bulman lazım. Hem neden anlatasın ki onlara ''
             '' Hani diyorum evde bir müdahale etmeye kalkarlarsa bu adamlar çocuklarda hazırlıklı olsunlar hiç değilse başlarına bir şey gelmesin''
             '' Şimdilik öyle bir tehlike görünmüyor ama sen bilirsin Haber vereceksen de dediğim gibi başka bir neden bul belgelerden falan haberleri olmasın''
             '' Elbette o konuyu bir şekilde hallederim hele bir düşüneyim bakalım''
             '' Ulen Cevher hep gündüz davet ediyon çay kahve içelim diye değil mi''
             '' Oğlum davet mi bekliyorsun burası senin evin Ne zaman istersen çık gel''
             '' Evet bir akşam çeksek kafayı eski günlerdeki gibi iyi olur değil mi''
             '' Tamam len al yarın akşam seninkileri gelin akşam yemeğine''
             '' Tamam len olur. Benim oğlanda hanımda seni sorup duruyorlar zaten''
             '' Anlaştık Mehmet yarın akşam unutma bekliyor olacağız''
             '' Asla kaçırmam''
             '' Senin eski şişen hala dolapta mı''
             '' Bence onu atma zamanı gelmedi mi''
             ''Nasıl atayım Mehmet onun üstünde onun dudak izi var.Atamam ondan bana kalan ender şeylerden biri''
             ''Oğlum buzdolabında güzel bir yere koy görünmeyecek bir yere''
             '' Aç bakalım görebilecekmisin''
             Kambur buzdolabını açar. içerisinde şişeyi arar ve bulamaz.
             '' Yok oğlum içinde attın mı yoksa''
             '' Atamayacağımı söyledim sana ama bak senin gibi bir polis bile bulamıyor.Benden başka kimse onu bulamaz''
             '' Neresine sakladın oğlum sen bu buzdolabının''
             '' Gel göstereyim''
             '' Göster bakalım''
             '' Kapakta şişelerin olduğu kısmı kendine doğru çek bakalım''
             '' Çekeyim bakalım''
             Mehmet çekmeyi dener ama başaramaz
             '' Gelmiyor oğlum bu''
             '' Bekle''
             Büyük baba buzdolabının yanına gelir yer değiştirirler. Büyük baba dolabın yan tarafında buluna bir bölmeyi yukarı kaldırı orada bir düğme vardır düğmeye basar.
             '' Şimdi çek bakalım''
             Kambur gelir ve denileni yapar şişeler öne doğru gelir arkada bir gizli bölme daha vardır ve şişe orada duruyordur.
            '' Alem adamsın lan Cevher''
            '' Demi''
            Kambur bir şeyler daha söyleyecekti ki susmayı tercih etti .Arkadaşının Pınar konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyordu.konuyu değiştirdi.
            ''Ya Cevher senin kızın yani Pınar'ın ''
            '' Evet ne olmuş kızıma''
            '' Senin sevdiğin kadın Pınara çok benzediğini gördüm.Sanki kopyası gibi. sadece boyu daha uzun.''
           '' Evet öyle aynı o sanki''
           '' Neyse ben daha fazla deşmeyeyim yaranı kaçayım artık.Nasılsa yarın akşam beraberiz''
           '' İnşallah bekliyorum''
           '' Tamam herhangi bir büyük aksilik olmaz ise yarın akşam buradayız. Sende bu akşam kızlara durumu anlat tamam mı''
           '' Tamam anlatırım'' dedi Mehmet'e
           Mehmet ayaklanmış paltosunu giymiş gitmeye hazırdı.
           '' Allah'a emanetsiniz.Kızlara çok selam''
           '' Aleyküm selam Mehmet sizde öyle. Ev halkına çok çok selamlarımı ilet yarın akşam görüşürüz inşallah''
           Kambur da '' İnşallah'' deyip arkadaşının evinden ayrıldı.  
           Kambur gittikten sonra büyük baba içilip boşalan bardakları toplayıp mutfaktaki bulaşık makinesine koydu. Koltuğuna dönerken saatine baktı saat 11.00 e yaklaşıyordu. Kızları aramayı düşündü derste iseler nasılsa açmazlar diye düşünmüştü. Telefonunu çıkarıp Zülal'i aradı.
           Zülal dersten çıkmış Pınar ile konuşuyordu telefonu çaldığında. telefonuna baktı arayan büyük babası idi. Telaşlandı. Pınara telefonu gösterip
           '' Büyük babam '' dedi
           '' Açsana merak ettim bende inşallah kötü bir şey yoktur''
           Zülal telefonunu açtı.
           ''Dedem''
           '' Güzel kızım akşam geç kalmayın diye aradım.Konuşmamız gereken bir şeyler var ve Muratta mutlaka gelsin.''
           '' Hayırdır dede kötü bir şey yok değil mi''
           '' Yok kızım yok siz fazla geç kalmayın olur mu''
           '' Tamam dedeciğim''
           Konuşmayı merakla dinleyen Pınar Zülal telefonu kapatınca hemen sorularını sormaya başladı.
          '' Bir şey mi olmuş,büyük baba iyimi. kötü bir şey yok değil mi''
          '' Dur kız dur bir yavaşla'' gülümseyerek devam etti
          '' Merak etme buyük baba iyi. Akşam geç gelmememizi. gelirken Murat'ı da getirmemizi söyledi. Bizimle konuşacakları varmış''
          '' Ne konuşacak acaba''
          '' Onuda akşam öğreniriz artık''
          '' Arayacakmısın Muradı şimdi ''
          '' Evet arayayım ki ona göre hareket etsin oda''
          '' Haklısın''
          Zülal telefonuyla Muradı arayacaktı ki. Telefonu bir daha çaldı. Arayan gene büyük baba idi. Büyük babanın  söylemeyi unuttuğu bir şey var herhalde diye düşünerek telefonu açtı
          '' Efendim dede''
          '' Kızım unuttum ya''
          '' Neyi unuttun dedeciğim''
          '' Annen ve baban bu hafta sonu geliyorlar onu söylemeyi unuttum''
          '' Süperrr'' Diye küçük bir sevinç narası atı.Pınar gözlerini açmış merakla ne olup bittiğini öğreneceği anı bekliyordu ki. Zülal telefonunu kapatmayı beklemeden Pınara.
          '' Annemler gelecekmiş hafta sonu dedem onun haberini veriyor''
         ''Çok güzel haber bu Zülal kardeşim adına çok sevindim.Hem bende tanıma şansı elde etmiş olacağım''
          '' Evet Pınarcığım aynen öyle olacak''
          Sonra telefonuna dönüp
          '' Sağol dedeciğim bu güzel haber için''
         '' Sen sağol prensesim hadi akşama görüşürüz''
         '' Tamam dedeciğim akşama görüşmek üzere.''
         ''Ah Öner ah ne haltlar yediğini anlatsaydın bu akşam sende bizimle olacaktın. İyi halt ettin eşek kafalı.''
         '' Haklısın Pınar Özledin değil mi''
         '' Özlemem mi Zülal burnumda tütüyor. Ama inadım inat konuşmayacağım dediğimi yapana kadar.Hadi sen Murat'ı arada haber ver ''
         '' Tamam Pınar''
         Zülal Murat'ı aradı Büyük babanın akşam onları beklediğin konuşacakları olduğunu söyledi. Akşam görüşmek üzere anlaşıp telefonunu kapattı.
         Akşam okul çıkışı buluşup hep beraber büyük baba ile konuşmak için evin yolunu tuttular. Büyük baba evde onların gelmelerini bekliyordu.Onların geldiklerini görünce.
         ''Hadi elinizi yüzünüzü yıkayın da gelin bakalım'' dedi
         Gençlerde sıra ile lavaboyu kullanıp salona büyük babanın yanındaki boş koltuklara oturup merakla büyük babanın anlatacaklarını dinlemek için  büyük babayı beklemeye başladılar. Büyük baba Kambur ile yaptığı konuşmayı olduğu gibi anlattı. Büyük babanın anlatması bitince Murat
         ''Anlaşılan büyük baba bizim şu an dikkatli olup beklemekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok görünüyor.''
         '' Evet evlat aynen öyle.ama her olasılığa karşı sürekli koruma altında olacaksınız. Biz okuldaki resmi elbiseli polisler gitmeden onların bir eylem yapacaklarını düşünmüyoruz.Ha tersi durumuna da hazırlıklı olacağız elbette. Bu arada en zor iş sana düşüyor kızım Öner'le kesinlikle görüşmeyeceksin''
         '' Tamam büyük baba görüşmem.''
         '' Dede Mehmet amca araştırma şu kadar sürer falan dedimi. Ne kadar süre içinde bitermiş takribi olarak''Diye merakla sordu Zülal
         '' Kızım süre veremez ama aciliyet belli oldukça hızlı çalışacaklarına söz verdi''
         '' Dedem ya stresten derslerimize veremiyoruz kendimizi''
         '' Biliyorum Zülal'im güzel prensesim de. Dayanacağız ve atlatacağız bunu''
         Kapının zili çalmaya başladı.
         '' Hah dedi büyük baba geldi''
         '' Ne geldi büyük baba'' dedi Zülal
         '' Akşam yemeklerimiz. Pide yemeyene dersiniz kıymalı kaşarlı söyledim''
         Pınar
         '' Ne diyeceğiz büyük babam Allah deriz Allah''
         Murat kapıyı açtı. gelen pideleri aldı. Ödemesini sordu.
         '' Ne kadar borcumuz''
         Pideleri getiren genç
         '' Ödendi efendim borcunuz yok. Buyurun afiyet olsun''
         Hemen masanın üstü ayarlandı gelen pideler soğumadan afiyetle mideye indirildi. Zülal mutfağa geçti kahveleri hazırlayıp geldi.Büyük babadan başlayarak kahveleri dağıttı.Kahvelerini keyifle yudumlarken Murat büyük babaya sordu.
         '' Resmi elbiseli polisler ne zaman okulun önüne gelecekler belli mi büyük baba''
         '' Evet evlat Kambur yarın sabahtan göndertecek bir ekip''
         '' Tamam o zaman. Kızlar her olasılığa karşı dersi biten binayı terk etmesin içeride buluşalım.Ben gelmeden dışarı çıkmak yok anlaştık mı''
         '' Evet Murat anlaştık' dedi Zülal.
         '' Anlaştıysak'' Büyük babaya döndü Söylediğini tekrarlayarak devam etti.
         '' Anlaştıysak bana da izin istemek düşer o zaman bu akşam için. Büyük baba Pide için teşekkür ederim.Kesenize bereket sofranıza Halil İbrahim bereketi versin Rabbim ''
         '' Kızlarda bu söze '' amin'' diyerek katıldılar.
         Büyük baba
         ''Afiyet olsun çocuklarım. Bal şeker olsun''
         Murat gittikten sonra. İki kız büyük babanın yanına koştular. Büyük baba kızlarına baktı.
          ''Böyle bir akşam da bile anlatmamı mı istiyorsunuz yoksa''
         Kızlar biraz şımarıkça
          '' Eveeeetttt''
        Büyük baba
         '' Hay başıma gelenler. Benim tatlı püsküllü belalarım. Gelin bakalım o zaman''
         Kızlar neşe ile büyük babanın yanına kuruldular. Büyük baba da anlatmaya başladı.
         '' Artık İstanbul'daydım. Galatasaray lisesine kayıt olmuş. Okulun yatak hanesinde bana  bir yer verilmişti.''      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder