24 Ocak 2016 Pazar

ADI AŞK BÖLÜM 4 PART 4

            Yeni bir gün Büyük babanın evinde her zamanki saatinde 06.30 da her zamanki haliyle büyük babanın Zülal'i çağırmasının ardından kemanı ile verdiği mini konserin ardından kahvaltı yapılarak başlamıştı. Bugün tatil yoktu ve kızlar okuluna gitmeliydiler.
            Kızlar hazırlıklarını tamamlamış büyük baba ile akşam görüşme dileği ile vedalaşıp okullarına gitmek üzere evden çıkmışlardı.Caddeye yeni çıkmışlardı ki Zülal etrafına bir bakındı. Az ileride yaşlı bir adam boyoz, gevrek  satıyordu. Zülal Murat'ın genelde sabah kahvaltısı yapmadan okula gittiğini bildiğinden. Bu sabah ona boyoz ve yumurta almak istemişti. Pınara seslenip.
            ''Pınar ben şu yaşlı amcadan boyoz ve yumurta alayım''
            '' Ne o kız acıktın mı daha yeni kahvaltı yaptık''
            '' Yok yok Murat kahvaltı yapmadan okula geliyor ya onun için''
            '' Bak sen sevgilisini de düşünürmüş. Evde sandviç yapsaydın bari''
            '' Bir gün onu da yaparım bugün boyoz yumurta alayım''
            '' İyi tamam ben durağa doğru yürüyorum sen nasılsa yetişirsin. Seninki de duraktadır zaten ''
            '' Kesinlikle öyledir. Tamam ben hemen alır sana yetişirim''
            Zülal yaşlı satıcıya Murat için boyoz ve gevrek alabilmek için yöneldi. Pınar'da durağa gitmek üzere yürümeye başladı. Az sonra Otobüs durağı ve o durakta onları bekleyen Murat'ta görünmüştü. Murat'ta Pınar'ı görmüş ama yanında Zülal'i göremediğinden merak etmişti.Pınar Murat'ı gördüğüü anlatmak için boşta olan elini havaya kaldırmıştı ki
           '' Yere yat'' diye bağıran bir erkek sesi ile kendisini hızla kavrayıp yere atan ve üzerine kapaklanan bir adam ve ardından peş peşe ateşlenmiş üç silah sesini duydu. Her şey bir anda olup bitmişti.Pınar şok halinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve üzerinde bir adam vardı.
            Üzerindeki adama baktığında onun Timur olduğunu gördü. Timurdan hiç ses çıkmıyordu. Zülal' de silah seslerini duymuş kendini yere atmıştı. ayağa kalkması ile bağırması bir oldu ''Pınar'' elindekileri yere düşürmüş hızla Pınarın olduğu yere koşturuyordu. Murat ve duraktakiler de olayın ani ve hızlı oluşum şokunu atlattıktan sonra olay mahaline koşmuşlardı. Olay yerine ilk Zülal geldi
           '' Pınar Pınar iyimisin sana bir şey oldu mu''
           Pınar konuşamıyordu bile Timur Pınarın üzerinden kalktı. Kalkması ile yere yığılması bir oldu. Pınar Timur'un yere düşmesi ile feryadı bastı.
          '' Timur. Timur Timur vuruldu çabuk ambulans çağırın çabuk''
          Zülal ve Pınar vurulan Timurun yanına çökmüş hem ağlıyor hemde .'' Timur ne olur ölme Timur bizle kal Timur lütfen ''
          Çevreleri kalabalıklaşmıştı. Murat yanlarına gelmiş telefon numaralarını tuşluyordu  ki elinde telsiz ile bir genç anons yapıyordu bile.
          '' 6142 merkez 6141 Hatay nokta durağı silahlı yaralanma bir kişi acil ambulans gönderin . Ateş eden araç siyah Volvo plakasız Fahrettin Altay istikametine kaçtı Bir aracımız takibe başladı ona da acil destek gönderin''
          '' Burası 6141 merkez anlaşıldı 6142 hemen gönderiyoruz''
          Telsiz bildirimini yapan Polis Çevresindekiler seslenerek
          '' Herkes açılsın bakalım Boşaltın burayı''
          Konuşan polis memuru İsmail'di Zülal de Pınar da onu tanımışlardı.Pınar
          '' Timur'u Timur'u vurdular'' diyor başka bir şey konuşamıyordu. İsmail.
          '' Tamam tamam geçti şöyle bir çekilin bakayım yaralının durumuna''
          Zülal'le Pınar'ı Murat kenara çekti.
          '' Kızlar bırakında Memur bey Timur'un durumuna bir baksın''
          İsmail Timur'un neresinden vurulduğunu anlamak için kontrole başladı. Timur Pınar'a yapılan üç atıştan ikisi tarafından yaralanmıştı. Kurşunlardan biri sağ bacağına diğeri bel kısmının hemen az üstüne gelmişti.. Cebinden hemen mendilini çıkarmış Kan akan bölgeye tampon yapmaya başlamıştı.
          '' Üzerinde mendil bez çaput nesi olan varsa versin ve biri de bana yardım etsin''
          Bir anda herkes üzerinde ne varsa çıkarıp İsmaile uzattılar. Murat'ta yanına eğildi.
          '' Ben yardım edeyim Tıp öğrencisiyim''
          Murat ve İsmail yerde baygın yatan Timur'a ilk yardımı yapmaya başlamışlardı.
          Pınar '' Bir şey olmayacak ona değil mi Murat''
          Murat '' Olmayacak Pınar olmayacak Merminin biri bacağına gelmiş ikincisi belinin hemen üstüne biraz daha yukarı gelseymiş kurtulma şansı olmayabilirmiş ama şimdi var. Hasarın büyüklüğü ancak hastanede belli olur ama''
          Zülal '' Şu anda durumu nasıl''
          '' Hayati fonksiyonları yerinde gözüküyor. Şu anda baygın.Acilen hastaneye yetiştirmemiz lazım''
         Timur bacağa ellerindeki mendilleri birleştirerek Bir turnike yapmış. Timur'un  belindeki yaraya da İsmail ile birlikte ellerindeki mendillerle baskı yapıp kanın fazla akmasını engellemek istiyorlardı. Murat yaralıyı şok konumuna da getirmiş ambulansı beklemeye başlamışlardı. Murat sık sık Timur'un hayati fonksiyonlarını kontrol etmeyi de unutmuyordu.
           Az sonra önce ambulansın sesi duyulmuş sonra ambulans ve bir resmi polis arabası  yanlarında durmuş Ambulansın içinden üç kişi hızla olay yerine müdahale etmek üzere fırlamışlardı. İçlerinde doktor olan yaralının yanına gelirken Diğer ikisi hızla sedyeyi hazırlamışlardı. Murat kendini tanıtıp gelen doktora Yaralının durumu hakkında bilgiler veriyordu. İsmail de gelen Polis ekibinee kendini tanıtmış onlara bilgi veriyordu.
           Timur hızla sedyeye alınıp ambulans yerleştirildi.Hastaneye de telsizle bilgi verildi. Onlar hastaneye gidene kadar her şeyin ayarlanması için. Ambulans yaralısını aldıktan sonra hızla en yakın hastane olan Yeşilyurt devlet hastanesinin yolunu tuttu.
            İsmail gelen Polis memurlarına dönüp.
            '' Hanginiz arabayı kullanıyorsa bizi hastaneye atsın diğerleri de olay yeri inceleme gelinceye kadar burada kalsın Yaralının durumu hakkında bilgi aldıktan sonra biz geri geliriz''
            '' Derhal komiserim''
            Pınar,Zülal.Murat ve İsmail polis aracına binip Yeşilyurt devlet hastanesinin yolunu tutular.
            Pınar '' Beni korumak için mermilerin önüne attı kendini Zülal düşünebiliyormusun. Mermilerin önüne attı. Ona bir şey olursa ben nasıl yaşarım Zülal nasıl yaşarım''
            Zülal '' Ona bir şey olmayacak hayatım ona bir şey olmayacak''
            Zülaller hastaneye vardıklarında Timur acil müdahale odasına alınmış orada ilk müdahalesi yapılıyordu. Beklemekten başka yapabilecekleri tek şey dua etmekti. Onlar da dua ederek beklemeye başladılar. İsmail telefonla Kamburu aramış Durum hakkında bilgi veriyordu.
            Murat '' Zülal büyük babayı arayıp haber verelim''
            '' Haklısın unuttum gitti kafamı kaldı bende ''
            Murat '' Sen nasılsın Pınar.Sana da bir baktıralım mı''
            '' İyiyim ben Murat iyiyim Timur dan güzel bir haber alalım daha da iyi olacağım.Benim hayatımı kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye attı''
            Murat ''Her şey o kadar hızlı oldu ki. Timur Allah'tan oradaymış ve aracı fark etmiş.''
            Pınar '' Fark etti de ne oldu Murat bak benim yerime o vuruldu. Ben vurulmalıydım ben''
            İsmail komiser lafa karıştı.
            '' Kimsenin vurulması gerekmiyordu ne sen nede Timur vurulmayı hak edecek bir şey yapmadınız.Şimdi siz burada durun ben bir yaralının durumu hakkında bilgi alıp geleyim.Zülal hanım sizde büyük babanızı aramayın Mehmet amirim onu alıp getirecek. Sen şimdi ararsan korumasız şekilde dışarı çıkmasına neden olursun''
            Zülal  '' Tamam tamam aramam ''
            İsmail komiser yaralı hakkında bilgi almak için içeri girdi. Timur'un ilk müdahalesi yapılmış bacağındaki kurşun çıkarılmış ama belindeki kurşun için ameliyathaneye alınmaya hazırlıyorlardı. Komiser müdahaleden çıkan doktorla konuşmaya başladı.
            '' Doktor bey ben komiser İsmail yaralının durumu nasıl''
            '' Şanslıymış komiserim hayati organlarına denk gelmemiş kurşun. Kalp,akciğer ve karaciğer arasında bulunan bir kaç santimlik boşluğa denk gelmiş. Hani derler ya elinle koymaya kalksan oraya koyamazsın o durumda. Buda yaralının şansı.Burada o kurşunu çıkarma şansımız yok mecburen ameliyathaneye alacağız. Ama şunu söyleyebilirim bir hayati tehlikesi yok gözüküyor.Sanırım ki kurşunu çıkardıktan sonra bir kaç gün misafir edeceğiz genci.''
            '' Sağ olun doktor bey kurşunları balistiğe götürmesi için bir arkadaşı göndereceğim size''
            ''Tamam komiserim gelen arkadaşa kurşunları veririz. Şimdi bana müsade ameliyat için hazırlanmalıyım''
            '' Kolay gelsin doktor bey''
            Doktor İsmail komiserin yanından ayrılırken
            '' Kemal''
            '' Anlamadım doktor bey''
            '' İsmim diyorum ismim, Kemal''
            İsmail hafifçe sırıtarak
           '' Anladım şimdi kolay gelsin Doktor Kemal bey ''
           Doktor iyice uzaklaşırken
           '' Sağ ol İsmail Komiser sana da ''
           İsmail acil müdahale odasından çıkıp onu merakla bekleyen Pınarların yanına geldiğinde Büyük baba ve Kamburun da oraya geldiğini gördü.Kambur.
           ''Durumu nasıl İsmail''
           '' Gayet iyi amirim''
           '' Resmiyete gerek yok biz bizeyiz. Konuştun mu doktorlarla''
           '' Evet Mehmet baba konuştum. Herhangi bir hayati tehlikesi lmadığını. Bu konuda yaralının çok şanslı olduğunu bacağındaki kurşunu çıkardıklarını ama belin az üstünden gelen kurşunu ancak ameliyathanede çıkarabileceklerini söylediler. Ben gittiğimde Timur'u ameliyata hazırlıyorlardı.''
           '' Peki Tayfundan bir haber var mı''
           '' Yok henüz Mehmet baba ben yaralı ile ilgilenmeye giderken o arabanın peşine takıldı.Yakında haber alırız sanıyorum.''
           '' Bekleyip göreceğiz bakalım''
          Büyük baba '' Madem Timur'u ameliyathaneye alıyorlar burada beklememizin bir nedeni yok. Ameliyathanenin bekleme salonuna geçelim. Orada bekleyelim..
           Pınar '' İyi olacak değil mi Timur İsmail komiser''
           '' Evet Allah'ın izni ile olacak. Ama madem resmiyet yok sadece İsmail''
           ''Hay Allah haklısın sadece İsmail.'' Pınar'ın olay anından bu yana ilk gülümsemesiydi bu
           Kambur '' Önce bir kafeteryaya geçelim birer çay kahve içelim de kendimize gelelim. Sonra ameliyathaneye geçeriz.Hem bu arada Timurun okuluna ve arkadaşlarına da haber verelim''
           Büyük baba '' Haklısın ama bizde telefonları yok çocukların''
           '' Nerede okuduklarını biliyorsanız sorun yok Bir arkadaşımızı onlara yönlendiririz.''
           Zülal '' Tamam Mehmet amca ben nerede okuduklarını biliyorum Bir kağıda yazayım okullarını size vereyim''
           '' Tamam kızım''
           '' Merhaba''
           Herkes sesin geldiği yere baktı. Boynunda bir fotoğraf makinesi asılı hafif top sakallı gençten biriydi konuşan.
           Kambur '' Merhaba da kimsiniz''
           '' Pardon ben Yeni asır gazetesinden Taner. Sizlerde İnönü caddesinde yaralanan gencin yakınlarısınız yanılmıyorsam bir kaç soru sormama izin verirmisiniz''
          Kambur '' İsmail komisere sorabilirsiniz. Ama genel basın açıklaması yakında yapılacak''
          '' Yani bu olay basit bir yaralama olayı değil o zaman''
          İsmail komiser '' Gelin ben size kısaca anlatayım. Çay kahve ne içersin''
          Genç gazeteci büyük bir vaka nın içine düşmüş olmanın verdiği zevkle.Kahve ama ben ısmarlayacağım herkese.''
           Kambur '' Kerata okkalı bir haber yakaladığını anladı. Keyfi yerine geldi bak. Yalnız biz ikişer tane içeceğiz ''
            Gazeteci Taner '' İsterseniz onar tane için. Hepsi benden ''
            '' Bak Cevher kokuyu alınca ne kadar cömert oluyorlar''
            Hepsi gülüşmeye başladı. Kamburun bu espirisi kötü başlayan günde yüzlerinde küçükte olsa bir sıcaklık getirmeye yetmişti. Hele birde Timur sağ salim o ameliyattan çıksa her şey daha güzel olurdu.
            Çaylar kahveler içilmiş Ameliyathaneye gitmek üzere yola koyulmuşlardı. Komiser İsmail de Gazeteci ile konuşmasını bitirmiş.Kambura
             '' Mehmet baba biz gazeteci arkadaşla olay mahaline geçiyoruz. Hem oranın  durumuna da bir bakayım Olay yeri inceleme de gelmiştir.''
             '' Tamam İsmail bizi sonra bilgilendirirsin''
             İsmail ve gazeteci ayrıldıktan sonra hep beraber amaliyathanenin bulunduğu yere gidip beklemeye başladılar. Saniyeler çakılmış gibi geçiyordu. ameliyat bir buçuk saate yakın sürmüştü
Ameliyat başarılı geçmiş Timur ayılması için yoğun bakım ünitesine alınmış ayıldıktan kısa bir süre sonrada odasına alınacaktı. Herkes derin bir oh çekerek rahatlamıştı. Timurun ameliyathaneden Yoğun bakım ünitesine alındığı haberi gelince camdan da olsa görebilmek için yoğun bakım ünitesinin oraya geçtiler. Timur kolunda serumu ile mışıl mışıl uyuyor gibiydi.
             Pınar '' Allah'a şükür ona bir şey olmadı olsaydı asla kendimi af edemezdim''
             Kambur '' Senin bir suçun yok ki kızım hepsi o aç.... neyse  o adamın suçu.''
             ''Ama beni kurtarmak için vuruldu Mehmet amca''
             '' Buda onun ne kadar cesur yürek biri olduğunu gösterir''
             '' Öyle Mehmet amca artık o benim bir numaralı kahramanım. Ben bakacağım ona iyileşinceye kadar''
             '' Ailesi gelinceye kadar bakarsın elbette ailesi gelince  onlara devredersin herhalde''
             '' Timur iyi olsun da gerisi çok önemli değil Mehmet amca''
             '' Haklısın kızım''
             Büyük baba '' Doktoru ile bir konuşsak nereye hangi odaya alacaklarmış falan bir sorup öğrenelim hem Timur'un durumunu da bir sormuş oluruz''
             '' Tamam'' dedi Kambur
             '' Siz kafeteryaya geçin burada durmanızın bir anlamı yok artık. Ben doktoru ile görüşüp gelirim'' Timur'un doktoru ile görüşmek için topluluktan ayrıldı.
             Pınar '' Siz gidin ben burada bekleyeceğim''
             Zülal '' Sen beklersen bende seni burada yalnız bırakmam bende beklerim''
             Büyük baba '' Hay Allah ya hadi yürüyün bakayım kafeteryaya burada ne yapacaksınız. Odaya alındığında yanında olursunuz. Zaten birimiz ailesi gelinceye kadar başında refakatçi kalacağız.
             Pınar '' Ben kalırım''
             Büyük baba '' Bakarız ona artık ama sonra. Hadi kafeteryaya geçelim. Mehmet amcanız yatacağı odayı öğrenince oraya geçeriz''
             Murat uzun süren sessizliğini en nihayet bozarak
             '' Büyük baba benim refakatçi kalmam en doğrusu nede olsa tıbbi bilgisi olan tek kişi benim içimizde''
             Büyük baba '' Bak buda doğru''
             Pınar Murat'ın teklifine biraz kızmış gibi olsa da söylediği şey doğru olandı. Hem tıbbi bilgisi vardı hemde erkekti Timur'a ondan daha fazla yardımcı olabilirdi. Ama Timur gözlerini açtığında yanında olmak ta istiyordu. ve mutlaka olmalıydı.
             Pınar''Ben Timur uyanmadan eve gitmem
             Büyük baba '' Hiç birimiz Timur uyanmadan gitmeyeceğiz zaten kızım. Murat yada Osmanlardan biri Timur'un ailesi gelinceye kadar gece yanında refakatçi olarak kalır.''
             Murat '' Aynen öyle yaparız büyük baba haklı''
             Hep beraber tekrar kafeteryaya geçtiler. Birer çay söylemiş içiyorlardı ki Kambur kafeteryanın kapısından içeri girdi.
             Büyük baba '' Hayırdır doktorumu bulamadın''
             '' Yok buldum konuştum. Hatta yatacağı oda numarasını da öğrendim. Timur'un genel durumunu da''
             '' Nasılmış durumu''
             '' Gayet iyiymiş Cevher. Herhangi bir problem yaşamayacaklarına inanıyorlar.Kurşunları çıkartmışlar ve incelenmesi için balistiğe göndermişler. Birazdan da Genel cerrahi dördüncü kat 405  kapı numaralı odaya alacaklarmış''
            '' Ziyaret edebilirmiymişiz peki''
            '' Elbette''
            Kambur ile büyük babanın sohbetini dileyen Pınar
           '' Hadi büyük baba Timur'un odasına çıkalım o zaman orada bekleriz''
           '' Dur deli fişek kızım dur acele etme. Elbette gideceğiz hele bir çaylarımızı bitirelim''
           Çaylar içilip çöpleri çöp sepetine atıldıktan sonra herkes Timur'un odasına Timur'un yanına gitmeye hazırdı.
           Kambur '' Siz odaya çıkın gençler biz büyük babanızla biraz sonra geliriz ''
           Murat '' Tamam Mehmet amca biz kızlarla çıkalım o zaman''
           Murat ve kızlar gittikten sonra büyük baba kambura dönüp
           '' Bir sorun yok ya Mehmet''
           '' Şu anda yok Tayfun ekiplerin de yardımıyla Timur'u yaralayanları kıstırmışlar. Adamlar kaçmaya çalışmışlar ama kıskıvrak yakalanmışlar. Tayfun sorgu için asayiş şubeye götürmüş onları. Benimde birazdan oraya gitmem gerekiyor. Bakalım ne öğrenebileceğiz''
          '' Yakalanmaları güzel haber İnşallah güzel bilgilerde alırsınız ağızlarından. Bana bilgi verirsin değil mi sonra''
          '' Yok vermem. Şuraya bak ya sanki amirim oldu başıma. Oğlum bak sırf senin yüzünden emekli olurum ha''
          Gülüştü iki eski arkadaş
          '' Elbette veririm'' diye devam etti gülüşme sonrası konuşmasına.
          '' Sen şimdi gidecekmisin hemen Mehmet, yoksa odaya çıkacakmısın''
          '' Beni almaya gelecekler. O zamana kadar buradayım. Yukarı çıkarız beraber''
          ''Tamam çıkalım mı''
          '' Dur Tayfun adamları sorgu odasına aldılar mı haber verecek ondan sonra yukarı çıkarız. Şimdi çocukların yanında telefonla konuşmak istemedim. Birazdan Tayfun arar sonra çıkarız.Bir şeyler içelim mi''  
          '' Sen iç Mehmet ben çok içtim bugün''
          '' Peki moruk. Sen içme, ben içerim''
          Kambur kendisine bri kahve almış içiyordu telefonu çaldığında.Arayan Tayfun'du. Adamları sorgu odasına aldğını haber veriyordu.
           Kambur'' Ben birazdan gelirim beni bekleyin'' dedi telefonunu kapattı. Sonra büyük babaya dönüp
            '' Hadi bizde yukarı çıkalım'' dedi.
           Beraberce yukarı Timurun odasına çıktılar. Timur daha odaya alınmamıştı büyük baba ile kamburun odaya geldiklerinde.
           Kambur ''Almamışlar mı daha odaya''
           Murat '' Yok Mehmet amca bekliyoruz bizde. Ben sordum birazdan odaya çıkaracaklarmış''
           '' Tamam biraz bekleyelim bakalım''
           Az sonra asansör yukarı çıkmış Timur sedyede üstü çarşaflarla örtülü uyuyordu.
           Hasta bakıcı '' Biz giydirelim diye düşündük ama giyderecek bir şey bulamadık.Ya siz giydirirsiniz yada giyeceklerini hazırlayın bize haber verin biz giydirelim olur mu.''
            Büyük baba '' Tamam kızım biz halledemezsek haber veririz size. Nede olsa yanımızda bir doktor da var'' dedi Murada bakarak.
             Murat ''Hallederiz biz sağolun bayanlar''
            Timuru Muradın da yardımıyla sedyeden yatağına aldılar. Hasta bakıcılar'' Geçmiş olsun'' diyerek odadan çıkmaya hazırlandılar.
            Büyük baba Hasta bakıcılara '' Teşekkür ederiz''  derken bir elli lira bahşişi de ellerine sıkıştırmayı ihmal etmedi. Hasta bakıcıları kafalarıyla teşekkür ederek odadan ayrıldılar.Hasta bakıcılar gittikten sonra büyük baba
            '' Yahu biz hiç düşünmedi ne giydireceğiz bu çocuğa''
            Kambur '' Ben hallederim''dedi Telefonunu eline aldı.Tayfunu aradı.
            Telefonun öbür ucundan Tayfun '' Buyurun amirim''
             '' Tayfun beni kim almaya geliyor ''
             '' İsmet amirim''
             '' İsmeti arada gelirken bir yere uğrayıp xl beden erkek iç çamaşırı ve pijama gibi bir şeyler alsın''
             '' Söylerim tabi komiserim de ya yanında parası yoksa''
             '' Oğlum bu adam Polis değil mi''
             '' Evet amirim''
             '' Kullansın o zaman ben sonra gider parasını veririm oraya''
             '' Emredersiniz amirim''
             Yarım saat geçmemişti ki büyük babanın telefonu çaldı. Aryan İsmet ti yerlerini soruyordu. Kambur yerlerini söyledi.İsmet yanında eşyalar ile gelmişti.
              Kambur '' Bayanlar sizi şöyle bir dışarı alalım bakalım''
              Murat İsmetin de yardımıyla Timur'u zorda olsa giydirmeyi başarmışlardı.Şimdi her şey hazırdı.Tüm bunlar Timur uyanmadan yapılmıştı.
              Kambur İsmete dönüp
              '' Parasını verdin mi''
              '' Hayır amirim''
              '' İyi giderken önce oraya uğrayalım da Hakkımızda yanlış şeyler düşünmesinler''
              Büyük baba elini cüzdanına attı.
              '' Mehmet ne kadarsa ödemesini ben yapayım''
              Kambur arkadaşına ters ters baktı.
              '' Beni duymadın galiba Cevher efendi ben hallederim dedim di''
              '' Duydum  aman duydum''
              '' İyi o zaman sen sus''
              '' Ukala polis ne olacak''
              Gülüştüler.
              Pınar '' Uyanıyor galiba''
              Hepsi sus pus olmuş hasta yatağında yatan Timur'a bakıyorlardı. Timur bir iki denemeden sonra gözlerini açtı.
              '' Pınar Pınar iyi mi''
              '' Ben buradayım Timur. Senin sayende iyiyim ama bir daha yapma olmaz mı''
              Timur gözlerini Pınar'a dikti
              '' Tamam yapmam da ben ne yaptım onu söylesen de bende bilsem''
              '' Şuraya bakın ya daha gözlerini yeni açtı ama maşallah şakayıda elden bırakmıyor''
              Gülüştüler
              '' Ah fazla güldürmeyin beni canım acıdı ya.''
              Zülal '' Hay Allahım ya adam iki kurşun yedi canı yanmadı iki gram güldü canım yandı diyor''
              '' Hastamızda uyanmış''
              Herkes sesin geldiği yere döndü. Elinde serum torbası ile gelen hemşire idi konuşan.
              '' Şu serumu da takalım. Sonra kendinizi daha iyi hissetmeye başlarsınız''
              Timur '' Merak etmeyin hemşire hanım o serumu takmasanız da kendimi iyi hissetmeye çoktan başladım bile'' Çevresindekileri başı ile göstererek sevdiklerim yanımda demek istedi.
              Kambur '' Senin hakkında biraz araştırma yapıp  ailenin adresini belirledik oraya haber vermesiiçin bir ekip gönderdik oğlum''
              '' Sağ olun da keşke haber vermeseydiniz''
              '' Neden oğlum ''
              '' Şey hem telaşlanacaklar,Hemde kalkıp buraya gelmeye çalışacaklardır''
              '' Elbette öyle yapacaklar oğlum onlar senin anne ve baban''
              '' Cevher amca doğru söylüyorsun da ''
              '' Da sı ne evlat''
              Timur başını önüne doğru eğdi. Büyük baba
              '' Hepiniz bir dışarı çıkın bakalım. Bizi Timur ile bir beş dakika yalnız bırakın''
              Kambur heriç herkes dışarı çıktı. Büyük baba
              '' Şimdi anlat bakalım şu da yı''
              '' Cevher amca annem babam fakir insanlar beni okutmak için bütün güçlerini kullanıyorlar.Ellerinde avuçlarında ne varsa bana yatırdılar. Bende burada hem okuyup hem çalışıyorum ki onlara fazla yük olmayayım diye. Şimdi onların paraları da yoktur. Sağdan soldan borç bulup buraya gelmek isteyeceklerdir. Haberleri olursa duramazlar orada mutlaka bir yolunu bulur gelirler buraya''
              Kambur  '' O kısmını ben hallederim'' dedi telefonuna sarıldı.
              ''Baban ne iş yapıyor Timur''
              '' Bildiğim kadarı ile uzun zamandır işsiz ama bana bir apartmanda kapıcılık yaptığını söylüyor ''
              '' Tamam anladım evlat''
              '' Şimdi nasıl geleceklerini düşünüyorlardır buraya haberi olduysa.''
              '' Sen şimdi iyileşmene bak. Gerisini biz hallederiz''
              '' Cevher amca ne olur kimse bir şey bilmesin olur mu''
              '' Elbette güzel yürekli oğlum elbette''
              Büyük baba dışarıdakilere seslendi.
              '' Tamam gelin arkadaşınızın yanına''
              Pınar,Zülal ve Murat odaya Timurun yanına geldiler. Onlar gelince büyük baba
              '' Çocuklar bize izin.Siz buradasınız nasıl olsa Zaten Mehmet amcanızın işi var gitmek zorunda benimde dışarıda küçük bir iki işim var onları halledeyim''
              Zülal '' Tamam dedeciğim biz Timur'un yanındayız siz işlerinize bakın. Timur bize emanet''
              Büyük baba dışarıda telefonla konuşan Kambur'un yanına gitti. Onun kendisine doğru geldiğini gören Kambur eliyle az beklemesini işaret etti. Büyük baba Kamburun telefon konuşmasının bitmesini bekledi.Telefon konuşması bitince Kambur
             '' Eskişehir'i aradım Timur'un ailesine ulaşmak üzerelermiş onları bir otobüse bndirtip İzmir'e getirteceğim.Hepsini ayarlamalarını söyledim.''
             '' Tamam bende diğer kısmını halledeyim.''
             '' Diğer kısmı derken Cevher''
              ''Diğer kısım işte kalacak yerlerini falan anladın sen onu''
             '' Tamam salak gibi bir şey mi yazıyor alnımda''
             '' Oğlum boyun kısa az başını dik bakayım yukarı doğru''
             Kambur başını az yukarı dikince. Büyük baba
             '' Pek belli olmuyor ama galiba şimdi yazmaya başladı ''
             '' Ulen yaşlandın gittin hala muzırlık peşindesin''
             '' Ne yapcan, vücut yaşlanıyor ama içi genç hala ''      
             '' Hay senin içine, Neyse sonrası bende kalsın. Hadi İsmet biz gidelim artık. Şu beyefendilerin yanına''
              İsmet ''Tamam amirim ben sizi bekliyorum zaten''
              Büyük baba '' Mehmet sonra görüşür anlatırsın bana her şeyi''
              '' Tamam sonra görüşürüz. İsmet burada sürekli bir polis bulunmasını da sağla''
              '' Emredersiniz amirim. Hemen hallediyorum''
             İki arkadaş birbirlerinden kendi üzerilerine düşen işleri halletmek için ayrıldılar. Büyük baba iki saat sonra hastaneye döndüğünde .Osman,Nazım ve Mustafa da hastaneye Timur'un yanına gelmişlerdi. Timur büyük babanın geldiğini görünce
              '' Cevher amca kurtar beni şunlardan. Bana işkence edip duruyorlar''
              Büyük baba yalandan kaşlarını çatar gibi yapıp
             '' Uslu durun bakayım hepiniz.Aldırmayın sopayı elime.Rahat bırakın bakalım oğlumu''
             Zülal '' Ama büyük babacığım oda yemek yemiyor''
             '' Ben geldim şimdi yer yemeğini oda. Sizlerde alın bakalım şu elimdekileri''
             Pınar '' O ne büyük baba''
             '' Yemekleriniz ne olacak kızım. Hadi sizde karnınızı doyurun hem Timur oğluma da var''
             Murat '' Ne gerek vardı büyük baba'' diyecek oldu. Büyük baba onu susturdu.
             '' Şu dışarıdaki masayı da alın bakalım içeri''
             Osman ile Mustafa denileni yaptılar masayı içeri taşıdılar. Büyük baba pide yaptırmıştı. Afiyetle midelerini doyurdular. Yemek bitince büyük baba Osman'a dönüp
             '' Sonra içinizden ikiniz ile işim var''
             Osman '' Hayırdır Cevher amca''
             '' Hayır oğlum hayır''
             Osman Nazım'a baktı. Ondanda gözle onay aldıktan sonra
             '' Nazım la ben geliriz o zaman Cevher amca''
             '' Tamam o zaman hadi kalkın''
             Nazım '' Hemen şimdi mi''
             '' Evet evlat şimdi ''
             '' Peki Cevher amca.Hadi Osman ''
             Üçü birden hastane odasından ayrıldılar.Dışarıda duran bir taksiye binip evlerine geldiler.
Büyük baba yolda yapmak istediklerini anlatmıştı. Hemen üst kata çıktılar. Odanın birini boşalttılar. Büyük baba telefon açtı. Bir saat sonra Mobilyacılar yatak odası takımını yukarı çıkarıp kurdular.                    Büyük baba içinden ''Yatak hariç hepsi ikinci el ama idare ederler'' diye düşünüyordu.
             Osman '' Cevher amca sonra gerimi vereceksiniz bunları''
             '' Hayır evlat burada kalacaklar''
             '' Süper ama o kadar masraf yapmanıza gerek yoktu''
             '' Veledler sizin için yapmadım zaten''
             '' Olsun ama bizde kalacakmış. Demek ki bize de yapılmış sayılır''
             Gülüştüler. Büyük baba '' Sizler benim çocuklarımsınız elbette  elimden geleni yapacağım sözü bile olmaz''
             Nazım '' Cevher amca seni çok sevdiğimizi biliyorsun değil mi''
             '' Benim sizi sevdiğim kadar sevdiğinizi biliyorum çocuklarım benim''
             ''Cevher amca Timur'un anne babası yarın sabah mı burada olurlar''
             '' Evet Nazım oğlum. Garajdan alıp buraya getirecekler''
             Osman '' Büyük baba bizim bilmemiz gereken bir şeyler daha var gibime geliyor''
            '' Aslında var size de söylemeliyim. Sizlere bu söyleyeceklerimin burada kalacağına aşırı şekilde güvendiğim için söyleyeceğim. Timur fakir bir ailenin çocuğu Bunca zamandır hiç birimize hissettirmedi. Çünkü ona başka türlü davranmanızı istemedi. Öğrendiğim kadarı ile babası da uzun zamandır işsizmiş. Onlara bu eşyaları aldım çünkü onları geri göndermeye niyetim yok onlara burada bir ev ayarlayana kadar burada kalırlar diye düşündüm işte size anlatmak istediğimde bu Bir süre onları burada ağırlayacağız. Ben iş ve ev konusunu halledene kadar''
           Nazım '' Ev konusunu halledilmiş say Cevher amca. Bizle burada kalabilirler. seve seve kabul ederiz. Tabi onlar bizden rahatsız olmazlarsa''
           '' Büyük gönüllü evlatlarım benim.Bu konuyu ailelerinizle de konuşmanız lazım.Belki onlar istemezler''
            Osman'' Konuşmasına konuşuruz elbette de bizim kararımıza saygı duyarlar. Zaten bize bu konuda güvenmeseler başımızdan ayrılmazlardı''
            '' Galiba haklısın evlat. Eh bu konuyu halletiğimize göre. Sıra düşüncemizi Timur'un ailesine aktarmakta''
            '' Evet Cevher amca ve sen bunu çok rahat halledersin''
            '' İnşallah evlat inşallah... Hadi hastaneye çıkalım''
            Hastaneye geri döndüklerinde Hepsini derin bir sohbette buldular. Onların geldiğini gören Timur.
           '' Hayırdır Cevher amca nereye gittiniz bizimkilerle''
           '' Eve gittik evlat.Seninkiler gelecek ya küçük bir kaç değişilik yaptık evde''
          '' Teşekkür ederim Cevher amca ''
           '' Teşekkürlük bir şey yapmadık be evlat sadece burada kalacakları süreç içinde elimizden geldiği kadar rahat etmelerini sağlamaya çalıştık. Hem teşekkürün çoğunu arkadaşların halletti işin en zor kısmını onlar halletti''
          Timur Nazım ve Osman'a bakarak
          '' Teşekkür ederim arkadaşlar bu hakkınızı nasıl ödeyeceğim sizin''
          Osman '' Saçmalama ne hakkı hak mak yok helali hoş olsun ve sen Cevher amcanın dediğine bakma biz sadece eşyaları çekmeye yaradık hepsi bu gerisini Cevher amca halletti''
          '' Tamam kapatalım artık bu konuyu. Sadece küçük bir ayarlama yaptık o kadar. Büyütülecek bir şey değil''
         Timur büyük babaya minnet dolu gözlerle baktı.
        Büyük baba '' Evet iyice akşam bastırdı.Hem biz burada olduğumuz sürece Timur' da dilenemez Refakatçiyi belirleyelim diğerleri evlerine dönsün yarın okuldan sonra gene gelirsiniz''
        Pınar '' Biraz daha kalsak Büyük baba''
        '' Ben ne diorsam o herkes evine gidecek''
        '' Büyük babanız haklı arkadaşlar''
       Herkes sesin geldiği yöne baktı. Beyaz önlüğü ile bir doktor gelmiş sohbete ortak olmuştu.
       '' Merhabalar arkadaşlar ben doktor Engin bu akşamın nöbetçi doktoru. Şimdi hepinizi bir dışarı çıkaralım. Ben hastamızı muayene edeyim. Sonra sizlere bilgi veririm.Sonrasın da da  sizlerde evlerinize gidin bir kişi refakatçi kalsın yeter.Zaten birazdan bir iğne vuracağız Arkadaşınız sabaha kadar mışıl mışıl uyuyacak''
       '' Tamam doktor bey'' dedi büyük baba
       '' Herkes dışarı bakalım'' diye de devam etti
       Doktor Engin muayenesini bitirene kadar dışarıda da Bu gece Nazımın refakatçi kalması kararlaştırıldı. Doktor muayeneyi bitirmiş yanlarına gelmişti.
       Büyük baba '' Durumu nasıl doktor bey oğlum''
       '' Gayet iyi bey amca. Yalnız sancıları olacak kolay değil tabi şu an iyileşme döneminde ve tüm yaraları da daha taze. Şimdi ona kuvvetli bir ağrı kesici vuracağız. Birde takviye serum takacağız. Ağrı kesici sabaha kadar mışıl mışıl uyutur onu. Ben sadece refakatçiden üç saat boyunca seruma dikkat etmesini isteyeceğim ki hastamız uyku halindeyken yanlışlıkla serumu çıkarmaya çalışmasın.''
         Nazım '' Refakatçi ben kalacağım doktor bey dikkat ederim merak etmeyin''
         '' Tamam o zaman. Bende arada bir kontrole gelirim zaten. Geçmiş olsun''
         '' Büyük baba '' Sağ olun doktor bey oğlum''
         Timur'un yanına döndüler. az sonra hemşire geldi onları bir daha dışarı çıkardı Timur'a iğnesini yaptı.Serumunu taktı. Geçiş olsun dileklerini ileterek odadan çıktı. Hemşire odadan çıkar çıkmaz hep beraber odaya doluştular.
          Büyük baba '' Sanırım bizlerinde gitme vakti geldi hadi bırakalımda Timur oğlumda dinlensin biraz.''
          Tek tek herkes Timur'a geçmiş olsun dileklerini ileterek dışarı çıkıyordu. Pınar kendini en sona bıraktı. Hepsi odayı terk edince Pınar Timur'a yanaştı.
          '' Benim için kendini ateşe attın''
          '' Gene olsa gene yapardım ''
          Pınar Timur'un gözlerinin içine sevgi ile bakarak
          '' Biliyorum'' dedi ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.
          '' Yarın okul çıkışında sonra hemen buraya geleceğim''
          '' Ben buradayım beklerim.Ha Pınar Önere de üzüldüm bunu da bilmeni isterim''
          '' Üzüldüğünü de biliyorum ama galiba bizim ona üzülmemizi hak etmeyecek biriymiş. Ama gene de üzüldük''
          '' Senin iyi olmana çok sevindim Pınar''
          '' Öylemi o zaman sende çabuk iyileş ki bende sevineyim''
          '' Sevinirmisin gerçekten''
          '' Elbette sevinirim. O yüzden çabuk iyileş ''
          '' İyileşeceğim hemdeçabucak''
          Pınar tekrar eğilip Timur'un yanağına bir öpücük daha koydu.
          '' Yarın görüşene kadar hoşçakal''
          '' Yarını sabırsızlıkla bekleyeceğim. Hoşçakal Pınar''
          Pınarda dışarı çıkmış onu bekleyen  Büyük baba ve Zülalin yanına gelmişti.
          Zülal Pınarın kulağına eğildi.
         '' Vedalaşmak uzun sürdü. Hayırdır kız''
         Pınar Zülali hafifçe itekleyerek.
         '' Hadi oradan zevzek şey sende''
         Gülüştüler. Onların gülüşmelerine büyük baba da kafasını onlara çevirdi.
        '' Hayırdır Çocuklarım''
        Zülal '' Yok bir şey büyük baba Pınar ile şakalaşıyoruz''
        '' Hadi toparlanın o zaman evimize dönelim. Murat oğlum sende bizle gel hep beraber akşam yemeğini yer öyle gidersin evine''
        Murat Zülal'e baktı. Zülal hem gözleri hemde dudakları ile '' Gel '' demişti Murat büyük babayı
        '' Peki Cevher amca bende sizinle geleyim''
        Büyük baba Osman ile Mustafa'ya  dönerek.
        '' Sizde akşam yemeğine bizdesiniz. ''
        '' Tamam Cevher amca'' dediler
        Büyük baba refakatçi kalacak Nazım'a dönerek
         '' Evlat size de yiyecek bir şeyler gönderirim ne istersiniz ? Var mı istediğiniz bir şeyler''
       Nazım'' Yok büyük baba ben buradan gelen temekle idare ederim diyecekti ki.
        '' O kısmı biz hallederiz Cevher amca''
        Gelen komiser İsmail'di Yanında birde resmi elbiseli bir polis memuru duruyordu.
        '' Arkadaşımız bu gece burada nöbette kalacak Cevher bey amca. Yemek konusunu biz halederiz siz rahat olun''
        '' İsmail oğlum madem ki arkadaşta burada kalacak o zaman adam akıllı bir şeyler yaptırayım sizlere''
         ''Sağol Cevher amca ama Mehmet amirim hepsini halletti bile''
         '' Ah o Mehmet yok mu o Mehmet''
         Gülüştüler.
         Komiser İsmail '' Cevher amca Mehmet amirim işi bitince sizi arayacakmış.Onu da söylememi istedi benden''
          '' Sağ ol evladım. Hadi size iyi görevler. sana da iyi nöbetler evladım''
          Polis memuru '' Sağ olun efendim. Hayırlı akşamlar size''
          ''Hayırlı akşamlar evlat''
          Hep beraber dışarı çıktılar.
          Pınar '' Büyük baba biraz yürüyelim mi ev nasılsa yakın''
          Büyük baba '' Tamam diyecekti ki.Yanlarına sakallı genç bir adam yanaştı.
          '' Çok emniyetli olmaz Cevher bey amca siz taksi ile gidin''
          Herkes konuşan adama bakmıştı ama adam çoktan arkasını dönmüş ve gitmeye başlamıştı. Büyük baba Mehmet'in onları korumakla görevlendirdiği sivillerden biri olduğunu anlamıştı. Demek ki koruma altındaydılar ve bunu kendileri bile fak etmiyorlardı. Bu güzeldi sevindi.
          '' Haklı hadi taksilere bakalım''
          İki taksi çevirip evlerine döndüler. İçeri geçtiler hep beraber salondaki koltuklara çöktüler. Eve gelince yorgunlukları ortaya çıkmıştı.
          Büyük baba '' Ne gündü ama. Şükür daha kötüsü olmadan bu günüde atlattık''
          Zülal ''Evet büyük baba haklısın çok şükür hepimiz bir aradayız''
          Büyük baba '' Tamam biraz dinlenelim sonra işe koyulalım.Daha yemek yapmamız lazım''
          Pınar '' Hep beraber hallederiz büyük baba sonra da ''
          '' Sonrası falan yok yemek yiyecek ve dinleneceğiz hepsi bu''
          '' Evet hepsi bu da dinlenirken diyorum. Hani Büyük baba kahvelerimizi de içtikten sonra diyorum.''
          Büyük baba '' Anladım anladım sizi tamam bakarız''
          Pınar da Zülal de ikisi birden bağırdılar.
          '' Yup pii yaşasın''
          Büyük baba '' Şunlara bakın ya böyle bir günde bile anlatmamı istiyorlar.''
         Zülal '' Lütfen büyük baba. Sen anlatınca, biz hem dinleniriz hemde bu yaşadığımız günün etkisinden kurtulmuş oluruz''
          ''Peki bakalım tamam tamam anlatacağım ama şimdi dinlenme vakti''
          Hepsi koltuklarına yığılmış kalmışlardı Yaklaşık bir saate yakın kimse konuşmamış sadece açtıkları televizyonu seyrediyorlardı.
           Büyük baba '' Hadi yorgunluktan sızıp kalmadan şu yemek işini falan bir halledelim bakalım. Ben duşa giriyorum ben çıkana kadar bazı şeyler halledilmiş olsun''
           Büyük baba kalktı banyoya girdi sıcak bir duş ona iyi gelmişti. Duştan çıktığında masa hazırlanmış Erkekler salata kızlar ise yemek ile uğraşıyorlardı. Yemekler yenildi. Masanın üstündeki tabaklar bardaklar toplandı bulaşık makinesinin içine konuldu yerler elektrikli süpürge ile süpürüldü. Vedalaşarak misafirler evlerine uğurlandı. Artık baş başa kalmışlardı.
           Büyük baba '' Hadi sizlerde bir duşunuzu alın,rahatlayın. Sonra kahvelerimizi içer bende anlatmaya başlarım''
           Kızlar tamam dedi aralarında kura çektiler duşa ilk Zülal girdi sonra Pınar saçlarınıkurutma faslı falan bittikten sonra Zülal kahveleri hazırlayıp geldi.
           '' Evet büyük babacığım Pınar da bende seni dinlemeye hazırız''
           '' Kahvelerini yudumlarken büyük baba anlatmaya başladı...
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder