22 Ocak 2016 Cuma

ADI AŞK BÖLÜM 4 PART 3

            Sahte doktor ve asistanı eve gelmiş Kambur ve Filiz evden ayrılmıştı.Ev halkının beklemekten başka yapacak bir şeyleri yoktu.
            Zülal ile Pınar kalktı biri boy aynasının üstünü örttü diğeri kemanı kılıfına kaoyup yerine kaldırdılar. Timur
            '' Bizde ayak altından çekilelim isterseniz beyler'' dedi arkadaşlarına
            Pınar
            '' Siz bilirsiniz ama madem bütün gün evde kalacağız.Bunu değerlendirelim bari dedi. Müzik çalışalım. Hem bizim evde kaldığımızı etrafa yaydılarsa bu evden evde olduğumuz halde müzik sesleri çıkmazsa şüphe çeker''
           '' Pınar kızım haklı çocuklar'' dedi büyük baba ve ekledi
           '' Osman ve Mustafa müzik aletlerini alp gelsinler,Timur ve Nazım sizde şu parayı alın biraz alış veriş yapın madem hep beraberiz güzel bir kahvaltı yapalım pişi isteyen kimler''
           Hepsinin elleri kalkmıştı. Büyük baba evdeki yeni iki misafirlerine döndü.
           '' Kusura bakmayın gençler. Bugünün telaşından olsa gerek Mehmet komiser sizi tanıştırmayı unuttu.Madem hep beraber buradayız tanışalım. Ben evin yaşlısı Cevher torunlarım Pınar ve Zülal üst kattaki çocuklarım Nazım,Timur. Osman ve Mustafa''
           '' Benim adım Barbaros arkadaşımınki de Serdar''
           '' Evet tanışma faslımız bittiyse herkes görevinin başına . Kızlar ortalığı toplamanız bittiyse doğru mutfağa bakalım sizlerde.'' Timur
           '' Cevher baba biz ne alalım''
           '' Önce şu parayı alın bakalım'' Büyük baba cüzdanından çıkardığı 100 Türk lirasını Timur'a uzattı.
           '' Cevher baba var paramız''
           '' Sus ve al şunu''
           Timur mecburen utana sıkıla Cevher babanın uzattığı parayı aldı. Önce evde Mısır özü yağı yok pişi onunla güzel olur bir litre Mısır özü yağı alın. Oradan fırına geçin dur bakayım kaç kişiyiz''
          Nazım saymaya başladı.
          '' Dört biz,üç siz, ikide Barbaros'lar. Toplam dokuz kişiyiz''
          '' O zaman altı yufka alın ancak yeter''
          '' Çok değil mi Cevher amca ''
          '' Değil değil.yarım kilo kadarda tulum loru alın'' Büyük baba kızlara seslendi.
          '' Kızlar dolaba bakın bakalım domat, salatalık falan var mı?''
          Zülal '' Var büyük baba var istemez''
          Büyük baba '' Tamam o zaman şimdilik bunlar yeter. Sizlerin canı çeken bir şeyler varsa onuda alın gelin ve lütfen oyalanıp bizi telaşlandırmayın''
           Timur '' Tamam büyük baba hızla gider geliriz ''
            Herkese görev dağılımı yapılmıştı. Barbaros ve Serdar hariç
           Büyük baba '' Gelin bakalım çocuklar '' dedi boş koltukları göstererek
           Barbaros ''bizde yardım etseydik''
           Büyük baba '' Yok siz bugün misafirsiniz. Gelin yanıma oturun bakalım''
           Barbaros ile Serdar koltuklara geçip oturdular. On beş dakika içinde üst kata çıkanlar müzik aletleri ile dışarı çıkanlar da ellerinde aldıkları ile evde toplanmıştı. Büyük baba mutfağa geçti gelen yufkaları genişçe bir kaba koyup üstünü kapattı
            '' Biraz kabarsınlar bakalım.''
            Bir on beş yirmi dakika daha bekledikten sonra Büyük baba ve kızlar mutfağa geçti.Birazının içini lor dolu diğerlerini de boş olarak hazırlayıp kızarttıktan sonra onları ayrı kablara koyup Domatesler ve Salatalıkları da  Jülyen biçimde kesilip tabağına yerleştirince  her şey salondaki büyük masaya götürmek üzere hazırdı.
            Salondaki masa bir güzel süslendi.Hazırlanan pişiler,domatesler salatalıklar masaya yerleştirildi. Sonra buzdolabından Zeytin.Peynir.Çam balı,Çilek reçeli de eklenince.Masa her şeyi ile hazırdı. Hep beraber masaya oturdular. Masada dokuz kişi olduklarından Mutfaktan bir sandalye getirtilmiş içlerinde en uzun olan Serdar o sandalyede oturtulmuş.Sanki her şey normal bir günmüş gibi kahkahalar içinde kahvaltı yapılmıştı. Bu güzel kahvaltı. Pınar'a da Zülal' e de iyi gelmişti. Kendilerini iyice toplamışlardı.ama Pınar Öner tarafından kullanılmasını bir türlü kabullenemiyor ve o gülmeler esnasında bile aklına geldiğinde  hem kendie hem Öner' e kızıyordu. Nasıl olmuştu da kullanıldığını hiç hissetmemişti. Acaba oda  Hiç kendisine aşık olmuşmuydu. kendisini sevmişmiydi.
Bunu artık asla öğrenemeyecekti.
               Kahvaltı yapılmış sofra toparlanmış bulaşıklar yıkanmış her şey eski düzenine gelmişti büyük baba ve kızlar salonda üçlü kanepeye Timur ve Nazım ikili koltuğa .Osman ve mustafa tekli koltuklara oturmuşlar Serdar pencere kenarına Barbaros ise kapı tarafında ayakta bekliyorlardı. Büyük baba onlarında gelmelerini ve sandalyeye oturmalarını istediyse de onlar sandalyeleri yanlarına alıp bulundukları yerde oturmayı tercih ettiler.
               Büyük baba '' Biraz dinlenelim yediklerimizi bir sindirelim sonra müzik kısmına geçeriz''
               Zülal '' Madem dinleneceğiz büyük babacığım. O zaman sen bize biraz daha anlat he olurmu''
               '' Kızlar evde misafirlerimiz var bugün olmaz''
               Pınar '' Büyük babacığım evde hiç yabancı yok ki. Hadi lütfen anlat''
               Timur ve arkadaşları şaşkınlık içinde konuşulanları dinliyordu. Zülal kısa bir açıklama yapma gereğini duydu.
               '' Arkadaşlar büyük babam bize büyük aşkını anlatıyordu. Şimdi siz buradasınız diye anlatmak istemiyor yardımcı olunda anlatsın''
               Büyük baba ' Güzel kızım anlatmak sorun değil de şimdi başa dönüp anlatamam ki .''
               Nazım '' Olsun Cevher amca. Biz sonra özeti alırız. Hadi anlatın lütfen''
               Hep beraber tempo tutmaya başladılar '' Anlat anlat''
               Büyük baba '' Tamam tamam anlatacağım sizi gidi zıpırlar sizi''
               Büyük baba kaldığı yerden anlatmaya başladı.
               '' Pınar ile o iyileşene kadar geçen harika günlerden sonra İstanbul'a dönmek çok zor geliyordu. Ama dönmekten başka çarem de yoktu. mecburen döndüm.Pınar ile olan aşkım artık mektuplarımızda yaşıyordu. Her fırsatta mektuplaşıyorduk''
                Zülal ' Büyük baba sen Pınar ile mektuplaştığınıza  göre   O mektuplar sen saklamışsındır.''
             Büyük baba Torununun kafasındakileri anlamıştı.
             '' O kadar uzun boylu değil Küçük hanım'' dedi
             Zülal '' Hiç değilse denedim'' dedi
            Büyük baba anlatmaya devam etti.
             '' İstanbul'a okuluma geri dönmüştüm. İzmir de olduğum o süreç boyunca Doğan Hocam her gün izin kağıdımı sınıfıma bizzat kendisi götürüp işletmişti. Artık Doğan Hocama da borçlanmıştım.Onun benim için yaptıklarının karşılığını vermeliydim. Kendimi derslerime ve sporuma verdim. ama  her akşam Pınar!a mektup yazmadan da duramıyordum. Ogün yaşadığım her şeyi tek tek yazıyordum ve onları hafta da iki gün postaya veriyordum Pınar'a ulaşması için. Pınar'dan da bana hafta da iki gün mektup geliyor o da bensiz geçen her saniyesini yazıyordu. Hiç unutmam bir gün tam yirmi sayfa yazmıştım''
            Zülal '' Yirmi sayfamı Ne yazdın ki o kadar büyük baba''
            Büyük baba '' Ona duyduğum aşkı anlatmak için yirmi sayfa bile yetmedi kızım. Yüz sayfa hatta bin sayfa olsa gene yetmezdi .Pınar'a duyduğum aşka ne sayfalar yetiyordu. Nede yirmi dokuz harften oluşan alfabemizin türettiği kelimeler.''
            Timur '' O kadar büyük aşklar ancak o zamanlarda kalmış Cevher amca.Aşklar bile değişti günümüzde  artık''
            Büyük baba '' Yok evlat yanılıyorsun.Aşk değişmez. İnsanlar değişir''      
           Timur '' Galiba haklısın büyük baba.Her şeyi yozlaştırdığımız gibi aşkı da yozlaştırdık ''
            Büyük baba anlatmaya devam etti...
            Cevher İstanbul'a geldikten sonra Pınar ile olan aşklarını mektuplara taşımışlardı. Haftada iki gün Pınardan mektup alıyor hafta da iki günde ona mektuplar gönderiyordu. Her mektup günlük gibiydi. Yaşadıkları her şeyi birbirlerine anlatıyor ve bunu aşkları ile süslüyorlardı. Cevherin en büyük beklentisi postacının geleceği günler olmuştu. Pınar'ın yazdığı her mektubu defalarca okuyor, kokluyor onsuz oana doymaya çalışıyordu.Maçlar yoğunlaşmıştı. artık hem yıldız hemde genç mili basketbol takımındaydı. Çok yoğun geçiyordu günleri hele birde buna okul maçları ve milli takım kampları eklenince yoğunluğu iyice artıyordu. Ama Cevher bir gün olsun aksatmadan her akşam Pınar'a mektup yazıyordu.
           Yoğun bir senenin ardından tatil zamanı gelmişti.Okulun tatil olduğu ilk gün karnesini alır almaz Otobüs terminaline koştu ve İzmir'e döndü.Pınar amcasının çocukları ile onu terminalde karşılamıştı.Cevher elinde olsa Otobüs durmadan atlayacak ve kendini sevdiği kızın kollarına atacaktı. Çok özlemişti. Pınar'ında heyecanı her halinden belliydi. Otobüs durup kapısını açar açmaz Cevher ok gibi fırlayıp Pınarın kollarına attı kendini. İkisininde gözü kimseyi görmüyordu artık sadece ikisi vardı ve sadece birbirleri içi yaşıyorlardı. İki genç sevgilinin dudakları birbirleri ile buluştu. Garaj da herkes onlara bakıyordu ama onların umurlarında bile değildi. Onlar aşıktılar ve özlemlerinin oluşturduğu susuzluğu birbirlerinin dudaklarından gidermeye çalışıyorlardı.
           Cevher '' Pınar'ım''
           Pınar '' Cevher'im''
           Ağızlarından çıkan tek kelime bunlar oluyordu. Birbirlerinin yüzüne saçlarına kulaklarına dokunuyor, dokunuyorlardı. Ellerinde olsa her zerrelerine dokunacaklardı. Çünkü birbirlerinin her zerrelerini özlemişlerdi. Birbirlerinin gözlerinin içine bakıp bakıp duruyor ve tekrar tekrar sıkı sıkı hiç bırakmak istemezcesine sarılıyorlardı.
           ''Hey aşıklar hadi burada yeter bakın herkes size bakıyor burada birazda başka yere taşıyın aşkınızı''
            Cevher sesin geldiği yere baktı.Konuşan Mehmet'ti.
            '' Kardeşim sen de mi geldin karşılamaya nereden öğrendin geleceğimi ''
           Mehmet '' Bak Pınar görüyormusun adama ne yaptığını aptallaştı kendi yazdığını bile unuttu''
           Cevher '' Doğru ya yazmıştım değil mi''
           Mehmet '' Hadi çıkalım şuradan''
           Pınar '' Aşkım sana amcamın oğullarını tanıtayım. Hasan ve Hüseyin''
           Cevher bir eli ile Pınarın elini sıkı tutmuş boşta kalan eliyle birazda az önce yaptıklarıdan utanarak elini uzatıp '' Memnun oldum '' deyip tokalaşmıştı.Ardından Mehmet le de tokalaşıp garajın çıkış kapısına yöneldiler.
           Birbirleri ile geçirecekleri dolu dolu iki ayları vardı.Ve ilk haftaları bitmişti bile. Cevher bütün kış para biriktirmişti. Baya hatırı sayılır bir para hemde. Milli takımdayken kendilerine verilen harç paralarını herkes harcarken o bankaya atıyor ve yaz için biriktiriyordu. Hele birde buna Galatasaray'ın verdiği parada eklenince Bir nişan bile rahat rahat yapılabilirdi.
            Günlerden pazardı.Cevher Pınar'ı evinden alıp Birinci kordonda deniz kenarında güzel bir kafeteryaya götürdü. Pınarın keman sevdiğini de biliyordu Mehmet'ten rica etmiş arkadaşı da ona bir kemancı ayarlamıştı.Kafeterya dolu sayılırdı ama Cevher'e özel bir kısımda özel bir masa ayarlanmıştı.Masanın üzeri Melisa çiçekleri ile doluydu. Pınar başına gelecekleri anlamış şaşkın şaşkın etrafına bakıyordu.İkisi de havanın sıcaklığına tezat heyecandan zangır zangır titriyorlardı. Cevher önce Pınarın sandalyesine oturmasını sağladı sonra kendisi de karşısına geçip oturdu.
            Cevher garsona işaret etti. Garson gelince.
            '' Bize bir şişe Kırmızı Dubunnet şarabı getirirmisin''
            Pınar '' Şarap mı ''
            Cevher '' Evet hayatım ama bu bildiğin şaraplardan değil. Aslına bakarsan meyve suyu bile diyebiliriz. Tadına bak beğenmezsen içmeyiz''
            Pınar '' Peki aşkım''
            Garson şarabı getirmiş önce Pınarın kadehine sonra Cevherin kadehine birer tadımlık doldurup masaya bırakmıştı.Cevher sevdiği kıza baktı. Hadi tat dercesine gözünü kırptı. Pınar kadehi aldı dudaklarına götürdü. Cevher haklıydı tadı aynı meyve suyu gibiydi.
           '' Gerçekten güzelmiş Cevher. İçebiliriz bunu''
           Cevher de kadehindekini içti ve garsonun doldurmasını bekleyip garson gidince. Elini Pınar'a uzatıp
           '' Bekle aşkım''
           Pınar '' Neyi bekleyeceğim'' diyemeden keman sesini duydu.
           Pınar '' Aman Tanrım hepsi benim için mi bunların. Masada en sevdiğim çiçekler. En sevdiğim müzik aletinden yükselen notalar ve yanımda sen .Bugün hiç bitmesin Cevher'im''
           Cevher '' Bugün o güzel günlerin en güzellerinden ilki olacak hayatım''
           Pınar '' Zaten her günüm sen yanımdayken öyle''
           Cevher kadehi Pınarın eline verip kendi kadehini de eline alıp.
           '' Hiç bitmeyecek aşkımıza aşkım'' dedi
           Pınar kendisine uzatılan kadehi dudaklarına götürürken
          '' Sonsuzluğa kadar yalnız senin olacak aşkıma ve yalnız benim olacağına inandığım aşkına''
          Kadehlerinden birer yudum alıp kadehleri tekrar masalarına koydular. Kemancı da işinin ehli çıkmıştı.Birbiri ardına aşk şarkıları çalıyordu.Cevher sandalyesinden kalktı.Pınarın yanına geldi. Dizlerinin üstüne çöktü ve cebinden küçük bir kutuyu açıp Pınar'a uzattı.
         Pınar gözlerini sevdiği adamdan ayıramıyordu. Hayatının en güzel gününü yaşıyordu sanırm az sonra Cevher ona....
          '' Pınar'ım ''
          Pınar '' Efendim aşkım''
          Cevher'' Cennetim olurmusun ?''
          Pınar kulaklarına inanamıyordu. Cevher kendisine evlenme teklif ediyordu. Yüreği pır pır atıyordu. Allahtan sandalyede oturyordu yoksa düşmesi kaçınılmazdı.ama yanıtı şaşırtıcı oldu.
           Pınar '' Hayır olamam''
           Şok sırası Cevher'e geçmişti. Sevdiği kadın ona ben senin Cennetin olamam diyordu Cevherin ağzından belli belirsiz bir söz çıktı. Pınar'ın söylediğini kemancıda duymuş çalmayı bırakmıştı.
          Pınar '' Evet olamam aşkım. Olamam çünkü Bir insanın Cenneti Anneleridir. Ben sana Cennet olamam ama Çocuklarımıza seve seve cennet olurum''
          Bu yanıt üzerine ortalığı bir alkış kaplamıştı. Pınar şaşkın şaşkın etrafına bakınırken. Hülya,Hayriye,Mehmet ve diğer tüm arkadaşları onları alkışlıyorlardı. Kemancı daha birşevke gelmiş çalıyordu da çalıyordu.
          Pınar '' Hepiniz hepiniz buradasınız nereye saklanmıştınız hiç birinizi göremedim''
          Cevher kutudan yüzüğü çıkardı Pınarın sağ yüzük parmağına yüzüğü taktı.Yüzük parmağa takılınca hep bir ağızdan '' öp öp'' Temposu ortalığı çınlatmaya başlamıştı. Onları duyan diğer müşterilerde dikkatlerini oraya vermiş ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Hatta bir kaçı dayanamayıp oraya kadar gelmiş gözlerine inanamamışlardı.birbirlerine bakıp '' Bunlar daha çocuk ya '' demekten kendilerini alamamış ama iki sevgiliye bakınca onların gözlerindeki aşkı görüp oradaki gruba katılmaya karar vermiş onlarda tempo tutmaya başlamıştı.''öp öp''
          Cevher sevdiği kızın elini tutup ayağa kaldırdı ve
          '' Sonsuza kadar yalnız seninim'' dedi Pınarın alnından öptü.
          Pınar ellerini sevdiği gencin yüzüne koyup şefkatle okşadıktan sonra
          '' Sonsuza kadar seninim '' dedi ve Cevherin dudaklarıyla dudaklarını birleştirdi.
          Ortalığı bir alkış tufanı kaplamıştı.Pınar dudaklarını sevdiği gençten ayırdıktan sonra.
          '' Aşkım bu dudaklarım senden başka hiç kimseyi öpmeyecek''
          Cevher '' Benim de'' diyecekti ki Pınar onu susturdu.Ve dudaklarını Sevdiği adamın dudakları ile bir daha birleştirirken.
          '' Biliyorum aşkım biliyorum''
          Genç çiftler arkadaşlarını boş masalara davet ettiler. Ve o gün çılgınlar gibi eğlendiler.Gün bitmeye yakın. Cevher Pınar'a
          '' Aşkım ailene söyle ne zaman uygunlarsa Ailemi getireyim  tanıştırayım ve resmen ikinci adımımızı atalım''
          Pınar '' Tamam kalbim konuşurum''
          Gün bitmek üzereydi artık son dakikaları yaşıyorlardı Pınar Cevherin kulağına eğilip.
          '' Aşkım ya burada öyle bir şarap satıldığını yada ikram edildiğini hiç duymamıştım. Çok güzelmiş. Tıpkı meyve suyu gibi''
          Cevher '' Demek hoşuna gitti o zaman hep bundan içeriz beraberken''
          Pınar '' O kadar da değil Bir tanem de özel günlerimizde gelip burada içeriz ''
          Konuşmalara ortak olan Mehmet.
          '' O zor biraz ''
          Pınar '' Nasıl zor. Mehmet burada ikram ediyorlarmış ya işte.''
          Mehmet '' Evet bugün burada ikram ettikleri doğru ama sadece bugün''
          Pınar '' Nasıl yani''
          Mehmet '' Bu şarabı içebilirsiniz de Cevher gene getirmezse burada asla bulamazsınız''
          Pınar Cevher'e baktı şaşkınlıkla
          '' Bunu sen mi getirdin aşkım''
          Cevher '' Evet bir tanem.Ben getirdim''
          Pınar '' Nereden aldın bunu''
          Cevher '' Fransa'ya maçlara gitmiştik ya orada son maçta bizlere tattırdılar çok hoşuma gitti bende iki tane aldım biri bugün için diğeri.''
           Pınar '' Diğeri ne zaman aşkım''
           Cevher '' Ailen seni verirse nişanımızda''
           Pınar '' Aşkımsın sen aşkım''
           Cevher '' Sende benim aşkım sende benim''
           Epey geç olmuştu toparlandılar hesabı ödeyip evlerine doğru yöneldiler. Ertesi gün Pınar ile buluştuğunda Pınarın ailesinin hafta sonu onları bekledikleri haberini aldı Cevher. Şimdi bunu kendi ailesine anlatması gerekiyordu Cevher'in.
          Akşam olunca Önce Pınar'ı evine bıraktı. oradan da evine geçti. Bu akşam babası ile konuşmalıydı. Babası masasına oturmuş sigarasını tüttürüyordu.
           Cevher '' Baba sana bir şey söylemem lazım''
           '' Neymiş o konuşacağın bakayım senin''
           '' Baba Pınarın ailesi hafta sonu bizi bekliyorlar''
           '' İyi de neden bizi bekliyorlar''
           '' Baba Pınarı isteyeceğiz onlardan Allah'ın izni ile''
           Babayı bir gülme tuttu.
           '' Bu yaşta''
           '' Evet baba bu yaşta sen annemi aldığında kaç yaşındaydın ki.''
           '' O başka bu başka''
           '' Aslında aynı şey baba da. Hem biz hemen evlenmeyeceğiz ikimizde üniversiteyi bitirip öyle evleneceğiz''
           '' İyi de o zaman niye acele ediyorsunuz''
           '' İki aile arasında resmi bir biriklikteliğimiz olsun diye''
           '' Ya kızın ailesi lisyi bitirince evlenin derse ne yapacasınız''
           '' O zaman hiç düşünmeden evleniriz baba''
           '' Bak ya evlenirmiş. Demek evleneceksin yani öylemi''
           '' Evet baba aynen öyle''
           '' Bak şu ağacı görüyormusun'' ilerde ki dut ağacını göstererek
           '' Evet baba görüyorum''
           '' Aha işte buda ip asılacaksan git kendin asıl bana hiç güvenme''
           '' Baba Pınara her şekilde bakamayacağıma onu mutlu edemeyeceğime inansam asla evlenmeye kalkmam zaten. Kaldı ki ben senden sadece sevdiğim kızı Allah'ın emri Peygamberin kavli ile ailesinden istemeni istiyorum sadece .Önü ve gerisi her şey bana ait.''
            ''Ailesi verecek mi kızı''
            '' Evet baba ''
            '' O zaman yüzük falan almak lazım yeni elbise almak lazım''
            '' Ben hepsini halledeceğim baba''
            '' Ehmadem ki siz her şeyi ayarlamışsınız bizde gider isteriz o zaman''
            '' Sağol baba''
            Cevher sonraki günlerde önce Pınar ve ablası Bahar ile alış verişe çıkmış Yüzükleri içlerine isimlerini yazdırdıktan sonra almış o akşam kendi giyeceklerinide aldıktan sonra alış verişlerini bitirmişlerdi. Pınar ile o hafat çok fazla görüşemiyecekledi Çükü Pınarın evin de de tatlı bir telaş yaşanıyordu. O hafta istenecek ve Önümüzdeki hafta sonu da Kendi aralarında sade bir nişan töreni düzenlenecekti.
            Cevher bir sonraki gün anne babası ile de alış verişe çıktı Önce o gece onların giyecekleri elbiseleri aldılar sonra kuyumcuya gidip Annesinin ve babasının Pınar'a takması için Bir takı seti aldılar. Cevher bütün masrafları kendi karşılamıştı. Çiçekçiye ve baklavacıya sipariş verilmiş hazırlıklar kısmen de olsa bitmişti.
             Cevher ile Pınar davetli listelerine Osman Hoca ile Ferit hocayı da eklemişlerdi
             Cevher '' Aşkım ben İstanbul'dan Doğan hocamıda davet etmek istiyorum birde eski ustam berber Kamil amcayı.Üstelik traşımıda ona yaptırcağım''
              '' Tamam aşkım çağır bizimkilerin sorun çıkaracağını sanmıyorum. Hele şu isteme kısmını atlatalım.Gerisi kolay bir tanem''
              '' Haklısın Pınar'ım haklısın''
              Cevher '' Ben annem ile babamın takacağı takılarıda aldım''
              '' Aşkım o gece takmasınlar onları Nişan da takarlar''
              '' Tamam bir tanem öyle yaparız''
              Nihayet beklenen gün gelmişti. Cevher çiçeği ve baklavafı almıştı ki annesi
              '' Hani çikolata nerede'' dedi
              Cevher '' Çikolatamı onuda mı almak lazım''
              '' Elbette oğlum ''
              Cevher hemen kemeraltına gidip bir paket çikolata alıp geldi. Artık her şey hazırdı ve Pınar'ı istemeye gidebilirlerdi.
               O akşam Cevheri ter basmıştı. Kıpkırmızı olmuştu Pınar'ların evlerine gittiklerinde. Pınar kahveleri yapmış gelip dağıtmış sonra Mutfağa ablasının yanına çekilmiş heyecan içinde bekliyordu
Cevherin babası konuşmaya başladı.
               '' Efendim sebebi ziyaretizin nedenine geleyim.''
               Pınarın babası ''Buyurun bey efendi''
               Cevherin babası '' Efendim Cenab-ı hak insanları çift yarattım demiştir. Ve bu çift yaratılmışları onun rızası eşliğinde birleştirme görevini de biz büyüklere vermiştir. Bizim çocuklarımız birbirlerini görüp beğenmişler bir baba olarak bana da düşen sizden Allah'ın emri Peygamber efendimizin kabulü ile Kızınız Pınarı Oğlum Cevher'e sizin de rızanız olursa sizden istemeye gelmektir. İzniniz olur mu efendim bu iki birbirini seven insanın birleşmelerine''
               Pınar'ın babası  '' Hoş geldiniz sefalar getirdiniz bizlerde usuldendir bilirsiniz kızımıza da bir soralım ona göre kararımızı verelim''
                Cevherin babası '' Elbette efendim haklısınız''
                Pınarın babası kızına seslendi
                '' Pınar buraya gelirmisin kızım''
                ''Elbette babacığım hemen geliyorum''
                Pınar üstünü başını düzeltti Ablasına
                '' Bana şans dile ablacığım'' dedi
               Ablası kardeşinin yanağından öperken
               '' Hadi git'' dedi
               Pınar içeri girdi. Onun geldiğini görünce babası konuşmaya başladı
               '' Kızım Hakkı beyler seni Allah'ın izni peygamberin kabulü ile oğulları Cevher'e istemeye gelmişler. Sen ne dersin bu gençle ileriki bir tarihte hayatlarınızı birleştirmeyi istermisin''
               Pınar başını eğmiş '' Siz nasıl uygun görürseniz babacığım''
               ''Kızım bir daha soruyorum ve senden bir yanıt istiyorum.Hakkı beyin oğlu Cevher ile ileride evlenmeyi istermisin istemezmisin''
               Pınar '' Siz aile büyüklerimde onaylarsa evet babacığım isterim''
               '' Tamam kızım sen ablanın yanına git''
               Pınar gidince babası.
               '' Kızımı duydunuz bize de onlara engel olmak değil onların yanında onların mutlulukları için bulunmak düşer. Kızım Pınarı Oğlunuz Cevher'e Allah'ın kabul etmesi rızasıyla verdim gitti efendim.''
              Cevherin babası ayağa kalktı
              '' Teşekkür ederiz Çetin bey Allah hayrını versin devamını nasip etsin.'' diyerek tokalaştılar.
              Pınar'ın annesi Elif hanım da Pınar'a seslenerek çağırdı. Pınar gelince Annesi
              '' Kızım baban senin Hakkı beyin oğlu Cevher ile evlenmene izin verdi. ''
              Pınar da Cevher de kulaklarına inanamıyorlardı Artık remen sözlü sayılıyorlardı. Birbirlerine sevgi ile baktılar.
              Pınar'ın annesi '' Öp kızım anne ile babanın ellerini''
              Cevherin annesi ''Cevher sende öp annenle babanın ellerini oğlum''
              Pınar ve Cevher el öpme merasiminden sonra yanyana durdular Cevherin babası
              '' İzniniz olursa Çetin bey bugünü bir yüzük ile pekiştirelim''
              '' Nasıl isterseniz Hakkı bey Pınar da artık sizin kızınız''
              Yüzükler takıldı kurdelesi kesildi ve söz kesimi tamamlandı.
              Pınar'ın babası '' Hadi bakalım gençler siz bir içeri geçin biz büyüklar biraz konuşalım''
              Pınar ve Cevher içeri geçtiler. Büyüklar içeride konuşmaya başladılar aslında her şey bir formaliteydi. Sona Pınarı ve cevheri içeri çağırdılar konuşulanları anlattılar. Her şey Pınar ile Cevher'in planladığı gibi olmuştu. Önümüzdeki hafta sonu Pınarların evinde sade aile içinde bir nişan yapılacağını planladıklarını söylediler.
              Her şey iki genç içinde istedikleri gibi gidiyordu. Ertesi gün arkadaşları ile bu güzel haberi paylaşıp kutladılar. Cevher önce İstanbul'a bir telgraf yazdı Doğan hocasını nişan törenine çağırdı. Osman hocaya ve Ferit hocaya da haber verildi. Cevher ilk ustası Berber Kamil'e de gidip haber verdi. Ve ondan Nişan tıraşını yapmasını talep etti.
              '' Benim için onurdur evlat'' dedi Kamil ustası.
              O hafta da iki ailenin telaşlı koşturması ile geçmiş ve nihayet hafta sonu gelmiş. Sade ve güzel bir tören ile iki sevgili nişanlanmış ve yüzüklerini takmışlardı.Artık tek bir adım kalmıştı önlerinde aşılacak Nikah..
              İki sevgili artık daha özgürce beraber olabiliyorlardı. Üstelik geç saatlere kadar da beraber olabiliyorlardı.O yaz iki sevgili için rüya gibi geçmişti.Ve artık ayrılık zamanı gelmişti Cevher İstanbul'a dönecekti.
               İki sevgili Garaj da birbirleri ile vedalaşıp ayrıldılar Cevher otobüsüne binmiş ve İstanbul'a doğru yola gözyaşlarını akıta akıta giderken Pınarda gözyaşları ile evine dönüyordu. Kulaklarında en son birbirlerine söyledikleri söz ile
               '' Seni seviyorum aşkım''
               Büyük baba anlatımını bugünlük bitirmiş gibiydi. Herkes mest olmuş Büyük babaya bakıyordu.Sadece Pınar çok şaşkındı Zülal Pınarın durumunufark etmişti
               '' Ne oldu Pınar ''
               '' İçeri gelirmisin benimle Zülal lütfen''
               '' Tabi hadi geçelim''
               İki arkadaş odadakilerden izin isteyerek odalarına geçtiler
               Zülal '' Ne oldu Pınar ne var''
               '' Zülal bu kadar tesadüf olabilir mi dersin''
               '' Ne demek istediğini anlamadım''
               '' Bak Zülal önce benim büyük babanın sevdiği kadına çok benzediğimi söyledi. ki ben büyük anneme çok benziyorum. Bugünde büyük baba iki isim söyledi Çetin ve Elif''
               '' Evet ne var ki bunda''
               '' Zülal bu isimlerde büyük annemin anne ve babasının isimleri''
               '' Yok artık''
               '' Aynen öyle yok artık bu kadar da tesadüf olamaz diye düşünmeye başladım.'
               '' Kız istermisin Büyük babamın büyük aşkı senin büyük annen olsun''
               '' Bende şüphelenmeye başladım ama bana büyük annemin İzmir de hiç yaşamadığı söylenmişti''
                '' O zaman sadece büyük bir tesadüf olabilir''
                '' Bilmiyorum belki öyledir ama ben araştıralım derim ne dersin''
                '' Tamam kız araştıralım. Varsa öyle bir şey mutlaka buluruz.''
                '' Bence de ''
                '' Hadi içeri geçelim sonra iyice konuşuruz.''
                '' Hadi geçelim''
                İçeri geçtiklerinde herkes onlara bakıyordu.
                Büyük baba ''Hadi bakalım kızlar sıra sizde''
                Kızlar müzik aletlerini çıkardılar Osman ile Mustafa da hazırlanmış onları bekliyorlardı. Saatlerce çaldılar eğlendiler en ufak bir olay yaşamadan akşamı etmişlerdi. Akşam yemeği de yenilmiş sofra gene toparlanıp kaldırılmış herkes televizyonu karşısına geçmiş Ntv kanalını seyrediyordu saat 23,30 da televizyonun altında kırmızı bir ileti gördüler. Bu bir son dakika haberiydi                 Son dakika '' Emniyet güçleri maliye bakanlığına bağlı ofislere Maliye bakanının evine ve bazı çalışanların ve yardımcıların evlerine eş zamanlı baskın yaparak Maliye bakanını, yardımcılarını ve bazı bürokratları göz altına almışlardır. Maliye bakanı dokunulmazlığı sayesinde serbest kalmış ama hakkında ki iddialara yanıt veremeden ortalıktan kaybolmuştur''
                Barbaros ''Evet Cevher amca ilk hamle tamamlandı. Yarın Türkiye Büyük Millet Meclisine Belgelerle açıklama yapılıp Maliye bakanımızın vekillikten azledilmesi istemini bildireceğiz eğer onlarda azlederlerse Maliye bakanını da tutuklayabileceğiz.
               Yani bir süre daha çok ama çok dikkatli olacağız nede olsa aslanı yaraladık şimdi olanca gücü ile saldırabilir ''
                ''Tamam yapacak başka bir şeyimiz uok zaten. Hadi herkes yataklarına bakalım yarın okullarınız var''
                Barbaros '' Evet aynen öyle bizde nöbeti devredeceğiz zaten sizi dışarıdan korumaya devam edeceğiz. Siz dışarı çıktığınızda yakın korumaya geçeceğiz''
                Az sonra herkes evine çekilmiş dinlenmeye başlamıştı. Yarın yeni bir gündü ve yeni yaşanacak şeylere gebeydi....
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder