14 Ocak 2016 Perşembe

ADI AŞK BÖLÜM 3 PART 7

               Cevher Aydın ve Yaşar otobüse ücretsiz olarak bindirilmiş.Ödülü de Cevherin dayaktan davul gibi şişmiş yüzü ve elleri olmuştu. Sabaha karşı Denizli'ye indiler. Kahvaltı yaptılar.Yaşar ekipten ayrıldı kendi işlerini yapmaya gitti.Cevher ve Aydın ise ne yapacaklarına karara vermeye çalışıyorlardı.
               Cevher polislerden yediği dayağın sonucunda elinin yüzünün iyice şişip morardığını unutmuş. Bir an önce Pınarı görmek istiyordu. Aydın'a
                '' Maçların yapıldığı salonu bulup oraya gidelim. Nasılsa kalacak bir otel buluruz''
                '' Sen iyice abayı yakmışsın oğlum. Hadi gittik salona. Ferit hoca ve diğerleri senin bu halini görmeyecekler mi.''
                '' Elbette görecekler'' Aydın kendi sorusuna kendi yanıt vermişti.
                '' Ne söyleyeceğiz onlara Cevher''
                '' Bilmem o zamana kadar buluruz söyleyecek bir şey''
                '' Ya bulamazsak bir şey''
                '' Ben  gelirken kaza yapmış olurum. Nasılsa vücudumun geri kalanını görmeyecekler''
                '' Oğlum kızlar kandırırız da Ferit hoca bunu yemez''
                '' Önemli olan kızların kanması.Ferit hocaya gerçekleri anlatırız yada''
                '' Yada ne Cevher''
                '' Yada hani şu kar maskeleri dediğimiz sadece göz kısmını açıkta bırakan geri kalan her yeri kapatan  şapkalar var ya ondan bir tane alırız takarım başıma ve hiç çıkarmam''
                '' Peki lan senin dediğini yapalım.Alalım o maske şapkalardan''
                Cevher ve Aydın önce maçların yapıldığı salonu sorup soruşturup buldular. Sonra kar maskesi şapkanın satıldığı bir tuhafiyeci aradılar ve bulunca bir tane aldılar.Cevherin şişmiş elleri görünmesin diye şapkanın aynı renginden eldiven almayı da unutmadılar. Cevher başından aşağıya şapkayı,ellerine de yün eldivenlerini takmıştı. Artık sadece gözleri görünüyordu ve akıllarınca maçlara gitmeye ve Cevherin Pınarını görmesine hazırdılar.
                Salona geldiklerinde maçlar başlamışlardı. Seyirciye ayrılan yere tribüne çıktılar. Ferit hoca ve kızlar oradaydılar. Pınarda oradaydı. Hülya ile yan yana oturmuş konuşuyorlardı. Aydın uzakta oturmayı önerdi ise de Cevher buraya uzaktan oturmaya gelmemişti. Pınarın sesini de duymalıydı. Pınarı görünce aklı uçup gitmişti sanki. Sadece onun yanında olmak istiyordu ve Aydına söylediği yalanı unutup gitmişti.
                ''Yanlarına gidelim Aydın''
                '' Oğlum  bak mantıklı değil''
                '' Ben sesini duymadan duramam .Hele şura da iki adım ötemdeyken''
                '' Tamam len ne olursa olsun anasını satayım. Yürü yanlarına gidelim''
                Aydının yanında biri ile geldiğini ilk Ferit Öğretmen görmüştü. Yanlarına çağırdı.
                '' Aydın gel buraya''
                Kızlarda Ferit hocanın sesini duymuş. Yüzlerini dönmüş Ferit hocanın kime seslendiğine bakıyorlardı. Aydını tanımışlardı ama yanındaki kar maskeli kimdi acaba .Hepsine tanıdık gelmesine rağmen yüzünü görmedikleri için kim olduğuna dair hiç bir fikirleri bulunmuyorlardı.
               Cevher ve Aydın Ferit hocanın yanına gittiler.
               '' Ne arıyorsun burada''
               '' Hocam burada akrabalarım var. Teyzem var hastaymış.Bizde kalkıp geldik''
               '' Teyzen hasta ve sen kalkıp yalnız başına ta buraya Denizliye geliyorsun öylemi''
               '' Yok hocam annem babamda burada''
               '' Neredeler''
               '' Teyzemin yanındalar Hocam hastanede.Bizde bizi maçların oynandığı salona bırakın siz ziyaretinizi yapın. Bizde maçları seyredelim akşam bizi alırsınız'' dedik
              '' Yanındaki kim Cevher değil mi''
              '' Evet hocam Cevher''
              Pınar ve Hülya gelenin Cevher olduğunu öğrenince daha bir dikkat kesilmişlerdi.
              '' Ulen deyuzlar kimi kandıracağınızı sanıyorsunuz. Şimdi oturun şuraya bu maçtan sonra bizim maçımız var. Maçtan sonra işin gerçeğini anlatırsınız. Cevher sende çıkar şu suratından maskeyi. Sanki tanımayacağım değil mi aklınızca''
             '' Hocam çıkarmasam''
             '' Çıkar diyorsam çıkar''
             '' Hocam çok soğuk üşüyorum çıkarmadan oturayım''
             '' Gel bakayım şuraya sen''
             Cevher istemeye istemeye öğretmeninin yanına gitmiş. Pınar da Aydına işaret ederek yanlarına Aydının yanlarına gelmesini istemişti. Onlar üçü orada konuşmaya başlamıştı. Cevher hem Öğretmeninin yanına oturuyor hemde gözünü Aydın ve Pınarı konuşmasına dikmiş onların ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordu.
              Pınar Aydına bir şey sormuş aldığı yanıttan sonra yüzünü Cevherden çevirmiş salondaki maçı seyretmeye çalışıyordu.
              '' Çıkar şu şapkayı bakalım Cevher'' dedi Ferit hoca
              '' Yoksa ben çıkaracağım''
              Cevher Başındaki şapka maskeyi çıkarınca. Cevherin yüzünü gören kızlar  Kızılca kıyamet kopmuş gibi bağrışmaya başlamışlardı. Pınar da kızların seslerine kayıtsız kalamamış Yüzünü tekrar dönmüş Cevherin halini görünce. Suratının rengi değişmiş ama tekrar önüne dönmüştü.Hülya hemen Pınar ile Aydının yanından kalkmış Cevher ile Ferit hocanın yanına gelmişti.
              '' Ne bu halin Cevher''
              '' Hocam şey gelirken kaza yaptım. Araba çarptı''
              '' Bak sen ya bir yalan daha. Şu eldivenlerini de çıkar bakayım''
              Cevher gayri ihtiyari eldivenlerini de çıkardı. Cevherin morarmış şişmiş ellerini gören kızlardan küçük bir çığlık daha kopmuştu. Ferit hoca
              '' Şimdi anlaşıldı. Buradan ayrılmayın ben maç listesini verip geleceğim sonra konuşacağız Cevher efendi sizlerle''
              Cevher başını öne eğdi
              '' Tamam hocam''
              Ferit hoca Cevherin ve Hülyanın yanından ayrılınca.Bu sefer Cevher Hülyanın soruları ile baş başa kaldı.
              ''Demek çok seviyorsun onu''
              Cevher sırtı kendisine dönük Pınara bakarak
              '' Evet Hülya çok seviyorum''
              ''Ne zaman aşık oldun oğlum o kıza''
              Cevher gözlerini Pınardan ayırmadan
              '' Galiba ilk gördüğüm andan beri aşık olmuşum ama anlamak baya bir zamanımı aldı''
              Hülya şaşırmıştı. Aydın Cevherin Neşe için geldiğini söylemişti ona. ve Neşe bu takıma katılalı daha iki ay bile olmamıştı. Şaşkınlıkla''
             '' Neşe'' dedi
             Cevherin gözü hala Pınar'daydı.
             '' Neşe kim''
             Hülya Cevherin bu konuşması sonunda iyice şaşırmış ama Cevherin gözlerinin Pınar' da olduğunu görünce.
             '' Sen kocaman bir yalancısın. Sözüm ona Neşe için gelmişmiş.Pis yalancı.''
             Cevher kendini toplamış ama geç kalmıştı. Aydına söylediği yalan aklına gelmişti. Hülya'ya açıklamaya çalışacaktı çalışmasına da Hülya çoktan yanından kalkmış Pınarın yanına gitmiş onun la konuşmaya başlamıştı bile.
            Pınar Hülya ile konuşurken ağlıyordu. Konuşmaları bitince gözlerindeki yaşlara aldırmadan döndü Cevhere baktı. Cevher Pınarın gözlerindeki yaşı görünce kendisinin öldüğünü sandı.Sevdiği kız ağlıyordu ve Cevher onun gözyaşlarına dayanamazdı. Pınar yerinden kalkmış Cevherin yanına geliyordu. Cevher onun kendisine doğru geldiğini görünce nefes alışları hızlanmış morarmış olan yüzü iyice mor halini almıştı. Pınar yaklaştıkça Dünya da Cevhere yaklaşıyordu.Cevher gözlerini tüm kainatı aydınlatan ışıktan ayıramıyordu. Pınar'dan gelen ve kainata yayılan ışıktan.
            Pınar Cevherin yanına gelmiş. Gözlerinin içine bakmaya başlamışlardı birbirlerinin. Cevher Pınarın gözlerinin içinde kaybolmuştu.Sadece Pınara sarılıp '' Seni seviyorum'' demek istiyordu. zangır zangır titriyordu ikisi de.Cevher
           '' Pınar'' diyebildi
           Pınar da
          '' Cevher'' demişti sarılmaları an meselesi idi. Nerede olduklarını unutmuşlardı. Dünyada sadece ikisi vardı ikisinin içinde Cevher sevdiği kıza sarılmak için ayağa kalktığı anada. Ferit hocanın bağıran sesini duydular.
          '' Kızlar hepiniz aşağıya bakalım maça hazırlanalım''
         Pınar ve Cevher dünyaya bu seslenişle dönmüşlerdi.Tüm takım kalkmış soyunma odasına doğru hareketlenmişlerdi.Pınar
         '' Konuşacağız'' dedi
         '' Buradayım bir yere gitmeye niyetim yok zaten''
         '' Tamam maçtan sonra görüşürüz''
         '' Tamam Pınar. Başarılar''
         '' Sağol''
         Cevher Aydının yanına inmiş oturmuştu. Çevresindeki meraklı gözlerden rahatsız olduğundan Cevher kaşındırmasına aldırmadan eldivenlerini giymiş Şapkasını takmış Aydın ile maçı seyretmeye başlamışlardı.
        Maç bitmiş Ferit hoca maçtan sonra Aydın ve Cevheri sorgulamaya almış.Öğrenmek istediği her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrendikten sonra. Ferit Öğretmen ikisininde onların kaldıkları otele yerleşmesini sağlamış. Bir eczaneden gerekli malzemeleri de alıp Cevherin tedavisine başlanmıştı.O bir hafta Cevher için rüya gibi geçmişti. Her fırsatta Pınarın yanında oluyor onunla konuşuyor konuşuyordu. İkisi de dünyayı unutmuşlar ve sadece  kendileri ile birlikteliklerinin güzelliklerini yaşıyorlardı.Cevherin de eli yüzü yerine gelmeye başlamıştı.
           Rüya gibi geçen bir hafta sonunda gerçeklere dönüş zamanı gelmişti. İzmir'e dönmüşler ve Cevher gene Hayatinin gelecek planlarıyla baş başa kalmıştı. Üstelik Pınar ve Hayati teneffüslerde hep birbirleri ile konuşuyorlardı. Zil çalmış sınıflarına girmişlerdi. Cevherlerin dersi Sosyal bilgilerdi. Sosyal bilgiler öğretmeni Zuhal Öğretmen aynı zamanda sınıf öğretmenleriydi. Derse başlamadan evvel herkesin bir kol seçmesini istedi. Kollar spor kolu,Müzik kolu,Resim kolu.Çevre temizlik kolu ve benzeri kollardı.
           Sınıftaki tüm öğrenciler Cevherinde içinde bulunduğu sporcu grubunun spor kolunu istemesini beklerken Cevher müzik kolunu istediğini söyledi. Zuhal öğretmende şaşırmıştı.
           '' Eminmisin Cevher''
           '' Evet hocam''
           '' Sen bir müzik aleti çalabiliyormusun peki''
           '' Hayır hocam''
           '' Peki mandolinin yada flütün var mı?''
           '' Hayır hocam''
           '' Buna rağmen müzik kolumu diyorsun yani''
           '' Evet hocam''
           '' Peki öle olsun okulun bir kaç fazla flütü olması lazım onlardan birini kullanırsın o zaman''
           Zuhal öğretmen defterine yazdı. Cevher. Müzik kolu.
           Cevher Pınardan kaçmak için bu yola başvurmuştu ama onu büyük birsürpriz beklediğinden haberi yoktu. Zil çalmış ders bitmişti son ders herkes kollarının ilk toplantısının yapılacağı sınıflara gidecekti. Cevher bahçeye çıkmış Hayati ile Pınarı gene konuşuyorlarken görmüştü. Cevher kendisine seslendiğini duydu. Sesin geldiği yöne baktı seslenen Mehmet'ti.
           '' Hay Mehmet naber,nasılsın''
           '' İyiyim Cevher sen nasılsın bayağı iyileşmişsin''
           '' Sağol sayende sen beni görmesen hala dayak yiyor olacaktım. Sağol arkadaşım.Sana borçlandım''
           '' Olur mu öyle şey biz arkadaşız''
           Cevher Mehmet'in elini tokalaşmak için tutup sıktı
           '' Evet öyle Mehmet arkadaşız''
           '' Cevher babam okul sonrası gelip bizi alacak''
           '' Bizi mi neden''
           '' Garajdaki olay için''
           '' Kapatsak olmaz mı o konuyu''
           '' Yok babam kovuşturmayı açtı''
           '' Kovuşturma mı soruşturma olmasın''
           '' Yok yok kovuşturma''
           '' O ne lan''
           ''Soruşturma ispat edilmemiş suçların araştırılması kovuşturma ise sucu tespit edilenin ceza alması için yapılan araştırma ve sorgulamaların tamamı''
           '' Ceza alacaklar yani''
           '' Evet galiba''
           '' Ya Mehmet bunların çoluğu çocuğu vardır. İşlerinden atmazlar değil mi''
           '' Bilemem ama atmazlar herhalde. Ciddi bir para cezası verilir ve bir yerlere sürülürler diye düşünüyorum''
           '' Ya ben şikayetçi olmazsam''
           '' Kamu soruşturması olurmuş. yani her şekilde cezalarını çekecekler''
           '' Hadi ya üzüldüm.Ama yapacak başka bir şey yok tamam gideriz''
           Zil çalmış son derse girmek için ayrılmışlardı. Cevher Müzik kolunun toplanacağı en üst kata çıkmış. Sınıfı bulup içeri girmişti. Girmişti girmesine de kısa bir şok yaşamıştı. Pınar da sınıftaydı. Pınar Cevheri görünce şaşkınlığını gizleyemedi.
           '' Cevher bura müzik kolu''
           '' Biliyorum Pınar''
           '' Eee ne işin var burada''
           '' Ben müzik kolundayım''
           '' Öylemi çok sevindim beraberiz yani tüm sene boyunca''
           '' Sanırsam evet beraberiz''
           '' Peki sen ne çalabiliyorsun Cevher''
           '' Ben mi sadece ıslık''
           Pınar kahkahayı basmıştı.
           '' Islık ha. Harikaymış bu''
           '' Çal bakayım''
           Cevher dudağını büzüştürüp ıslık çalmaya başladı ama o konuda da çok iyi olduğu söylenemezdi. Pınar
           '' Tamam tamam anladım yeter çalma artık''
           Gülmesini durduramıyordu. Cevher de, sınıfta bu gülüşmeye katılmışlardı.Cevher gülerken
           '' Sen sen '' Deyip duruyor ama gülmekten devamını getiremiyordu.
           '' Oturun çocuklar''
           Hepsi sesin geldiği yere bakmış Öğretmenin sınıfa girdiğini fark etmişlerdi. Müzik öğretmenlerinin adı Aylin'di
           Aylin Öğretmen kısa küt saçlı son derece yumuşak yüz hatları olan çok kibar görünümlü Tüm okulun sevdiği bir öğretmendi.
            '' Beni tanımayanınız yoktur herhalde' dedi sonra Cevheri ve Pınarı fark etti
            '' Çocuklar siz doğru sınıftamısınız. Yanlış gelmiş olmayasınız''
            Pınar da Cevher de
           '' Müzik kolundayız hocam''
           '' İyi bakalım.İçinizde herhangi bir müzik aletini çalabilen var mı''
           Cevherin kolundan başka herkesin kolu kalkmıştı.Cevher Pınara baktı onunda eli kalkıktı. Demek sevdiği kızın bir yeteneği daha vardı.
           Aylin Öğretmen
           '' Cevher senden başka herkes bir şeyler çalabiliyor herhalde ha ne dersin''
           '' Öyleymiş hocam şimdi tamamlanmış olduk o zaman''
           '' Nasıl yani''
           '' Onlar çalar ben söylerim hocam''
           Tüm sınıf gene kahkahayı koparmıştı. Aylin öğretmen gülmesini durdurup
           '' Peki kim neler çalabiliyor bakalım.Pınar senden başlayalım.Benim için günün sürprizi sensin. Sen ne çalabiliyorsun.Flüt mü Mandolin mi''
           '' İkisi de değil hocam keman''
           '' Keman mı''
           '' Evet hocam keman''
           Aylin öğretmein gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
          '' Cevher''
          '' Efendim hocam''
          '' Şu anahtarı al. Öğretmenler odasına git. Dolaplarda adımız yazılı benim dolabımı bul.''
          '' Evet hocam''
          '' Dolabı aç içindeki müzik aletini al buraya gel hemen hadi çabuk''
          Cevher Aylin öğretmenin uzattığı anahtarı aldı hızla öğretmenler odasına gitti oda boştu.Aylin öğretmenin dolabını buldu açtı. İçerisinde bir keman ve beş altı tane de flüt vardı. Kemanı ve yayı aldı sınıfa geri döndü. Kemanı öğretmenine verdi.
         Aylin öğretmen kemanı Pınara uzattı
         '' Bize bir şey çalmanı isteyebilirmiyim  Pınarcığım''
         '' Tabi hocam''
         Pınar kemanı eline aldı kısa bir akort ayarlaması yaptıktan sonra Kemanı boğaz kısmına yerleştirip çalmaya başladı.
          Aylin öğretmende Cevher de hem şaşkınlık hemde hayranlıkla Pınara bakıyorlardı. Cevher zaten gözlerini ayıramadığı sevdiğine şimdi daha çok bağlanmış Pınarın çaldığı müziği ilk defa duymasına rağmen çoktan Pınarla ilgi düşler kurmaya başlamıştı bile. Pınar çalmasını bitirmiş kendisine şaşkın ve hayretler içinde bakan öğretmenine
          '' Nasıl hocam beğendiniz mi''
          Aylin hoca şaşkınlığını üstünden atmaya çalışıyordu. Pınar güney amerikan halk ezgisini eksiksiz ve tam çalmıştı.Daha önce hiç bir öğrencinin hele bir orta öğrenim öğrencisinin bırakın bu ezgiyi çalmasını bir kemanı bile çalabileceğini ne görmüş nede görebileceğini sanıyordu.Kekeleyerek
         '' Pınar sen sen sen nereden öğrendin çalmayı''
         '' Anneannem öğretti öğretmenim oda keman çalıyormuş''
         '' Harika bu anneanneni tanımak isterim''
         '' Tabi öğretmenim.Anneannemde sevinir''
         '' Sağol Pınarcığım''
         '' Diğerlerinize sormadan Cevher seninde sesini duyayım bakayım. hadi bir şarkı söyle bize''
         '' Tamam öğretmenim'' dedi aklına ilk gelen türküyü söylemeye başladı, Başladı ama daha üçüncü mısrayı söyleyemeden Aylin öğretmen susturdu.
         '' Tamam tamam bu kadarı yetti sen şarkı falan söyleme çık basketbolunu oyna''
         Cevher alınmıştı.
         '' Ama hocam''
         '' Tamam tamam sende flüt çalmayı öğrenirsin''
         '' Olur hocam'' dedi keyifle
         Pınarla Cevher aynı sıraya oturmuşlardı.Ders bitmek üzereydi.Pınar
         '' Beraber çıkalım mı Cevher''
         '' Çok isterim ama Mehmet'in babası bizi alacak.''
         '' Mehmet kim. babası sizi neden alacak ki''
         '' Mehmet okuldan arkadaşım sen tanımazsın babası da emniyet müfettişiymiş. Onun yerine gideceğiz''
         '' Bir şey yok ya Cevher''
         '' Yok yok merak etme ''
         '' Peki sen öyle diyorsan''
         Zil çalmış sınıf dağılmıştı Cevher bahçeye çıkmış Mehmet ile buluşmuştu. Okulun dışında Muzaffer bey sivil bir polis aracı ile onları bekliyordu. Arabaya bindiler Mehmet'in babasının yerine gittiler. Alsancak Polis Karakolunun üst katına..
         Muzaffer bey onların önce karınlarını doyurmuş sonra da birer çay içip Bir memura Cevher'in ve Mehmet'in söylediklerini yazdırdıktan sonra geldikleri araba ile ikisini de evlerine bırakmıştı.
         Cevher Pınardan kaçmak istemiş ama kader onları bir yerde buluşturmuştu. Haftada bir derste de olsa aynı sırayı paylaşıyorlardı artık.Ve yarı final maçları da yaklaşmıştı. Cevher iyice iyileşmiş tamamen düzelmişti. Eskişehir' trenle gideceklerdi.uzun bir tren yolculuğu onları bekliyordu. Cevher ilk defa trene binecekti.
          Trene binilmiş Cevher ve Pınar karşı karşıya oturmuşlardı.Hayati ile de Hülya. Tren gar'dan kalkmış yolculuk başlamıştı. Öğlen olmuştu güneş iyice tepeye çıkmış trenin camından Cevherin ve Pınarın gözlerine vuruyordu.Pınar Cevherin gözlerine bakarak
          '' Gözlerin Cevher gözlerin... Gözlerine güneş ışığı vurunca çok çok daha güzel oluyorlar Dünyaya renklerin tüm tonlarını ve güzelliklerini sunuyorlar.''
          Cevher aptallaşmıştı. Hiç beklemediği bir iltifat almıştı. Hemde sevdiği kızdan, hemde Hayatinin yanında. Eli ayağına dolanmış.İçinden milyonlarca kuş havalanmış,kanatlarını mutlulukla çırpmaya başlamışlardı. Cevher ne diyeceğini bilemiyordu bütün kelimeler susmuştu.Hani insanların çok şey anlatmak isteyip de tek kelime konuşamadıkları anlar olur ya Cevher o anı yaşıyordu.İçinde kıyametler kopuyor ama o tek kelime konuşamıyordu. İçinden
         '' Hey ben konuşmak isterken susan tüm kelimeler;Hepinizin canı cehenneme'' diyordu
         Oysa bir melekten duyduğu en güzel sözlerdi.Sevdiği kızın gözlerinin içine baktı. Yutkundu.              ''Bunu ancak bir melek söyleyebilirdi'' dedi ne zaman ve nasıl ağzından çıktığını bilmiyordu bile.O pınarın gözlerinin ışıltısında kaybolmuş yüreği pır pır eden minik bir serçe gibiydi.Büyüyü Hayati bozdu.
        '' Hadi canım sizde alt tarafı bir güneş vurdu Cevherin gözlerine hepsi o''
        İkisi de sinirle o büyüyü bozan Hayatiye baktılar.Sonra önlerine dönüp sustular.Eskişehir de başarılı geçmiş Finallere katılacaklardı.Final maçları Burdur da olacaktı. Burdur da da başarılı olunmuş madalyalarını ve kupalarını aldıktan sonra İzmir'e geri dönülmüş derslerine devam ediyorlardı. Hayati ve Pınar okulda her teneffüs gene beraberlerdi.Hayati Cevher ile her yalnız kaldığında da Pınar ile aldıkları kararları ve yapacaklarını ballandıra ballandıra anlatıyordu. Cevher bir tek kol derslerinde Pınar ile baş başa kalabiliyordu ve orada da hayran hayran Pınarın keman çalmasını seyrediyordu.Cevher ise  zor da olsa flüt çalmaya çalışıyordu...
         Okulun son ayına girmişlerdi herkes gideceği liseyi belirlemeye başlamıştı bile. Cevher hariç o öğretmenine uyacaktı.Öğretmeni takımın nereye gitmesini isterse. Cevher de oraya gidecekti. Okula bir telgraf gelmiş Hayati ve Cevher İstanbul'a bir haftalık kampa davet edilmişlerdi.
         Hazırlıklar yapıldı ve İstanbul'a gidildi. Kampın son günü Doğan hoca Hayati ve Cevheri yanlarına çağırdı.
         '' Çocuklar ikinizin de İstanbul'a gelmenizi istiyorum. Sizleri Galatasaray lisesine ve takımına almak istiyorum. Burada yatılı okursunuz liseyi.Tüm masraflarınız kulüp vasıtası ile karşılanır çok olmasa da elinize bir miktar para da geçer. Ne dersiniz''
         Hayati
         '' Ben Hollanda'ya gideceğim hocam. Oradan bir takımla babam anlaşmış. Hem eğitimime hem sporuma orada devam edeceğim. Hem yazın gelince sevdiğim kızla nişanlanacağım''
         Doğan hoca
         '' Bu yaşta''
         '' Lise bitince evleneceğiz hocam ve Hollanda da yaşayacağız''
         '' Desene siz kararınızı çoktan vermişsiniz.Bu kararınızın erken olduğunu söylemekle beraber.Hayırlı olsun demekten başka çarem yok'' Doğan hoca Cevhere döndü
         '' Sen Cevher''
         Cevher Hayatinin söylediklerini duymuştu. İzmir den kaçmalı ve Pınarı unutmaya çalışmalıydı.
        '' Hocam ben seve seve gelirim ama gene de hem ailemle hemde beni yetiştiren iki hocama da danışmam lazım''
        ''Ben hem Osman hocan ile hemde Ferit hocan ile görüştüm zaten. Geleceğiniz için olumlu olacağını düşünüp onayladılar''
         '' Geriye bir babam kalır o zaman hocam. Ona da düzenli para göndereceğimi söyler eline de üç beş kuruş verirsem sorun kalmaz hocam''
          '' Tamam Cevher o kısmı ben hallederim. Şimdiden hayırlı olsun senin için.''
          '' Sağolun hocam''
          Kamp bitmiş İzmir'e dönülmüştü. Ferit öğretmen derse girmeden önce öğrencilerin toplandığı sırada Cevheri yukarı çağırmış. Cevherin İstanbul'a Galatasaray basketbol takımına transfer olduğunu ve Galatasaray lisesinde okuyacağını duyurmuştu.
          İlk dersin sonunda Teneffüse çıkarken Pınar sınıfın kapısında Cevherin karşısına dikilmişti. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüş gibiydi.
          '' Gidecekmisin gerçekten Cevher''
          '' Evet''
          '' Neden Cevher neden''
          '' Aşağıya inelim Pınar Orada konuşuruz''
          Bahçeye çıkmışlardı.Konuşmaya başladılar.
          '' Gidecekmisin Cevher'' diye bir daha sordu Pınar
          '' En iyisi bu Pınar''
          '' Nasıl en iyisi bu dersin''
          '' Pınar evet en iyisi bu sizde'' sustu
          '' Sizde ne Cevher''
          Zil çalmıştı
          ''Sonra konuşalım ders zamanı Pınar''
          '' Başlatma dersine şimdi konuşacağız''
          '' Siz ne Cevher''
          '' Hayati ile siz işte''
          '' Ne olmuş Hayati ile bana''
          '' Yazın Nişanlanacakmışsınız siz ya''
          '' Ne nişanı ne diyorsun sen Cevher''
          '' Her şeyi biliyorum Pınar''
          '' Neyi biliyorsun''
          '' Her şeyi. Senin Hayatiyi sevdiğini onunla bu yaz nişanlanacağınızı okul bitince de evlenip Hollanda'ya yerleşeceğinizi biliyorum Pınar''
          '' Ve sen bunun için İstanbul'a gideceksin öylemi''
          '' Yok ondan değil yalnızca'' gene yalan söyleyecekti.
          '' Ben fakir bir ailenin çocuğuyum Pınar İstanbul'a gidip spordan çok ama çok para kazanacağım ve ailemi iyi bir yaşama taşıyacağım''
           Pınar bardaktan boşalmışçasına ağlamaya başlamıştı.
          '' Git Allah'ın aptalı git zengin ol''
          Pınar koştura koştura giderken Cevher arkasından seslendi
          '' Sende rahat rahat Hayati ile evlenirsin işte ''
          Cevherin Pınarın ağzından son duydukları
          '' Geri zekalı,Gerzek,Aptal'' sözcükleri ve ağlayan hıçkıran sesi olmuştu.
          Cevher dizlerinin üstüne çöktü. Ağlamaya başladı. Sonra Koşturarak okuldan ayrıldı.Cevherin Pınarı gördüğü son gündü bu . O günden sonra okula gitmemiş. Karnesini bir şekilde okuldan alıp İstanbul yolunu tutmuştu.
          Büyük baba anlatmayı burada kesmişti.Çünkü artık anlatacak gücü kalmamıştı.Pınar
          '' Büyük baba neden öyle konuştun ki''
          '' Evet büyükbaba neden Pınarında seni sevdiğini anlamadın mı'' dedi Zülal
          Büyükbaba
          '' Hayatımın en kötü günüydü o gün kızlarım. En büyük hatamı yapmıştım.Keşke dediğim anlarımdan ilk ve belki de sonuncusuydu. Yanlış bir karar vermiştim.ve sonucuna katlanmak zorundaydım''
         '' Sonra sonra büyük baba görmedin mi bir daha onu''
         '' Gördüm Pınar kızım gördüm.''
         '' Ne oldu anlatsana o zaman büyük baba''
         Büyük baba kızlarına sevgi ile baktı.
         ''Daha anlatılacak çoook şey var hepsi sıra ile kızlarım. Şimdi yatma vakti.Hadi bakalım yataklarınıza marş marş''
         Kızlar odalarına çekilmiş Büyük babanın anlattıklarını yorumlarken. Büyük baba da odasına çekilmiş. Sessizce ağlayarak uykuya dalmıştı...

   
   
         

 
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder