11 Ocak 2016 Pazartesi

ADI AŞK BÖLÜM 3 PART 6

         Cevher aldığı karar doğrultusunda Pınardan mümkün oldukça uzak kalmaya çalışıyordu. Çalışıyordu ama insan ne kadar nefesini tutarak yaşayabilirdi ki. Onu görmediği an sesini duymadığı an o hiç yaşamıyormuş gibi hissediyordu kendini.ama dayanıyordu.yada dayandığını sanıyordu.yalnız kaldığı her an kendini Pınarın sokağına atıyor onun evin penceresinden olsun bir anlık da olsa görmeye çalışıyordu.
         Mümkün oldukça da duygularını kimseye belli etmemeye çalışıyordu. İçinde kopan fırtına kendisine aitti ve o fırtınaya dayanmaya çalışıyordu. Arkadaşı içinde bunu yapmalıydı.O sene Cevher beraber gittikleri yerlerde aynı otelde yan odalarda kalmalarına rağmen.Kızların şifreli mesajlarına uymamış. onların gel davetini çeşitli bahaneler ile kabul etmemişti.
        Koskoca dört ay Cevher içi yana yana pınardan uzak kalmıştı ve Hayati ile gene Ankara'da yıldız milli takım kampındaydılar.Cevher ilk kez milli olacakları için heyecan duyması gerekiyorken.
O hiç bir şey hissetmiyor. Üstüne Hayatinin Pınar ile ilgili gelecek düşüncelerini dinledikçe kahroluyordu.
         Ankara Cevhere hiç yaramamıştı.O zaman anladı ki Pınarsız bir yaşam yaşanılacak bir yaşam değildi.Onu görmeden duramıyordu.İlk milli maçına çıkmışlar ve Bulgaristan'ı yenmişlerdi. Cevherin tribünde seyirciler arasında gene kimsesi olmamıştı.Ama Cevherin umurunda bile değildi.Tek isteği bir an önce İzmir'e dönmek ve Sevdiği kızı Pınar'ı görmek içindeki yangını söndürmekti. Ankara onu boğuyordu.Ve Cevherin nefes almaya ihtiyacı vardı.Onun nefesi İzmir'de  ve adı da  Pınar'dı.
         İzmir'e dönmüşler okuldaki kutlamaları kabul etmişlerdi Hayati ile beraber. Cevher elinden geldiği kadar Pınar'dan uzak durmaya çalışıyordu ama onu görmeden de yapamıyordu. Cevher erkenden okula gelmiş. Okulun bahçesinde  bir banka oturmuş duruyordu. Oldukça erken gelmişti daha kimsecikler yoktu.okulda sadece kantinde çalışanların hazırlık sesleri geliyordu içeriden. Okulun dış kapısı açılmış Cevherin gözü açılan kapının sesini duyması ile otomatikman kapıya dönmüştü.Gözlerine inanamıyordu o saatte gelen Pınardı.Pınar da Cevheri görmüş yüzüne kocaman bir gülücük kaplamıştı.
          Pınar Cevhere doğru gülümseyerek yürürken Cevher Gözlerini ondan ayıramıyor.Dünyanın bütün sokakları,caddeleri,otobanları ona akıyor sanıyordu.Pınar Cevherin yanına gelip durduğunda sanki kainatın tüm ışıkları Pınarın üstünde toplanmış gibi gözlerini o muhteşem güzellikten alamıyordu.
          '' Günaydın Cevher''
          Cevher Pınarın yaydığı ışıktan gözlerini korumaya çalışmanın olanaksız olduğunu anlamıştı.Ondan uzak durmanında olanaksız olacağını anladığı gibi. Sesi titreyerek
          '' Günaydın Pınar''
          '' Erkencisin''
          '' Evet evde duramadım. Okula geldim. Sen sende erkencisin bugün Pınar''
          '' Ablamın okulda erkenden işi varmış ondan bende erken çıkmak zorunda kaldım ama iyi olmuş erken çıktığım''
          '' İyi mi olmuş ''
          '' Evet iyi olmuş. Seninle ne zamandır konuşamıyorduk''
          '' Evet galiba öyle oldu''
          Cevher şaşkınlık içerisindeydi.Hiç Pınar'ın da onunla bu kadar çok konuşmak isteyebileceği aklının ucuna gelmemişti.Kendi duygularına o kadar saplanmıştı ki. Pınarında onunla konuşmayı isteyebileceğini hiç düşünmemişti. Ve açıkça söylemek gerekirse bu konuşma Cevher'in de çok hoşuna gitmiş ti. Pınar'ın sesini bile özlemişti. Pınarın dilinden çıkan kelimeler sanki Allah'ın yarattığı en güzel meleğin ağzından çıkıyordu.
          '' Ne oluyor Cevher. Neden bizden hep kaçıyorsun''
          '' Kaçmak mı''
          Cevher ne yalan söyleyeceğini düşünüyordu o küçücük beyninde İçinden kalkıp Pınar'a sarılmak ve ona '' Seni çok seviyorum sensiz duramıyorum ve sen Hayati ile berabersin. Sen yanımdayken Cenneti yaşıyorken senden uzakta durup cehennemi yaşamak için senden kaçıyorum''
demek istiyordu.
          '' Evet Cevher kaçıyorsun''
          '' Yok yok'' diye kekeledi Cevher
          '' Kaçmıyorum''
          '' Peki bu kaçmak değilse ne. Sen ne yaptığını söylermisin lütfen. Haaa anladım sen şimdi milli sporcu oldun ya bizi kendine yakıştıramıyormusun yoksa''
          Cevher sevdiği kızdan bu sözleri duyduğu anda ölmek istedi.Gözleri doldu. Pınar'a baktığında gözlerinden akan yaşlara hakim olamamıştı.Pınar da Cevherin gözlerindeki yaşı görünce.
           '' Özür dilerim özür dilerim.Öyle demek istemedim'' dedi.Cevherin yanına otururken.
           Cevher başını öne eğmiş.
           '' Biliyorum Pınar. Hem bu sözün suçlusu da benim.Bunu söylemene ben neden oldum.''
           Pınar Cevherin elini tutmuş
          '' Çok çok özür dilerim Cevher.Ama neden böyle bir şey yaptığını. Neden bizden uzak kaldığını söylemiyorsun''
          Cevher elinin üstündeki eli yakalayıp dudaklarına götürmemek ve o yumuşak sıcacık eli öpmemek için zor tutuyordu  kendini. Pınar'a ''sana aşığımda ondan'' diye haykırmak istiyordu.Susuyordu Cevher sadece susuyordu
           '' Ne olur söyle Cevher neden''
           Cevherin aklı iyice karışmıştı. Yoksa o da diye düşündü bir an sonra bu düşüncesinin yanlış olduğunu düşündü nede olsa ilk okuldan beri beraberdiler.ve o Hayatiyi seviyordu. Hayatinin gelecek planlarını hep onunla yaptığını biliyordu Hayati her anı en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu Cevher'e ve oda canı yana yana sessizce dinlemek zorunda kalıyordu.
          '' Bir nedeni yok Pınar Özür dilerim bundan sonra bu hiç olmayacak.Eskisi gibi hep yanınızda olacağım' demekle yetindi
          ''Söz mü''
          '' Söz''
          Pınar Cevherin elinden elini çekti.Şimdi aynı bankta yan yana oturuyor ve beraberce susuyorlardı. Cevher bilinçsiz olarak elini Pınarın elinin üstüne koymuş. Pınar ona bakıp gülümsemiş ve elini çekme gereğini duymamıştı.Cevher de farkında olmadan tutmuştu Pınarın elini. İkisi de elleri ellerinde gökyüzüne bakıyorlardı. Ta ki okul kapısının açılıp Hayatinin içeri girmesine kadar. Sabahın sihri bozulmuştu. Cevher elinin Pınarın elinde olduğunu o zaman anladı Pınar ona bakıyor gülümsüyordu. Cevher Hayatinin geldiğini görüce Pınarın elini usulca arkadaşına belli ettirmeden bıraktı.Bu Cevherin Pınarın elini uzunca bir süre sora tutuncaya kadar ki son tutması olmuştu.
          Artık Cevher de hep onların yanındaydı. Gülüyor konuşuyor. Hatta beraber basketbol oynuyorlardı.Canının yandığını asla sevdiği kıza hissettirmeden yaşayıp gidiyorlardı.
          Cevher ile Pınar artık orta üçe ani o okulda okuyacakları son sınıfa geçmişlerdi.Bir gün konuşmalarında Hayati bu sene sonunda Hollanda'ya gideceğini orada yaşamaya başlayacağını yazın ailesi ile beraber döndüklerinde de Pınarla nişan yapacaklarını söylemişti. Sabırla o günü bekliyorlardı. Lise bitince de Pınarla evlenip Hollanda'ya yerleşeceklerdi. Gelecekle ilgili planları buydu. ve o süre zarfında Pınar ile beraber olduklarını  kimseye sezdirmeyeceklerdi. Sadece en yakın arkadaşları bilecekti. Cevher,Hülya ve Hayriye.
           Cevher neden böyle gizli kalmasını istediklerini anlamamıştı ama madem öyle istiyorlardı öyle kalsındı. O sene Cevherin yeni sağlam dostlarla olduğu kadar.Pınarın bilmediği bir yönü ile beraber  alkol ve sigara ile tanıştığı sene olacaktı.
           Maçlar başlamış iki takımda gene İzmir Şampiyonu olmuşlardı tam beş senedir kimse ellerinden bu şampiyonluğu alamıyordu.Ama bu sene kızlar Denizli'ye erkekler Bolu'ya gideceklerdi.Yarı final maçları da Eskişehir de yapılacaktı. Önce erkekler maçlarını yapacakları yere Bolu'ya gidecek onlar döndüğünde de hemen kızlar Denizliye maçlarını yapmaya gideceklerdi. Eğer gruplarında ilk ikiye girerlerse beraberce Eskişehir'e gidilecekti.Buda Cevherin Pınarı görmeden geçireceği dolu dolu bir yirmi gün demekti..
          Cevher okul takımı ile gittiği Bolu'dan dönmüş Öğretmenleri Ferit hoca ise İzmir'e iner inmez Denizli arabasına binmiş.Denizliye gitmişti.Cevher  ertesi gün okula gelmiş ama Okul ona dar geliyor duramıyordu.Pınarsız okulun hiç tadı tuzu yoktu. Cevher okul bahçesinde kıvranırken yanına Aydın Cevherin yanına geldi.Aydın okul basketbol takımının zıpırlarındandı. Tek kelime ile yaramaz bir çocuktu Şımarıklığıyla ün salmıştı ve tabi düzensiz yaşantısıyla da Aydının Hafif gözleri patlak bir hali vardı onun için okul takımında herkes ona Aydın diye değil Patraş diye seslenirdi. Öyle acayip lakaplarımız vardı. Örneğin Okyay çok osurduğundan ona Fos derdik Hayati lazoğli bense önce cevo sonra cibo oldum.Evet hiçbir anlamı yoktu ama lakabım o olmuştu Cibo.
        Aydın
        '' Hayırdır bilader ne bu hal''
        '' Yok bir şey Patraş''
        '' Beni yeme oğlum. Kaçın kura'sıyım ben bak şu gözlere''
        Cevher gülecek gibi oldu. Aydın devam etti.
       '' Ben senin derdini biliyorum koçum cibo''
       '' Ya öylemi neymiş benim derdim''
       '' Denizliye gitmek istiyorsun Pınarı görmeye''
       '' Ne alaka ya Aydın''
       '' Oğlum o kıza nasıl baktığını gördüm. Sen Pınara aşıksın''  en son sözünü dalga geçer gibi söylemişti Aydın.Cevher hemen bir şey yapmalıydı. Aydının ağzı gevşek olabilirdi. Eğer bu arkadaşlarının kulağına giderse hem Pınarı kaybedebilir hemde Hayatiyi çok üzerdi buna izin veremezdi.
       '' Evet doğru söylüyorsun aklım Denizlide ama Pınarda değil''
       Aydın inanmamış gibi baktı. Gözlerinde beni kandıramazsın bakışı vardı.Cevher daha inandırıcı olmalıydı.
       '' Neşe de'' dedi
       '' Neşe mi. hani şu takıma bu sene katılan yeni kız ''
       '' Evet o''
       '' Yok artık ne zaman aşık oldu oğlum ona sen''
       '' Galiba görür görmez''
       Cevher yalanını Aydına yutturmuştu galiba.
       '' Lan cibo çok mu seviyorsun onu'' Aydın isim kullanmamıştı.
       '' Evet çok seviyorum ve okulda duramıyorum''
       '' İyi o zaman akşam Denizliye gidelim''
       '' Saçmalama Aydın nasıl gideceğiz''
       '' Sen o kısmı bana bırak''
       Aydın hemen bir plan yapmış okuldaki öğrencilerden bir kuruş toplamaya başlamıştık.Aydının teyzesi hastaydı ve aydının Burdur'a gitmesi gerekiyordu. Para onun için toplanıyordu.Aydın okul idaresinden de ikisi için nasıl becerdiyse becermiş bir haftalık  izin koparmıştı. Okulda işleri bittiğinde ellerinde de beş lira gibi büyükçe bir para vardı. Aydın paraya baktı. Bu para yetmeyebilirdi. Cevhere
        '' Gel benimle'' dedi
        Aydın Cevheri kordonda bir sabahçı kahveye götürmüş.Topladıkları parayı Cevhere vermiş.               ''Akşam burada buluşalım ben biraz daha para bulayım'' demiş saat 18.00 de buluşmak üzere ayrılmışlardı.Cevherin evden izin alması zor olmamıştı. Artık milli bir sporcu olduğundan evden de ona izin çıkmıştı. Saat 18.00 e doğru buluşacakları kahvenin önüne gelmişti Cevher Aydın orada onu bekliyordu.beraber bir masaya oturdular.
         '' Yaşar'ı bekliyoruz'' dedi Aydın
         '' Yaşar kim''
         '' Abim''
         '' Evet abim.''
         '' Ona ne gerek var ki''
         '' Oğlum o olmadan şehirler arası otobüse binemeyiz''
         '' O ne denmiş''
         '' Yaşımız tutmuyor aptal''
         Cevher tek başına yolculuk için yaş sınırından haberi yoktu.
         ''Ha tamam o zaman oda bizle gelecek mi''
         '' Evet gelecek ama Denizlide bizden ayrılacak.Onun başka işleri var''
         '' İyi o zaman''
         Az sonra Yaşar gelmişti yanlarına.Kahveye oturdular. Yaşar kahveciye Aydın ve Cevherin kendisinin  kardeşleri olduğunu söyledi. Böylece oturma izni de alınmış oldu.Yaşar
         '' Ne kadar paramız var''
          Cevher cebindeki tüm paraları çıkardı bende beş lira on beş kuruş''
          Aydın
          '' Bende bir lira daha bulabildim''
          Yaşar
         '' Bende de iki lira var. Bu para yetmez''
         '' Ne yapacağız'' dedi Cevher
         '' Kimin para bulabileceği başka yer var''
         '' Ben bir iki yere daha uğrayabilirim '' dedi Aydın
         Bense '' Yok'' diyebildim
         Yaşar kahveciye döndü üç bira istedi.
         '' Ben hiç içmedim'' dedi Cevher
         '' Her şeyin bir ilki vardır'' dedi Yaşar ve ekledi
         '' Bahse girerim sen bunu da içmemişsindir'' Cebinden sigara çıkarıp birini Aydına verdi Birini kendine aldı.
         '' Şey küçükken bir iki fırt çekmişliğim var'' diye yalan söyledi.
         Yaşar paketten bir sigara daha çıkarıp Cevhere verip elindeki kibritle sigaraları yaktı.az sonra biraları da gelmişti.Cevher sigara ve alkol ile böyle tanışmıştı.
         Cevher öksüre öksüre  sigarayı ve birayı içmiş. Hafiften kafası dönmeye başlamıştı. Yaşar ve Aydın Cevheri kahveciye emanet edip kendileri para bulmaya gitmişlerdi. Bir kaç saat sonra asık suratla ikisi de çıka gelmişti
          '' Gidemiyoruz'' dedi Aydın
          '' Para mı bulamadınız''
          '' Evet Cevher''
          '' Ne yapacağız o zaman''
          '' Evlerimize döneceğiz başka ne yapabiliriz ki''
          '' İyi de ben dönemem ki''
          '' Nasıl yani''
          '' Ben kampa gidiyorum diye çıktım evden''
          '' Hay Allah kahretsin'' dedi Aydın
          '' Bu gece burada kalalım sabah bir çaresine bakarız o zaman'' dedi Yaşar ve kahveciye üç bira daha söyledi. Cevherin ikinci birayıda içince iyice  kafası dönmeye başlamıştı. Üçüncü birada ise artık sarhoştu.
           Aydın
          '' Cevher sen garaja gidebilirmisin''
          O an biri Cevhere sen uçabilirmisin dese ona bile evet derdi.
          '' Evet gidebilirim''
          '' Tamam sen ver o cebindeki paraları bize''
          Cevher cebindeki paraların hepsini çıkardı verdi.
          '' Alın''
          Aydın Cevhere yol parası kadarını geri verdi
          '' Sen garaja git Denizliye en son giden arbadan yer ayırt. Biz Yaşar ile bir yere gidip para bulup geleceğiz. Tamam mı ''dedi
           '' Tamam'' dedi Cevher hiç düşünmeden. Sadece Pınarına gitmek istiyordu.
           Cevher garaja nasıl gittiğini bile anlamamıştı. Sarhoştu ve yalpalaya yalpalaya gidiyordu. Garajın içinde. Denizli'ye giden otobüslerden birinde yer ayırttı. Adamlar inanmasalarda Cevher cebinde son kalan parayı peşinat diye onlara vermiş. zor bela kendini oturacağı bir koltuğa atmıştı.
Az sonra iki Polis Cevherin yanına gelmişti.
           '' Merhaba genç''
           Cevher gelen adamlara baktı.
           '' Merhaba efendim''
           '' Ne arıyorsun bu saatte burada''
           '' Denizli'ye gideceğiz arkadaşlarımı bekliyorum''
           '' Bize yalan söyleme oğlum bak dut gibi sarhoşsun sen''
           '' Yok abi vallah yalan söylemiyorum''
           '' İyi gel bakalım sen bizle''
           '' Nereye abi buradan ayrılamam arkadaşlarım gelecek  burada beklemem lazım''
           '' Gel lan buraya'' deyip Cevherin kollarından tuttukları gibi karakola götürüp Komiserin karşısına çıkardılar.Komiser.
           '' Boşalt bakalım ceplerini''
           Cevher ceplerini boşalttı eski püskü bir cüzdanla, cüzdanın içinde de küçük defter halinde nüfus defterinden başka bir şey yoktu.  Komiser
            '' Ne işin var garajda''
            Cevher sarhoş olmasına rağmen yanıtı verdi komisere
            '' Denizliye gideceğim efendim .Arkadaşlarımı bekliyorum burada''
            '' Lan ne yalan söylüyorsun cebinde bir kuruş paran yok ne Denizli'ye gitmesi''
            '' Ben yalan söylemem. Arkadaşlarımı bekliyorum. Biletleri de ayırttım''
            '' Nereden ayırttın''
            '' İçerdeki firmalardan birinden''
            '' Hangisinden ismi ne''
            '' İsmini bilmiyorum ama siz oraya götürebilirim''
            '' Alın lan şu yalancıyı gözümün önünden. Doğruyu söyletin şuna''
            Cevher yan odaya alınmış Bütün polislerin oyun kaynağı olmuştu sanki.Cevher bir kum çuvalı onlarda boksör. Gelen geçen tüm polisler Cevheri dövmeye başlamışlar dövmekten yorulan Cevheri Çeşmeye götürüp soğuk suyla ellerini yüzlerini yıkayıp gene o boş odaya getirmişerdi. Kimi yumrukla girişiyor kimi elindeki jopla ellerine vura vura Cevheri dövüyorlardı. Gece bekçileri ile Cevher'i döverek dayak atma nasiplerini almışlardı.
             Cevher  artık tanınmayacak hale gelmişti nerede ise eli yüzü şişmiş. Yediği dayakların etkisi ile ayılmış. Kendisin döven tüm polis ve gece bekçilerine dayak yediği sürece sadece gülmüştü. Buda daha çok dayak yemesine neden olmuştu. Cevher en az iki saate yakın dövülüyordu içeride saat 23 e yaklaşmıştı bir saat sonra son otobüs gidecekti. Cevher en çok ona üzülüyordu. Arkadaşları belkide garaja gelmiş onu bulamamış ve otobüsten bilet alıp gitmeye hazırlanıyorlardı. Yeni bir dayak faslı başlamak üzereydi ki içeriden komiserin sesi geldi.
             '' Getirin onu buraya''
             Cevheri komiserin yanına aldılar.Komiserin yanında kendi yaşlarında bir çocuk ve orta yaşlarında bir adam vardı.Komiser Cevhere dönüp
             '' Tanıyormusun ''dedi odadakileri göstererek
             Cevher
             '' Hayır tanımıyorum''
             '' Ama oğlan seni tanıyormuş''
             Kendi yaşıtında olan
             '' Evet ben onu tanıyorum ama o beni tanımaz'' dedi
             Komiser gülerek
             '' Sanki ünlü birinden bahsediyormuşsun gibi konuşuyorsun evlat''
             '' Evet okulumuzda herkes onu tanır Cevher adı Baketbol oynar ve milli sporcudur''
             Komiser kulaklarına inanamıyordu
             '' Yok daha neler''
             '' Evet komiserim'' dedi adam '' Bu genci bende tanıyorum. Neden bu kadar dövdünüz bu çocuğu''
             '' Bize yalan söyledi durdu''
             '' Ne dedi''
             '' Denizliye gidecekmiş yalancıya bak. cebinde beş kuruş yok Denizliye gitmekten bahsediyor.Üstelik yerde ayırtmış mış''
             '' Peki siz araştırma gereği duydunuz mu''
             '' Yok daha neler bia her sarhoşun dediğini araştıracak olsaydık burada ki işlerimizi yapamazdık''
             '' İyi de siz Polis değilmisiniz.Sizin göreviniz değil mi araştırmak soruşturmak ondan sonra cezayı işleme tabi tutmak''
             '' Ne o be bize birde işimi mi öğreteceksiniz''
             Adam soğukkanlı
             '' Gerekirse evet''
             '' Kimsin lan sen işimize burnunu sokuyon sana da bir fasıl geçelim''
             Adam hala sakin gülümsüyordu. Elini cebine attı cüzdanını cebinden çıkardı içindeki bir belgeyi Komiserin önüne attı.
             '' Evet bir fasıl da bana geçin bakalım'' dedi
             Komiser önüneatılan evrağa baktı gözleri faltaşı gibi açıldı.Emniyet baş müfettişi Muzaffer Hergül. yazıyordu kimlikte.
             '' Şey efendim ben keşke daha önce söyleseydiniz''
             '' Niye kimliğini göstermeyen kerkesi dövüyormusunuz yoksa''
             '' Olur mu hiç öyle şey''
             '' Bu çocuğun hali ne o zaman''
             '' Ama o yalan söylüyordu''
             '' Araştırdın mı komiser''
             '' Şey hayır efendim''
             '' Komiser bu akşam burada görevli olan tüm polisleri acilen buraya bir toplayın ve Bu akşam burada görevli olan her polis ve gece bekçisinin isimlerini de istiyorum''
             Telsizle dışarıdaki tüm görevli polisler karakola gelmiş Müfettişin karşısına dizilmişlerdi.
             '' Hangileri seni dövdü evlat''
             '' Hiç biri efendim''
             ''Anladım ne yapmak istediğini evlat. Umarım bu çocuk kadar mert olursunuz. Kimler bu çocuğu dövdü''
            Hepsi ellerini kaldırdı.
            '' Hepiniz ha''
            Polisler başlarını öne eğdiler.
           '' Peki hanginiz bu çocuk doğrumu söylüyor yalan mı söylüyor diye araştırdı''
           Hepsinin başı yerdeydi
           '' Anladım Hiç biriniz. Allah belanızı versin iyimi dua edin bu çocuk yalan söylüyor olsun. Yoksa hepiniz bu işten kurtulamayacaksınız''
           Sonra oğluna döndü
           '' Mehmet''
           '' Efendim baba''
           '' Sen arkadaşına yardımcı ol bakalım. Sen biletini ayırmışmıydın evlat'' dedi Cevhere
           '' Evet efendim''
           '' Bizi oraya götürürmüsün''
           '' Evet efendim''
           '' Komiser sen listeni al el bakalım bizimle''
           Mehmet ile Cevher önde komiser ile baş müfettiş arkada Karakoldan çıktılar. Cevherin biletleri ayırdığını söylediği yere doğru gidiyorlardı ki Aydın ile Yaşar'ı gördü Cevher
           '' Ha işte efendim beraber gideceğimiz arkadaşlar'' dedi Aydınla Yaşar'ı göstererek
           Aydın ile Yaşar da onları görmüştü. Baş müfettiş onları yanına çağıracakti ki zate onlar koşturarak yanlarına gelmişlerdi bile.
           '' Cevher ne oldu sana böyle''
           '' Hiç üzerimden kamyon geçti''
           Baş müfettiş aydınla Yaşara dönüp.
           '' Denizliye mi gideceksiniz siz''
           '' Evet efendim Cevher önden gelip biletleri ayıracaktı. Bizde paramızı denkleyip gelip gidecektik''
           Baş müfettiş Komisere bakarak.
           '' Listeyi ver bakalım'' dedi
           Komiser başı önde
          '' Buyurun efendim''
          '' Bu çocuk bu halde nasıl gidecek komiser söylermisin şimdi''
          '' Olsun efendim sorun değil ben giderim''
          '' Komiser bu çocuklar o otobüse binecekler ve parasını siz ödeyeceksiniz''
          '' Tamam efendim''
          ''Peki hiç utanmadınız mı bu kadar insan gencecik çocuğu bu kadar dövmeye. Neden bu kadar çok dövdünüz''
          '' Şey efendim biz dövdükçe bize bakıp gülüyordu sadece''
          '' Nasıl yani''
          '' Canımı acıtmaya çalışıyorlar ama acıtamıyorlardı ondan efendim''
          '' O güldükçe biz daha çok dövdük efendim''
          '' Yuh olsun size yarın sizin hepinizle görüşeceğim .Savunmalarınızı talep edeceğim''
          '' Emredersiniz efendim''
          '' Şimdi bindirin bu çocukları otobüslerine''
          Cevher Aydın ve Mehmet otobüse bindirilmişlerdi.Cevher Mehmet'e bakarak Teşekkür etmiş ve okulda görüşürüz demişti.Cevher sonradan lakabı kambur olacak olan Mehmet ile böyle tanışmış ve uzunca sürecek sağlam bir dostluğun ilk temeli böyle atılmıştı.

         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder