17 Ocak 2016 Pazar

ADI AŞK BÖLÜM 4 PART 1

        İstanbul medeniyetlerin buluştuğu şehir. Dışı sizi, içi, içinde yaşayanı yakan şehir. Cevher İstanbul'a yerleştiğinde her şeyi geride bırakabileceğini umuyordu. Pek çok gencin hayal bile edemeyeceği bir lisede okuyor ve pek çok insanın gönlüne taht kurmuş bir kulübün sporcusu olarak sporuna devam ediyordu.Onun için her şey mükemmeldi. İzmir'in kırsalı diyeceğimiz bir yerden çıkmış.İstanbul'un en güzide takımında ve okullarından birindeydi artık. Mutlu olmak için her şeyi vardı. İyi bir okul,iyi bir kulüp,iyi bir cevre, belki de onun için olabilecek en güzel gelecek. Ama Cevher mutlu değildi. Mutlu değildi çünkü kendisinin en büyük parçasını İzmir'de bırakmıştı. Pınar'ı
        Günler günleri kovalıyor. Cevher de bulunduğu ortama uyum sağlamaya çalışıyordu. Çalışkanlığı,azmi,yeteneği ile daha ilk aylarında okulda sevilen bir öğrenci olmuştu. İzmir'den ailesi dışında sadece iki arkadaşı ile mektuplaşıyordu. Mehmet ve Hülya
        Mehmet orta okulu bitirdikten sonra Namık kemal lisesine kayıt olmuş.Öğrencilik hayatına bu lisede devam ediyordu.. Hülya ise Pınar ile beraber İzmir kız lisesine kayıt olmuşlar. Orada eğitimlerine ve sporlarına devam ediyorlardı.
         Cevher İstanbul'da yaşamaya başlayalı altı ay geçmişti. ve o altı ay içinde Pınar'ı düşünmeden geçirdiği bir saniyesi olmamıştı. Cevher'in kafasının içinde hep Pınar vardı.Şu anda ne yapıyordu acaba.Onu düşünüyormuydu,yoksa Hayati ile olan geleceğine mi hazırlık yapıyordu. Kafasının içinde bu sorular fırdöndü gibi dönüyor.Kafasının içindeki bu sorulara yanıt arıyor.Bunları Hülyanın yazdığı mektuplardan öğrenmeye çalışıyordu. Ama Hülya Cevher'e yazdığı mektuplarında Pınar'dan çok az bahsettiğinden. Cevherin kafasındaki sorular yanıtsız kalıyor. Olumlu yada olumsuz  hiç bir bilgiye sahip olamıyordu. Bu yanıt bulamamasının en büyük nedeni, Büyük olasılıkla Pınar'ın Cevher ile Hülya'nın  birbirleri ile mektuplaştığını bilmesi ve Cevher'in bu bilgilere ulaşmasına Pınar'ın engel olabilme olasılığı idi. Ta ki o bir cuma akşamı Hülya'dan Cevher'e gelen mektuba kadar.
         Hülya Pınar'ın çok hasta olduğunu. Verem teşhisi ile İzmir Tepecikteki göğüs hastanesine kaldırıldığını yazıyordu. Cevher okuduklarına inanamadı.Nasıl olurdu bu. Mektup cuma akşamı eline geçmişti. ve ertesi gün cumartesi idi. İzin alabileceği kimse yoktu. Hadi izin alsa gidip gelecek parası yoktu. Bütün gece uyku uyuyamadı. Bir yolunu bulmalı ve İzmir'e gitmeliydi. Sabah antrenmanda onun durgun ve isteksizliğini fark eden Doğan hoca  antrenman sonrası Cevher'i odasına çağırdı.
          '' Cevher senin bir sorunun mu var''
          '' Şey hocam''
          '' Rahat ol Cevher bana her şeyi anlatabilirsin. Tabi anlatmak istediklerini''
          '' Hocam İzmir'e gitmem lazım''
          '' Hayırdır oğlum.Annen yada baban mı hasta.Ailenden birine bir şey mi oldu''
          '' Hayır hocam onlar iyiler şükür.yalnız Pınar''
          '' Pınar... Pınar kim oğlum akraban mı yoksa''
          Cevher başını öne eğdi. Doğan hoca
          '' Anladım. Hepimizin başından geçti bu aşk mevzuları. Söyle bana senin için çokmu önemli bu kız''
          ''Tahmin bile edemezsiniz hocam''
          '' Onu özledin görmek mi istiyorsun yoksa''
          '' Hocam onu özlemediğim bir saniyem yok, Gitme isteme nedenimden biri bu olmasına rağmen asıl neden onun verem teşhisi ile hastaneye kaldırılması ''
          ''Sen nereden öğrendin''
          '' Ortak arkadaşımızın mektubundan Hocam.''
          '' Oğlum gitsen bile sana göstermezler zaten durumu ağırsa''
          '' Şansımı denemek ve zorlamak istiyorum hocam''
          '' Gideceksin yani''
          '' Evet hocam gitmek istiyorum ama...''
          '' Ama gidemiyorsun. Paran yok''
          '' Evet hocam''
          '' Anladım. Tamam o zaman sen git eşyalarını hazırla yarım saat sonra okulun bahçesine gel tamam mı oğlum''
           Cevher sevinçle
           '' Tamam hocam''
           Cevher hızla yatakhanesine gitmiş. Bir çantaya üç beş eşyasını koymuş.Daha yarım saat dolmadan aşağıya bahçeye inmişti. Doğan hocası ile önce Doğan hocanın evine ondan sonra otobüs terminaline gittiler. Hocası dönüşü açık olmak üzere bir gidiş dönüş bileti aldı.Cebine de hatırı sayılır bir para bıraktı.
           '' Sanırım bu sana yeter''
           '' Evet hocam yeter.Hatta fazla bile gelir.''
           '' Yanında bulunsun oğlum''
           '' Sağolun  hocam nasıl ödeyeceğim size bu iyiliğinizi. Borçlandım''
           '' Evet öyle oldu galiba bana borçlandın. Ne borçlanması oğlum.Seni buraya isteyen bendim.Evini barkını terk edip geldin. Doğal olarak buradaki baban sayılırım ve Baba ile oğul arasında borç olmaz''
           Cevher hocasına sevgi ile sarıldı.
           '' Teşekkür ederim.teşekkür ederim''
           '' Tamam tamam oldu olacak bir de ağlasaydın bari'' dediği ada Cevher'e baktı.Cevherin gözleri çoktan sulanıp sessizce akmaya başlamıştı bile.
           '' Deli oğlum benim. Hadi sil gözyaşlarını. Yarım saat sonra otobüsün kalkacak.Ben burayı hallederim sen sorununu hallettin mi dönersin tamam mı oğlum''
           '' Tamam hocam''
           Cevher Hocası ile vedalaşıp. İzmir'e gitmek üzere otobüsüne bindi..İzmir'e vardığında sabah olmak üzereydi.Hemen hastanenin yolunu tuttu. Hastaneye ulaştığında saat sabahın 07.15 olmuştu. O saatte hastanede pek kimse olmaz sanıyordu ama yanılmıştı. Hastane oldukça kalabalıktı ve Cevher nereye soracağını bilmiyordu. Beyaz önlüklü birini görünce.
          '' Affedersiniz''
          '' Buyurun''
          '' Bir arkadaşım burada yatıyormuş nerede yattığını nasıl öğrenebilirim''
          '' Şurada ki masadan öğrenebilirsin de. Bu saatte ziyaret edemezsin''
          '' Teşekkür ederim''
          Cevher adamın gösterdiği masaya yaklaştı. Masada iki bayan hemşire vardı.
          '' Günaydın ''
          İki bayan da sesin geldiği yöne baktılar.Daha yaşlıca olanı.
          '' Buyur genç adam''
          '' Şey efendim ben İstanbul'dan geliyorum. Bir arkadaşım hastanenize kaldırılmış. Hem durumu hakkında hemde ziyaret edebilmem için kaldığı odanın bilgilerine ihtiyacım var ''
          Daha genç olanı defteri önüne çekti.
          '' Adı ne hastanın''
          '' Pınar''
          '' Pınar ne '' dedi vurgulayarak.
          '' Pınar Tekin ''
          '' Rahatsızlığı neymiş''
          '' Bildiğim kadar verem teşhisi koymuşlar''
          Daha yaşlıca olanı
          '' Arkadaşınsa senle aynı yaşlardadır.Bu yaşta verem hastalığına yakalanmak öyle alışıla gelmiş bir şey değildir genç adam. Sorunu neymiş bu kızın''
          '' Bilmiyorum''
          '' Ne zaman yatırmışlar biliyormusun''
          '' Onuda tam bilmiyorum''
          '' Sen nasıl öğrendin peki İstanbul'dan
          '' Mektup geldi efendim''
          '' Mektup ne zaman geçti eline''
          '' Cuma günü elime geçti efendim''
          '' Cuma günü geçtiyse. En az bir hafta önce yatırılmış demektir. Halime kızım bir hafta gerisinden bakmaya başla bakalım''
          '' Tamam abla''
          Halime hemşire defterde bir hafata gerisinden başlamak üzere Pınar ismini araştırmaya başladı. En sonunda da buldu.
           '' Hah buldum Pınar Tekin On gün önce yatırılmış. A blok ikinci kat 205 numara da kalıyor hastanız.
           '' Görebilirmiyim''
           '' Delikanlı orası verem hastaları bölümü. Hem ziyaret yasak hemde görüşme saati değil''
           '' Onu mutlaka görmeliyim.Lütfen bu çok önemli''
           Hemşirenin yaşlıca olanı.
           '' Sen bu kıza arkadaşım mı demiştin''
           '' Evet''
           '' Ve sen bu arkadaşın için kalktın İstanbul'dan buraya onu sadece ziyaretemi geldin''
           '' Sadece o değil''
           '' Dökül o zaman evlat başka ne var.''
           '' Gerekirse onunla ölmeye geldim''
           '' Ohhhhh sevdiğin kız yani ''
           '' Hayır''
           '' Anlamadım sevdiğin kız değil mi''
           '' Sadece sevdiğim değil. Nefesi onunla aldığım''
           '' Delikanlı sen abayı fena yakmışsın. Eğer oda senin gibiyse hastalığının nedeni bu olabilir''
           '' Lütfen onun yanına gitmeliyim''
           '' Halime doktoru kimmiş bu kızın''
           Halime tekrar defterine baktı
           ''Baş hekim Suat bey abla''
           '' Baş hekim baktığına göre ya durumu çok ağır yada çok özel bir hasta. Bugünde Pazar oda hastanede olmaz.''
           '' Lütfen bırakın yanına gideyim''
           '' Dur be oğlum. Nöbetçi hekim kim bugün''
           '' Ali Kemal bey''
            Yaşlıca olan hemşire oturduğu sandalyeden kalktı
           '' Gel benimle bakalım delikanlı''
           Hemşire önde Cevher arkada Nöbetçi doktor Ali Kemal beyin odasına gittiler. Cevher ne yaptıysa izin alamadı Nöbetçi doktordan. Pınar'ın hastalığı bulaşıcı bir hastalıktı.Doktor doğal olarak bir başkasına bulaşmaması için izin veremezdi. Üstelik Pınar'ın ziyaret edilmesine asla izin verilmiyordu. Kaldığı odanın camından ailesine gösteriliyordu o kadar.
            Cevher ise onun yanına gitmeye kararlıydı. Ne olursa olsun gidecekti.
            '' Tamam efendim bende o iyileşinceye kadar bahçede beklerim o zaman'' dedi
            '' Genç ismin neydi''
            '' Cevher doktor bey.İsmim Cevher''
            '' Beklesen de göremezsin. Sadece ailesine o da dışarıdan görüş izni var''
            Cevher
           '' Peki efendim bende ailesini bekler izinleri olursa onlarla çıkarım yanına''
           '' Ha bak o olur''
           Cevher hem doktora hemde hemşireye teşekkür ederek odadan çıktı.Bahçeye indi gezmeye başladı. A bloğu bulmuştu. Şimdi tüm mesele içeriye girebilmekteydi. Kapıda da sıkı bir önlem vardı iki kişi kapının önünde sürekli duruyordu. Cevher'in gözü sürekli onlarda ve onların boşluk anını kolluyordu. Bir saat sonrada aradığı fırsatı bulmuştu. Kapıdaki görevlilerden biri arkadaşına ''çay içelim mi'' demiş onun ''evet iyi olur'' demesiyle ''ben gidip iki çay alayım geleyim burası sana emanet ''demiş ve çay almaya gitmişti. O gider gitmezde kapının önünden geçen yaşlı bir bayan ayağını burkmuş yere düşmüştü. Kapıdaki görevlide hızla düşen kadının yanıa gitmiş onu kaldırmaya ve durumu hakkında bilgi almaya çalışırken. Cevher hızla içeri girmiş ve bir üst kata tırmanmıştı.Üst katta güvenlik önlemi falan yoktu. Aklı başında kimsenin hem oraya gireceğine inanmıyorlar hemde kapıda iki  nöbetçi vardı ve kimseye izin vermezlerdi.
           Cevher 205 nolu odayı ararken bir odanın kapısının açık olduğunu ve askılıkta beyaz bir önlüğün durduğunu görmüş. Hemen o önlüğü alıp giymişti.Böylece yüzünü görmeyen biri onu ya doktor yada hasta bakıcı falan sanacaklardı. Cevher 205 nolu odanın kapısına geldiğinde kalbi küt küt diye hızla atmaya başlamıştı. Pencereden bakmak yerine kapıyı açtı hızla içeri daldı. Pınar yatağında uyumaktaydı. Cevher gözlerine inanamıyordu. Pınar. o hayat dolu kız gitmiş yerini hastalıktan iyice çökmüş,zayıflamış bir kız almıştı. Cevher yanına gitti dizlerinin üstüne çöktü ve Pınarın elini eline aldı.
           '' Pınar ben geldim ben Cevher''
           Pınar yorgun gözlerini açmış.
           '' Cevher sen misin rüya değil değil mi''
           '' Benim Pınar Cevher''
           '' Ne işin var burada.Hastalığım bulaşıcı sana da bulaşacak sonra''
           '' Bulaşırsa bulaşsın''
           '' Benim için geldin''
           '' Evet senin için geldim''
           '' Bir daha gitme o zaman''
           '' Gitmem''
           '' Söz mü''
           Cevher Pınar'ın elini dudaklarına götürüp öperek
           '' Söz''
           Pınar zoraki gülümsedi.
           '' Sana inanıyorum''
           '' İnan Pınar hem buna hemde'' sustu
          '' Hemde ne Cevher hemde ne''
          '' Seni sevdiğime''
          '' Deli bende seni seviyorum hemde çok uzun zamandan beri.''
          '' Uzun zamandan beri mi ama ben''
          '' Ama sen Hayatinin yalanlarına inandın''
          '' Yalan mıydı hepsi''
          '' Aslında yalan sayılmaz. Babam ekonomik durumları iyi diye Hayatinin amcasının Hayatinin onunla ilerde evlenme isteğine sıcak bakmış. Nasipse demiş.''
           ''Tamam yorma kendini aşkım nasılsa buradayım sen bir an önce iyileşmene bak konuşacak daha çok zamanımız olacak''
           '' Ben anlatmak istiyorum Cevher bir daha bu şansı bulamayabilirim''
           '' O şansı daha çok bulacak ve belkide benden bile bıkacaksın''
           Pınar Cevher'in tuttuğu eli hafifçe sıkarak
           '' Deli senden asla bıkmam''
           '' Bende''
           '' Anlatmadan önce senden iki şey isteyebilirmiyim''
           '' İki değil istersen bin tane iste, ömrümü iste senindir hepsi''
           '' Yok ömrün senin olsun Cevher daha güzel şeyler yaşayacaksın sen''
           '' Ben değil Pınar biz''
           ''Beni az yukarı kaldırırmısın. Seni daha iyi görmek istiyorum''
           Cevher Pınarın arkasına yastık takviyesi yaparak sırtını biraz dikleştirmişti
           ''Tamam bu iyi'' dedi Pınar
           '' Bu ilkiydi şimdi geldi ikinci isteğime''
           '' Söyle canım sen yeter ki iste''
           '' Beni öpermisin.''
           Cevher ikiletmemişti. Sevdiği kızın isteğini.İki aşığın dudakları birbirleriyle birleşti.Cevher geri çekildiğinde Pınar parmağıyla gel işaretini yaptı. Bu sefer ki öpücük daha uzun sürmüştü.
          '' Sana da bulaştırdım şimdi hastalığımı''
         '' O zaman beraber iyileşiriz bizde''
         '' Elimi hiç bırakma Cevher''
         '' Bırakmam aşkım asla bırakmam''
         '' Şimdi sus ve beni dile tamam mı aşkım''
         '' Tamam hayatım seni dinliyorum'' Pınarın elini dudağına götürüp her parmağını tek tek öpmeye başladı.
          '' Hayati bana gelip her şeyi anlattı. Beni sevdiğini.Benle evlenmek istediğini. Babamında buna onay verdiğini söyledi. Bense ona asla olamayacağını onu bir arkadaştan başka gözle asla göremeyeceğimi ve gönlümün bir başkasında olduğunu söyledim.''
          '' O zaman o teneffüslerde gördüğüm konuşmalarınız''
          '' Hayatinin kabul ettirme çabalarıydı''
          ''Ama bana senin de onu sevdiğini söylemişti.Sürekli gelecek planlarınızı anlattı durdu. Beraber karar verdiğinizi söyledi''
           '' Öyle yapmıştır. Çünkü benim seni sevdiğimi anlamıştı. Seni benden uzak tutarsa onu ilerde sevebileceğimi düşündü herhalde''
            '' Ve bende bir aptal gibi ona inandım ve gittim''
            '' Evet gittin senin gitmenle beraber bende bittim''
            '' Ne yaptım ben''
            '' Sen sadece sevdiğin bir arkadaşına inandın hepsi bu''
            '' Oysa senin için ne pahasına olursa lsun savaşmalıydım''
            '' Savaştın zaten. Benim için dayak yemeyi göz önüne alarak Denizli'ye kadar geldin''
            '' Ama sonra gene Hayatiye inandım''
            '' Bizi sürekli beraber görüyordun. Onunla daha mutlu olacağıma inandığın için gittin. Yalan mı''
           '' Aslında evet.Tek istediğim senin mutlu olmandı.''
           '' Şimdi anlamışsındır. Benim mutluluğum sensin''
           '' Benimde sensin Pınar benim de sen''
           '' İki sevgilinin dudakları tekrar birleşmişti''
           Arkalarından bir ses duyunca Birbirleriin dudaklarından ayrıldılar. Gelen nöbetçi doktor Ali Kemal beydi.
           '' Tahmin ettim seni bahçede göremeyince içeriye gireceğini''
           '' Özür dilerim ama Pınarı görmeden yaşayamazdım''
           '' Bunu gözlerimle görünce anladım zaten ve içeri gelmeden bunu hazırladım'' dedi elndeki şırıngayı göstererek.
            '' Aç kolunu bakalım bey efendi''
            Cevher Pınara baktı. Pınar
            ''Aç kolunu aşkım'' dedi
            Cevher kolunu açtı. Doktor verem aşısını Cevherin koluna vurdu. Sonra Pınara döndü.
            '' Seninde gözlerin canlanmış gibi biraz. Senide bir kontrol edelim bakalım küçük hanım''
            Doktor Ali Kemal Pınar'ıda muayene etmiş. Ve gülümsemişti.
            '' Demek senin ilacında gelmiş gibi görünüyor. Bizim on günde alamadığımız yolu nerdeyse beş dakika da almış gibisin''
            '' O benim ilacım değil doktor bey o benim yaşamım'' dedi Pınar
            Cevher
            '' Beni odadan çıkartmayacaksınız değil mi doktor bey''
            '' Çıkartayım da gene kaçak gir değil mi.''
            '' Evet doktor bey kapıdan kovsanız pencereden oradan da kovsanız bacadan illaki girerim''
            '' Biliyorum. Üstelik senin yanında olman, güzel hastamızı iyileştirecek gibi gözüküyor. Zaten hastamız iyileşmese de siz bence beraber ölmeye bile hazırsınızdır.''
            '' Kesinlikle hazırız doktor bey'' dedi Cevher.
            '' Kal bakalım biraz daha  ama sonra gitmelisin sana söz yarın yanına gelmene bizzat ben yardımcı olacağım. Sende güzel hanım bu yakışıklıya kavuşmak istiyorsan çabuk iyileşmeye bak''
             Doktor odadan çıkmış iki sevgiliyi baş başa bırakmıştı. Pınar yatakta yana kaydı.
            '' Yanımda yatmak istermisin''
            Cevher Pınarın açtığı yere yüzü Pınara dönük şekilde uzandı.
            '' Sonsuza dek''
            Cevher ve Pınar Pınar'ın hasta yatağında en mutlu günlerini yaşıyorlardı. Sınırsızca birbirlerine duyduğu aşkı paylaşıyorlardı. Üstelik bunu paylaşmak için kelimelere de ihtiyaçları yoktu.  Gözler ve hızla birbirleri için çarpan iki yürek buna yeterliydi.
             Ogün kaybettikleri zamana inat bolca öpüştü iki aşık. Doktor ''gitme vakti'' demese Cevherin gitmeye niyeti de yoktu zaten. Sonsuza kadar orada öyle beraberce kalabilirlerdi.
              Cevherin gelmesi ve birbirlerine duyduğu aşk Pınarın hızla iyileşmeye başlamasına neden olmuş ve bu aşk tüm hastanece duyulmuştu.Hastane de İkisinin buluşmasında hiç bir engel kalmamıştı artık. Genç aşıklar ne zaman birbirlerini görmek isterlerse rahatça görebiliyorlardı Hatta bir gece Cevher evine gitmeyip hastanede Pınarın yanında kalmış.Yirmi dört saatlerini beraber geçirmişlerdi.Doktorlar Pınarın iyileşme durumundan çok memnundular.İyileşmesi beş ayı bulur diye tahmin ediyorlardı. ama Cevher öyle güçlü bir ilaçtı ki Pınar bir ayda taburcu olmaya hazırdı.
              Cevher bir aydır takımından uzaktı ama ona sorsan daha dün geldim derdi. Pınarın taburcu olacağı gün Bütün hastane bu iki genç aşığı görebilmek için toplanmışlardı sanki.Onları tanıyan tüm hastane personeli onları uğurlamaya gelmiş mutluluklar temennilerini iletmişlerdi. Pınarın ailesinin hiç sesi çıkmamıştı bu süreç içinde sadece kızlarının bir an önce iyileşmesine seviniyorlardı. ve bu iyileşmeye neden olan genci de kabul etmiş gibi görünüyorlardı. Cevher de Pınarda çok mutluydular.
               Cevher ve Pınar Hastanede iken planlarını yapmışlar ve bu Pınarı ailesi ile paylaşmışlar ve kabul görmüşlerdi.Pınar iyileşince her ikisi de okullarına dönecek Okulun yaz tatiline kadar Cevher İzmir'e geldiğinde görüşmelerine izin verilecek. Yazın Cevher'in ailesi gelip Allah'ın emri Peygamberin kabulü ile  Pınar'ı Cevhere isteyecek ve kendi aralarında bir sözlenme yapacaklar sonra bunu nişan ve okul bitiminde de düğün takip edecekti.
              Pınar taburcu olduktan bir hafta sonra. Okuluna dönecek kıvama gelmişti. Artık birbirlerine kavuşmak için engel olarak sadece zaman ve okul vardı. Okul bitmeden birbirlerine tam anlamıyla kavuşamayacaklardı. İkisinin de bu engeli aşmak için zaman kaybetmemeleri gerekiyordu. İkisi de derslerinden oldukça uzak kalmışlardı. Şimdi derslerine çalışma ve aradaki mesafeyi kapatma zamanıydı.ve bunları yapabilmek için Cevher'in İstanbul'a dönmesi gerekiyordu.
             Pınar okuluna Cevherde İstanbul'a dönmeye hazırlardı. Birbirlerine uzunca sarılarak en kısa sürede görüşmek üzere ayrıldılar.Cevher İstanbul'a mutlu bir adam olarak dönüyordu.ve önlerinde aşılması gereken uzun bir süreç vardı ve iki aşıkta bu süreci aşmaya çoktan hazırdı.
             Büyük baba anlatmasını burada kesmişti. Zülal
             '' Bitirdin mi yoksa dedem yaaa''
             '' Bu gecelik bu kadar yeter genç bayanlar hadi bakalım yataklarınıza''
             Genç kızlar odalarına çekildiklerinde.
             '' Deden çok aşık olmuş ona Zülal baksana''
             '' Evet ya sevdiği kadın için hastalanıp ölmeyi bile göze almış''
             '' Ne güzel aşk ya. Sonrasını merak ediyorum ben Zülal''
             '' Bende Pınar.Biz öyle bir hastalığa yakalansak ne olurdu acaba. Bizimkiler ne yapardı''
             '' Benimkini bilemem de Murat kesin dedenin yaptığını yapar bence''
             '' Sizde atlatacaksınız bak göreceksin Pınar''
             '' İnşallah Zülal İnşallah''
             '' Allah rahatlık versin Pınar''
             '' Sana da Zülal tatlı rüyalar''
           
     
                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder