26 Şubat 2016 Cuma

ADI AŞK BÖLÜM 5 PART 3

                   Büyük babayı Ankara Esenboğa Hava alanında Kambur karşılaşmıştı. Hava alanından doğruca kalacakları otele geldiler.Yol boyunca ikisi de susmuş  konuşmayı otelin lobisine saklamışlardı. Lobide kendilerine herkesten uzak bir koltuk bulup oturmuş ve kendilerine birer kahve söylemişlerdi.
                  '' Beni niye çağırdılar ki Mehmet''
                  '' Olayın birinci dereceden muhatap olanlarıyla konuşmak istediler. Bende kızlardansa senin gelmen daha mantıklı olacağı için senin adını verdim''
                  '' İyi yapmışsın onlar buraya gelse elleri ayakları birbirlerine dolanırdı.''
                  '' Bende öyle düşündüm Cevher. Bugün benden evrakları nasıl ele geçirdiğimiz ve yaptığımız operasyon hakkında bilgi aldılar. Senden de olayların nasıl başladığına dair bilgi alırlar herhalde''
                  '' Buyursun alsınlar. Bizim saklımız gizlimiz yok''
                  '' Elbette öyle. Kahvelerimizi içelim yatalım sabah saat on gibi görüşecekler seninle''
                  '' Yakın mı buraya''
                  '' Yakın sayılır Çankaya dikmen caddesine gideceğiz. Buradan yirmi yirmi beş dakika uzaklıktadır''
                   '' Saat on da dinleyeceklerse sabah dokuzda buradan çıkarız''
                   '' Yarın senin içinde zor olacak. Kemanın yanında değil değil mi?''
                   '' Evet bu ilk sabah olacak''
                   '' Cevher durabilecekmisin''
                   '' Bilmiyorum ama durmam gerekiyor. Çocuklarım için''
                   '' Pınar durumu biliyor mu?''
                   '' Hayır konuşamadım onunla daha. Nasıl anlatacağımı da bilemedim''
                   '' Ama konuşman lazım''
                   '' Biliyorum Mehmet buradaki işimiz bittikten İzmir'e döndükten sonra. Tüm aileyi bir araya getirip öyle söyleyeyim diyorum''
                   '' Sakıncası olmasın. Ya diğerleri ters tepki verirlerse. Önce Pınar'a ve ailesine anlatsan''
                   '' Bilmiyorum Mehmet ama bu benim yükümlülüğüm''
                   '' Pınar'da şok olacak''
                   '' Kesinlikle ama öğrenmeli oda''
                   '' Haklısın öğrenmeli. İyi ki araştırma yaptırdın bize''
                   '' Evet iyi ki araştırma yaptırdım''
                   '' Sahi Cevher nerden anladın her şeyi''
                   '' Kokusundan Mehmet''
                   '' Kokusundan mı?''
                   '' Evet benzerlik tesadüf olabilir di ama koku asla. Tıpkı Pınar gibi kokuyordu. Bunu ona ilk sarıldığım an hissettim ama ne zaman anneside geldi işte o zaman kesin emin oldum''
                   '' Annesi de aynı kokuyordu yani''
                   '' Bak Mehmet pek çok şeyi unutabilirsin. Hele benim gibi akıl hastanesinde de yatmışsan ama bir şeyi asla unutamazsın. Sevdiğinin kokusu. O ciğerlerine işlemiştir asla çıkartamazsın ve asa unutamazsın. Onun kokusu Pınar'ımın kokusu onların üzerindeydi. Nerede olsa o kokuyu tanırım. Asla başka kimse de onun gibi kokamaz''
                   '' Mutlaka öyledir. Rahmetli babam da sizleri çok severdi biliyor musun?''
                   '' Muzaffer amca bambaşka biri idi. Üstüne alınma ama sende de yakışıklıydı''
                   '' Evet öyle söyleyen bir kaç zibidi de yok değil hani.Onun sözlerini unutamam Cevher''
                   '' Ne demişti ki''
                   '' Her devirde bir Romeo ve Jülyet hikayesi olur Bu dönemin Romeo ve Jülyet'i de sizin olduğunuzu söylerdi''
                   '' Cidden mi. Bunu bana daha önce hiç söylememiştin''
                   '' Pınar'ın vefatından sonra senin hastaneye kaldırılmana çok üzülmüştü. Bana sürekli senin yanın da olmamı söyledi durdu''
                   '' Neden ki''
                   '' Senin intihara teşebbüs etmenden korkuyordu''
                   '' Edecektim de. O günden sonra ben hiç yaşamadım ki zaten''
                   '' Seni ayakta tutan ve hayata döndüren Oya oldu değil mi. Hiç aşık olabildin mi ona''
                   '' Keşke olabilseydim Mehmet inan bu dünyada bunu hak edecek ender insanlardan biriydi o''
                   '' Haklısın Nereden geldi buldu seni. Sanki gökten inen bir melekti senin için''
                   '' Evet hem öyle hemde gökteki bir melekten bana gönderilmiş bir hediye idi''
                   '' Anlamadım Cevher''
                   '' Biliyorsun Oya uzun sayılabilecek bir hastalık dönemi yaşadı. İşte o günlerde bana bir mektup verdi.''
                   '' Mektup mu verdi''
                   '' Ya... ben mektup diyeyim sen yazdıkları de. Verirken bana Cevher ben bu dünyadan yakın zamanda göçeceğim. Bunu biliyorum. Bu mektupta pek çok gerçeği yazdım sana ama ne olur ben ölmeden okuma olur mu dedi''
                   '' Sende okumadın tabi.''
                   '' Evet okumadım. Onun yasını tuttuktan sonra.Bana yazdığı mektup aklıma geldi. Açtım okudum''
                   '' Ne yazıyordu ki mektubunda''
                   '' Oya beni ilk bir basketbol maçında görmüş. Beni çok beğenmiş. Peşimde dolaşmaya kendini bana göstermeye çalışmış durmuş''
                   '' Sen hiç fark etmedin yani''
                   '' Nasıl ederdim ki benim dünyam iki kişilikti ve orada sadece Pınar ile ben vardım''
                   '' Bak şimdi alınacağım ama''
                   '' Oğlum aşk konusunda. Evlenmek konusunda. Dünyadaki bütün kadınlar bir yana o bir yanaydı. Gözümün içine girse gene de fark etmezdim''
                   '' Eee sonra devam et hadi anlatmaya''
                   '' Ben fark etmedim ama Pınar anlaşılan fark etmiş''
                   '' Ciddi misin. Sonra ne olmuş''
                   '' Pınar Onu bir güzel araştırmış. Yerini yurdunu her şeyini öğrenmiş..Ölmeden bir gün önce onun yanına gitmiş. Oya onu karşısında görünce çok şaşırmış. Pınar onunla bir odada yalnız kalmış. Oya'ya Senin Cevher'i çok sevdiğini biliyorum demiş. Oya hayır sevmiyorum falan dese de lütfen bana yalan söyleme biliyorum demiş ve onu iyice dinlemesini istemiş. Ona yakında öleceğini söylemiş Benim ölüm haberimi Cevher de er geç duyacak demiş duyunca peşimden gelmek isteyecek. Ne olur ona engel ol demiş. Benimle ne yapıp edip evlenmesini istemiş. Ve gerçekten onu seviyorsan ona sahip çık ve onu koru demiş ve ona söz verdirtmiş''
                  '' Vay canına ve bunu senin onu hiç sevmeyeceğini bile bile kabul etmiş yani ha''
                  '' Evet kabul etmiş ama Yok yanlış düşünüyorsun Mehmet Ben Oya'yı sevdim.Sevdim ama hiç aşık olmadım. Benim tek aşkım Pınar'dı''
                  '' İyi de biladerim Pınar neden Oya ya kızınızdan bahsetmemiş''
                  '' Bilmiyorum Mehmet. Ama mutlaka  bir nedeni vardır''
                  '' Denek ki bu işlerden sonra ki işimiz bu gizi de çözmek olacak''
                  '' Lan ben senin hakkını asıl ödeyeceğim. Sana kambur olmaktan başka bir işine yaramadım şu dünyada''
                  '' He öyle oldu valla. Onun için bana kambur diyorsun değil mi''
                  '' Aynen öyle'' Gülüştüler.
                  '' Yalnız Oya da harbi insanmış. Bütün hayatı boyunca bir kez olsun sana karşı of demedi''
                  '' Öyle demedi. Giderken de helalliğimi alıp  kendininkini de vererek öyle gitti''
                  '' Pınar var ya biladerim seni onun gibi seven biri asla gelmezdi dünyaya biliyor musun''
                  '' Biliyorum ve giderken bana iki güzel hediyede bırakmış. Onu çok özlüyorum  Ona gideceğim günü iple çekiyorum. Biliyorum orada bir yerde beni bekliyor''
                  '' Acele etme ama bak daha kızını ve torununu yeni buldun''
                  '' O da senin sayende. Sen olmasan ben İstanbul'a gidip nereden araştıracaktım. Sağ olasın''
                 '' Elbette giderdin de bizim kadar çabuk sonuç alamayabilirdin hepsi bu''
                 '' Belki de . İyi ki varsın arkadaşım''
                 '' Sende Cevher sende iyi ki varsın''
                 '' Hadi yatalım artık sabah ola hayır ola''
                 İki esi dost koltuklarından kalkıp sıkıca birbirlerine sarıldılar. Sonra kalacakları odanın yolunu tuttular.
                 Sabah Büyük babanın uyanması zor olmuştu. Uyanınca Zülal diye seslenmiş ama ne gelen ne giden olmamıştı. Sonra kendini toparlamış.Zorda olsa kalkıp duşunu almış ve kahvaltı salonuna inmiş Kamburu orada bulmuş güzel bir kahvaltıdan sonra hazırlanıp Çankaya ya doğru yola çıkmışlardı.
                Türkiye Büyük Milet Meclisi Binasına girdikten sonra onları komisyonun toplantı yaptığı salonun önünde bekletmişler. Önce kamburu içeri çağırdıktan bir süre sonra da büyük babayı da içeri davet etmişler. İçeride on kişilik bir komisyon büyük babayı bekliyordu. Büyük baba selam verip odaya girdi. İçerdeki herkes takım elbiseli kravatlıydı. Son derece kasvetli bir hava vardı içeride İçerideki on kişi den sekizi dört değişik partiden oluşan millet vekilleri idi. Diğer ikisi de bu konuya atanan yüksek savcılardan oluşuyordu.
               Komisyonun başkanı olduğu tahmin ettiği bir kişi büyük babaya
               '' Hoş geldiniz şöyle buyurun oturun'' diye boş bir koltuğu göstermiş. Büyük aba da Teşekkür ederek boştaki koltuğa oturmuştu. Büyük babaya hoş geldiniz diyen kişi kısa bir açıklama yapmış kendini ve odadakileri tanıttıktan sonra Büyük babaya
                '' Lütfen kendinizi tanıtır mısınız''
                ''Tabi be Cevher Yurdakul. Altmış beş yaşındayım emekliyim iki kızım bir oğlum var. ve İzmir'de ikamet etmekteyim''
                '' Cevher bey buradaki kayıtlarda iki çocuğunuz olduğu görülüyor''
                '' Evet kayıtlarda öyle gözüküyor ama bir çocuğumun varlığını henüz yeni öğrendim sayılır''
                '' Öylemi neyse o konu bizi pek ilgilendirmiyor. Konu ile alakası yok sanıyorum''
                '' Aslında var bayım''
                '' Var mı?'
                '' Evet var. Olaylar varlığını sonradan öğrendiğim kızımın çocuğu ile yani torunum ile ilgili''
                '' Anlaşılan onu da öğreneceğiz. Peki siz bu olaya nasıl bulaştınız.Önce onu anlatın. Detaylara fazla girmenize gerek yok. Mehmet komiser yeterince detay verdi bize''
                '' Peki nasıl isterseniz. Dilerseniz siz sorun ben yanıtlayayım. Böylece aklınızda soru da kalmaz''
                '' Cevher bey biz zaten soracağız siz lütfen anlatırmısınız''
                '' Biz bu olaya Öner isimdeki genç yüzünden bulaştık. Öner benim sonradan bulduğum kızımın çocuğu olan. Yani benim torunum olan Pınar'ın çıktığı erkek arkadaşı olur. Detaylara girmeyin dediniz ama kısmen de olsa girmem gerekiyor burada. Öner ismindeki genç İnternet üzerinden sanki ona zorla yaptırılmış gibi görünen bir eylem yapmış. Maliye bakanının özel bilgilerini İnternet ortamında çalmış. Ve bu bilgileri rüşvet amaçlı kulanmış. Bizleri de kendini korumak için kullanmış. Sanırsam Mehmet komiser bunların detaylarını vermiştir.''
               '' Evet Cevher bey siz devam edin lütfen''
               '' Bu gencin bu işlere bulaştığını iki kişinin torunum Pınar'ın yanına gelerek onu tehdit etmesi ile anladık.Durumu İzmir emniyetinden arkadaşım olan Mehmet komisere aktardım.Sonra bu iki şahıs torunlarımı silah zoru ile kaçırmaya kalkınca. Torunlarımı korumak amaçlı takip eden polislerce  yakalanıp sorguya alınması sonucu  işin boyutları ortaya çıkmaya başladı. Sonra torunumun erkek arkadaşı olan Öner'in vurulup hayatını kaybetmesi ile olaylar gelişti. En son torunum Pınar'ı vurmak isterlerken Orada buluna Timur isminde üst katımda oturan gencin müdahalesi sonucu Kendisinin yaralanması ile sonuçlanan bir olay yaşadık Torunum Pınar olayı yaralanmadan atlatmış ama Timur ismindeki genç kardeşimiz iki yerinden yaralanmıştır. Bu saldırıyı yapan şahıslar da yanlış anımsamıyorsam ölü olarak ele geçmişlerdi.''
               '' Peki Cevher bey siz bu olaylarla ilgili herhangi resmi bir evrak falan gördünüz mü''
               '' Hayır görmedim .Mehmet komiser bu konularda titizdir bilirim.Devletin evraklarını asla kimseye ne gösterir nede konusunu eder''
               '' Merak etmeyin bu soruyu Mehmet komiseri zan altında bırakmak için sormadım''
               '' Merak etmiyorum Çünkü Mehmet komiseri çok iyi tanıyorum. Titizliğinide bilirim ağzı sıkılığını da''
               '' Peki Cevher bey. Sizce bu bir devlet meselesi miİ?''
               '' Özür dilerim Ben herhangi bir evrak görmedim ama buraya beni çağırıp dinlemek zorunluluğu hissettiğinize göre evet devlet meselesi''
               '' Sizce bu konuda devlet mi suçlu''
               '' Bakın sayın başkan benim kimseyi suçlayacak bir belgem elimde yok. Ama birileri bu evraklar yüzünden benim ve torunlarımın hayatları ile oynuyor. Bizleri tehlikenin içinde tutuyor. Bu demektir ki birileri bir şeylerden çekiniyor ve ortaya çıkmasını istemiyor.Ve bunun için gözünü kırpmadan insan öldürmeyi ve öldürtmeyi gözüne koyuyor.Ben bunun devletimiz olduğunu düşünmüyorum ama devletimizin organlarının içindeki bir kurumun içinde bulunan insanların suçu olduğunu tahmin edebiliyorum Lakin bunun ispatı için benim elimde  hiç bir delilim yok. Sayın Mehmet komiserim bu konuda yeterince evrak vermiştir sizlere diye de düşünüyorum''
                '' Devletin hangi kurumu olabilir bu sizce''
                '' Özür dilerim sayın başkan. Benimle dalga geçmiyorsunuz değil mi. İnternet ortamında hacklenen Maliye bakanlığına ait evraklar olduğuna göre bu soruyu sormanız açıkçası acayibime gitti''
               '' Siz sorulara yanıt verin lütfen Yorumlarınız size kalsın''
               '' Maliye bakanlığı o zaman''
               '' Ama elinizde belge olmadığını söylüyorsunuz''
               '' Şaka gibisiniz ya. Evet benim elimde evrak olmaması. Bu konu ile ilgii herhangi bir evrak olmadığı anlamına gelmiyor. Ne yapaydım bende mi hackleseydim siteyi''
               '' Lütfen üslubunuza dikkat edin''
               '' Sizde sorularınıza bayım''
               '' Cevher bey şu an millet vekillerinin önündesiniz sizi uyarırım''
               '' Bakın sayın başkan size vekilin tanımını yapayım.Herhalde unuttunuz. Vekil aslın olmadığı yerde asılın verdiği yetkiyi asılın çıkarları doğrultusunda kullanan kişi yada kişilere denir. Yanı burada ben asıl olan kesimim. O yüzden size mantıklı soru sormanızı tavsiye ediyorum''
              '' Benim savcı olduğumu biliyorsunuz değil mi''
              '' Evet biliyorum''
              '' İstersem şimdi sizi tutuklatabilirim bunu da biliyorsunuz değil mi''
              '' Peki Savcı bey sizin göreviniz toplumun yaşam değerlerini yok etmeye çalışan kişileri bulup yargılamak ve cezayı ona göre verilmesini sağlamak değil mi''
              '' Elbette öyle ve işimi sizden öğrenecek değilim''
              '' Aşa benim amacım size işinizi öğretmek değil sadece anımsatmak.''
              '' Tamam çıkabilirsiniz''
              Büyük baba ve Kambur odadan çıktılar. Kambur
              '' Ağa ne yaptın sen öyle ya''
              '' Ya Mehmet anlamadın mı. Bu adamların amacı olayı araştırmak değil. Araştırıyormuş gibi yapmak. Anlaşılan bu iş tahminimizden büyük yerlere dokunuyor.Ve bunlarda ört bas etmenin peşindeler. Kimin ne kadar, ne bildiğini, kimin elinde ne var onu öğrenmeye çalışıyorlar ki başka sorunlar karşısına çıkmasın diye.''
               '' Bence de öyle. Sen ondan mı elindeki evraklardan falan bahsetmedin''
               '' Hem ondan hemde seni zor durumda bırakmamaktan. Nereden buldun deselerdi ne diyecektim. Arkadaşımdan mı aldım diyecektim''
                '' Sorun değil di benim için Cevher bence keşke söyleseydin. Böylece daha derin bir araştırma yapmak zorunda kalabilirlerdi''
                '' Mehmet sen bana onların elinde olmayan bir evrak vermedin ki. Bunlar zaten o amaçta olsalardı o evrakları eterli görür ona göre araştırmalarını yaparlardı. Bunlar bir tek kendilerini akıllı sanan asalaklar hepsi bu''
                '' Anlaşılan sen epey kızmışsın. Hadi gel çıkalım şuradan. İlerde güzel bir yer var hem mantı yeriz hemde konuşuruz''
                '' Peki ama mantılar benden''
                '' Tamam len biralarda benden''
                '' Bira mı içeceğiz hemde bu saatte ''
                '' Ne varmış saatte. Gençken hiç yapmadık sanki''
                '' Tamam len Mehmet çorbadan dönenin kaşığı kırılsın''
                '' Kırılsın amına koyum''
                '' Çüş bu küfürde ne lan''
                '' İçimden geldi işte am...''
                '' Tamam tamam gömünceye kadar gidecek bu küfür anlaşldı''
                '' Gömün amına koyum''
                '' Ankara bozdu seni Mehmet''
                '' He valla buşuna dememiş düşünür Başkentte köpekler bile merkezi havlar diye''
                '' İyide seninki merkeze karşı havlamak oğlum''
                 '' Hadi boş ver gidelim kafaları çekelim.Ya bir dakika Cevher''
                 '' Ne oldu Mehmet''
                 '' Bekle sen iki dakika''
                 Mehmet geriye döner az ötede duran iki adamın yanına gider. İki dakika  sonra döner''
                 '' Şimdi rahatça gidebiliriz''
                 '' Kimdi onlar''
                 '' Meclis binasından çıktığımızdan beri bizi takip eden polislerdi''
                 '' Bizi mi takip ediyorlardı''
                 '' Evet öyle bende gidip bugünkü programımızı verdim onlara. Ve canımı sıkmamalarını tembihledim''
                  '' Yaman adamsın oğlum sen ya''
                  '' Hadi gidip şu mantılarımızı yiyelim.Biralarımızı içelim artık''
                  İki eski dost Mantı evine gidip mantı yerlerken İkişe tane de birayı soğuk soğuk mideye gırtlaktan indirdikten sonra taksi tutup ötele döndüler.Odalarında iyice dinlendikten sonra akşam kaldıkları yerden devam edip iyice çakır keyif olduktan sonra odalarına dönüp uyudular.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder