19 Şubat 2016 Cuma

ADI AŞK BÖLÜM 5 PART 1

           Büyük babanın sabah dinleyicisi gittikçe çoğalıyordu. Tülay da en son eklenen olmuştu. Büyük babanın keman sesine, üst katlarında uyumakta olan Hasan Bey ve Fatma Hanımda uyanmış şaşkın şaşkın ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
           '' Ne oluyor hanım''
           '' Bilmem ki bey''
           '' Müzik aşağıdan geliyor ''
           '' Evet büyük babanın evinden''
           '' Dur ben bir bakayım şuna''
           '' Tamam bey aşağıya inme ama sonra sorarsın büyük babaya ''
           '' Tamam tamam ''
           Hasan bey odasından çıktığında üç arkadaşı uyanmış masanın başında aşağıdan gelen sesleri dinlerken bulur.
           '' Günaydın arkadaşlar''
           Nazım '' Siz de uyandınız mı büyük babanın konser sesine ''
           '' Büyük babanın konser sesi mi ? ''
           '' Evet büyük baba her sabah kemanını çalar''
           '' Neden ki ''
           '' Bilmiyorum ama her sabah saat 06.30' da çalmaya başlar''
           '' İlginç ama gerçekten güzel çalıyor''
           '' Güzel de laf mı Hasan Amca güzelde laf mı. Kemanı resmen ağlatıyor''
           '' Vay büyük baba ismi gibi gerçek bir cevhermiş ''
           '' Evet hemde hiç bir yerden ders almadan çalıyormuş''
           '' O kadar değil mutlaka birilerinden ders almıştır ''
           '' Benim bildiğim bu kadarı Hasan Bey Amca''
           Büyük baba yukarıda konuşulanlardan habersiz kemanını çaldı ve bitirdi. Hep beraber yapılan kahvaltıdan sonra Tülay anne ve babasına teslim edildi.Herkes hastanede buluşmak üzere kendi yollarına gittiler. Kızlar okuluna. Büyük baba Kamburun yanına. Hasan beyler de hastaneye çocuklarının yanına.
           Zülal ile Pınar durakta Murat ile buluşup okullarına giderken planda yapmaya başlamışlardı.
           Pınar '' Yarın Perihan abla evi temizlemeye gidecek. O yüzden diyorum ki biz ya bugün yada yarından sonra araştırmamızı yapmak için büyük babanın gizli mabedine gidelim''
           Murat '' Bugün olmaz ben arkadaşımı görmedim daha yarından sonra gidelim o zaman''
           Zülal '' Aşkım sen bugün gör o zaman arkadaşını. Ağzı sıkıdır değil mi''
           '' Ağzı sıkıdır sıkı olmasına da korumaları nasıl atlatacağız''
           '' Gerek var mı atlatmamıza bir arkadaşımızın evine gidiyormuş gibi yapacağız. sonuçta suç işlemiyoruz. Bir şey yapmıyoruz''
           Pınar '' Kaldı ki adamlar sadece görevlerini yapıyorlar. Hayatımıza karıştıkları yok. Üstelik varlıklarını bile ancak ihtiyaç duyduğumuzda fark ediyoruz''
           Murat '' Haklısınız, Ben sinema filmlerine  kaptırdım herhalde kendimi. Hani orada olur ya adamla kız takipçilerinden kurtulmak için plan yaparlar''
           Zülal '' He aşkım he zaten bizde artistiz'' gülüştüler ....
           Büyük baba bir saatlik otobüs yolculuğundan sonra Kamburun yanına ulaşmıştı. Kamburun ofisinde oturmuş çaylarını yudumluyorlardı.Kamburun kapısı çalındı. Gelen genç bir polis memuruydu
           ''Amirim bu evrak size geldi. Üzerinde önemli ve acil ibaresi var''
           '' Nereden gelmiş''
           '' Türkiye Büyük Millet Meclisinden amirim''
           '' Tamam sağ ol ver okuyalım bakalım neymiş''
           '' Buyurun amirim'' der elindeki evrakı Kambura verir. Kambur evrakı açar sessizce okumaya başlar''
           '' Hayırdır Mehmet ters bir şey yok değil mi''
           '' Yok yok Cevher aslında iyi bir haber bile sayılabilir. Geçenlerde yaptığımız operasyondan sonra Biz Maliye bakanının, bakanlığı ve millet vekilliği düşürülsün ki işlemlerimizi yapıp suçluları yakalayabilelim diye meclise evrakları göndermiştik ya''
          '' Evet''
          '' İşte bu evraklara dayanarak Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmuş. Beni de soruşturma hakkında bilgi almak için Ankara'ya çağırıyorlar''
          '' Ne zaman gideceksin''
          '' Yarın sabah orada olmamı istiyorlar''
          '' İyi bir haber o zaman bu.''
          '' Vallahi  Cevher iyi mi kötü mü olur bilemeyiz henüz Millet meclisinin prosedürü böyle. Şimdi beni dinleyecekler üstüne bir iki kişi daha dinlerler sonra kendilerince küçük bir araştırma yapıp suç unsuru varsa karar için meclise sunarlar meclis genel kararı verir yok ise konu kapatılır''
          '' Yani her şey olabilir diyorsun. O kadar evraka karşılık''
          '' Göreceğiz bakalım Cevher. Sen avukatla konuştun mu''
          '' Evet aslında bugün onun için geldim. Senin ona verebileceğin evrakları ona götüreceğim''
          '' Tamam ben hazırlatırım.Akşam İsmail getirir bırakır sana yarın avukata verirsin''
          '' Tamam Mehmet. Sen ne yapacaksın şimdi''
          '' Önce bir müdür bey ile görüşeyim. Sonra yol için hazırlanırım''
          '' İyi tamam ararsın beni''
          '' Ararım Cevher sen ne yapacaksın bugün''
          '' Önce şu ızın okul işini halledeyim. sonra biraz ev işi ile ilgilenirim Tülay kızına yatacak yerde ayarlamam lazım evde sonra hastaneye geçerim''
           '' Tamam bak yardımcı olabileceğim yer olursa beni ara. Kızı nereye hangi okula vereceksin''
           '' Ya Avni Akyol'a yada Özel Türk Kolejine ''
           '' Devlet okulunu düşünmüyorsun yani''
           '' Ne bileyim ya kızın iyi bir eğitim almasını istiyorum. Nedenini biliyorsun''
           '' Evet evet tamam sen nasıl istersen. Bakalım mı tanıdık var mı diye okullar da ''
           '' Sağ ol ama iki okulda da tanıdıklarım vae ve hatırı sayılır bir indirimim de var''
           '' İyi o zaman. Sen işini bilirsin.''
           '' Eh işte birazcık. Hadi ben kaçayım sende buradaki işlerini hallet. sonra görüşürüz. Tamam mı Mehmet''
           '' Tamam len tamam Hadi çık git artık. Yeterince kafamı şişirdin zaten''
           '' Hadi oradan pis sabunluk''
           '' Dinime küfreden Müslüman olsa bari .Sen hiç aynaya bakmıyorsun galiba.Asıl sabunluk sen olmuşsun sen'' Gülüştüler.
           '' Hadi ben kaçtım Mehmet''
           '' Kolay gele''
           '' Sana da''
           Büyük baba işlerini tamamladığında akşam olmuştu. Tülay'ı  Milli Eğitim Vakfı Avni Akyol Koleji'ne yerleştirmiş. Tülay'ı evden okula, okuldan da eve getirecek servis işini de halletmişti. Tülay'ın yatak işini de bir telefonla halletmiş. Akşam saat sekizden sonra eve getirilmesini rica etmişti.Şimdi rahatça hastaneye geçebilirdi.
          Büyük baba hastaneye vardığında Murat ve Kambur dışındaki herkes oradaydı. Hepsi koridora çıkmış doktorun muayenesinin bitmesini bekliyorlardı. Doktor  muayenesini bitirdikten sonra dıiarı çıkmış. Etrafını saranların meraklı gözlerine bakıp.
           '' Geçmiş olsun hastamızın durumu iyi yarın akşam taburcu edebiliriz. Tabi evinde de bir kaç gün dinlenmesi gerekiyor. Zaten kendisi de tıp öğrencisiymiş. Ne yapması gerektiğini biliyordur. Ben bu yüzden şunu yapsın bunu yapmasın diye açıklama yapmaya gerek duymuyorum . O zaten hepsini biliyor. Ben yarın kullanması gereken ilaçların  reçetesini yazar size veririm. Tekrardan  geçmiş olsun''
           Büyük baba '' Teşekkürler doktor bey oğlum''
           Doktor gittikten sonra hepsi odaya üşüştüler
           Pınar '' Evet Timur Bey bu kadar tembellik yeter yarın akşam eve dönüyorsun''
           '' Evet öyleymiş. Okulumu da özledim zaten. Sağ olsun arkadaşlarım derslerden geri kalmayayım diye ders notlarını getirdiler ama derste öğrenildiği kadar kolay öğrenilmiyor burada''
           Zülal '' Evet haklısın. Okulun yeri başka''
           '' Ayağa dikileyim ilk iş kardeşimin okul işini halletmek olacak. Onu bir an evvel güzel bir okula kaydını aldırmalıyım''
           '' Sen rahat ol evlat ben bugün oişi hallettim. Kardeşin Pazartesi yeni okuluna gidecek''
           '' Cevher amca sağ olun zahmet etmişsiniz''
           '' Ne zahmeti oğlum Benim küçük torunum sayılır oda. Pazartesi oyeni okuluna gidecek. Biraz uzak ama olsun güzel okul''
           Zülal '' Hangi okulmuş bu büyük babacığım''
           '' Tülay torunum Avni Akyol' da okuyacak bundan sonra''
           Hasan Bey '' Cevher abi o okul özel okul değil mi''
          '' Evet Hasan özel okul''
          '' Abi çok pahalıdır o okul ''
          '' Size ne o benim problemim.Kaldı ki hiç te tahmin ettiğiniz kadar pahalı değil.''
          Fatma Hanım '' Cevher Bey size fazla yük olmak istemeyiz''
          '' Asla bana yük olmazsınız Fatma Hanım rahat olun lütfen okulda özel bir kontenjanım vardı onu kullandım. Torunum güzel bir eğitim alsın. Ablaları gibi istediği bir Üniversite de okuyabilsin istiyorum ''
          Timur '' Büyük baba kararını vermiş ve yapmış.Artık siz ne deseniz de boşuna olur. Kararını değiştiremeyiz. Teşekkür ederim Cevher amca''
           '' Teşekkürlük bir şey yok evlat. Sadece bir dedesi olarak üstüme düşeni yaptım''
           Hasan Bey '' Çok teşekkür ederiz Cevher abi''
           '' Tamam tamam bir teşekkür daha duyarsam bayılacağım şurada'' Hepsi birden gülüşmeye başladı.
           '' Hayırdır bir şeyler mi kaçırdım'' Hepsi sesin geldiği yere döndüler. Gelen Kamburdu.
           '' Yok yok Mehmet bir şey kaçırmadın Bana gülüyorlardı''
           '' Ne sana mı bu daha büyük suç tutukluyorum hepinizi.Siz benim arkadaşıma nasıl gülersiniz bakayım''
           Gülüşmelerin tonu biraz daha artmıştı.
           '' Lütfen biraz daha sessiz olalım''
           Büyük baba '' Özür dileriz hemşire kızım. Haklısın daha dikkat ederiz bundan sonra''
           '' İyi olur efendim. Biliyorsunuz uyuyan hastalarımız var şu anda''
           Kambur '' Tamam kızım sağ olasın. uyarın için''
           Büyük baba ''Sesimizi biraz kısalım yoksa dışarı atılacağız '' Hepsi sessizce gülüştüler.
           Kambur '' Ne zaman taburcu oluyormuş bizim oğlan belli mi?''
           ''Evet Mehmet belli yarın akşam taburcu oluyor''
           '' Desene şuna geri geldiğimde hastanede değil evde ziyaret edebileceğim''
           Zülal '' Hayırdır Mehmet Amca bir yere mi gidiyorsunuz''
           '' Evet kızım bu akşam Ankara'ya uçuyorum''
           '' Öyle mi hayırlı yolculuklar o zaman Mehmet Amcacığım''
           '' Sağ olasın kızım. Buraya sizinle de vedalaşmaya geldim. Dönünce görüşürüz artık''
           Tek tek odadaki herkes yolculuk dileklerini sunduktan sonra.
           Pınar '' Hayır mı bu yolculuk Mehmet Amca''
           '' Umarım öyle olur Pınar kızım. Meclise gidiyorum. Olaylarla ilgili meclis bünyesinde araştırma komisyonu kuruldu. Oraya bilgi vereceğim''
            '' Hayırlısı inşallah Mehmet Amca. Umarım tüm sorunlar biter de bizler de normal yaşantımıza döneriz.''
            '' İnşallah kızım inşallah. Hepimizin temennisi bu. Hadi bana müsade eve gidip hazırlanacağım daha. Saat de yediye geldi gelecek. Cevher yarın istediklerini İsmail sana getirecek''
            Büyük baba '' Tamam Mehmet iyi olur.Hadi bizde eve geçelim artık. Nasılsa yarından sonra Timur' da evde olacak Bol bol görürüz.''
             Zülal '' Haklısın büyük baba''.
             Pınar '' Bu akşam ben kalabilir miyim refakatçi olarak''
             Fatma Hanım '' Ben kalacağım kızım. Sen zahmet etme.Üstelik yarın okulun da var senin.''
            Timur '' Annem haklı Pınar. Hem bu akşam doya doya konuşuruz annemle''
            '' Peki madem karar verilmiş. Uyalım bizde buna.Yarın evde görüşürüz artık seninle de''
            '' İnşallah Pınar inşallah''
            O iki akşam evde telaş fazlaydı. İlk akşam Tülay'ın  mobilyaları gelmiş Eşyalara evin içinde yer açma çalışması yapılmış. O iş bittikten sonra üst kata çıkılıp Timur'un  yatacağı yer düzenlenmiş ti. İkinci akşam ise Timur taburcu edilmiş. Ev halkı onun taburcu edilmesi telaşından doğru dürüst bir araya gelememiş. Büyük babanın hikayesini dinleyememişlerdi. Yarın sabah iki genç kızında yapacakları şeyler vardı zaten. Büyük babanın mabedine gideceklerdi. Sabahı zor ettiler o gece.
         Sabah büyük babanın konseri bittikten sonra apar topar hazırlanmışlardı. Günlerden Cumaydı. evden çıkıp Muratla buluştular. Murat'ın yanında biri vardı. Elindeki takım çantasından onun kim olduğunu anlamışlardı. Yanlarına gittiklerinde Murat onları tanıştırdı.
         '' Aşkım sizi Mete ile tanıştırayım. Mete Sözlüm Zülal ve arkadaşımız kardeşimiz Pınar''
         Mete '' Memnun oldum arkadaşlar. Sizce sakıncası yoksa hemen eve geçelim. Benim daha başka yapılacak işlerim de var. Onlara da geç kalmamış olurum''
         Zülal '' Peki hadi gidelim o zaman''
         Murat bir taksi durdurup,bindiler. İnönü caddesinden  Mitatpaşa caddesine geçmek için.Nokta durağı lambalarının oradan aşağıya İnönü son durağına oradan da Mithatpaşa caddesine indiler. Az sonra Yalı durağında ve Pınar apartmanının önündeydiler. Zülal elindeki anahtarla önce dış kapıyı sonra zemin katta ki büyük babaya ait evin kapısını açıp içeri girdiler. Ev oldukça büyük sayılırdı. Görünüşte üç oda bir salonu vardı. İçindeki eşyalar eski ama güzeldiler. Kendilerini bir çeşit tarih müzesinde gibi hissettiler.Giriş küçük bir antreye açılıyordu oradan koridora geçiliyordu.. Koridorun görünen ilk kapısı salonun kapısı karşısında hafif çaprazında duran oda oturma odası. yanında tuvalet ve banyo kapısı. Onun yanında da küçük tuvalet kapısı  en son kapıda gene bir odaya açılıyordu. salonun yanında mutfak mutfağın yanında da bir oda vardı.Odaları şöyle bir gezerek neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Küçük tuvaletin yanındaki son kapı, kilitli olan kapıydı. Belli ki orası yatak odasıydı. Diğer hiç bir odada yatak falan yoktu.
           Mete kapalı kapıyı açmaya giderken. Diğerleri odaları dağıtmadan şöyle bir gezip duvarda falan bir resim falan bulmaya çalıştılar. Ama duvarlarda hiç resim yoktu. Mete kapıyı açınca onlara seslendi.
           '' Oda emrinize hazır arkadaşlar kapı açıldı''
           Hepsi merakla ve yavaşça odaya süzüldüler. Tam tahmin ettikleri gibi çıkmıştı orası yatak odasıydı. Ve duvarlar. Hepsi gözlerine inanamıyordu. Resimler siyah beyazdı ama her yerde Pınar'ın resmi vardı sanki.
          Zülal '' Bir an tüm resimlerdekini sen sandım. Olur da bu kadar mı benzerlik olur.  Bu resimdekiler tıpkı sensin.''
          '' Evet büyük annemde öyle imiş. Keşke elimde bir iki fotoğrafı olsaydı''
          '' Hiç yok mu''
          '' Yok Zülal''
          '' Belki bir yerlerde vardır.''
          '' Bilmem ki annemde çok fazla şey bilmiyor bu konuda''
          '' Neyse biz şimdi buraya odaklanalım''
          Murat '' Aşkım bu resimdeki keman büyük babanın çaldığı keman değil mi''
          Zülal duvardaki resme dikkatli bakınca Duvardaki kadının çalarken göründüğü resimdeki keman büyük babanın  kullandığı kemandı.
           '' Evet bu o keman demek ki büyük babanın sevdiği çalıyormuş bu kemanı. Neden başka kemanla çalmadığı şimdi belli oldu. O keman Sevdiği kadının hatırası''
           '' Burada resimler var sadece hadi içeriyi bir güzel arayalım bakalım başka şeyler bulabilecekmiyiz. Murat canım sen komodin, tuvalet aynası, şifonyer  gibi eşyaların çekmecelerine falan bak. Pınarcığım senle bende elbise dolabı ve diğer yerlere bakalım''
            Görev dağılımını hızla yaptıktan sonra evi didik etmeye başladılar. Büyük baba ile mektuplaşıyorlardı.Belki mektuplardan bazılarını bulurlardı. yada başka bir şey. Evin içini saatlerce arayabilirlerdi ama hem o kadar vakitleri yoktu. hemde kapıyı açıp kapayacak anahtarcı Mete'nin yapması gereken başka yeride vardı ve durmadan '' Hadi arkadaşlar geç kalıyorum'' diye baskı da yapıyordu.
            Murat '' Mete sen bu kilide anahtar uydurabilirmisin''
            '' Hayır kilidi değiştirmem gerek. Ama size açmanın ve kapamanın metodunu öğretebilirim''
            '' Tamam onu öğret o zaman bize. Ne dersiniz bayanlar. Kapıyı açıp kapamayı öğrendik mi daha sonrada gelir iyice araştırırız''
            Pınar '' Tamam öğretsin ama sonraya gerek yok.Sakıncası yoksa Mete kapıyı açıp kapamayı öğrettikten sonra. İşine gider bizde araştırmamızı bitirir öyle çıkarız buradan''
           Mete '' Tamam bence sakıncası yok. Hadi gelin öğreteyim o zaman''
           Mete kilitli bir iç kapıyı nasıl  açıp kapatacaklarını öğrettikten sonra Murada uygulamayı yaptırdı. Murat'ın öğrendiğine emin olunca diğer işlerini yapabilmek için onlardan ayrıldı. Pınar,Zülal ve Murat  saatlerce evi didik etmelerine rağmen hiç bir şey bulamadılar.
         Zülal '' Anlaşıldı burada bir şey bulamayacağız. Görünen o ki İstanbul'a gitmeliyiz. Orada bir şeyler bulabiliriz. Önce konservatuvarda bir araştırma yapalım derim.
         Pınar '' Bizim evde de büyük büyük annemlerin evlerinde de yaparız. sanırım çözüm orada bir yerde.
         ''Bence de Pınar.İlk fırsatta İstanbul'a gitmeliyiz''
         '' Tamam o zaman zamanımızı ayarladık mı hem ev halkı ile hasret giderir. Hemde büyük babayı araştırırız.''
         Murat '' Hadi çıkalım o zaman buradan.''
         Pınar '' Bekle Murat şu fotoğrafların resimlerini çekeyim. Bakarsın lazım olur.
         Zülal '' İyi düşündün çek çek lazım olur''
         Murat '' Saat ikiyi geçti ne yapalım''
         Zülal '' Akşam Timur taburcu olacak şimdi bir yere gidelim bir şeyler içelim sonra eve geçeriz''
         '' Peki karnı aç olan varmı''
         Pınar '' Yok yok biraz erken gider evde bir şeyler hazırlarız. Perihan ablanın hazırladıkları da var üstelik. Dışarıda fazla masraf yapmaya gerek yok bence''
        '' Siz bilirsiniz hanımlar. O zaman uygun bir yere gidip bir şeyler içelim''
        '' Hadi çıkalım o zaman''
        Üç kafadar Büyük babanın mabedi dedikleri evden kapıyı itina ile kapatarak çıktılar.
        Büyük baba evde  koltuğunda oturuyor. Gazetesini okuyordu. Aklı bir yanda Kambur'daydı. ''Ne yapıyordu acaba, Komisyona bilgi vermeye başlamış mıydı?'' diye düşünüyordu kapı çaldığında. Kalktı kapıya doğru yürüdü. Duafondan seslendi
        '' Kim o''
        '' Benim Cevher amca İsmail''
        '' Tamam açıyorum gel''
        Büyük baba önce apartmanın dış kapısını sonra evinin kapısını açtı. İsmail kapının eşiğine gelip durdu.
        '' Girsene oğlum ne dikiliyorsun kapıda öyle. Gel gel sıcak su var bak orada üçü bir aradalar dan da var yap kendine bir tane de''
        '' Cevher amca girmesem. Yapılacak işlerim var. Şu evrakları bırakıp gideyim ben''
        '' Sen bilirsin evlat teklif var ısrar yok''
        '' Sağ ol Cevher amca. Buyurun Mehmet amirim bunları size vermemi istedi''
        '' Tamam evlat sende sağ olasın''
         Büyük baba İsmail'in getirdiği evrakları aldı.
         '' Kararın kesin girmeyeceksin yani''
         '' Evet Cevher amca bana izin ben işimin başına döneyim''
         '' Peki İsmail. sen bilirsin. Hadi sana kolay gelsin''
         '' Sağ ol Cevher amca sana da iyi günler diliyorum''
         Büyük baba İsmail gittikten sonra kapıyı kapatıp koltuğuna döndü. Kambur'un gönderdiği evrakları incelemeye baktı.Şimdi bunu avukatına teslim etmeliydi.Büyük baba dışarı çıkmak için hazırlanırken telefonu çalmaya başladı. Büyük baba telefonunu çıkardı kim arıyor diye baktı. Arayan Kambur'du. Telefonunu açtı
           '' Alo Mehmet nasılsın''
           '' Sağ ol Cevher iyiyim''
           '' Nasıl gidiyor''
           '' Bugün kısa bir görüşme yaptık Cevher''
           '' Durumu nasıl görüyorsun bu görüşme sonunda''
           '' Bunu yarın sende görürsün''
           '' Anlamadım''
           '' Yarın diyorum yarın sende görürsün''
           '' Ben nasıl görecekmişim yarın. Ne diyorsun sen''
           '' Komisyon seni de dinlemek istiyor. Akşam buraya geliyorsun''
           '' Ankara' ya''
           '' Evet uçak biletin alındı. Otelde de yerin ayrıldı''
           '' Hangi otel''
           '' Ne yapacaksın hangisi olduğunu. Ben seni hava alanında karşılayacağım zaten''
           '' Ala güzel olur ama hangi otelde kalacağımı çocuklara söylemem lazım ki olur ya bize cep telefonundan ulaşamadıklarında otelden ulaşabilsinler''
            '' Anladım. Hotel Dream Life ''
            '' Uçağım kaçta''
            '' 22. 30 Türk hava yolları 635 sefer sayılı İzmir Ankara uçağı ''
            '' Anlaşıldı. Sen karşılayacaksın beni değil mi''
            '' Elbette''
            '' Yanlış anlama sen yaşlısın ya unutursun falan diyorum''
            '' Pis bunak sende. Sen kendine bak önce''
            Telefon ucunda gülüştüler.
            '' Cevher hadi gece görüşürüz seninle''
            '' Oğlum aynı odada kalmayacağız değil mi ?''
            '' Korkma lan ayrı odalarda kalacağız da. Aynı odada kalsak bile korkma ısırmam''
            '' Ya ya ben çok gördüm öyle diyeni. En iyisi ben gene de kuduz aşımı olup da öyle geleyim''
            '' Bak şuna ya'' gülüşme sesleri
            '' Hadi Mehmet Ankara'da görüşürüz. Kendine iyi bak''
            '' Sende''      
            Büyük baba telefonunu kapattı. Hazırlanmasını hızlandırdı. Bir an önce çıkmalı önce avukata sonara hastaneye geçmeliydi. Oradaki işlemlere yardımcı olmalı ve en sonunda da Ankara'ya gitmek için hazırlanmalıydı. '' Tüh keşke İsmail'i Göndermeseydim'' diye düşündü ama artık yapabileceği bir şey yoktu. Hazırlandı evden çıktı. Durağa geldiğinde çok beklemesine gerek kalmadan İnönü otobüsü geldi. 65 yaş kartını gösterip otobüse bindi. Kemer altı girişindeki onur hanın ikinci katındaki Avukatı Ufuk Karhan'a elindeki evrakları ve kısaca bilgi verip bir çay içimi kaldıktan sonra hızla hastaneye döndü.
             Hastaneye vardığında saat 15. 30 u gösteriyordu. Timur'un odasına çıktı. Hasan Bey ve Fatma Hanım oradaydılar. Selam vererek içeri girdi
             '' Doktoru geldi mi son kontrole?''
            Hasan Bey'' Az evvel geldi. Kontrollerini yaptı. Taburcu evraklarını hazırlamaya gitti''
            '' Tamam ben bir yanına ineyim o zaman. Sizde Timur'u hazırlamaya başlayın yavaş yavaş''
            Büyük baba Doktorun odasına gitti. Kapıyı çaldı.
            '' Girin''
            '' İyi günler doktor bey. Ben''
            '' İyi günler Cevher bey kim olduğunuzu biliyorum. Ben hastamızın taburcu işlemlerini yaptım. Vezneye ödemesini yaptınız mı hastamız taburcu olabilir. Buyurun bu çıkış evrakları. Buda hastamızın kullanacağı ilaçların reçetesi''
            '' Teşekkür ederim hepinize. İlgi ve alakalarınız için''
            '' Rica ederim sadece işimizi yaptık''
            '' Gene de sağ olun doktor bey. İyi günler size''
            Büyük baba doktorun odasından çıkıp. Vezneye doğru gitti. Vezneye geldiğinde. Elindeki evrakları pencere içinde duran kıza uzattı. Kız evrakları aldı.Bilgisayarından işlemlerini yaptı. İşi bitince evrakı büyük babaya geri uzattı.
             '' Buyurun. Hepsi hazır hastamız taburcu olabilir''
             '' Sağ ol kızım borcum nedir?''
             '' Borcunuz yok bey amca Emniyet müdürlüğü tarafından hepsi ödenmiş görüküyor burada''
             '' Öyle mi sağ olasın kızım. Kolay gelsin sana da''
             '' Teşekkür ederim efendim. Size de iyi günler diliyorum. Tekrar geçmiş olsun''
             Büyük baba Çıkış evrakları ile yukarı Timur'un yanına çıktı.
             '' Hasan hazırsanız çıkabiliriz artık''
             '' Hazırız Cevher abi''
             '' İyi o zaman hadi çıkalım''
             '' Hasta bakıcıyı bekliyoruz. Tekerlekli sandalyeyi getirecekmiş''
             '' Tamam o zaman Hasta bakıcı gelince çıkarız''
             '' Hatamız evine gitmeye hazır mı'' Konuşan elinde tekerlekli sandalye ile gelen hasta bakıcı idi.
             Büyük baba '' Sanırım hazırız.Değil mi Timur?''
             '' Evet Cevher amca hazırız''
             Hep beraber hasaneden çıktılar taksinin yanına geldklerinde Timur hasta bakıcının kullandığı tekerlekli sandalyeden teşekkür ederek indi. Büyük baba Hasta bakıcının cebine hatırı sayılır bir bahşiş bırakarak. Taksinin önüne diğer üçü de arka koltuğa oturup evin yolunu tuttular.
              Eve geldiklerinde direk üst kata çıktılar. Timur kendisinin dinlenmesi için hazırlanmış olan yatağa uzandı. Büyük baba aşağıda sıkılmaktan patladığını düşündüğü Tülay'ı da aşağıya inerek aldı.
              '' Sıkıldın mı evde''
              '' Evet Cevher amca sıkıldım''
              '' Tamam bak geçti artık hadi yukarı çıkalım abinde geldi''
              '' Geldi mi Yaşasın. Demek az önce gelenler sizdiniz Cevher amca''
              '' Evet hadi çıkalım abinin'' Yanına diyemeden Tülay kapıyı çoktan açmış yukarıya fırlamıştı bile.. Büyük baba yukarı çıkarken Kızları da tek tek aradı.  Nede olsa beraber olduklarını bilmiyorlardı. Kızlarda hiç bozuntuya vermeden yanıtladılar büyük babayı.
               Büyük baba yukarı çıktığında Timur yatağına uzanmış Fatma Hanımda içeride mutfakta  bir yorgunluk kahvesi hazırlıyordu. Tülay abisinin tepesine üşüşmüş onunla şakalaşıyordu. Büyük baba Hasan Bey'in yanındaki boş koltuğa oturdu. Onlara bakan yoktu. Cebinden daha önceden hazırladığı beş yüz lirayı çaktırmadan sus işareti yaparak Hasan Bey'in cebine koydu. Hasan Bey '' ama'' diye söze başlayacaktı ki Büyük baba onu susturdu.
               '' Sonra hallederiz''
               '' Teşekkür ederim'' dedi sessizce Hasan bey.Ve ekledi'' Borç olarak alıyorum yalnız''
               '' Hallederiz sonra dedim ya tamam sus artık'' Sonra Timur'a dönerek
               '' Timur nasıl oldun evlat''
               '' Gayet iyiyim Cevher amca sağ olun''
               '' Canınız bir şey çekiyorsa söyleyin çocuklar eve gelirken alsınlar''
               '' Sağ olasın Cevher amca bir şeye gerek yok. İstediğim hemen hemen her şey burada'' ailesini göstererek '' Diğerleri de birazdan gelirler zaten''
                Fatma Hanım kahveleri hazırlamış gelmişti.
                ''  Size nasıl içersiniz diye sormadım ama orta şekerli içiyorsunuz diye anımsadığım için''
                '' Evet doğru. Orta şekerli içerim Fatma Kızım''
                Kahvelerini içtikten sonra konuşmaya başlamışlardı. Az sonra önce Pınar'lar sonra Nazımlar da eve geldiler. Her şey iyice normale dönmüş görünüyordu.
               Büyük baba saate baktı saat yediye geliyordu.Koltuğundan kalktı.
               '' Herkes burada olduğuna göre biz aşağıya inelim. Bu gece bende Ankara'ya uçuyorum. Hazırlık yapayım''
               Zülal '' Ankara'mı büyük baba hayırdır''
               '' Gündüz Mehmet amcanız aradı. Ankara'da kurulan komisyon benimle de görüşmek istemiş. Biletim, Otelim hepsi ayarlanmış. Bu gece 23.30 uçağı ile Ankara'ya gidiyorum''
              ''Bu gece evde üç kız kalacağız yani. Öylemi büyük baba''
              '' Evet güzel torunum parti falan verirsiniz artık''
              Pınar '' Hemde ne parti ama Tülay bu gece pijama partisi var ona göre hazırlan sen''
              '' Pijama partisi mi o ne ki Pınar abla''
              '' Gece görürsün o zaman nasıl olduğunu''
              Hep beraber gülüştüler. Büyük baba Pınar ve Zülal aşağıya indiler. Büyük baba duşunu aldı. Sofrayı kurdular güzel bir akşam yemeği yedikten sonra saat dokuza doğru büyük baba metro ya binmek üzere yola çıkmaya hazırdı. Kapıdan yeni çıkmışlardı ki Dışarıda onu arabayla Tayfun'u gördüler.
               Büyük baba '' Hayırdır Tayfun beni mi bekliyordun''
               '' Evet Cevher amca''
               '' İyi madam öyle hadi gidelim'' Kızlara dönüp.
               '' Ankara'ya indiğimde sizi ararım.''
               Zülal '' Tamam büyük baba hayırlı uçuşlar sana''
               Pınar '' Hayırlı uçuşlar büyük baba''
               ''Kızlar yarın tatil diye uslu durmamazlık yapmayın sakın ha.''
               Kızlar birbirlerine baktılar. Önlerinde iki gün tatil vardı ve üstelik büyük baba da burada yoktu. Bu tam aradıkları fırsattı. Büyük babayı yolcu ettikten sonra Hızla içeri girip telefonlarına sarıldılar. İkisi de ailelerini aradılar. İkisi de az sonra  sevinç ile birbirlerine sarıldılar.Tamamdı her şey yola çıkabilirlerdi. Şimdi halletmeleri gereken iki mesele vardı. Önce Murat'ı arayıp bilgi verdiler. Sonra İnternet'ten uçak biletlerini aldılar. Sabah Dokuz uçağı ile İstanbul'a uçuyorlardı. Yukarı çıkıp Hasan bey ile Fatma Hanıma da haber verdiler. Böylece tol için her şey hazırdı. Saat gece bire doğru büyü kbaba Ankara'ya indiğini Kambur ile buluştuğunu haber verdi.
              Pijama partisi iptal olmuştu. Tülay çoktan uyuyup kalmıştı. Onlarda saati kurarak uyudular.
Sabah saat 06.30 da uyanmışlardı. İlk defa evde müzik sesi duyulmuyordu Kızlar sıra ile banyolarını yaptılar. Hazırlandılar saat 07.30 doğru evden çıktılar. Kapının önünde onları bavul ile gören İsmail. Hemen yanlarına geldi.
              '' Hayırdır bayanlar sabah sabah nereye böyle''
               Zülal '' İstanbul'a gidiyoruz''
              '' Öyle mi Mehmet amirime haber vereyim o zaman''
              '' Vermesen olmaz mı ''
              '' Vermek zorundayım. Orada güvenliğiniz sağlanmak zorunda''
              '' Kimsenin haberi yok gideceğimizden İsmail komiser''
              '' Paranızla mı aldınız bileti''  
              '' İnternet üzerinden aldık''
              '' O zaman pek çok kişinin haberi olmuş olabilir. Bu riski göze alamayız''
              '' Başka yolu yok mu. İlla haber mi vermemiz lazım''
              '' Evet öyle ama bir buçuk saat sonra biz uçağa bineceğiz ve yarım saatimiz kaldı hava alanına gitmek için ''
              '' Tamam o zaman hadi gidelim yolda bir çözüm düşünürüz''
              Saat sekize beş vardı hava alanına geldiklerinde. İsmail hemen en yakın Polis noktasına gidip bilgi verdi Hemen ona da bir bilet alındı. Üçü birden uçağa binmeye hazırdılar şimdi.
              Pınar '' Demek sizde bizimle geliyorsunuz''
              '' Evet aklıma gelen en iyi çözüm buydu. Umarım bir sorunla karşılaşmadan bu yolculuk biter''
              Zülal '' Öyle de bitecek İsmail komiser''
              Pınar '' Peki biz ailelerimize ne diyeceğiz''
              '' Bir şey söylemenize gerek yok ben sizi yakından ama fark edilmeyecek şekilde takip edeceğim''
              '' Tamam o zaman''
              Uçağa binme anonsu yapılmıştı. Az sonra İstanbul'a gitmek için kalkmakta olan uçağın içindeydiler....  
         
         

   
       
                 
         
     


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder