17 Aralık 2015 Perşembe

ADI AŞK BÖLÜM 1 PART 4

Bazı aşklar aşka yaradır....

Yüksel ŞEKER

                    ''Hadi bakalım herkes odasına hepimiz için yorucu bir gün oldu.Şimdi dinlenme zamanı''
                    ''Tamam dedeciğim Allah rahatlık versin''
                    ''Allah rahatlık versin Cevher baba,Hayırlı geceler''
                    '' Sizlere de Prensesler,Sabah görüşmek dileğiyle tatlı uykular size''
                    Odalarına çekilmişlerdi,yorucu ve sıkıntılı başlayan akşam ilerleyen saatlerde güzelleşmiş ve oldukça güzel bitmişti.ikisi de hem yorulmuş hemde yıpranmışlardı.Üstlerini değiştirip  yataklarına geçtiklerinde,günün kısa bir dedikodusunu yapmadan da duramadılar.
                    '' Biliyormusun Zülal çok tatlı bir büyükbaban var ben çok sevdim ve açıkçası hayran da kaldım.Çevresinde bu kadar sevilen bir deden olduğundan gurur duyuyorsundur''
                    '' İnan bugüne kadar bu kadar sevildiğini bende bilmiyordum Pınar,Üst katımızda öğrenciler olduğunu biliyordum ama dedemin onları tanıdığını.Onlarla konuştuğunu falan bilmiyordum.Dedemle hem gururlandım hemde çok sevindim.Ben okula gidince evde yalnız kalıyor diye üzülüyordum.Şimdi biraz daha rahatlamış oldum''
                    ''Kim bilir daha kaç arkadaşı vardır burada senin bilmediğin.Nede olsa doğma büyüme İzmirli.Üstelik gördüm ki bulunduğu çevrede kendini sevdirmeyi becerebilen biri.Ben başka şey merak ettim Zülal büyükbaban beni kime benzetti acaba.Gerçi benim anneanneme çok benzediğimi söylerler Anneannem de bildiğim kadarıyla hiç İzmire gelmemiş yani birbirlerini tanıyor olmalarının olasılığı yok,bence.Anneanneme çok benzediğim için mi yoksa annemin onu tanıma şansı olmadığı içinmidir bilemem ama bana onun ismini vermişler''
                   ''Annen bile onu tanımadığına göre sen hiç tanıyamamışsındır nasıl öldüğüne dair bilgin varmı? Deden, dedeni gördün mü bari.Nasıl biri sağ mı,vefat mı etti''
                   '' Evde pek konuşulmaz bu konular konuyu açsam hemen geçiştirilir Dedem de anneannemin ölümüne dayanamayıp,Annem daha çok küçükken ölmüş.Anlıyacağın ikisini de tanıma şansı olmamış.O küçük yaşta hem yetim hem de öksüz kalmış. Annemi anneannesi ve dedesi büyütmüş''
                   '' Büyük aşk desene Pınar''
                   '' Bence de öyle ama annem adına üzülüyorum bu konuda,Ne annesini ne babasını tanıyabilmiş nede sevgisini yaşayabilmiş.İçinde kanayan bir yara gibidir.Ne zaman konuları açılsa gözyaşlarına boğulur.Hiç tanıyamadım ki der.Ondan bizde hiç bu konuları evde açmayız.Kazara açılırsa da hemen kapatırız annem üzülmesin diye''
                   '' Keşke seni anlıyorum diyebilsem Pınar.Ben o konuda şanslı insanlardan biriyim iki Dedemi de iki Ninemi de gördüm.Büyük ninemi kaybedeli yedi yıl oluyor nerdeyse diğer ikisi ise hala hayattalar''
                  '' Allah uzun ve sağlıklı ömür versin hayattakilere Zülal,vefat eden büyükanneninde mekanı cennet olsun''
                  '' Amin Pınar cümlemizin senin tanıma şansın olmadığı deden le ninenin ve diğer tüm Hakkın rahmetine kavuşmuş yakınlarımızın''
                  '' Aminnnnnnnn''
                  '' Mekanları cennet olsun hepsinin Zülal ve bizi orada karşılayıcı olsunlar''
                  '' Amin Pınar İnşallahhhhh'' Bir süre susuktan sonra Zülal arkadaşına dönüp
                  ''Pınar sana bir teklifim olacak.Kabul edermisin bilmem ama bunu aile büyüklerinle konuşup öyle karar vermeni istiyorum senden''
                  '' Aklımdan geçeni dillendireceksin  galiba,Hadi fazla merak ettirme beni çabuk söyle''
                  '' Ailenle konuşsana,onlarında onayı olursa burada bizimle yaşa.Hiç değilse okul bitene kadar.İnan bunu çok isterim.Hem bu vesile ile Dedemde ki sırrı beraber çözeriz.Ne dersin ''
                 '' Öncelikle Deden bunu isteyecek mi bakalım.Nede olsa ben el'im.Burada olduğum sürece evin içinde rahat hareket edemeyecek ve rahatsız olacak belki de.İnan o tatlı ihtiyarın rahatsız olmasını istemem açıkçası. Buna hakkım yok''
                  ''Tamam anlaştık ozaman sabah olunca önce dedeme soracağız.Peki sen dedem kabul ederse ailenle bu konuyu görüşürmüsün''
                  '' Evet bunu çok isterim Seni kardeşim gibi sevdiğimi biliyorsun ve deden harika biri.Onu çok sevdim.Sanki yeni değil yıllardır tanıyor gibiyim onu.Deden kabul ederse seve seve konuşurum''
                  İki arkadaş yataklarından kalkıp birbirlerine sımsıkı sarıldılar.
                 '' Hadi yatalım.Bir an önce sabah olmasını iple çekiyorum''
                 '' Ben de Zülal bende''
                  '' Allah rahatlık versin Zülal''
                  '' Sana da Pınar sana da''
                  Birbirlerine bir daha sarılıp,yataklarına dönüp,kafalarını yumuşacık yastıklarına gömdüler.ve mışıl mışıl,içleri huzurlu ve mutlu bir uykuya daldılar...
                 Sabah ilk kalkan Pınar oldu.Yatağından doğruldu Zülale baktı uyuyordu.Gürültü yapmamaya özen göstererek yatağından çıktı.Tabiri caizse parmak uçlarına basarak Hareket ediyordu.Odanın kapısını yavaşça açıp.Lavaboya doğru yöneldi.Aynı özeni göstererek lavaboya girdi Sıkışmıştı önce küçük tuvaletini yaptı,Taharatlenme faslından sonra Lavaboda ellerini yüzünü sabunlayarak bir güzel yıkadı. Lavabodan çıkıp mutfağa yöneldi.Zülaller kalkmadan kahvaltıyı hazırlayayım diye düşünüyordu.Evin içinde mümkün olduğu kadar sessizce hareket etmeye devam ederek mutfağa girdi,Önce çayı koydu sonra buzdolabına yöneldi.Sırasıyla Zeytini Peyniri üç adet Yumurtayı Bal'ı ve iki tür Reçelli Vişne Çilek reçellerini.En sonda Domates ile Salatalığı çıkardı.Raftan da bardak ve tabakları alıp masaya koydu.Çekmeceden de kaşıkları ve bıçağı çıkardı masayı bir güzel düzenledi.Sıra ekmeğe gelmişti. Ekmekliğe baktı hiç ekmek kalmamıştı.Fırına yada bakkala gitmeli ekmek almalıydı.Hem ne kadar uzakta olabilirdi ki.Mutlaka yakınlarında bir tane vardır diye düşündü.olabildiğince sessiz olarak odasına döndü.Üstünü değiştirdi.Artık dışarı çıkmaya hazırdı.
                   Ayakkabılıktan ayakkabısını ve evin anahtarlarını cebine koyup.Sessizce ve yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktı.Gene sessizce kapıyı kapatacaktı ki arkasından hafifçe bir ses duydu.
                  ''Günaydın Pınar''  Pınar arkasından gelen sese döndü.Ona seslenen Timur du.
                  ''Günaydın Timur''
                  ''Erkencisin Hayırdır Pınar''
                  '' Yaaa Aslında sana denk geldiğim iyi oldu biliyormusun Timur. Ekmek almaya çıkmıştım''
                  Sözünü yeni bitirmiş fırının nerede olduğunu soracaktı ki Timur
                  ''Bende'' dedi ve ekledi
                  '' Sen içeri gir ben iki dakikada alır gelirim''
                  ''Yok olmaz beraber gidelim.bende yerlerini öğrenmiş olurum hem''
                  ''Peki nasıl istersen Pınar''
                   Sokak kapısını sessizce açıp.Dışarı çıktılar. Timur Pınara gidecekleri yönü göstererek
                   ''Buradan hemen aka sokağımızda fırın var'' dedi
                   Beraber yürümeye başladılar Timur Cevher dedeyi merak ediyordu. Önce onu sordu.Gece başka bir rahatsızlanma olup olmadığını da merak ediyordu. Her iki sorusuna da olumlu yanıt alınca.Havadan sudan konuşup fırına geldiler.Fırına girerken Günaydın Hayırlı işler bol kazançlar faslından sonra. Timur üç Pınar iki ekmek istedi.Fırıncı genç bayan Ekmeklerin sıcak olması dolayısıyla önce bir kağıda sonra fırının poşetine koydu.Pınar hesabı ödeyecekti ki. Timur
                 '' Hey arkadaş burası İzmir,Burada yanındaki bayana hesap ödeten adamı adam diye saymazlar.Hem senin paran burada geçmez.''Fırıncı bayan da Timur'u tanıyordu herhalde ki oda onaylamadan edemedi
                '' Doğru söylüyor sizin paranız burada geçmez''
                Pınar bu konuşmaya gülümsemesiyle yanıt verdi
                '' Öyle olsun bakalım'' dedi. Timur hesabı ödedi ve iyi günler dileyerek beraberce evin yolunu tuttular.
                Kapının önüne kadar gene sohbet ede ede gelmişlerdi.Dış kapıyı açıp içeri girdiler ve içeride birbirleriyle tekrar görüşme dileklerini iletip Pınar kendi kapısına Timur da üst kata yöneldi.
                Pınar kapıyı açıp içeri girdi.Mutfağa yöneliyordu ki Onu Zülal karşıladı.
                '' Neredeydin seni göremeyince merak ettim''
                '' Evde ekmek kalmadığını görünce fırına gideyim dedim.Şansıma kapıda Timur'a denk geldim.beraberce fırına gidip ekmekleri aldık.Aldık derken bana parasını ödetmedi uyuz herif'' dedi
                Pınar manidar manidar bakıp
               '' Uyuz herif... O kadar çabuk kaynaştınız yani''
               '' Eh valla yalan yok Timur sıcakkanlı ve hoş sohbet biri çıktı''
               '' Eminim öyledir.''dedi muzipliğinden vaz geçmiyerek
               '' Hadi ben herşeyi çıkardıydım zaten sofrayı hazırlayalım beraberce'' dedi Pınar
               Az sonra ekmekler dilimlenmiş çay demlenmiş sofra hazırlığı bitmişti.Sıra büyükbabanın uyanmasını beklemekteydi Pınar
               '' Uyandıralım mı Zülal''
               Pınar duvardaki saate baktı saat 06.29 du
              '' Birazdan yanıtını alırsın''dedi Saat 06.30 göstermişti ki içeriden Büyükbabanın sesi geldi.
              '' Zülalllllll''
              '' Geldim Büyükbaba geldim'' sonra Pınara dönüp
              ''Pınarcım sen salona geçip üstü örtülü olan aynanın örtüsünü alıp yanındaki koltuğa koyarmısın''
              '' Elbette yaparım da... Neden,Ne oluyor''
              '' Merak etmeee. Birazdan sabah ziyafetimizi yaşayacağız'' dedi ve hızla büyükbabanın yanına gitti.Pınar Zülalin dediğini yapmış Aynanın örtüsünü alıp güzelce katlayıp yanındaki koltuğa koymuş Zülal le Büyükbabayı bekliyordu.Çok geçmeden ikisini de Lavobonun kapısından çıkıp salona girerken gördü.Zülal elinin işaret parmağını dudaklarına götürerek sus işaretini yaptı. Pınar şaşırmıştı ''Ne garip bir evdeyim ben yaaa'' diye aklından geçiyordu.
               Zülal Pınarın şaşkın bakışlarına aldırmadan.Ama arkadaşına gülümseyerek koltuğa oturmasını işaret etti.Pınar sessizce koltuğa oturdu.Zülal dedesini aynanın karşısına getirip bıraktı.
Pınar büyükbabanın hiç bu kadar yorgun ve bitkin görüneceğini tahmin etmemişti.Sanki bütün gece uyumamış,sokaklarda dolaşmış,birileriyle kavga etmiş ve aşırı şekilde bitkin ve yorgun eve dönmüş gibiydi büyükbaba.Şaşkınlığı iyice artmış ne olacağını bekliyordu merakla...
              Zülal dolabı açmış.Dolaptan büyükbabanın kemanını almış.Kılıfından çıkarmış büyük babanın eline vermişti.Aynı diğer sabahlarda yaptığı gibi ama bu sefer onlara şaşkın şaşkın bakan bir misafirleri de vardı.Arkadaşıyla konuşmuyor ama ona tatlı gülümsemesiyle merak etme sen mesajını vermeyi de ihmal etmiyordu.
             Büyükbaba kemanı eline aldı kısa bir akort yaptıktan sonra çeneliği olması gereken yerine koydu.Pınara dönüp sevgiyle baktıktan sonra aynasına dönüp.
            ''Senin için'' deyip yayını kemanın tellerine dokundurmaya ve çalmaya başladı.Salonu Kemanın tellerinden çıkan o ahenkli notalar doldurmuştu. Pınar şaşkınlıkla çaldıkça gençleşen büyükbabaya bakıyordu.Hiç onun bu kadar müthiş keman çalabileceğini aklının ucuna bile getirmemişti. Gözleri faltaşı gibi açılmış,gördüklerine ve duyduklarına inanamıyor gibiydi. Hiç bu kadar güzel keman çalanı görmemişti.Müziğin etkisinden mi Büyükbabanın gözlerindeki yaşları görmesinden midir bilinmez üçü da sessizce ağlıyorlardı.Pınar içinden'' Allahım ne olur bu sabah hiç bitmesin'' diyordu.Hiç bu kadar huzurlu ve mutlu olduğunu hissetmemişti.Bu sabahı tekrar tekrar yaşamak için her şeyi feda edebilirdi.İnşallah büyükbaba ve ailesi burada kalmasını kabul ederlerdi.
            Yarım saatin nasıl geçtiğini bile anlamamışlardı. Büyükbaba çalmayı hiç istemediği o son notayı gene çalmış ve kemanı ayaklarına doğru usulca indirmiş aynaya dönüp
           '' Beğendin mi'' sözünü gene her sabah ki gibi kullanmış.Zülal
           '' Beğendi büyükbaba beğendi'' diyerek büyükbabasına sarılmış Pınarda ne olduğunu anlamamasına rağmen.Çocuklar bir oyuna sonradan dahil olur da oyun onunda katılımıyla yeniden başlar misali.
           '' Kesinlikle beğenmiştir'' demesine engel olamadan gözyaşları içinde oda Büyükbaba'ya ve Pınara sarılır buldu kendini.Üçüde gözyaşlarına hakim olamıyorlardı. Zülal
           ''Hadi büyükbaba hep beraber kahvaltımızı yapalım'' dedi Aynaya dönüp
           '' Bize müsade edermisiniz'' diye aynayla konuşup.Teşekkürünüde edip üstünü örtme iznini de aldıktan sonra Pınara dönüp
           ''Pınacığım aynanın üstünü rica etsem örtermisin'' dedi Zülal .
            ''Tabi memnuniyetle'' yanıtını verdi Pınar.Zülal büyük babanın elinden kemanı ve yayı alıp kılıfına koydu ve usulca dolabına yerleştirdi.Pınarda aynanın üstünü örtmüştü Biri bir koluna diğeri öbür koluna girip mutfağa yöneldiler.Pınar büyükbabadaki değişikliğe gene inanamıyordu az önceki yorgun,yaşlı,bitkin,iki büklüm duran yaşlı adam gitmiş.Yerine genç bir delikanlı gelmiş gibiydi. Gençleşmiş ne yorgunluktan ne de iki büklüm olmasından eser kalmamıştı.''Allahım nasıl bir evdeyim bentüm bunlar nasıl olur'' diye içinden geçirmişti.Müthiş mutlu ve huzurlu hissediyordu kendini.Hem de daha önce hiç olmadığı kadar.
           Mutfağa girdiler sandalyelerine oturdular. Zülal çayları doldururken Büyükbaba Pınara dönüp            ''Günaydın Prenses iki'' dedi gülümseyerek sonra Torununa döndü
           '' Sana da günaydın Prenses bir'' dedi
          Gülüştüler.Çaylar masaya gelmiş afiyetle kahvaltılarını ediyorlardı.Sessizliği ilk büyükbaba bozdu
           ''Şunu asla unutmayın genç bayanlar'' İkisi de büyükbaya dikkatle bakmaya başlamışlardı
           ''Bazı aşk'lar aşka yaradır''
           İki genç bu sözü çok beğenmişler ama neden böyle bir şey söylediğine anlam verememişlerdi.
Büyük baba sözüne devam etti
            '' Siz siz olun yaranızı fazla derin ve büyük olmamasına özen göstermeye çalışın'' dedi sonra Pınara dönüp.
            '' Kızım sen yurtta kalıyorsun değil mi''
            '' Evet Cevher baba''
            '' Önce senden bana Zülal gibi bazen büyükbaba bazen dede demeni isterim olurmu güzel kızım'' dedi Pınar başıyla onaylayıp
           ''Peki büyükbaba zevkle'' dedi. Şimdi onunda bir dedesi vardı artık çok mutluydu çoook Büyükbaba sözüne devam etti. Zülalin konuşmasına fırsat vermeden
           '' Aile büyüklerinle konuşup onlarda onaylarsa bizimle yaşarmısın'' dedi Pınar da Zülal de kulaklarına ve duyduklarına inanamıyorlardı.Sanki gece ikisinin konuşmalarını duymuş gibiydi büyükbaba.Zülal bu soruyu dedesine sormak uygun ortam beklerken.Dedesi gene ondan önce davranıp ilk teklif eden olmuştu. Yoksa yoksa dedesi ermiş falan mıydı neydi... Pınar
            '' Ailem izin verirse.Seve seve yaşarım  Dedemmmmm'' deyip yaşlı adamın boynuna sarıldı.gene gözyaşlarını tutamıyordu.
            '' Bugün mutlaka aile büyüklerimle konuşacağım'' Büyükbaba ekledi
            '' İsterlerse gelip burayı da görebilirler onları da ağırlamaktan zevk duyarız.Değil mi?Prensesim''  deyip Zülale baktı. Zülal dudaklarında ki gülümsemeyle
            ''Harika olur büyükbaba harika''
            '' Seni çok seviyorum büyükbabacığım.İnan dün gece Pınara bunu ben sormuştum ve senle konuşmak için uygun zamanı bekliyordum.Çok sevinirim çokkkk''
            '' Öyleyse karar verildi değil mi Prensesler. Ailene söylemek ve onaylarını almakta sana kaldı artık Pınar kızım''
            '' Evet büyükbaba evet.İnşallah izin verirler,Dün akşam fazla emin değildim bundan ama bu sabah anladım ki benim yerim sizin yanınızmış.''
              Büyükbaba  sevinçle
            '' Hadi o zaman kahvaltınız yapın.Doğru okulunuza ve akşama güzel haberle gelin buraya'' Mutluluk ve huzur dolu bir şekilde kahvaltılarını bitirip okullarına gitmek için hazırlanmaya başladılar. Büyükbaba da salona geçmiş gözlüklerini takmış kitabını okumaya başlamıştı....            
               

          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder