19 Aralık 2015 Cumartesi

ADI AŞK BÖLÜM 1 PART 5

   Hayat her şeye izin verebilir ...
                                                             ya aşka...

                                                  Yüksel ŞEKER


                   ''Dedeeeeee biz çıkıyoruz''
                   ''Tamam kızım Allah zihin açıklığı versin.Kendinize dikkat edin ve akşama güzel haberlerle gelin''
                   İki arkadaş gülüştüler
                  ''İnşallah büyükbaba inşallah''
                  Zülal'le Pınar okula gidebilmek için evden çıkıp,Otobüs durağına doğru yürümeye başlamışlardı.Pınarın telefonu çaldı.Arayan Öner di. Pınar telefonu açtı telefonunu kulağına götürürken Zülale dönüp
                 ''Bizim kahramanlar geldi herhalde''
                  Zülal gülümsedi. Pınar telefonu kulağına götürüp
                 ''Efendim canım''
                 '' Aşkım  Muratla beraber duraktayız, sizi bekliyoruz''
                 '' Gördük sizi tatlım.Geliyoruz yanınıza''
                 Muratla,Öner de onları görmüş. Hızla yanlarına gidip ellerindeki yüklere yardımcı olmak amacıyla, müzik aletlerinin bulunduğu kılıfları,kendileri taşımak için ellerinden almışlardı.
                Birbirleriyle günaydınlaşma kısmını hallettikten sonra.Murat büyükbabayı sordu
                '' Nasıl oldu büyükbaba Zülal''
                '' Şu anda sizden daha zindedir emin olun'' diye şakayı patlattı Zülal.Sonra ciddileşip
                '' Şükür hayatım şükür şu anda durumu iyi.Her şey normale döndü.''
                İki genç bayan sevgililerinin kanatları altında koruma da gibiydiler,Birbirlerine sokulmuş vücutlarının sıcaklığını ve sevginin,aşkın yarattığı güven hissini yaşıyorlardı. Pınar
                '' Biliyormusunuz ne oldu''
                 Öner'' Ha ha biliyoruz biliyoruz,Bilmez olurmuyuz''diye kafasını töbe töbe der gibi sallayıp konuşmasına devam etti.
                 ''Nereden bileceğiz aşkım ya.Sen söylemezsen''
                Gülüşmelerin ardından Zülal
                ''Büyükbabam Pınarın da bizimle,bizim evde yaşamasını istedi.Tabi Pınarın ailesi izin verirse''
                ''Güzel olur valla'' dedi Murat Bu fikri beğenmişti
                ''Harika olur güzel olur da laf mı yani Murat''diye ekledi Öner. Pınara bakıp
                ''Annenler ne diyor bu fikre,görüştün mü onlarla''
                '' Yooo daha görüşmedim,ders arasında Zülalle buluşur Annemlere telefon açar.Durumu güzelce izah eder.anlatırız''
                ''Tamam o zaman derslerimiz bitti mi Takıntı cafe de buluşur sonucu bize de bildirirsiniz.Olur mu ?'' Pınar
                '' Elbette Murat. Tabi ki,Güzel olur. Ders çıkışı Takıntı cafe de buluşalım.''
                Onlar konuşurken,binecekleri otobüste durağa yanaşmıştı.Hemde otobüs şaşılacak derecede boş gelmişti.Zülal
                '' Oooooo bugün şanslı günümüzdeyiz anlaşılan.Baksanıza otobüste oturacak yer bile var.Bugün her şey güzel olacak Allah'ın izniyle.''
                Sevgililer gülüşerek otobüse binip,boş koltuklara yerleştiler.Az sonra bu Otobüsün neden boş geldiği anlaşıldı.Onlar Otobüste buldukları boş koltuğa otururken. Otobüsün yanından aynı yöne giden,ağzına kadar tıka basa dolu diğer Otobüs geçmişti.Bir iki durak sonra bindikleri otobüste tıka basa dolmuş,diğer otobüs duraklarını inecek yoksa es geçmeye başlamışlardı.
                Otobüs kampüsün önündeki durağa yanaşınca.Dördü de diğer öğrencilerle beraber otobüsten inmiş,Otobüsteki öğrencilerin aşağı inmesiyle,Otobüs nerdeyse bomboş kalmıştı.Genç aşıklar diğer öğrencilerle beraber kampüse girdiler.Akşam ders çıkışı buluşmak üzere okudukları Fakülte binasına gidebilmek için birbirlerinden ayrıldılar.Pınarla Zülal Aynı fakültede okudukları için beraber gidiyorlardı.Zülalle Pınar Fakülte içinde hemen hemen her ders sonrası buluşuyorlardı.Gene de Pınarın ailesine telefon etmek için birbirleriyle iki saat sonra buluşmak için randevulaştılar.İki saat sonra Pınar ailesini arayacak ve durumu onlarla konuşacaktı.Birbirlerine '' İyi dersler canım'' dedikten sonra sınıflarına yöneldiler
               Her ikisi içinde o iki saat geçmek bilmemişti,Ellerinden geldiğince kendilerini derse vermeye çalışıyor ama akılları Pınarın ailesi ile yapacağı telefonda olduğu için bunda pek başarılı olamıyorlardı.İçten içe dua'lar okuyup Pınarın anne ve babasının Pınara izin vermelerini diliyorlardı.
               En nihayet o iki saat geçmiş kızlar heyecanla buluşmuşlardı,her hallerinden heyecanlı oldukları belli oluyordu. Zülal
               '' Hadi Pınar,zamanı geldi.Ara anneni''
                Pınar ellerinin titremesine engel olmaya çalışarak.Bir yandan telefona bir yandan Zülale bakarak
               '' Söylemesi yapmasından daha kolay tabi,Nede olsa arayacak benim.Değil mi ?''
               İki arkadaş birbirlerine gülüşerek baktı. Zülal yani der gibi başını yana doğru hafifçe eğip
               ''Hadi ara artık.İçimden bir ses onaylayacaklarını söylüyor''
               ''İnşallah'' deyip,derin bir nefes aldı Pınar
               ''Yaa Allah bismillahhh'' deyip.Annesinin telefon numaralarını tuşlamaya başladı.Telefon az sonra çalmaya başlamıştı.İkisinde de heyecan son haddine ulaşmıştı.Birbirlerinin kalp atışlarını duyar gibi oluyorlardı.Telefon çalıyor ama karşıdan açan olmuyordu.Pınar''İşlerimi var acaba''diye aklından  geçirirken. Karşıdan telefon açıldı.Annesi heyecan ve merakla.
              '' Kızım,Prensesim.Hayırdır inşallah bir şey mi oldu.Sen bu saatte bizi aramazdın.Telaşlandırdın beni.Ne oldu kuzum''
              '' Annemmmmm Telaşlanma annem telaşlanma bir şey yok.Bir şey yok derken kötü bir şey yok yani Anneciğim''
              '' Ohhh şükür Rabbime. Sen bu saatte arayınca elim ayağım boşaldı.''
              ''Anne ben seni neden aradım biliyormusun''
              '' Nerden bileyim a güzel kızım''
              '' Hani dün akşam Zülal'lerde kalabilmem için izin vermiştiniz ya''
              '' Evet canım verdiydik.Hayırdır bir şey mi oldu orada,Çatlatma insanı meraktan.Ne söyleyeceksen söyle''
              '' Anne dün akşam her şey harikaydı'' Bunları söylerken.aklından akşam büyükbabaya olanları anlatmayı uygun görmemişti Pınar.Eğer anlatırsa Zülaller de kalmasına izin vermeyebileceklerini düşünmüştü.
              '' Zülalin dedesi de harika biri.Hem biliyormusun anne, Büyükbaba da benim gibi Keman çalıyor.Görsen gözlerine inanamazsın,Harika çalıyor üstelik''
              '' Sevindim kızım sevinmesine de bu aramanın Zülalin dedesiyle ne alakası var,onu anlamadım''
             '' Annem biliyorsun sizden çok fazla şey isteyen bir kız değilim''
             '' Bunu bana söylemene gerek yok prensesim.İnsan kızını tanımaz mı''
             '' Ama şimdi sizden bir şey isteyeceğim''
             '' Neymiş o,çıkar ağzındaki baklayı bakalım.Merak ettim.''
             '' Anne yanıt vermeden önce beni iyice dinle ve sözümü kesme lütfen olur mu''
             '' Peki kızım.Seni dinliyorum''
             ''Dün akşam Zülallerde kaldık ya''
             '' Eeee''
             ''Hani önce dinleyecektin''
              ''Tamam tamam seni dinliyorum kuzum''
              ''Akşam o kadar güzel di ki her şey,Kendimi uzun zamandır hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim.Sanki arkadaşımın evinde değil de,Kendi evimde gibiydim.Sımsıcak ve mis gibi tıpkı bizim oturduğumuz evimiz gibi kokan bir ev. Ve müthiş bir dede,pardon yanlış söyledim Dedemmm''
              Anne can kulağıyla kızını dinliyordu.Onu hiç bu kadar mutlu  görmemişti.Sanki kaybolan bir parçasını bulmuştu kızı.
             '' Anne,Annemmm ne olur bana hayır deme şimdi söyleyeceklerim için.İnan bunu çoookkk istiyorum.Hem yalnız ben değil Zülal de dedesi de istiyor.Dün akşam içimizden bir şeyler birbirimize aktı anne.Evimde, olmam gereken yerdeymişim gibi hissettim. İzniniz olursa ben okul bitene kadar Zülallerde yaşamak istiyorum''
              Anne şaşkın
             '' Kızım heyecanını ve mutluluğunu hissettim ama Onlar içinde zor olmayacak mı''?
             '' Anne bu teklifi Büyükbabam ve Kardeşim Zülal yaptı''
             '' Ne diyeceğimi bilemedim kızım.İyice düşündüğüne eminim ama zor olacak biliyorsun sende.Hadi ben onay verdim diyelim ya baban onay vermezse''
              '' Annemmm onun için seni önce aradım ya...Sen onay verirsen Babamın altından girer üstünden çıkar iznini alırsın''
             ''Hay benim deli kızım.Tamam Babanla konuşup seni ararız yarın''
             '' Ne olur Anne yarına bırakmayın,Burada heyecandan ölürüm valla.Derslerime de kendimi veremem bak. Ne olur şimdi hemen konuş ve bana haber ver olur mu? Tatlı ciciş,şeker annem benim''
             '' Bak ya oradan yağlamayı da unutmuyor,çirkin şey... Tamam şimdi babanın yanına gidiyorum en kısa zamanda seni ararım''
               '' Annem seni çok seviyorum''
               '' Bende seni kuzummmm bende seni.Hadi görüşürüz ben babana gideyim''
               ''Sen annelerin en güzeli,en tatlısı en akıllısısın''
               '' Tamam tamam deli kız kes artık yağlamayı.Hadi kendine iyi bak Zülal de yanındadır şimdi senin''
               '' Evet anne yanımda oda heyecanla vereceğin yanıtı bekliyor''
               '' Tahmin ediyorum ona da selam söyle.Onunda gözlerinden öpüyorum,Hadi görüşürüz ben mümkün olan en kısa zamanda ararım sizi''
              Pınar gülen gözlerle Zülale döndü.Birbirlerine sarıldılar.Telefonun açık olduğunu unutmuştu Pınar
            '' Konuşacak Zülal.Konuşacak babamla.Çok mutluyum çok''
             Telefondan Annenin sesi duyulur
            '' O kadar çabuk sevinmeyin deli kızlar.Daha henüz konuşmadım babanla kızım''
            Annesinin sesindeki muzipliği anlamıştı Pınar Zülalin elini sevinçle sıktı
             ''Oldu bu iş oldu Zülal''
            İki arkadaş mutlulukla birbirlerine tekrar sarıldılar.Annesinin telefonun öbür ucunda olduğunu gene unutmuştu Pınar
             '' Deli kızım benim deli''diye seslendi telefonun öbür ucundan Pınarın annesi
            Pınar telefonun ucundaki sesi duymuş mutlu bir mahcubiyet yaşamıştı,Daha şimdiden mutluluktan ayakları yere değmiyor gibiydi.Annesi ne yapar eder hallederdi bu konuyu Pınar annesini çok iyi tanıyordu tabi babasını da.Daha önceden,babasının annesine hayır diyebildiğini hiç duymamıştı.Pınar telefonu kulağına götürüp
            ''Annem Zülal de ellerinden ve yanaklarından öpüyor senin'' deyip.Arkadaşına bakmış ve arkadaşının başıyla verdiği evet onayını almayı unutmamıştı.
            Zülal ''Çok çok öpüyorum Melis teyzeciğim,Nurettin amcama da selam ediyorum''
            '' Aleyküm selam.seve seve iletirim Nurettin amcana güzel kızım.Sende dedene selam söylemeyi unutma olur mu birtanem''
            Zülal '' Unutmam Melis Teyzem unutmam.Sağolasın''  
             Pınar'' Derse gireceğiz Anne kapatmamız lazım şimdi,Burada güzel haberini bekliyoruz senden anne Zülalle ikimiz.Babamı da öp benim için olur mu ve sizi çok sevdiğimi asla unutmayın''
              ''Biliyoruz deli kız biliyoz.Hadi size iyi dersler Allah zihin açıklığı versin'' deyip telefonu kapattı.
               İki arkadaş mutlulukla birbirlerine bir kez daha sarılıp sınıflarına yöneldiler..
               Gün boyunca  her ikisi de heyecanla evden gelecek haberi bekliyor,her ders bitimi bir araya geliyor,durum hakkında bilgi alış verişi yapıyorlardı.Birbirlerine bakıp
               ''Biz arasak mı'' sorusunu soruyor.Sonra beklemeye karar veriyorlardı.Pınar son dersine girecekti,Zülalin ise bu dersten sonra bir dersi daha vardı. Ders bitimi Takıntı cafe de buluşacak en az bir saat daha bekliyeceklerdi.Öyle karar almışlardı.eğer o saate kadar telefon gelmezse,mecburen herkes kendi evinin yolunu tutacaktı.O ilk mutluluklarından eser kalmamış gibiydi.Her geçen saat onları olumsuza biraz daha yaklaştırıyor,Zaman ilerledikçe umutları iyiden iyiye azalıyordu ki.Pınarın telefonu çaldı.Her ikisi de heyecanla çalan telefonun ekranına baktı arayan Pınarın babasıydı.Pınar elleri heyecandan titreyerek telefonu açtı
              ''Alo Babacım,Nasılsın,iyimisin.Seni ve annemi çok özledim''
              '' Bizde seni özledik prensesim.Nasipse bu hafta sonu yanına gelmeyi düşünüyoruz zaten''
             Babasının konuşma tarzı Pınarı biraz üzmüş.İçini bir korku kaplamasına neden olmuştu.Galiba izin vermeyeceklerdi Zülaller de kalmasına yada hafta sonu gelip büyükbaba ile konuşup öyle karar vereceklerdi. Telefonun öbür ucunda ki baba konuşmasına devam etti
              '' Annen burada tam iki saattir dil döküp durdu bana.Enine boyuna Senin Zülaller de kalma olayını her şeyi konuşmaya çalıştık.Onun için sana telefonu biraz geç açmak zorunda kaldık''
             ''Olsun babacığım,önemli değil.Biz burada Züllalle birlikte,sabırla sizin telefon açmanızı bekledik.Sorun yok yani babacığım.Can kulağıyla seni dinliyorum babacığım''
             Hem Pınarın hem de Zülalin heyecandan elleri ayakları titriyordu .Taş kesilmiş can kulağıyla telefondaki sesi duymaya çalışıyordu ikisi de Zülal de telefonun kulaklığına kulağını yanaştırmış,iki arkadaş baş başa vermiş,telefondaki konuşmaya kilitlenmişlerdi
             Baba kısa kesmeye çalışarak
             '' Şimdi senin orada heyecanla yanıtımızı beklediğini biliyorum. Tabi Zülalin de telefonun dibinde olduğunu da''
             İki arkadaş birbirlerine hem gülümseyerek hemde heyecan içinde baktılar.Baba daha fazla kızları bekletmek istemiyordu aldıkları kararı açıklama zamanıydı.Telefonun ucundaki baba yavaş, kısık ve üzgün bir ses tonunu takınarak
            '' Kızım biz annele düşündük taşındık...''
            Pınar babbasının sesindeki hüznü anlamış,Korkuyla içinden''izin vermeyecekler galiba'' diye geçiriyordu ki.Baba son sözünü ses tonunu değiştirerek vermişti.
           '' Sana Zülaller de kalman için izin veriyoruz''
           İki arkadaşta okulda olduklarını unutup,sevinç çığlıklarını koparmışlardı.Telefonun ucundaki babasına
           '' Seni seviyorum babacığım,sizi seviyorum babacım,annecim. Çok seviyorum çok.Milyon kere öpüyorum sizi''
           Baba telefonun öbür ucundan kızının sevinç naralarının bitmesini bekledi.Sonra eski ses tonunu takınarak.
          '' Yalnızzzz'' diye telefondaki konuşmasını devam ettirdi
          İki arkadaş sevinmeyi bırakıp telefona döndüler.Baba konuşmasına devam etti
          '' Hafta sonu gelip Büyükbaba ile de konuşacağız.Onun çok rahatsız olduğunu anlarsak.Sen gene yurduna dönersin. O yüzden senden önce yurt müdürünü aradım ve senin için hafta sonuna kadar izin aldım''
          '' Babam sen harikasın''
          '' Hadi şimdi dersinize bakalım.Annende bizde sizleri öpüyoruz'' dedi ve telefonu kapattı
          Mutluluktan uçuyor gibiydiler.O sevinçle derslerine girdiler.Akşam olmasını bu haberi bir an önce sevdikleriyle.sonra da büyükbaba ile paylaşmak için can atıyorlardı...
           Pınarın dersi bitmiş.Bu güzel haberi diğer arkadaşlarıyla paylaşmak için Takıntı cafenin yolunu tutmuştu.Zülal de bir ders sonra yanlarında olurdu.Sonra programlarını yaparlardı. Pınar cafe ye yaklaştığında Önerin bir masada yalnız oturmadığını yanında iki adamın daha bulunduğunu gördü.Önce okuldan arkadaşlarıdır diye önemsemedi.Mutluluktan ağzı kulaklarında bir an önce Önere haberi vermeyi planlıyordu çünkü.Onlara yaklaştıkça Öner le oturanların okuldan öğrenci arkadaşları olmadıklarını anlamıştı.''Kim acaba bunlar'' diye aklından geçirip,yürümesini hızlandırdı.
          Öner de Pınarın geldiğini görmüştü.Masadakilere bir şeyler söyledi.Diğer ikisi bir süre bekledikten sonra masadan kalkıp,dışarıya doğru yürümeye başladılar. Kapıdan çıkarlarken Pınarla karşı karşıya geldiler ve hızla kapıdan çıkıp,az ötede park eden siyah bmw marka arabaya binmek üzere arabanın kapılarına  açmaya yöneldikleri anda Pınar birinin belindeki silahı fark etti.
          Önerin yanına gelip,birbirlerini yanaklardan öptükten sonra,Pınar dayanamayıp Önere sordu
          ''Kimdi o adamlar Öner''
          '' Eski iki arkadaş işte Pınar.Buralara yolları düşünce beni de ziyaret edip.görmek istemişler''
          '' Beni neden tanıştırmadın öyleyse''
          ''İstedim Pınar istemez olurmuyum.Senin geldiğini görünce,seni onlarla tanıştırmak istediğimi söyledim ama çok acil işleri varmış, izin isteyip gitmek zorunda kaldılar''
          '' Kusura bakma ama arkadaşlarında öküzmüş yani.Hadi tanışmak istemedin insan çıkarken bir selam verir bari madem söyledin geldiğimi''
          ''Utanmışlardır Pınar''
          ''Neyse biz kendimize dönelim'' dedi Pınar Önere silahtan hiç söz etmemeye karar vermişti nede olsa Sevgilisi önemli görseydi açıklardı..
           '' Tamam aşkım tamam önce ne içersin onu söyle''
           Garson da yanlarına gelmiş ,başlarında dikilmiş durmuştu zaten
           Pınar'' Ben bir nescafe alayım sütlü,yanına da sizin o tatlı kurabiyelerden iki tane rica edeyim''
           '' Hangisinden olsun efendim'' dedi garson
           '' Şu çikolata damlalı olanlarından''
           Garson Önere dönüp
           '' Siz de bir şeyler  alırmıydınız'' diye sordu.
           Öner '' Hadi bana da bir Nescafe getir.Yanında bir şey istemem''
           Garson masanın siparişlerini almış,yanlarından ayrılmıştı
           '' Eeeee aşkım seni dinliyorum.Ne oldu konuştun mu ev halkıyla''
           '' Konuştum konuştum ama Züllaler de gelsin öle anlatırım''
           '' Tamam gerçi ben ne olduğunu anladım ama genede bekleyelim bakalım''
           '' Akıllı sevgilim benim'' deyip Önerin yanağına bir öpücük kondurdu Pınar
           O kadar derin muhabbete dalmışlardı ki Muratla Zülalin yanlarına geldiğini bile fark edemediler
           '' Şuraya bak çifte kumrular aşklarından bizi bile fark etmediler'' dedi Zülal hafif bir taşlamayla.
           Öner ile Pınar arkadaşlarının geldiklerini görünce masadan kalktılar.Birbirleriyle kucaklaşıp masaya karşılıklı oturdular.Murat Önerin,Zülal de Pınarın karşısına gelecek şekilde.
            ''Eveeeet kızlar sizi dinliyoruz''dedi Murat
            '' Ne oldu ne karar çıktı evden dökülün bakalım. Gerçi halinize bakınca anlaşılıyor da.Şuraya bak Murat ikisininde ağzı kulaklarında'',diye tamamladı Öner
            '' Evet doğru tahmin ettiniz beyler.Ailem .Zülaller de kalmamı onayladı'' derken sevinçten kollarını hafifçe kaldırmış,Avucunu küçük bir tatlı sıkma ile sevincini belli etmeye çalışmıştı
             '' Hayırlı olsun.Sevindim'' dedi Murat ve ekledi
             '' Şimdi siz burada bizle oturmak değil bir an önce Pınarın kaldığı yurda gidip eşyaları alıp Zülale geçmek istersiniz''
             Bu sefer konuşma sırası Zülal de idi
             '' Akıllı tatlı anlayışlı sevgilim benim'' dedi Muradın yanağına kocamam bir öpücük kondurdu sonra eliyle Muradın yanağında oluşan ruj izini sildi.
             '' Hadi kalkalım o zaman'' dedi Öner ''bir şey içmek istemiyor iseniz bir an evvel yola koyulalım'' dedi Öner
             '' Ha ısmarlamaktan korktuğumu falan düşünmeyin ha.İsterseniz sabaha kadar çay kahve ne isterseniz  içebilirsiniz.Ben sadece fazla vakit kaybetmek istemiyeceğinizi düşünmüştüm''
              '' Haklısın,istemiyoruz'' dedi Zülal
              Öner garsona seslenip hesabı istediğini belirten hareketi yaptı.Garson işareti anlamış
              '' Hemen efendim '' deyip kasaya yönelmiş hesap pusulasını alıp bir tabağa koyup,masaya getirmişti. Murat hesaba elini uzattı ise de
              '' O kadar uzun boylu değil Murat efendi'' deyip. Hesabı Murattan önce alıp ödemeyi yaptı.
              '' Şimdi gidebiliriz'' dedi Öner
              Hep beraber masadan kalkmışlar dışarıya çıkıp Pınarın kaldığı yurda doğru yönelmişlerdi.
Kızların eşyaları gene Murat la Önerin ellerindeydi.
             Zülalin aklı bir an önce Pınarın eşyalarınI alıp Dedesinin yanına gidip mutlu haberi vermekteydi. Pınarın ise aklı belinde silah olan o iki adamda kalımıştı....
             '' Kimdi acaba onlar''.....
   

     
           
         
           
               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder