23 Aralık 2015 Çarşamba

ADI AŞK 2.BÖLÜM PART 2

Bazen yanlışı doğrudan çıkardın mı
                                        Elinde kocaman bir yalnızlık kalır.
                                                                       İşte o zaman anlarsın ki
                                                                                                AŞK EN BÜYÜK YIKICI OLABİLİR.
 
                                                                                                                                         Yüksel ŞEKER

                      İki arkadaş sanki sözleşmişler gibi aynı anda kalkmışlardı.Günlerden Cumaydı yarın Pınarın anne ve babası gelecek ve Pınarın Zülaller de kalma durumu netleşecekti. İkisi de yarının her şeyiyle güzel geçmesini diliyorlardı. Birbirlerine görünmez bir bağ ile bağlanmışlardı. Ama bugün Cuma idi ve yapılması gereken şeyler vardı.
                      İki arkadaş hemen görev bölümünü yaptılar.Pınar mutfağa ,Zülal de salona yöneldi. Az sonra günün başladığını belirten sesi de duydular.
                      ''Zülalllll''
                     Pınar büyükbabanın sesini duyunca.Gayri ihtiyari mutfaktaki duvar saatine baktı.Saat 06.30 du. Büyükbaba gene saatini şaşırmamıştı.Üstelik dün akşamdan alkollüydü.Pınar masayı hazırlamış.Çayı demlemiş ve büyükbabanın muhteşem konserini dinlemek için salondaki yerini almıştı.
                    Zülal de büyükbabasını hazırlamış.Aynanın karşısına getirip,Kemanını büyükbabanın ellerine tutuşturmuş.Pınarın yanına oturmuş.Büyük babayı dinlemeye hazırlanmıştı. Büyükbaba her sabahki gibi.muhteşem bir konser vermiş ve konserini gene gözyaşı içinde bitirmişti.
                    Az sonra kahvaltı masasında.kahvaltılarını yapıyorlarken.Pınar dayanamayıp kafasında ki soruyu sordu.Büyük babayı daha iyi tanımak istiyordu.
                    '' Büyükbaba keman çalmayı nerede öğrendin.''
                    Büyük baba yanıt vermemiş.Susmayı tercih etmişti.Sadece başını öne eğmiş ve tarif edilemez bir acı yaşamaya başlamıştı.Bu acıyı  Zülal de Pınar da hissetmiş ve Pınar o soruyu sorduğuna da soracağına da çoktan pişman olmuştu.Hay dili kopsaydı da o soruyu sormasaydı.
                  Pınar ''Özür dilerim büyükbaba,özür dilerim''
                  İki arkadaş masadan kalkıp büyükbabaya sarılmış,onun yaşadığı acıyı paylaşmaya çalışmışlardı.Bazı acılar yalnız yaşanmalıydı ve büyükbabanın acısı da sadece ona aitti.O paylaşmak istemedikçe. Büyükbaba kendini toparlanmış görünerek.
                  ''Hadi kızlar kahvaltınızı bitirin,sonra doğruca okulunuza bakalım'' dedi
                  Kızlar da kahvaltı yapma isteği falan kalmamıştı ama büyükbabayı daha fazla üzmemek için sandalyelerine dönüp zorla da olsa bir kaç lokma bir şeyler atıştırıp
                  ''Elhamdülillah'' diyerek masadan kalmışlardı.
                  Büyükbaba ''Kızlar siz masaya dokunmayın.Ben kaldırırım.Üstelik ben daha doymadım. Siz hazırlanıp okulunuza gidin bakalım.''
                   Az sonra kızlar okula gitmek için hazırlanmışlardı. Büyükbabanın yanaklarına bırakacakları ruj izini düşünmeden büyükbabanın biri bir yanağından diğeri öbür yanağından öpüp,bıraktıkları ruj izini elleriyle hafifçe sildikten sonra
                  ''Hayırlı Cumalar Büyükbabacığım'' deyip okulun yolunu tutmak için kapıyı açtılar.Kapıda onları Timur'lar bekliyordu sanki. Karşı karşıya kalmışlardı.
                   Timur '' Büyükbbaya hayırlı Cumalar demeye geldik'' dedi ve ekledi
                   '' Size de hayırlı Cumalar bayanlar''
                   Zülal le Pınar kenara çekilip onların içeri girmelerine izin verirken önce onların dileklerine yanıt vermiş ''sizlere de hayırlı cumalar beyler'' dedikten sonra Zülal büyükbasına da seslenip ''Büyükbaba Timurlar seni ziyarete gelmişler'' diye uyarmayı da ihmal etmedi.
                  Timurlar içeri Zülaller dışarı çıkmıştı.Pınar Zülale dönüp.
                  ''Bugün kendimi hiç affetmeyeceğim Büyükbabamı üzdüm'' dedi
                  Zülal boşta olan elini Pınarın omuzuna koyup.
                  '' Üzülme Pınarcığım inan bir zamanlar bende yapmıştım bunu.Dedem tam bir sır küpü ve o izin vermedikçe biz bu küpün içini göremeyiz. Ve inan nerede yada kimden öğrendiğini bende çok merak ediyorum.Çünkü onun eski bir sporcu olduğunu Spor ile ilgili eğitim aldığını.Hatta zamanında Beden eğitimi öğretmenliğini de yaptığını ve sonra birden her şeyi bıraktığını ama bunu neden yaptığını bilmiyorum.Babam la annemi de çok zorladım.Dedem  öyle bir susmuş ki bu suskunluğunu ne oğlu ne de kızı çözememiş.Herhalde neden bu kadar sustuğunu sadece rahmetli babaannem biliyordur''
               Pınar ''Bakarsın büyükbaba anlattıkça bizde o küpün içine girer O büyük sırrı çözeriz ve nasıl bu kadar güzel çalabildiğini hep beraber anlarız''
               ''İnşallah Pınar inşallah. O güne kadar sabırla beklemekten başka yapacağımız şey yok''
               Caddeye çıkmışlardı Muratla Öner her zaman ki gibi durakta onları bekliyorlardı.Kızların yanlarına gelip.Kızların ellerinde ki yükten kurtulmalarını sağlamayı unutmamışlardı.''Günaydın hayırlı cumalar'' söylevini yapıp hoş geldin faslını bitirdikten sonra zorla da olsa  bir otobüse inip okullarının önünde otobüsten inmişler. Akşam gene Takıntı cafe de buluşmak üzere Fakültelerine yönelmişlerdi.
                Kızlar hep yaptıkları gibi ders aralarında buluşuyor.Gerek dersle ilgili,gerek büyükbabayla ilgili gerekse  sevdikleriyle ilgili sohbetlerini ediyor ders vakti gelince derslerine dönüyorlar dı.
                Zülalin dersi erkenden bitmiş Takıntı cafe de hem sevgilisini hemde Pınarları beklemeye başlamıştı.Aklı gayri ihtiyari hem büyükbabasında hemde anne ve babasındaydı.Keşke bu hafta sonu onlarda gelse diye düşünüyordu.Çok özlemişti onları.Elini çantasına attı cep telefonunu çıkardı.Annesinin numarasını çevirdi.Madem göremiyordu hiç değilse seslerini duyardı.Telefonu bir iki çaldıktan sonra kapandı.Annesi de babası da hep böyle yapıyorlardı Zülal çaldırdığı zaman yanıt vermiyor,telefonu kapatıyor sonra kendileri dönüyorlardı.Gene öyle olmuş Annesi Zülali aramış ve derin güzel bir sohbete başlamışlardı.
               Garson yanına geldiğinde.Telefonla konuştuğunu işaret etmiş eliyle sonra söylerim sen sonra gel işaretini yapıp garsonu nazikçe geri göndermiş Annesiyle sohbetine devam etmişti.
               Pınarın da dersi bitmiş,Biran önce cafe ye gitmek için acele ediyordu.Fakültenin kapısından çıkınca dün akşam Önerin yanında gördüğü iki adamı biraz ötede birbirleriyle konuşuyorlarken gördü. Dün akşam onların yaptığı gibi yapıp yanlarından onları görmemiş gibi yapıp geçecekti ki.İçlerinden kirli sakallı olan Pınarı görmüş.
               '' Bir dakika bakarmısın'' diye Pınara seslenmişti
               Pınar '' Buyurun ne vardı''
               Kirli sakallı olan
               '' Bugün bütün gün telefonla Öneri aradık ulaşamadık.Telefonumuzu açmadı.''
               ''Derste olduğunuz anlara denk gelmişsinizdir.Şimdi ya cafe dedir yada cafeye gelmek üzeredir oraya bakın'' dedi
              '' Gerek yok'' dedi adam '' Biz söleyeceğimizi sana söyleyelim sen ona iletirsin''
             Pınar hem şaşırmış,hem de biraz ürkmüştü.Madem arkadaşlarıydı. Öner öyle demişti. Neden Önerin yanına gitmiyorlar da,Önere söyleyeceklerini ona söylemeye kalkıyorlardı.Sakinliğini korumaya çalışarak.
              ''Peki söyleyin o zaman. Ben Önere iletirim''
              Uzun saçlı iri yarı olan sözü devraldı.
              '' Bak bacı Önere deki. Biz aradığımız zaman mutlaka telefonumuzu açsın.Birde deki iki günü kaldı.Şu meseleyi halletsin.Yoksa ikinize de yazık olur''
              Pınar sinirlenmiş
             ''Ne diyorsun sen be'' diye bağıracaktı ki sözleri gırtlağında yapıştı kaldı.Adamlar arkalarını dönüp uzaklaşmış.Az ötede duran arabalarına binip gitmişlerdi bile.
              Pınarın eli ayağı boşalmış gibi oldu.Olduğu yere çöktü kaldı.Ne oluyordu öyle? Kimdi bu adamalar ? Öner nasıl bir şeye bulaşmıştı ? kafasının içinde bu sorular dönüp duruyordu.Yüzü kıpkırmızı olmuştu.Onun yere çöktüğünü gören diğer öğrenciler koşuşmuş.Pınarı kaldırmaya çalışıyorlardı.Yardıma gelenler
              ''İyimisin? Ambulans çağıralım mı?'' diye soruyorlardı.
              ''Pınar elleriyle gerek yok anlamında işaret yaptıktan sonra.
              '' Teşekkür ederim Biraz başım döndü sadece geçti. Sağolun şimdi iyiyim.'' dedi
              Onların yardımıyla ayağa kalktı.Tekrar teşekkür ederek hızla ve sinirle oradan ayrıldı.Bir an önce Önerin yanına gitmeli ve ne olduğunu öğrenmeliydi.
              Pınar Takıntı cafeye vardığında Zülal'in telefonla konuştuğunu gördü.Sessizce karşısına oturdu.Zülalin konuşmalarından Annesiyle konuştuğunu anlamıştı.Pınar Zülale annesine selamını söylemesini istemiş Zülal de başıyla onayladıktan sonra.Pınarın isteğini yere getirmişti. Zülal Pınarın kıpkırmızı olduğunu geldiği anda anlamış ve onu çok sinirli görmüştü.Telefon konuşmasını bitirmesi gerektiğini ve arkadaşının ona ihtiyacı olduğunu anlamış.Hemen annesine sonra görüşürüz Anneciğim deyip telefonu kapamış.Merakla Pınara dönmüştü.
               ''Ne oldu sana böyle kuzum.nedir bu halin''
               Pınar sinirle buraya gelirken yaşadıklarını Zülale anlattı.Zülal de şaşırmıştı.Gene de Önere kötü bir şey yakıştıramıyorlardı.Pınara dönüp.
               '' Pınarcığım korkulacak bir şey olduğunu sanmıyorum.Birazdan Öner gelir durumu sorar öğreniriz.Ama bak canım bir daha söylüyorum.Öner kötü bir şey yapabilecek çocuk değil.Ben buna inanıyorum''
               '' İnşallah Zülalciğim. Ben de Önerin kötü bir şeylere bulaştığına inanmak istemiyorum.Ama neden adamlar gelsin bizi tehdit eder gibi konuşsunlar ki''
                ''Bilemiyorum Pınarım,birazdan öğreniriz ama. Neredeyse gelirler''
                Zülal garsona iki çay getirmesini söyleyip.Erkek arkadaşlarını beklemeye başlamışlardı.Önce Murat ardından da İyi akşamlar diyerek Öner de masaya geldiler.Öner de Muratta kızlardaki değişikliği fark etmişler.Ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.Onlar da garsona birer çay söyleyip çaylarını yudumlamaya başladılar.
                Pınar '' Senden bir açıklama bekliyorum Öner''
                Öner şaşkın ''Ne açıklaması hayatım.Ne oluyor bir açıklarmısın önce''
                Pınar sinirli konuşmaya başladı
                '' Ben dün akşam bura da seni birileriyle oturuyor görmüştüm ya,Hani sen onlar için arkadaşım onlar beni görmeye gelmişlerdi demiştin ya''
                 Öner '' Evet öyle demiştim''
                 '' Senin o iki arkadaşın var ya o iki arkadaşın.Bugün ben okuldan çıkarken önümü kestiler ve sana iletmem için mesaj bıraktılar''
                Öner kıpkırmızı olmuştu ve oldukça sinirlenmişti.
                '' Sana bir şey yapmadılar ya Hay anasın avradını si.... lerim''
                Masadaki herkes bir şok daha yaşıyordu. Bugüne kadar Önerin hiç böyle konuştuğunu duymamışlardı.
                Murat '' Öner lütfen ağzını bozma.Önce kimlerle oturduğuna bak sonra bize neler döndüğünü ve neler olduğunu anlat lütfen'' sonra Pınara dönüp
               ''Ne dediler sana Pınar''
               Pınar '' Önere onlar aradığında telefonlarını mutlaka açmasını söylememi ve iki günü kaldığını o küçük meseleyi halletmesini yoksa ikimize de yazık olacağını söylediler.Benim yanıt vermemi bile beklemeden arabalarına binip gittiler.''
               Şimdi üçü de Önere dönmüş bir açıklama bekliyorlardı.
               '' Özür dilerim aşkım.Bunları yaşamanı istemezdim.Ama bana güven. Halledemiyeceğim bir sorun değil.Ben bunu halleder.Bu yaptıklarının hesabını da onlara sorarım''
               Pınar ''Neyi halledersin Öner.Ne oluyor? Neyle karşı karşıyayız? Neden anlatmıyorsun bize.''
               ''Lütfen bana güvenin.Zamanı geldiğinde anlatacağım size.Söz veriyorum ama inan aşkım sana bir şey olmasına asla izin vermem. Onu bırak sana zarar verecek bir şeyler yapmam.''
               Zülal '' Öner sen söylediğine inanıyormusun yaaa. Adamlar  Pınarı açıkça tehdit etmişler ve sen açıklama ya zahmet bile etmiyorsun.Madem öyle diyorsun.Bu adamları bizden özellikle Pınardan uzak tut''
               Pınar  sinirle ''Peki Öner senin dediğin gibi olsun''sonra Zülale dönüp.
               '' Hadi Zülal kalk biz gidelim'' Önere dönüp
               '' Sende o sorunun neyse hallet Öner.Sonra benim yanıma gel tabi ne olduğunu anlatacaksan öyle gel.O güne kadar senle görüşmeyeceğim.''
               Sinirle masadan kalktı.Murat Önere '' Sen ne yaptın arkadaş ya der gibi bakıp.Kızlarla beraber masadan kalktı.geride
               '' Hassiktir yaa''diye söylenen Öneri bırakarak.
               Kimse konuşmuyordu.Ortalığı derin bir sessizlik kaplamış,Otobüse binip evlerinin oraya gelinceye kadar hiç biri konuşmamışlardı. Sanki biri gelmiş her şeyin güzel olmasını sağlayan sihirli değneği ellerinden almıştı. Zülalin evlerinin önüne geldiklerinde sessizliği Murat bozdu.
               '' Ben Önere güveniyorum iki gün içinde o sorun neyse halledecek ve sonra bize her şeyi anlatmak için gelecektir.Bizler de boşuna sinirlenip kaygılandığımızı anlayacağız''
               Pınar '' Umarım dediğin gibi olur Murat.Hadi iyi akşamlar sana'' deyip Zülal le Muradı baş başa bıraktı. Murat sevgilisinin elini tutup dudaklarına götürdükten sonra
                '' Öner halledecektir aşkım göreceksin''
                Zülal '' Biliyorum aşkım halledeceğini de Pınar la arasında oluşan bu durumu nasıl halledecek onu bilmiyorum.Çok büyük bir duvar yıktı.Şimdi o duvarı örmek eskisinden çok ama çok daha zor olacak''
                '' Biliyorum aşkım.Umarım hallederler'' dedi Murat
               Pınar '' Biliyormusun dedem ne der''
               '' Ne der aşkım''
               ''Aşk arada imtihan ister der galiba onun ne demek istediğini  şimdi daha iyi anladım''
.              Murat'' Vay gerçekten güzel ve doğru söz aşkım. Bakalım bizim imtihanımız nasıl olacak.Umarım altından kalkamıyacağımız sorular sormaz bize''
              Zülal ''Umarım aşkım. Hadi iyi akşamlar. Sende evine git bende Pınarın yanına döneyim.Şuan her zamankinden çok ihtiyacı var bana.''
              '' Haklısın aşkım.Hadi hayırlı akşamlar ve Pınara söyle lütfen .Her şey güzel olacak''de
              Zülal Murattan ayrılmış içeri girmişti.Kapının eşiğinde Pınar onu bekliyordu.Zülal kapıyı yavaşça kapattı.Arkadaşına kollarını açtı.Pınar kendini Zülalin kollarına bırakmış Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı.Zülal arkadaşını teselli etmeye çalışıyordu.
              '' Geçecek hayatım.Bunlar da geçecek' ve inanıyorum her şey güzel olacak''
              Büyükbaba kapının ardındaki ağlaşmaları duymuş.Ne olduğunu anlamak için kapının oraya gelmiş.Kızların birbirlerine sarıldığını Pınarın Hüngür hüngür Zülalin ise sessizce göz yaşı döktüğünü görmüştü. Onların yanına yaklaştı ve olanca yumuşak sesiyle.
             '' Hadi geçin içeriye bakayım öncelikle.Yuvanıza geldiniz burada kimseye kötü bir şey olamaz.'' deyip kızları kanepeye oturtmuş kendide karşılarına geçip.
             '' Benim güzel kızlarımı üzüp ağlamalarına neden olan şey nedir anlatın bakalım bir büyükbabanıza'' dedi
             Pınarın ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuş konuşacak mecali kalmamıştı. Zülal devreye girdi.
            Büyükbaba bugün okulda.......


             
             

 
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder