6 Nisan 2016 Çarşamba

ADI AŞK BÖLÜM ALTI PART 1

           Büyük baba ve Nurettin bey akşam olup eve döndüklerinde. Oğulcanın okul işleri halledilmiş. Evin içinde uyuyabilmek için gerekli kadar yatak getirtilmiş. Geçici de olsa  bu sorunlar ortadan kaldırılmıştı. Geriye ileriye yönelik yapılması gereken hamleler kalmıştı. Anıl, Zülal ve Pınar'ı okuldan almaya gitmiş. Evdeki herkes onların bir an önce eve gelmesini bekliyordu.
            Anıl Kızı Zülalin okulunun çıkış kapısının önüne gelmiş kızını ve yeğenini ve götürmek için arabasına yaslanmış bekliyordu. Zülal ve Pınar okulun içinde buluşmuş Murat ve Timur ile buluşmaya gidiyorlardı. Okul kapısına yaklaşınca Zülal babasının onları beklediğini gördü. Babasına onu gördüğünü belirtmek için el salladı.
            '' Babam gelmiş''
            '' Evet gördüm hayırdır neden geldi acaba''
            '' Bizi almak içindir herhalde başka bir şeyde varsa öğreniriz zaten''
            '' Evet kesinlikle. Hadi bekletmeyelim fazla. Murat ile Timur'a da haber vermemiz lazım ki bizi beklemesinler.''
            ''Hallederiz Pınarcığım''
            Yürüyüşlerini hızlandırarak Anıl'ın yanına geldiler.
            '' Baba... Hayırdır bizi almak için mi geldin. Gerek yoktu biz gelirdik eve''
            '' Biliyorum kızımda durumlar biraz değişti bundan sonra bir süre sıra ile sizi okula biz getirip biz götüreceğiz''
            '' Aaa neden ki Anıl amca''
            Zülal '' Amca değil artık alış Dayı diyeceksin bundan sonra''
            '' Amannn ağız alışkanlığı işte Zülal Ağzımdan öyle çıkıverdi'' Gülüştüler.
            Anıl '' Arkadaşlarınız nerede''
            '' Baba genelde ilerde ki kafeteryada buluşuyoruz onlarla''
            '' Tamam oraya gidelim o zaman onları da alır yolda konuşuruz''
            '' Peki babacığım. Nasıl istersen''
            Pınar'' Arayalım o zaman oradalar sa dışarı çıksınlar yoldan alalım''
            Zülal '' İyi düşündün öyle yapalım''
            Zülal Muradı Pınar da Timur'u arayıp bilgi verdi. Az sonra araba ile ikisininde yanına gelmişlerdi Timur öne Murat Pınar ve Zülal arabanın arkasına oturmuşlardı. Murat yolda ineceği için öne Timur oturmuştu. Yola çıktıklarında Anıl konuşmaya başladı.
            '' Çocuklar bir süre sizi okuldan alıp bırakmayı sıra ile bir gün ben bir gün Nurettin yapacağız. Biliyorum biraz sizin özgürlüğünüze ve hayatınıza kısıtlama gibi gelecek bu davranışımız ama buna mecburuz. Bu sabah siz kızlar evden ayrıldıktan sonra eve polis geldi. Büyük babayı tutukladılar sadece onu değil Mehmet amca ve ekibini de''
            '' Ne ! Ne diyorsun sen baba''
            '' Dedem tutuklandı mı gerçekten dayı''
            '' Şimdilik telaş edilecek bir durum yok kızlar önce tutuklandılar devreye Babamın avukatları girince acil olarak mahkemeye çıkardılar ve delil yetersizliğinden yargılama işleri tutuksuz olarak devam edecek şekilde  serbest bırakıldılar. Bizlere de durumu olduğu gibi anlattı dedeniz. Sizlerin burada koruma altında olduğunuzu biliyoruz ama maalesef şu an o korumalar saf dışı kalmış durumda yani anlayacağınız şu anda kısmende olsa profesyonel koruma yönünden savunmasızsınız''
           Timur '' Bizler de varız Anıl amca''
           '' Biliyorum Timur  o yüzden kısmen ve profesyonel olarak dedim zaten. İkinizin de elinizden geleni yapacağınızdan zerre kadar şüphemiz yok örneğini yaşamışız zaten yanılıyor muyum''
           Pınar sevgi dolu olarak gözlerini Timur'a dikerek
           '' Hayır dayıcığım aynen dediğin gibi yaşadık''
           Timur arkasını dönerek Pınar'ın gözleri ile buluştu.
           '' Gene olsa gene yaparım bir saniye bile düşünmem''
           Murat '' Kesinlikle bende''
           Anıl '' Biliyorum çocuklar ikiniz de bunu yapacak yüreğe sahipsiniz. Ama beraber sağlıklı şekilde dolaşmak ve yaşamak var iken neden birileriniz vurulmak zorunda kalsın ki. Sizlerin hiç birinizin bu olayla ilgili en ufak bir suçunuz yok. O yüzden  bu konuda en ufak zarar görmeden kurtulmamız lazım
          Murat '' Öylede olacak ba.. Anıl bey amca''
          Zülal ve Pınar Murat'ın konuşmasının ardından birbirlerine bakarak gülümsediler. Murat kendini tutamasa ağzından Zülali babası için ona az daha baba diyecekti. Bu Zülal'inde aslında hoşuna gitmişti.
          '' Bende buna inanıyor ve öyle olmasını istiyorum oğlum''
          Timur '' Bizde biraz daha dikkatli olmamız gerekecek.''
          Kesinlikle öyle Timur. Mehmet amcanız yeni korumalar ayarlayıncaya kadar sizler birbirinizi daha çok kollamanız gerekecek. Hoş ayarlasa bile siz gene aynen devam edin. Bu işi hep beraber çözünceye kadar.anlaştı mı?''
          Murat '' Evet efendim anlaştık ve bizlerde öyle yapacağız. Şey ben burada durakta inebilirmiyim''
          '' Evlat evini tarif et bırakayım istersen''
          '' Teşekkür ederim ama hemen bir arka sokaktayım sizi de yolunuzdan alıkoymayayım. Nede olsa ev halkı da sizi merak ediyordur şimdi''
          '' Peki evlat kendine dikkat et. sabah buradan alırız seni''
          '' Ben giderdim efendim ya siz zahmet etmeseydiniz hiç''
          Zülal '' Bir tanem babamı duydun işte yarın sabah buradan alacağız seni''
          Murat kıpkırmızı olmuş konuşurken kekelemeye başlamıştı
          '' Pe pe pe peki ö ö  y öy öyle o   olsun''
          Arabanın içindekiler gülüşmeye başladılar
          Anıl '' Hadi iyi akşamlar evlat. Sabah buraya yaklaşırlarken seni ararlar sen ona göre çıkarsın. Tamam mı ?''
          '' Ta ta ta tamam Ba ba ba babacığım''
          Murat ağzından kaçan sözleri duymuş başını öne eğerek '' iyi akşamlar'' demiş ve kaçar gibi hızla arabanın yanından ayrılmıştı. Anıl kızlara dönerek
         '' Ne dedi o bana babacığım mı dedi''
         Zülal '' Evet baba öyle dedi''
         '' Galiba buna alışmam gerekecek''
         '' Evet baba''
         '' Hay Allah ya''
         Pınar '' Ne oldu dayıcığım''
         '' Yok bir şey kızım. Sadece çok kızacağımı sanırdım ama hoşuma gitti''
         Hep beraber gülüştüler. Zülal'inde babasının Murat'ı beğendiğinin ve damat adayı olarak kabul ettiğinin belirtisiydi bunlar.Bu yüzden o herkesten daha mutlu bir konuma gelmişti. Tabiri caiz ise ağzı kulaklarına gelmişti. Zaten babasının tepkisini öğrenmek için bilerek sevdiği çocuğa bir tanem demişti.
         Az sonra eve varmışlardı. Eve girdiklerinde herkes özellikle bayanlar onları ayakta karşılamış ve içeri girdikleri gibi çocuklarına sımsıkı sarılmışlardı.  
         Pınar '' İyiyiz anne  iyiyiz, merak etmeyin. Geldik işte''
         Melis ''Sizin için söylemesi kolay tabi. Merak edenler sizler değilsiniz''
         Sıla '' Melis'ciğim  onlar da anne olunca hak verecekler bize elbet. Annemler ne kadar haklıymış ancak o zaman söleyebilecekler''
         Zülal '' Olur mu hiç öle şey anne Pınar sadece şaka yaptı sizlere''
         Pınar '' Annemmm bu kadar üzüleceğinizi bilseydim yapmazdım o şakayı. Nasıl bilmeyiz özellikle bu durumdayken''
         Büyük baba '' Hadi bayanlar kızlarımızı biraz da bizlere bırakın bakalım''
         Anıl '' Baba önce şu elimdeki yüklerden beni bir kurtarsınlar sonra ne yaparlarsa yapsınlar''
         Gülüştüler Zülal ile Pınar hemen Anıl'ın elindeki kendilerine ait eşyaları aldılar. yerlerine bırakmaya gittiler. Sonra dönüp büyük baba ve babalarıyla kucaklaşıp ellerinden öptüler.
          Büyük baba  '' Hadi bayanlar karnımız acıktı. Şu sofrayı kuralım da karnımızı bir güzel doyuralım.
          Melis '' Hadi o zaman kızlar siz üstünüzü falan değiştirin biz sofrayı hazırlayana kadar sonra kahvelerimizi siz hazırlarsınız.
          Pınar ''Tamam Anne''
          Zülal ve Pınar üstlerini değiştirmek için odalarına çekildiler. Melis ve Sıla ise sofrayı hazırlamaya başladılar. Erkekler salona geçmiş konuşmadan bayanları izliyorlardı. En nihayetinde sofralar kurulmuş yemekler yenilmiş. Sofra toparlanmış bulaşıklar halledilmiş kızların hazırladığı kahveler keyifle içiliyordu.
         Anıl içinden kahveleri içelim sonra ne yapacağımızı konuşalım diye düşünüyordu ama Zülal ve Pınar  tüm planını bozmuştu. İkisi de kahvelerini çabuk içmiş fincanlarını masaya bırakır bırakmaz dedelerinin yanına atlamışlardı bile
        Zülal '' Dede bu akşam da anlatacaksın değil mi?''
        Pınar '' Evet dedeciğim Anne annemle olan hikayenizi çok merak ediyorum. Hem böylece hiç görmediğim Anne annemi tanıma şansına sahip oluyorum''
         Melis '' Evet baba kızım haklı. Bende annemi tanımak senin sözlerinde ona olan hasretimi biraz olsun dindirmek istiyorum ''
         Anıl bira kızmıştı ama konuşulanları dinleyince kendine '' Galiba bu gece en iyisi bu'' olacak dedi ortamın biraz gevşemesi ve yumuşaması iyi gelebilirdi. Kaldı ki oda en az kızlar ve Melis kadar merak ediyordu. Nede olsa tanıdığını sandığı babasının hiç bilmediği yanını tanıma şansına sahip oluyordu. ''Evet baba lütfen anlat''
         Nurettin Bey ile Sıla da aynı düşünce içindeydiler katıldıkları ailenin hikayesini dileyerek daha iyi tanımış oluyorlardı.
         Sıla'' Kızlar sanırım dedeniz sizleri kıramayacak ve anlatacak ama önce sizler şu fincanları bir bulaşık makinesine  koyup gelin bakalım.
         Pınar'' Ben hallederim '' diyerek hızla kalktı fincaları topladı telvelerini su ile akıttıktan sonra bulaşık makinesine hızla yerleştirip büyük babanın yanında ki yerine attı kendini '' Bitti işte hazırız''
         Büyük baba başka kurtuluş olmadığını anlamıştı. Koltuğuna iyice yaslanıp derin bir iç geçirdikten sonra anlatmaya başladı.
         '' O gece Pınar ile sarmaş dolaş olarak beraber aynı yatakta uyuduğumuz ilk geceydi. Sabah kalktığımda beni kocaman bir sürpriz bekliyordu....
         İlk uyanan Pınar olmuştu. Yatağında dirsekleri üerinde doğrulmuş sevdiği erkeği uyurken seyrediyordu. Cevher sanki hissetmiş gibi gözlerin dudaklarında kocaman bir gülümseme ile açmış Kendisini seyreden aşkının sevgi dolu gözler ile kendini izlediğini görmüştü. Yataktan hızla hafifçe doğrulup Pınarı kendi üstüne çekti ve büyük bir Arzu ile öpüşmeye başladılar. Dakikalarca süren bu öpüşmeden sonra.Cevher '' Demek uyurken beni izlersin ha'' deyip yatakta hızla dönerek Pınarı altına aldı.
         Pınar '' İzlerim izlerim sana ne ''
         '' Görürsün sen izlemeyi şimdi''
         Bu sefer Cevher üste Pınar altta öpüşmeye başlamışlardı. Pınar öpüşmeler sonunda Cevher'i hafifçe iteleyerek üstünden atmış şimdi şimdi yan yana yatakta yatıyorlardı. Cevher kolunu sevdiği kızın boynunun altına atmış Pınar da buna uyarak kafasını sevdiği adamın göğüsüne  dayamıştı. Cevher sevdiği kızın saçlarını kokluyor okşuyordu. ''Keşke hiç bitmese bu gece''
        Pınar başını sevgilisinin göğsünden ayırmadan onun yüzüne döndü. Ellerini sevdiği adamın saçlarına götürüp Tıpkı sevdiği adamın yaptığı gibi saçlarını okşamaya başlamıştı.
        '' Seni seviyorum aşkım. Hemde sensiz yaşayamayacak kadar''
        '' Bende seni çok seviyorum ve lütfen öyle söyleme biz bizden önceki aşıklar gibi olmayacağız. Onlar birleşemediler ama biz birleşeceğiz ve mutlu bir yaşam sürüp çocuklarımızı büyüteceğiz''
        '' İnşallah aşkım inşallah. Ama şimdi kalk bu sabah yapacağımız çok işimiz var''
        '' Yaa neymiş o işler''
        '' Kalkarsan görürsün'' diyerek yataktan fırladı ve keman kutusunu eline alıp kemanını çıkardı.
        '' Anladım bana keman konseri vereceksin ''
        '' Hayır bilemedin aşkım''
        '' Eee keman çalmayacaksan neden  o kemanı eline aldın''
        '' Sen çalacaksın''
        Cevher gözlerini hayretle faltaşı gibi açarak '' Ben mi?''
        '' Evet sen ne var bunda bu kadar şaşıracak''
        '' Şey aşkım yok yokta ben keman çalmasını bilmem ki ''
        '' Evet bilmiyorsun ama öğrenmeye başlayacaksın. Hadi kalk ilk dersin başlıyor''
        '' Sen ciddisin''
        '' Elbette hadi koca tembel kaldır şu yataktan kıçını da buraya gel''
        Cevher yataktan kalktı sevgilisinin yanına gitti. Pınar kemanı Cevherin boynuna yerleştirdi.
        '' Aşkım bak bu boynuna yerleştirdiğim kısmına çenelik derler kemanın sapına da tuşe notalar buradadır. Fixler gördüğün akort vidalarıdır. Akort kulakları ile beraber kemanı akort etmekte kullanılırlar. Şunlara eşik derler tellerin seviyesini ayarlarlar  şu s şeklinde gördüğün boşluklara da f  delikleri denir ses oradan çıkar ve en son parçamızda bu yay buna da Arşe denir ve kemandan ses çıkarmaya yarar''
         Galiba anladım şimdi ben bu arşeyi bu kemanın tellerine sürterek bu f deliklerinden ses çıkartacağım yani''
         '' Evet aşkım aynen öyle yapacaksın ama yayı o tellere dokundururken kimi zaman en çok sevdiğin kişeye dokunur gibi nazikçe ve onu incitmeden dokunduracak bazense o senin elinden kaçmak kurtulmak istiyormuş ve sen onun kaçmasına izin vermiyormuş gibi yumuşak sağlam ve o hızla kurtulmak sense kaçmasına kurtulmasına izin vermemek için hızla hareket ediyormuş gibi seri ve güçlü dokunduracaksın ama asla zarar vermeyecek şekilde''
         '' Aşkım bunun dersinin böyle verildiğine emin misin''
         '' Aslında böyle verilmez ama konu sevdiğin adam olunca aynen ders böyle verilir''
         Cevher kemanın çeneliğini boynundan çekerek  kemanı aşağıya indirdi boşta kalan kolu ve eli ile sevgilisinin boynundan yakalayıp kendine çekip yumuşacık bir şekilde dudaklarını onun dudakları ile birleştirdi. '' O zaman ben senin en seveceğin tek öğrencin olacağım''
         '' İlk ve tek aşkım.İlk ve tek''
        Cevher kemanın çeneliğini boyuna oturttu yayı eline aldı.Tam çalmaya başlayacaktı ki bir an durdu sevdiği kadının gözlerinin içine bakarak '' ama ben notaları bilmiyorum''
         '' Şimdi notaları umursama aşkım. Onlara hiç dokunma bile, sadece yayı tellerde doğru olarak  gezdirmeye öğreneceksin bugün''
         '' Anladım deneyeyim bakayım'' Yayı kemanın tellerinin üstüne koydu önce yukarı ve sonra aşağıya sürterek yayı hareket ettirdi. Ortalığı uyumsuz ahengsiz kapı gıcırtısına benzeyen bir ses kaplamıştı. Hemen kemanı boynundan çekti sevdiği kadına merak dolu gözler ile baktı.
         '' Kötü değil mi ?''
         Pınar gülmeye başladı. '' Hayır aşkım hiç te değil üstelik ilk çalmana rağmen harika bile. Ben Anne annemin mekanı cennet olsun kemanı elime ilk tutturduğunda ilk okul dördüncü sınıfındaydım ve o çal bakalım dediğinde ben kemanın telini koparmıştım''
          '' Kızdı mı sana? teli kopardığın için''
          '' Hayır aşkım o ne bana ne ablama asla kızmazdı.''
          '' Ne yaptı peki?''
          '' Kemanı elimden aldı sakince kopan kemanın telini değiştirdi akortunu ayarladı bana geri verdi ve bana bu yayı bu tellere dokundururken en çok sevdiğin kişiye dokundurur gibi nazik ve şefkatle dokundur dedi''
          Cevher şaka ile karışık '' Eee hani öyle öğretilmezdi bak nenen bile sana öyle öğretmiş''
          Pınar Cevherin muzipliğini anlamış ama bozuntuya vermeden '' Ama aşkım sana söyledim di konu en sevdiğin kişiler olunca böyle öğretiyorsun diye''
          '' Biliyorum aşkım şaka yaptıydım''
          '' Ben de senin şaka yaptığını biliyordum zaten deli''
          '' Eee sen ne yaptın tabi ikinci dokunuşunu anne anneni düşünerek yaptın değil mi''
          '' Hayır seni düşünerek yaptım. Seni ilk gördüğüm anda sevmiştim.''
          '' Beni hani o çöp kurusu gibi zayıf tipsiz olan çocuğu yani''
          '' Evet büyüyünce ne kadar yakışıklı olacağını tahmin etmiştim''
          '' Tatlı yalancı seni''
          '' Gerçekten öyle aşkım ilerisi için elbette yalandı ama seni ilk gördüğümde içim ısınmıştı sana belki çöp gibi zayıfdın ama başka bir şey vardı sende. Evet kabul ediyorum önce çocukça sevdim seni ama sonra o sevgi büyüdü büyüdü ve kocaman bir aşka dönüştü. Hemde sensiz asla yaşayamayacak kadar''
           '' Biliyormusun aşkım seni ilk gördüğüm zaman bile gözlerimi senden alamamıştım. Hep senin yanında olmak için bahaneler yaratıyordum. Sana yakın olmak,sana dokunmak ve sesini duymak hayattaki tek amacım gibiydi. Evet belki ilk başta benim ki de çocukça idi, bizler büyürken aşkımda büyümüş beni hiç kurtulmak istemediğim girdabına almıştı''
          ''Hala o girdaptamısın''
          '' Evet ama tek farkı var''
          '' Neymiş o fark''
          '' O girdabın içinde en çok sevdiğim birik aşkım la beraberim''
          '' Kim miş o şanslı kız bakalım?''
          Cevher sevdiği kızı belinden yakaladı kendine çekti ve
          '' Bu kainatta bu gözlerin görüp görebileceği en güzel en harika kız ''
          '' O kız be'' sözünü bitiremedi sevdiği adamın dudakları sözünü tamamlamasına engel olmuştu. Oda o dudaklara teslim olmayı tercih etti konu aşk olunca söze hacet yoktu. tüm sözler yok olabilirdi.
Dudakları birbirinden ayrıldığında geriye birbirine bakan istekli buğulu gözler kalmıştı. Akşamı ikisi de iple çekmeye başlamışlardı şimdiden . Pınar sevdiği adamın kollarından sıyrılarak
          '' Hop hop bey efendi beni öyle sık sık öperek derslerden kurtulamazsın hadi bakalım bir daha çal''
          Cevher sevgilisinin sözünü gülerek tuttu '' Tamam tamam anlaşıldı kurtuluş yok senden'' Çeneliğini boynuna yerleştirdi Yayı kemanın tellerinin  üstüne yerleştirdi avaşça çalmaya başladı. Çıkan ses fena değildi bu sefer ama gene de çok kötüydü.
          '' Tamam aşkım şimdi yayı tutan elini gevşek bırak''
          Cevher denileni yaptı elini gevşek bıraktı. Pınar elini sevdiği adamın yayı tutan eliin üstüne koydu. ''Elini bana bırak aşkım''
         '' Yalnız elim değil kalbimde ellerinde hatunum''
         '' Deli''
         '' Ama senin delin''
         '' Evet her şeyi ile yalnız benim olan delim''
         '' Seni seviyorum nefesimin nedeni''
         '' Bende seni seviyorum yaşamımın nedeni''
         Şimdi kemanın telleri üstünde iki aşığın elleri birlikte geziniyordu. Ses iyice düzelmişti Pınar bir eli ile de notalara dokunmaya başladı. Artık çıkan ses bir gürültü olmaktan çıkmış, bir müziğe bir ahenge bürünmüştü. İkisi de tüm ruhları ile o müziğin notalarında kendilerini kaybetmişlerdi. Müzik onları almış bulutların ötesinde bir geziye çıkarmıştı hiç inmek istemedikleri bir noktaya varmışlardı ikisi de gözlerini kapatmış birlikte olmanın hazzını yaşıyorlardı.
         Sihri kapının çalınma sesi bozmuştu. ikisi de gözlerini açtı ve ikisinde de göz yaşı gözlerinden süzülüyordu.Birbirlerine baktılar ve sımsıkı sarıldılar hiç bırakmak istememecesine''
         '' Çocuklar adi geç kalacağız kahvaltıya inelim sonra çıkacağız''
         Pınar '' Tamam hocam geliyoruz''
         İkisi de apar topar hazırlanıp kahvaltı salonuna indiler. Kahvaltılarını yaptılar sonra tekrar odalarına dönüp duşlarını alıp hazırlandılar artık o büyük güne nerede ise hazırlardı. Cevher Kemanı kılıfına koydu  Sevdiği kadına baktı. Müthiş güzeldi. Pınar sevdiği adama baktı çok yakışıklıydı. İkisi de akıllarından geçenleri anlamış gibiydiler birbirlerine bakıp gülümsediler.
          ''Çocuklar hazır mısınız'' diye dışarıdan seslendi Sadettin hoca
          Cevher '' Hazırız hocam geliyoruz.'' Sevdiği kadına döndü bu akşam herkesi etkileyeceğin muhteşem bir akşam olacak.''
          '' Bu akşamda bundan önceki akşamlarda da hatta gündüzle de de hep senin için çaldım başkası umurumda bile değil ben senin için varım ve yalnız seni düşünerek senin için çalarım. Bundan sonrada senin olmadığın hiç bir yerde bu kemanı çalmayacağım''
          '' O zaman bende hep yanında olacağım ve çalmayı bir an önce öğrenip seninle beraber çalacağım''
          '' Hadi çıkalım adamım''
          '' Hadi çıkalım kadınım''
          Odadan dışarıda kendilerini bekleyen hocalarının yanına çıktılar hep beraber aşağıda kendilerini bekleyen arabaya doğru yöneldiler. Şoför onların geldiğini görünce nazikçe selam vererek arabanın arka kapısını açtı önce Pınar ardından da Cevher arka koltuğa yerleşti şoför kapıyı nazikçe kapattı ve Sadettin hocanın binmesi için ön kapıyı açtı. Sadettin hoca da arabaya binince şoför kapıyı gene nazikçe kapatıp kendi de şoför nahaline geçti ve arabayı konserin verileceği yere doğru sürdü.
         Yaklaşık yarım saat kadar süren bir yolculuktan sonra konser salonuna gelmişlerdi Onları kapıda salonun başkanı  ve orkestranın şefi birlikte karşılamışlardı.
         * '' Hi My name is Gilberto I am president of the hall ''
            '' Mer aba ben Adriano Lombardi ben şef'' Bozuk ta yarım yamalak ta olsa şef nezaketini gösterip Türkçe öğrenmeye çalışmış ve kendini öyle tanıtmıştı
            Cevher konuşmaya başladı '' Grazie ''
            Pınar '' Grazie capacuoca  e presidente sala''
            Şef  ''Hoş gelmek Pınar anım buyrun'' diye içeri taktim etti onları El sıkışarak içeri girdiler
onlara bir oda tahsis edilmişti. Pınar ve Cevher odada hazırlanmaya çekilirken Sadettin hoca da ingilizce şef ile ve salonun başkanı ile konuşmaya başlamıştı. Sonra kapıyı çalarak içeri girdi
            '' Çocuklarım tüm orkestra hazırmış bir iki prova yapalım diyorlar bende senin adınasana sormadan olur dedim ama istersen kızım''
            '' Elbette olur hocam iyi de yapmışsınız hadi o zaman gidelim fazla bekletmeyelim insanları.''
 Hep berbar orkestranın yanına geçtiler . Pınar içeri girince bütün orkesta ayağa kalktı. Aslında hepsi kısmen de olsa şaşkındı hiç bu kadar genç birini beklemiyorlardı. Pınar hepsinin ayağa kaltığını görünce
           '' Grazie Grazie Si prega di sedersi, Grazie''
           Orkestra oturdu sadettin hoca şefin yanına gidip  son ayaramaları yaparken Cevher kendisine verilen bir sandalyeye oturmuş Hayran hayran sevdiği kadını seyrediyordu. Pınar kemanını çıkarmış akordunu hallediyordu az sonra herkes hazırdı. Şef çubuklarını eline almış Pınar'ı bekliyordu. Pınar başı ile hazırım işareti yapınca orkestra çalmaya başlamıştı. Şef çalma sırası Pına'a gelince  yüzünü Pınar'a dönmüştü Pınar ise sevdiği adama dönüp ''Senin için aşkım'' diyerek kemanını çalmaya başladı. Pınarın yeteneği tüm salondakileri kısa sürede etkilemişti. Orkestra artık çalmıyor hep beraber gökyüzünde notaları uçuşturuyorlar ve asla aşağıya inmek istemiyorlardı. İlk prova bittiğinde bütün ekip gene ayağa kalkmış çalgı aletlerine vurarak Pınar'ı kutluyorlardı. Şef yerinden ayrıldı Pınar'ın yanına geldi nazikçe elini tutup öperek '' Harikasin kizim'' dedi o bozuk Türkçe'si ile  Pınar utancından kızarmıştı '' Grazie şef grazie'' diyordu sonra orkestraya döndü kemanına vurarak oda orkestrayı alkışladı. Saygı ile hepsinin önünde eğilerek selam verip hızla sevdiği adamın kollarına attı kendini. Gözlerinden dokunsan yaş gelecekti ikisininde
          Pınar '' Hadi aşkım odaya gidelim.''
          ''Gidelim aşkım''
          Onlar odalarna çekilirken orkestradakiler kendi aralarında fısıldaşmaya başladılar birbirleri ile. Kimse kulaklarına ve gördüklerine inanamıyorlardı. Kız tek kelime ile mükemmeldi şimdiye kadar ki müzik geçmişlerinde böyle bir keman çalan görmemişlerdi. Şef herkese mola verdi. Müzik aletlerini orada bırakıp mola verdiler.
          Pınar ve Cevher odada birbirlerine sarılmış sessizce ağlıyorlardı.
          Pınar '' Çok mutluyum aşkım ve çok korkuyorum bu mutluluğumuz bir gün bitecek diye''
          '' Korkma aşkım hiç kimse hiç bir şey bizim mutluluğumuzu engelleyemez''
          '' Engelleyemez değil mi aşkım''
          '' Evet bir tanem kesinlikle evet''
          Sadettin hoca kapıyı çalarak içeri girmiş ti ''Harikaydın kızım'' diye onu tebrik ediyordu '' Tüm orkestrayı kendine hayran bıraktın''
          ''Teşekkür ederim hocam''
          '' Kızım programı anlatayım sana. Birazdan bir makyöz gelecek sana ve Cevhere biraz makyaş yapacaklar''
          '' Ne bana da mı''
          '' Evet evlat sana da''
          '' Yandık desenize''
          Gülüştüler. Sadettin bey devam etti.
          '' Önce bir basının önüne çıkacaksınız. Sizin fazla konuşmanıza gerek olmadığı bir şey olacak fotoğraflarınız çekilecek ve televizyon görüntünüz alınacak. Sonra adınıza verilen bir yemek davetine gideceğiz sonra ordadan da buraya dönüp bir prova daha yapıp akşamki konsere hazır hale geleceğiz''
           Pınar '' Bu hep böylemi olur hocam''
           '' Evet kızım hep böyle olur ve hep böyle de olacak''
            '' Tamam Cevher hep yanımda olsun da gerisi önemli değil''
            Az sonra makyöz geldi işine başladı önce Cevherin yanına geldi biraz fondötenle ışıkta yansıyacak yerleri kapattı işi çabuk bitmişti  Sonra Pınarı aldı aynanın karşısına geçti ve Pınara bakarak '' Non e necessario fare nulla per te che . Sei cosi bella '' dedi Pınar ne dediğini çat pat ta olsa anlamıştı ''Grazie Signora sei molta bella'' Gülüştüler. Makyöz biraz ruj biraz rimel allık ve fondöten ile Pınarın kusursuz güzelliğine güzellik katmıştı.Cevher makyaj bitince
           '' Vav tek kelimeyle harikasın. Seni kolumdan asla ayıramam ''
           '' Ne yani daha önce ayırırmıydın ''
           '' Asla nefesimi ne kadar ayırabilirsem ancak o kadar ayırabilirim seni kendimden''
           '' Delim benim. Seni seviyorum''
           '' Bende seni aşkım'' deyip Pınar kedine çekti tam öpecekti ki makyöz telaşla
           '' Nosignore no non ora'' deyip Pınarı kendine çekti.
            Hepsi birden gülüşmeye başladılar Makyöz
            ''Attendere che la notte''
           Pınar ''Ne dedi bu kadın
           ''Sanırım geceyi bekleyin dedi''
            İkisi de makyöze bakıp '' OK, aspettiamo''dediler. Gülüştüler
            Makyöz '' un bellissimo lo amano''
            Pınar Cevhere baktı ne dedi der gibi
            '' Çok güzel bir aşk bu dedi''
            Pınar '' Grazie signora
            Makyöz başı ile selam vererek odadan çıktı. Pınar ve Cevher de Sadettin hocanın seslenmesi ile odadan çıktılar önce basının önüne çıkıp beraber poz verdiler. Sonra oradan kendileri için düzenlenen yemeğe icabet ettiler '' Her şey mükemmel ayarlamıştı. Dünyanın dört bir yanında ünlü şefler müzik adamları merak ettikleri bu güzel genç bayanı izlemeye gelmişlerdi pek çok ünlüde bu davetin içindeydi Hatta roma belediye başkanı ve devlet bakanları bile içlerindeydi. Pınar zerafeti şıklığı ve güzelliği Cevher ise efendiliği ile hepsinden tam not almışlardı. Türk insanını olabildiğince iyi temsil ediyorlardı. Oradaki Türk gazetecilerin gözlerinden bu besbelliydi. Davette hazır bulunan büyük elçimiz bile yanlarına gelip kendilerini kutlamış ve teşekkür etmişti.
           Davetten sonra konser salonuna döndüler. Pınar yorgunluktan bir koltuğa bırakmıştı kendini.
           '' Çok yoruldum aşkım''
           '' Biliyorum istersen provayı iptal edelim dinlen''
           '' Olur mu öyle şey insanlar burada beni beklediler. Hadi gidelim de onlarda akşam için dinlenecek zaman bulsunlar''
          Pınar prova için hazır olduğunu bildirdi. Tüm orkestra bundan memnun olmuştu. Hem o harika kız ile bir daha çalmanın zevkini yaşayacaklardı hemde akşama kadar dinlenme fırsatları olacaktı. Gerçekten bu kız hem yetenekli hem akıllı hemde alicenaptı.
          Pınar ikinci provayı gene birbirlerini alkışlarla bitirmiş ve odasına dinlenmeye çekilmişti. Orada kendisine ayrılan bir divanda sevgilisinin koynunda dinlenmeye başladı. Bir iki saatlik kestirme ikisine de iyi gelmişti. Sadettin hoca kapıyı çalarak yanlarına geldi.
           '' Evet büyük gece için hazır mıyız bakalım''
           '' Evet hocam hazırız''
           Tamam o zaman.
           Pınar önce gece giyeceği elbisesini giydi. Cevherde kendisine verilen smokini giydi smokinin kuruğu ile çok komik görünüyordu. Pınar zor tuttu kendini.
           '' Gül gül rahat bırak kendini''
           '' Aşkımmm çok komik ama''
           '' Aslında öyle be '' ikisi de kahkahayı kopardılar. Giyinme işleri bitince makyöz kız selam vererek gene içeri girdi Pınarın makyajını tazeledi. Artık büyük saat gelmişti ağır ağır konser salnuna doğru yürümeye başladılar. Konser başkanı Cevher'i loca ya davet etti Pınar bunu nazikçe ret etti o yanımda kalacak  yoksa çalmam, çalamam anlamında tercüman eşliğinde konuştular Salon başkanı İtalyanca peki  anlamına gelen ''bene '' diyerek hemen konser alanında küçük bir düzenleme yaptı. Artık her şey hazırdı. Salon tıka basa doluydu. Pınar ve Cevher sahneye çıkar çıkmaz deklanşör ve  sesleri ve flaşlar ortalığı kapladı. Cevher oturacağı yere geçti Pınar seyirciye ve orkestrayaselam vererek yerini aldı kemanını çıkardı artık her şey bitmiş müziğin konuşma vakti gelmişti. Şef tahtasına vurdu ellerini havaya kaldırdı Pınar'a baktı Pınar hazırım anlamında başıyla işaret verdi şef orkestraya döndü ve müzik başladı. Pınar sevdiği adama bakıp '' Senin için aşkım'' dedi

   

                                                                                                                                        
                                 



           
  








     
       
   

       





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder