17 Nisan 2016 Pazar

AŞK ÖZÜR DİLEMEZ 6 PART 2

     

         Konser büyük bir başarı ile sonuçlanmıştı. Tüm seyirciler ayağa kalkmış Pınar'ı ayakta alkışlıyorlardı. Pınar selam vererek sahneden ayrılmış ama tam yirmi defa tekrar sahneye çıkıp selam vermek zorunda kalmıştı. Bu o zamana kadar görülmemiş bir olaydı ve belkide bir daha hiç görülmeyecek bir olaydı.Sadettin hoca gözleri gururdan yaş dolu olarak yanlarına gelmişti.
        Sadettin Hoca ''Pınar sevgili kızım seninle ne kadar gurur duysam azdır. Harikaydın''
        '' Teşekkür hocam başardık değil mi?''
        '' Sen tek başına başardın kızım''
        '' Hayır hocam hep beraber başardık''
        'Teşekkür ederim kızım bu onuru yaşattığın için hem bana hem ülkene''
        Pınar önce hocasına sonra sevdiği adama sıkıca sarıldı.Az sonra kapı sık sık çalınmaya başlamıştı. Her taraftan çiçekler kutlama mesajları geliyordu. İçerisi çiçeklerle dolup taşmaya başlamıştı. Büyük elçi elinde çiçekleri ve bir kağıt ile içeri girmek için izin istemiş ve içeri girmişti.
Büyük elçi içeri girdiğinde gözlerindeki gurur ve mutluluk  gözle görülecek kadar belliydi.
        '' Sizlere sayın Cumhur başkanımızın, ve sayın Başbakanımızın kutlama mesajlarını iletmek istiyorum ve küçük hanım size de şahsım ve ülkem adına çok çok teşekkür ederim hepimizi aşırı derce gururlandırdınız''
        '' Ülkemi başarı ile temsil edebildiysem ne mutlu bana sayın Büyük elçim''
       Melis  büyük babanın anlatmasının arasına dayanamayarak girmişti.
       '' Annem benim neler yapmış neler başarmış hiç birinden haberimiz olmadan büyüdük. Dede seni ömrümün sonuna kadar affetmeyeceğim''
      Nurettin Bey '' Annemiz ile ne kadar gurur duysak azmış''
      Pınar '' Dede demek sana keman çalmayı anne annem öğretti''
      '' Evet torunum yalnız öğretmedi bendeki keman onun o konserde ve ondan sonraki konserlerinde çaldığı keman''
      Zülal '' Ne güzel aşk yaşıyormuşsunuz dede. Ne olur devam et burada bitirme''
      '' Peki prensesim.devam edeyim. o gece bizim en özel ilk gecemizdi....
      Kutlamaları kabul edilmiş  ve dışarı çıkmaya hazırlanılıyordu ki  Salon başkanı yanlarına bir tercüman ile geldi. İtalya başbakanın da konserde olduğunu davete yetişemediği için özür dilediğini ve kendilerinin onuruna yarın bir akşam yemeği düzenlediğini ve davetini kabul etmelerini  rica ettiğini belirten bir davet mektubu verdi. ve konser için çok çok teşekkür ettiğini belirtti. ''Bir resminizin burada hep asılı olacağınızı bilmenizi isterim sevgili bay ve bayan  Cevher ve Pınar Yurdakul''
       Konser salonundan dışarı çıktıklarında kendilerini bir gazeteci ordusu bekliyordu. İyice karanlık  olan gece fotoğraf makinesinin flaş ışıkları ile aydınlanıyordu. Arabaya zar zor bine bildiler ve otellerine döndüler. Otelde konser salonundan farksız değildi. Cevher ve Pınar kol kola içeri girdiklerinde. Giriş lobisi insanların alkışları ile çınlıyordu. Herkes onlarla bir hatıra fotoğrafı çektirmeye çalışıyordu Hem Pınar hem Cevher hiç birini kırmadan resimler çekiliyorlardı. Yaklaşık bir saat süren bu hengameden sonra zorla odalarına attılar kendilerini ikisininde kulakları çınlıyordu. Yatağa üstlerini hiç değiştirmeden attılar kendilerini. Bir süre el ele tutuşarak hiç konuşmadan tavana baktılar. Sonra Pınar yüzünü Cevher'e döndü
         ''Yemeğe inmeyelim buraya isteyelim'' dedi
         '' Olur aşkım. acıktın mı''
         '' Hayır acıkmadım ama içecek bir şeyler olsa iyi olurdu''
         Cevher telefona sarıldı ve kendilerine içecek bir şeyler getirmelerini rica etti. Onların telefonuna  Türkçe bilen bir rsepsiyonist bakıyordu
         '' Hemen efendim derhal gönderiyorum''
         Az sonra kapı çalındı. Garson bir el arabası ile içeri girdi Masaya bir şampanya ve bir kaç ordövr ile çikolatalar  koymuşlardı. Tabi şişe bir buz kovasının içindeydi. Garson bardakları hazırladı içerisine patlatarak açtığı şampanyadan biraz koyup ikisine de ikram etti. İkram edilen şampanya gerçekten harikaydı. Tamam dediler başları ile garson şişeyi masaya bırakıp bahşiş bile beklemeden hızla odadan çıktı.
        Pınar ve Cevher üstlerine rahat bir şeyler giyip masayı yatağın yanına çektiler artık sakilik Cevher de idi Yatağın baş ucuna yastık destekleri yaparak bacaklarını uzatacak sırtlarını dik duracak bir şekilde ayarladılar Cevher bardakları doldurdu birini Pınar'a diğerini de kendine aldı. yatakta yüzleri birbirine dönük dizlerinin üzerilerinde duruyorlardı. Kollarını bir birinin içinden geçirerek ilk yudumlarını ''mutluluğumuza'' diyerek aldılar. Anıl masadaki çikolatalardan birini aldı önce Pınar'a sonra ısırttı sonra kendi ısırdı. Yatakta uzanarak içmeyi denemişler ama bunda başarılı olamayınca yatağın baş ucuna gelmişler orada içmeye başlamışlardı. Cevher bir müzik kanalıda bulmuştu beraber hem içiyorlar hemde müzik dinliyorlardı. Şişe yarılanmıştı. Cevher Pınarı kolundan tutup dansa kaldırdı.
           Gözleri birbirlerine bakarak dans ediyorlardı ellerinde kadehleri vardı Cevher Pınarın elindeki kadehi alıp masaya bıraktı. Sevdiği kızın belini yakalayıp kendine iyice çekti artık tek vücut gibi dans ediyorlardı. Gözleri ikisininde buğulanmış gibiydi, dudakları birleştiğinde. Öpüşmenin ardı arkası kesilmiyordu. Cevher Pınarın üstündekilerini çıkardı Pınarda Cevherin üstündekilerini çıkardı artık belden yukarısında Pınarın sütyeninden başka bir şey yoktu. Cevher ise yarı çıplaktı. Öpüşmeye devam ediyor durmak bilmiyorlardı. Cevher sevgilisinin boynuna inmiş her santimi öpücüklere boğuyordu. Pınarın elleri arkasına gitti ve sütyeninin kopçasını çözdü sütyenini çıkarıp kenara attı artık ikisi de yarı çıplaktı. Cevher bu gördüğü müthiş manzaraya karşı koyamamış önce elleri sonra dudakları sevdiği kızın göğüsleri ile buluşmuştu. Cevher sevgilisinin bacaklarını da kollarının üstüne alarak öpüşmelerini kesmeden Pınar'ı yatağa taşıyarak getirmişti. Nazikçe yatağa bıraktı. İkisi de birbirlerini deliler gibi arzuluyorlardı. ve artık ikisinde de filim kopmuştu. Ne zaman çırılçıplak kaldıklarını bile anlamadan sevişmenin en üst seviyesi olan cinsellikte bir birleriyle buluşmuşlar ve o gece defalarca zevkin nirvanasına beraber çıkarak biri bekaretini diğeri bakirliğini birbirlerine ikram etmişlerdi. Nefes nefes kalmış yataklarında sarmaş dolaş oturuyorlardı.
            '' Artık resmen benim kadınımsın''
            '' Sende benim erkeğim''
            ''Türkiye'ye gittiğimizde evlenelim hemen hatta beklememize bile gerek yok yarın burada büyük elçimiz kabul ederse hemen burada evlenelim. Nikahımızı o kıysın  sonra uygun bir zamanda ailelerimize söyleriz olur mu ''
            '' Harika olur resmen karı koca oluruz''
            '' Evet ve sen Pınar Yurdakul olursun''
            '' Evet çok isterim''
            '' O zaman sabah ilk işimiz büyük elçi ile görüşmek ve o kabul ederse uygun bir gelinlik kiralamak
            '' Gelinlik olmasa da olur hayatım''
            '' Olursa daha güzel olur ama aşkım''
            '' Evet öyle de''
            '' Biliyorum ailenin de olduğu bir oramda giymek istersin gelinliği. Aşkım istersen döndüğümüzde açalım konuyu ailelerimize biz okulun bitmesini beklemeyeceğiz diye hemen evlenmek istiyoruz diye. zaten nişanlı değil miyiz ''
            '' Olsun aşkım biz gene burada evlenelim eve gidince bu dediğini gene yaparız. Ben korkuyorum ve bu dünyadan göçeceksem senin karın olarak göç etmek istiyorum''
            '' Aşkım farkında mısın bilmiyorum ama bugünlerde çok doladı bu ölüm lafını ağzına''
            '' Biliyorum tatlım ama korkuyorum da ondan hepsi bu''
            '' Peki o zaman sabah planımızı gerçekleştiriyoruz böylece senin korkuna da bir son veriyoruz''
            '' Ama daha sabaha çok var ve ben seni istiyorum''
            '' İstediğin ben olayım her zerrem ile seninim''

             Sabah olduğunda yataklarında mışıl mışıl uyuyorlardı. İlk uyanan Cevher oldu. İlk baktığı da sevdiği kadın oldu yatakta dirseğinin üstüne yan dönüp yükselerek sevdiği kadını seyretmeye başladı.
'' Allah'ım bu muhteşem güzelliği bana gönderdiğin için teşekkür ederim'' boşta olan eli ile sevdiği kızın saçlarını okşamaya başladı.'' Seni çok seviyorum hem de çok'' Pınar gözlerini açmamıştı daha ağzından bir cümle döküldü '' Ben de seni çok seviyorum'' Cevher şaşırmıştı '' Uyanık mısın aşkım'' diye bir iki defa seslendi ise de Pınar' dan hiç yanıt gelmedi. Ya rüya görüyordu. yada Allah ona bir gerçeği göstermişti, ne kadar çok sevildiğini...
              Cevher sevdiği kadını uyurken seyretmeye doyamıyordu.On on beş dakika kadar onu seyrederken Pınar gözlerini açtı. Sevdiği adamın kendisini seyrettiğini görünce gülümseyerek                          '' Günaydın kocacığım''
             '' Günaydın karıcığım''
             '' Biliyor musun Cevher çok güzel bir rüya gördüm''
             '' Hayır olsun aşkım ne gördün rüyanda''
             '' Sen ile ben evlenmişiz ben bembeyaz bir gelinlik içindeydim. Sen ise dünkü kuyruklu smokinin içinde idin''
             '' E eee kalbim ne duruyoruz o zaman kalk rüyanı gerçekleştirelim. Bak smokin hala orada ben hazırım yani''
             '' Gerçekleştirecek miyiz yani''
             '' Evet aşkım. Hadi banyomuzu yapalım. Önce sen al istersen''
             '' Ya beraber alsak''
             '' Bak bu fena fikir değil hem bir de''
             '' Azgın boya doymadın yani''
             '' Ben sana doyamam ki''
             '' Bende kalk o zaman hadi ne bekliyoruz''
             El ele tutuşarak koşarcasına banyoya girdiler. Bir saat sonra banyodan üstlerinde bornozları ile çıktılar Pınar başına sarılı olan havlu ile iyicene saçlarını kurularken. Cevher yatağın kenarında oturan sevgilisinin arkasına geçti Pınar'ın başındaki havlu ile Pınar'ın saçlarını kurulamaya başladı. İyice kurulandığına inanınca tarağı eline aldı, sevdiği kızın saçlarını taramaya başladı. Aynadan da birbirlerine bakıyorlardı.
             '' Bak aşkım beni fazla şımartma yoksa her beraber banyomuzda senden bunu isterim''
             '' İstemene gerek yok ki. Ben zaten seve seve yaparım''
             '' Sen hayatımın en güzel kısmısın''
             '' Sense hayatımın tamamısın''
             '' Yaaaa seninki daha güzel oldu''
             '' Elbette öyle olacak benim sevgilim herkesten çok daha güzel de ondan''
             '' Uyuz''
             '' Gıcık''
             '' Deli, manyak''
             '' Bak bu olmadı işte''
             '' Neden aşkım alındın mı yoksa. Oysa ben..''
             '' Yooo aşkım yooo sadece her seferinde tek kelimelik seçiyordum sen iki tane seçtin. Hem anlaşmıştık seninle ben dei değil zır deliydim hani''
             '' Ama aşkım manyağın zırı olmuyor ki''
             '' Neden olmuyormuş delinin oluyor da manyağın neden olmasın. Bundan sonra aynı zamanda zır manyağım da ''
             '' Zır manyak bak şimdi harbi bu oldun''
             Gülüştüler. Cevher elindeki tarak ile Pınar'ın saçlarını iyice açmıştı ve üstelik bunu onun hiç canını yakmadan yapmıştı.
              Pınar ''banyoda duvarda asılı olan şeyin ne olduğunu biliyor musun Aşkım''
              '' Otellerde çok gördüm onu aşkım da ayıp olur diye kimseye soramadım. Cahil demesinler diye''
              '' Gel bakalım o zaman belki ne olduğunu anlarız''
              Beraber banyoya gittiler aynanın yanında asılı olan boru gibi şeye bakıyorlar ne olabileceğini düşünüyorlardı.
              Pınar '' Bak aşkım tutacak yerinde iki tane düğme var bunun''
              '' Sen bana ver elektrikli bir şey bu sen dışarı çık olur da çarparsa beni çarpsın''
              '' Asla olmaz anca beraber kanca beraber''
              '' Peki o zaman. Önce üsttekini açalım''
              '' Tamam hadi bas düğmeye''
              Cevher düğmeye basınca boru gibi olan yerinden bir ses ile hava gelmeye başladı.Elini oraya götürdü havanın önüne tuttu.
               '' Sıcak bu''
               '' Onu kapat ikincisine bas bakalım''
               Cevher denileni yaptı. İlkini kapattı ikincisini açtı. Hiç bir şey olmamıştı.
               '' Bir şey yok''
               '' O zaman ikisine birden bas bakalım yada önce birinciye sonra ikinciye bas istersen''
               '' Tamam aşkım''
               Cevher ilk düğmeye bastı sıcak hava gene çıkmaya başladı. Sonra ikinci düğmeye bastı hava daha hızlandı ve sıcaklığı biraz daha arttı''
               Pınar ''  Nedir acaba bu''
               ''Aşkım banyoda olduğuna göre banyo ile alakalı olmalı''
               Cevher konuşurken yanlışlıkla elini fazla yukarı kaldırmış sıcak hava pınarın yüzüne doğru vurmuş ve sıcak hava Pınar'ın saçlarını havalandırmıştı. Cevher saçların havalandığını görünce.
               '' Dön arkanı bakayım aşkım''
               Pınar denileni yaptı. Cevher makineyi pınarın saçlarına tuttu. Sıcak hava Pınarın saçlarına vurmaya başladı.
               '' Yakma yasın saçlarımı ha !''
               '' Yok aşkım biraz uzaktan tutuyorum saçlarına. Bak havayı tutuğum yerler kurudu bile''
               '' O zaman buna saç kurutma makinesi diyebiliriz yani''
               '' Bence diyorlardır bilem''
               '' Kapat aşkım tarağımı da getireyim   kuruturken tara bari''
               '' Tamam hadi git getir''
               Pınar tarağını da getirmişti. Cevher bir güzel sevdiği kızın saçlarını hem kuruttu hem taradı. Sonra hızla hazırlanıp aşağıya kahvaltı salonuna indiler. Sadettin hoca bir masa ya oturmuş elinde bir masa da yedi sekiz tane gazete onlara bakıyordu.
               Pınar ve Cevher '' Günaydın hocam''
               Sadettin hoca başını kaldırdı Pınar ve Cevher'i görünce
               '' Günaydın çocuklarım  gelin hadi. Bende bugünkü gazetelere bakıyordum. Hepsi sizden övgü ile bahsediyor ve pek çoğunda ilk sayfadasınız. Bakın''
               Pınar kendilerine uzatılan gazeteye bakınca küçük dilini yutacak gibi oldu.
               '' Ama bu gazete renkli''
               '' Evet Avrupa da ki gazeteler hep renklidir kızım''
               Pınar ilk defa kendini renkli bir resim olarak renkli bir fotoğraf olarak görüyordu.
               ''Bu gazetelerin hepsinden almalıyız ''
               '' Bunlar bizim zaten kızım. Bak koltuğa sizinkilerde orada''
               Cevher '' Hocam yoksa hepsini siz mi aldınız ''
               '' Hayır oğlum bunlar otelin bize hediyesi ve sizden bir ricaları da var''
               Cevher '' Rica ne demek hocam yeter ki yapabileceğimiz bir şey olsun değil mi aşkım?''
              '' Elbette bir tanem. Ne rica ediyorlar hocam''
              '' Sizin birer fotoğrafınızı çekmek istiyorlar bu fotoğrafı da hem kendi arşivlerinde hemde otelin tanıtımlarında kullanmak istiyorlar''
              '' Tamam hocam siz de uygun görüyorsanız''
              '' Elbette olur.''
              Sadettin hoca yan masada oturan tercümana seslendi.
              '' Onur bey lütfen kabul ettiğimizi söyler misiniz''sonra  onlara dönüp '' Madem kabul ettik kahvaltımızı yapalım çıkın side üstünüze güzel bir şeyler giyinin''
              '' Tamam hocam'' Hep beraber kahvaltıya oturmuş kahvaltılarını yaparken. Tercüman Onur yanında orta yaşlı hafifkel bir adam ve oldukça zarif görünen uzunca boylu kumral bir bayan ile yanlarına geldi.
               '' Sadettin hocam. Bu arkadaşları tanıtayım size. Bayanın ismi Ornella bey efendinin ise Carlo '' İsimlerini duyunca ikisi de tokalaşmak için ellerini uzattı. tokalaştılar.Onur Bey devam etti
              ''Carlo otelin fotğrafçısıdır resimleri o çekecek Ornella ise butiğin yöneticisidir elbiseleri o ayarlayacak''
              Cevher Pınar'a göz kırptı '' Tamam o zaman resimlerin birinde gelinlik ve damatlık ta olsa olur mu diye sorar mısın lütfen''
              Onur bey tercüme etti Cevher'in söylediklerini Ornella nın gözleri parladı  '' Grande grande''
             Onur Bey '' Anlamışsınızdır her halde harika  olur diyor''
             '' Peki sonra bir süreliğine o gelinlik ve damatlık bizde kalabilirmi diye de sorar mısın lütfen''
             Onur bey onuda tercüme etti aldığı yanıtı tercüme etti . '' Sizin bile olabilirmiş''
            Cevher '' Harika bu  Grande Ornella grande''
             Sadettin Hoca '' Çocuklar siz bir haltlar karıştırıyorsunuz galiba yanılıyor muyum?''
            '' Hayır hocam yanılmıyorsunuz. Biz bugün Pınar ile evlenmeye karar verdik''
            Onur beyde onların konuşmalarını italyancaya çevirerek Ornella ve Carlo ya aktarıyordu.
            Ornella '' Grande grande'' diye bağırmaya başladı. Carlonun da gözleindn ışıklar saçıyordu. Ornella Pınar'ın ve Cevher'in elinden tutup ''Venga con me'' diyordu. Onur Bey '' Kendisi ile gelmenizi istiyor'' diye tercüme etti.
             Hep beraber masadan kalkıp yürümeye başladılar. Ornella'nın bir eli Pınar'da bir eli Cevher'de yürüyerek otelin kuyumcu dükkanına getirdi. Adam ile konuştuktan sonra yüzükler ortaya çıkardı ve içlerinde en güzelini seçmelerini istedi .
            Cevher '' Sen seç aşkım''
             Pınar '' Nasılsa bir fotoğraf için seçeceğiz o zaman en güzeli ve en pahalısı olsun'' dedi ve iyice inceledikten sonra yüzükleri gösterdi. Kuyumcu ikisininde parmak ölçülerini aldı. ve iki saat içinde hazır olacaklarını Ornella'ya iletti Onur Bey de onlara tercüme etti.
            Cevher '' Demek iki saatimiz var.Hadi aşkım bizde hazırlanalım hemen iki saatte halledebilecekmiyiz bakalım''
            '' Neyi evlat''
            '' Evlenmek için gereken evrakları elbette hocam''
            '' Siz ciddisiniz''
            Pınar '' Elbette hocam siz benim Onur bey de kabul ederse Cevherin şahidi olur''
            Onur Bey '' Elbette şeref duyarım''
            Cevher '' O zaman hızla elçiliğe gidiyoruz''
            Onur bey konuşulanları Ornella'ya tercüme ediyordu. Ornella duydukları çok hoşuna gitmişti.Onur beye bir şeyler söyledi Onur Beyde tercüme eti
            '' Size bir araba tahsis ediyor kendisi ayrıca kendisi ve Carlo'nun da sizinle gelmelerini istiyormuş.''
            Pınar '' Tamam gelsinler''
            Hızla odalarına döndüler üstlerini değiştirdiler on beş dakika sonra her şey ve herkes hazırdı büyük elçiliğe yola koyuldular. Yirmi dakika kadar sonra büyük elçinin odasında konuşuyorlardı.
            Büyük elçi '' Bir saatte hazırlaya bilir miyiz ki evrakları Kütükleriniz nerede
            Cevher '' Benim İzmir''
            Pınar '' İstanbul sayın elçim''
            Büyük elçi'' Tamam o zaman hızlanalım ''
            Büyük elçi içeriye seslendi iki memur geldi istediklerini tek tek söyledi ve çok acil olmasını istedi''
            Cevher ve Pınar nüfus cüzdanlarını memurlara verdiler. Hızla hazırlıklara başlandı. Evraklar yetişmeyecekti teknoloji buna izin vermiyordu ancak yarın biterdi. Büyük elçi çözüm üretti.Telefonla iki ilin nüfus müdürlüğünü de aradı onay aldıktan sonra dönüp.
            '' Tamam her şey hazır ben burada defteri işletiyorum evraklar yarın geldiğinde biz buradaki işlemleri düzenler içine koyarız. Yarın bir uğrar imzalarınızı da atarsınız''
            Cevher '' Sayın elçim Nikahımızı siz kıyarmısınız''
            Büyük elçi '' Elbette ben kıyacağım benden başkası kıyamaz zaten sizin nikahınızı''
            Ornella Büyük elçi ile italyanca bir şeyler konuştu. Büyük elçi konuşması bitince yüzünü onlara döndü
            '' Bayan Ornella sizin için Otelin büyük salonunu ayarlatmış Nikahınızı orada kıymak istiyor. Ne dersiniz. İsterseniz burada da kıyabiliriz''
            Sadettin Bey '' Sayın büyük elçim sizce de uygunsa otelde olsun çünkü gelinlik damatlık ve yüzükler orada olacak''
             '' Peki o zaman ben hemen defteri hazırlatayım sizlerinde birer resminizi çekelim cüzdanınızı da hazırlatayım.''
             Carlo hemen çantasından bir fotoğraf makinesi çıkardı ve ikisininde resmini çekti. Sonra hızla kayboldu büyük elçi defterleri hazırlatırken onlar odada kahvelerini yudumluyorlardı Yarım saat kadar sonra Carlo elinde üçer tane resim ile geldi. resimleri Büyük elçiye verdi. Bir saat sonra her şey hazırlanmış hep beraber iki araba otelin yolunu tutmuşlardı.
             Otele vardıklarında bir bay ve bir bayan onları bekliyordu. Onlar gelir gelmez biri Cevher'i diğeri Pınar'ı almış önce butiğe götürmüşlerdi. Orada Pınar ve Cevher'in resim için giyecekleri ve damatlık ve gelinliklerini beğenmişler sonra ikisi de kuaför salonuna alınıp hazırlanmalarına devam etmişlerdi. bunların hepsi üç saat içinde olmuştu. Önce Cevher'i otel çalışanlarının ve misafirlerinin alkışları arasında Büyük salona almışlar ve bir odaya götürmüşlerdi. Az sonrada dışarıdaki çılgınca alkışlardan anlaşılacağı gibi Pınar da gelinliği ile Büyük salona doğru yürümeye başlamıştı. Pınar Cevherin bulunduğu odaya girince Cevher gözlerini sevdiği kadından alamamıştı.
            '' Aman tanrım ben bir melek ile evleniyorum''
            '' Güzel olmuşmuyum''
            '' Biri güzelliği tarif etmeye çalışsa laf ile değil senin resmini göstererek anlatabilir ancak aşkım''
           '' Sen öyle görüyorsun beni. Hem sende bu yaşamdaki en yakışıklı erkeksin''
           '' Sende kainattaki en güzel kadın''
           Az sonra içeriden düğün müziği sesi gelmeye başladı. Kapı aralandı Ornella göründü. eliyle gelin işareti yapıyordu. Cevher kolunu sevdiği kadına uzattı Pınar sevdiği adamın koluna girdi beraberce kapıdan çıktıklarında kızılca kıyamet koptu sandılar salon hınca hınç dolmuş her taraf çiçeklerle süslenmiş küçük kızlar ellerinde çiçeklerle iki yana dizilmiş ellerindeki çiçekleri önlerinden geçerken onların üstlerine atıyorlardı. Carlo ise önlerinde geri geri yürüyor sürekli fotoğraflar çekiyordu salon alkıştan inliyordu. Bütün personel ve misafirler salondaydılar herkes bu olaya şahit olmak için orada bulunuyordu.
          Pınar beyaz bir kuğu gibi süzülüyordu. Cevher ise tam bir prens havasındaydı. Her şey hayal ettiklerinden çok çok daha güzel oluyordu. Tek eksikleri aileleri idi. Ama şu anda o kadar mutluydular ki hiç bir şey umurlarında değil gibiydi. Az sonra nikah masasında kendilerine ayrılan koltuğa oturmuşlardı Büyük elçi masanın bir ucunda şahitleri olan Sadettin Hocaları ile Onur Bey masanın öbür ucundaydı. Büyük elçi önündeki mikrofonu kendine çekti.ve konuşmaya başladı önce Türkçe'ini ardında konuklar için İtalyanca'sını
          '' Bu iki genç evlenmek için elçiliğimize baş vurmuş olup elçiliğimizce yapılan tahkikat sonunda bu iki gencin evlenmesinde sakınca bulunmamıştır. Bugün burada bu iki gencin evlilik işlemlerini tamamlamak ve evlilik akdi'lerini yerine getirmek için bulunuyoruz Sen Çetin kızı Pınar Hakkı oğlu Cevheri iyi günde kötü günde ölüm sizi ayırana kadar eş olarak kabul ediyor musun''
         Pınar '' Evet ediyorum''
         Büyük elçi '' Sen hakkı oğlu Cevher Çetin kızı Pınar'ı iyi günde kötü günde ölüm sizi ayırana kadar eş olarak kabul ediyor musun''
         Cevher '' Evet ediyorum''
         Büyük elçi'' Siz şahitler bu iki gencin akdi lerini duydunuz sizde buna şahitlik ediyor musunuz
         Sadettin Hoca ve Onur Bey '' Evet ediyoruz''
         Büyük elçi '' Bende Türkiye Cumhuriyetin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum hayırlı uğurlu olsun''
         Ortalığı gene bir alkış sesi doldurmuştu. Carlo durmaksızın fotoğraflarını çekiyordu. Ornella zevkten dört köşe olmuş gibi çılgınca onları alkışlıyordu. Defter önce Pınar sonra Cevher imza attı ardından da şahitler. Büyük elçi defter önüne gelince ayağa kalktı elindeki aile cüzdanını Pınar'ın eline vererek '' Hayırlı olsun bir yastıkta kocayın''dedi Pınar cüzdanı eline alıp havaya kaldırdığında ortam gene alkışlarla dolmuştu Pınar elindeki cüzdanı erkeğine verdi Anıl cüzdanı eline aldı. Pınarı kedine çekti ve alnına kocaman bir öpücük kondurdu. Carlo hiç bir kareyi kaçırmamak için durmada fotoğraf çekiyordu.
           Pınar ve Cevher önce büyük elçinin elini öptüler sonra Hocalarının Onur Beyinde elini sıkarak çalışanların ve misafirlerin tebriklerini almak için masanın önüne el ele geçtiler tüm tebrikleri kabul etmişlerdi en son Ornella kaldığında Pınar ona sım sıkı sarıldı ''Teşekkür ederim teşekkür ederim''diyor başka bir şey diyemiyordu. Ornella da ona sarımş gözlerinden bir kaç damla yaşa engel olamamışlardı. Sonra Cevher ile de sarıldılar  Herkesin arasından açılan yoldan el ele yürüyerek salondan çıktılar. Onlar başka bir yere gideceklerini düşünürken Görevli asansörün kapısını açtı onları içeri davet etti odamız gidiyoruz herhalde diye düşünürken asansör en son katta durdu kapı açıldı Ornella ve Carloda diğer asansörle çıkmışlardı. o
Ornella odayı işaret etti
            Pınar '' Galiba bal ayı süitene gidiyoruz aşkım''
            ''Galiba öyle tatlım'' Kapıya yaklaştıklarında Ornella Cevher'e işaret yaptı. Cevher ne demek istediğini anlamıştı. Pınar'ı kaldırdığı gibi kollarına aldı. Carlo da durmadan fotoğraflarını çekiyordu. Görevli kapıyı açtı onların İçeri girmesini sağladı. Pınar ve Cevher Ornella'a baktılar Ornella el salladı ve kapıyı kapadı.
          Oda müthiş güzeldi her şeyi düşünmüşlerdi Her şey bir hayal gibiydi uyanmak istemedikleri bir hayal Cevher sevgilisini usulca yatağa bıraktı.
          Melis '' Siz annemle resmi olarak evlendiniz yani öyle mi baba''
          '' Evet kızım annenle ben evlendik hemde resmi olarak. Sadece bunu ailelerimize okul bitince söyleyecektik. Ogün her şey bir rüya gibiydi
         Pınar '' Peki büyük baba o resimler gazeteler neredeler.''
         '' Hepsi özel bir odada tutuluyorlar''
         '' Pınar apartmanında mı''
         '' Hayır iş bankasının hava korumalı bir kasasında''
         '' Neden oradalar büyük baba''
         '' Büyük annenle tutmuştuk o kasayı ailemize açıkladığımızda gösterecektik''
         '' Ama gösteremediniz''
         Anıl '' Ne oldu baba neden gösteremediniz''
         '' Bugünlük bu kadar yeter sonra devam ederim çok yoruldum''
   
     

           
                     
           
 
           










       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder