14 Mart 2016 Pazartesi

ADI AŞK BÖLÜM 5 PART 7

            Pınar'ın konservatuvara kabulü Tekin ailesinin İstanbul'a yerleşmesini kolaylaştırmıştı. Cevher de Pınar da bu durumdan oldukça memnundular. Hiç değilse aralarındaki yol hasreti bitmiş olacaktı. Şimdi daha sık birbirlerini görebilir bol bol birlikte olabilirlerdi.
           Çetin Bey Beşiktaş da bir daire kiralamış ailecek o eve yerleşmişlerdi. Pınarın gideceği konservatuvara yakın sayılırdı arası yedi kilometre kadardı. Beşiktaş'ta tutulan eve İzmir'den eşyaların gelmesi bir kaç gün sürmüş. O süreç bulunan uygun bir otelle geçiştirilmişti. Tekin ailesinin yeni evlerine tam olarak yerleşebilmeleri bir haftalarını almıştı. Cevher bu bir hafta boyunca elinden geldiğinden fazlasını bile yapmaya çalışarak. Gelecekteki kayın valide ve kayın pederine seve seve destek olmuş ve bunun karşılığını sevdiği kıza yakın olmak olarak bol bol alıştı. Pınar'ında Cevher'inde keyfine diyecek yoktu. Her küçük fırsatı değerlendiriyorlar elleri birbirini mutlaka buluyordu.
           İki sevgilinin en güzel anları da eşyaların içeri taşınma anlarıydı. Pınar ne zaman eline ağır bir eşya almaya kalksa Cevher hemen burnunun dibinde bitiyor. ''Aşkım sen yastıkları yorganları taşı öbürlerini bana bırak'' diyor ve onun elinden alıp hızla konulacağı odaya taşıyordu.
           Çetin beyin Beşiktaş'ta tuttuğu ev ikinci katta üç oda bir salondan oluşan duvarları badanalı oldukça yüksek tavanlı bir evdi. Duvarların boyanma işlerini de gene hep beraber yapmışlardı. Pınar ile Cevher bir odayı boyarken Çetin Bey ile Elif Hanım da diğer odayı boyuyorlardı. Pınarın ablası Bahar ise ortak boyamacıydı. Bazen Pınarların odasında bazen ise anne babasının odasında oluyordu. Büyük olasılıkla Çetin Bey bilerek Cevher ile Pınar'ın bulunduğu odaya gönderiyordu onu. Aklı sıra kızı ile gelecekteki damadını kontrol altında tutuyordu.
            Cevher ve Pınar'ın mutluluktan Baharı falan gördüğü yoktu zaten. Onlar birlikte oldukları anın güzelliğini yaşıyorlardı.Kendilerine has bir boyama şekli de üretmişlerdi. Aynı duvarın biri sağından diğeri solundan başlıyor ortada buluşmaya çalışıyorlardı. Ama Cevher boyama işlerini biraz daha iyi ve hızlı yaptığından duvarın neredeyse üçte ikisini o boyuyordu birbirlerine yaklaştıkça gülmeleri çoğalıyor ve yan yana gelebilmek için tüm enerjilerini harcıyorlardı. En son yan yana geldiklerinde boyamayı bırakıp yüzlerini birbirlerine dönüp gözlerinin içlerine bakarak birbirlerine sevgilerini haykırıyor  ve vücutlarını birbirlerine sımsıkı saracak şekilde sarılıyorlar ve dudakları birbirleri ile buluşuyor sonra bir öteki duvara geçiyorlardı.Bahar bir kaç defa bunları öpüşürken yakalasa da hiç bozuntuya vermeden kendisinin yapması istenen işleri yapmış.İki sevgiliyi hep serbest bırakmıştı.
            İşte o günün öğle molasında iki sevgili yanlarında Pınar'ın ablası Bahar ile birlikte bir duvar dibine çökmüş Kendi kurmayı düşündükleri evin hayallerini kuruyorlardı.
            Pınar '' Aşkım bir gün böyle kendi evimizi de boyayacağız inşallah''
            '' Evet kalbim bir gün Allah'ım nasip ederse kendi evimizi de seninle beraber boyayacağız. Aynı burayı boyadığımız gibi''
            '' Cevher bir gün bir evimiz olursa İzmir'de olsun olur mu?''
            '' Elbette Pınar neden olmasın. İzmir aşkımızın beşiği.''
            '' O zaman bana söz ver''
            '' Sen yeter ki iste aşkım söz verdim gitti''
            '' Ama daha neye söz istediğimi söylemedim ki''
            '' Fark etmez sen benden bir söz istiyorsan bana düşen o sözü vermek olacaktır''
            Pınar sevdiği gence döndü Boynuna sarıldı.
            ''Beni bu kadar çok mu seviyorsun''
            '' Seni Mecnun'un Leyla'yı, Ferhat'ın Şirin'i, Yusuf'un Zülal'i Şems'in Mevlana'yı sevdiğinden çok sevmiyorsam şu an şurada Rabbim benim canımı alsın''
            '' Allah korusun o nasıl laf alacaksa ikimizinkini beraber alsın. Ben sensiz bir dünya istemiyorum da düşünemiyorum da''
            Bahar '' Kesin şu boş boş zırvalamayı.Sende kızım söyleyeceksen söyle ne ye söz istediğini''
            Cevher '' Ablamızı kızdırdık Pınar. Hadi gel ablana özür dileyelim''
            '' Tamam olur. Hemi de güzel olur''
            '' Sakın sakın ha aklınızdan geçeni yapmayın. Şuracıkta ölürüm bak''
            Pınar '' Yapma abla gıdıklanmaktan kim ölmüş hadi aşkım başlayalım''
            Bahar hızla oradan anne babasının yanına kaçar
            '' Tutmayın beni anne imdattt adam doğruyorlar''
            '' Kaçırdın ablanı''
            '' Evet aynen öyle oldu korkusundan kaçtı. Aşkım İzmir de ev alırsak evimizin bir adı olsun istiyorum''
            '' Ben buldum bile aşkım.evimizin ismi senin adın olacak. Benden istediğin söz bu değil mi?''
            '' Evet aşkım oydu''
            '' O zaman verdim gitti canı gönülden''
            '' Hadi annemlerin yanına gidelim bir iki lokma atıştırır sonra işimize döneriz''
           Evin boyaması tüm gün sürmüştü. Tüm günde iki sevgili birlikte olmuşlardı. Ogünün en güzel yanı bu ve aldıkları karar olmuştu.
            Tekin ailesi artık İstanbul'daydı.Pınar ve Cevher daha sık görüşüyorlardı. Bu ikisinin de üretkenliğini arttırmıştı. Pınar kemanını çok daha istekli ve güzel çalıyor. Cevher ise okulunda fırtına gibi esiyordu. her ikisininde gözleri mutluluktan parlıyordu. Bu tüm öğretmenlerinde dikkatini çekmişti. Konservatuvar hocası Pınarın lise eğitimini tamamlaması için onu kendi öğrencisinin müzik öğretmeni olarak bulunduğu Üsküdar lisesine kaydını yaptırmış oradaki müzik odasında ve konservatuvarda rahat rahat müzik çalışmasını sağlamıştı. Lise tamamlanınca sadece konservatuvar da üniversite öğrenimine devam edebilirdi.Cevher ise rüyada gibiydi. Sevdiği aşık olduğu kız yanındaydı neredeyse her gün onu görebiliyordu. Bazı akşamlar Pınar'larda  akşam yemeğine kalıyor. Yemek sonrası bulaşıkları birlikte yıkıyorlardı ve fırsat buldukça da mutfakta küçük oynaşmalar yapıyorlardı.
              Zaman hızla akıp gidiyordu. Çetin beyin işleri de gittikçe büyüyordu. Çok geçmeden bir sene sonra Çetin bey Bebek semtinde denize nazır bir villa satın aldı.Oraya yerleştiler. Pınar ve Cevher lise son sınıftaydılar artık. Pınar'ın ünü yurt dışına kadar taşmıştı. Dünyanın çeşitli yerlerinden konser vermesi için davetler alıyordu. Bunları Sadettin Hocası ile değerlendirme zamanının geldiğini düşünüyorlardı. Bunlardan bazıları Fransa,İtalya,Almanya,İspanya ve hatta Amerika dan geliyordu.
              Sadettin Bey bu sene içinde bunları değerlendirmek istiyordu. Bu isteğini Pınar'a açtığında aldığı yanıta hiç şaşırmamıştı. '' Cevher ile gideceksem olur'' Konuyu Cevher'e açtılar. Cevher de Sadettin Bey'i hiç şaşırtmamıştı. ''Pınar nasıl uygun görüyorsa öyle olsun. Ben onunla cennete de giderim cehenneme de'' Böylece karar verilmiş oldu. Sadettin Bey hemen bir program ayarlayıp gerekli görüşmelere başladı. Sadettin Bey planını yapmıştı ama hiç ummadığı yerden tepki aldı. Pınar'ın babasından Çetin Beyden. Çetin Bey kızının gitmesine izin veriyordu vermesine ama Cevher onlara katılmayacaktı şartı buydu. Sadettin Bey nedenini sorduğunda ise ''Bu benim kararım nedeni sizi ilgilendirmez'' yanıtını almıştı. Sadettin Bey bunu Pınar' a aktardığında ise Pınar'ın yanıtı net olmuştu.
              '' O zaman gitmeyeceğiz Hocam''
              '' Kızım senin için harika bir deneyim harika bir gelecek olur.İstersen Cevher'e de anlatalım babanın düşüncesini. O gitmene izin verecektir buna eminim''
              '' Sevgili hocam sizde biliyorsunuz ki benim geleceğim Cevher ile olduktan sonra zaten harika olacaktır. Onsuz cenneti bile istemiyorum. Hem Cevher'e bu konudan hiç bahis etmemenizi istirham ediyorum sizden. Sizde bende çok iyi biliyoruz ki ben istiyorum dersem o asla bana hayır demez. Onun olmadığı bir ülkede asla keman çalmam. Benim notalarım solfej notaları değil hocam. Cevher notaları''
              ''Biliyorum a deli a aşık kızım biliyorum. Babanla sen konuşurmusun''
              '' Bende konuşacağım elbette babam ile ne oldğunu öğremek isteyeceğim''
              '' Tamam sevgili kızım senden haber bekleyeceğim bende''
              O akşam Tekin ailesinin evinde kızılca kıyamet kopmuştu. Pınar babası ile konuşuyor nedenini öğrenmeye çalışıyordu. Çetin Bey ise ''senin aklın ermez böyle şeylere sen karışma ben neyi uygun görüyorsam onu yap'' diyordu
              '' Ne oldu baba neden Cevher ile gitmemi istemiyorsun. Hem o benim nişanlım. Sorun buysa evlenir öyle gideriz''
              '' O konuyu sonra konuşacağız zaten kızım''
              '' Hangi konuyu baba''
              '' Cevher ile nişanınızı''
              '' Nesini konuşacağız baba''
              '' Senden nişanı atmanı isteyeceğim''
              '' Ne diyorsun sen baba. Ölürüm gene de atmam''
              '' Yani onu bize tercih edersin öylemi''
              '' İnşallah öyle olmak zorunda kalmaz ama gerekirse evet baba gerekirse evet''
              '' Elif Hanım al kızını başımdan elimden bir kaza çıkacak sonra''
              '' Tamam bey tamam. Hadi gel kızım odana geçelim''
              Pınar annesi ile odasına geçerken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Odasına girdiklerinde annesine sarılıp.
              '' Ne oluyor anne lütfen bir şey biliyorsan bana da söyler misin? Cevher size karşı bir hata mı yaptı. Neden babamın düşüncesi değişti Cevher'e karşı''
              '' Bilmiyorum kızım inan bilmiyorum. Merak etme sen ben baban ile konuşurum''
              '' Lütfen konuş anne lütfen konuş ben Cevher'siz asla yaşayamam. Ölürüm ama asla onsuz yaşamam''
              '' Deme kızım böyle. Ben baban ile konuşurum. Bak inan her şey düzelecek. Cevher pırıl pırıl tertemiz bir çocuk''
              '' Öyleyse sorun ne anne.Neden babam bu kadar değişti. Ne değişti. Ne olur konuş onunla anne ne olur konuş. Sizi kaybetmek istemiyorum. Ama inan Anne sizi ne kadar çok seversem seveyim asla Cevherden fazla olamaz. Üzgünüm ama gerçek olan bu anne. Onu kaybetmektense sizi kaybetmeyi tercih ederim''
             '' Deme kızım öyle deme ne olur. Babanla konuşacağım ve kimseyi kaybetmek zorunda kalmayacaksın. Sana söz. Anne sözü''
              '' Tamam anneciğim''
              Annesi Pınar'ın odasından çıkmış soluğu Çetin Beyin yanında almıştı. Pınar yatağına uzanmış. Gözlerini tavana dikmiş salondan gelen belli belirsiz konuşmaların ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bütün gece uyumamıştı. Saat yediyi vurduğunda okula gitmek için yatağından kalktı. Salona geçti. Babası salonda koltuğa oturmuş onu bekliyordu.
             '' Pınar gel kızım seninle konuşalım''
             Pınar sessiz ve kafasında kesin kararlı olarak babasının çağrısına uydu
             '' Peki baba''
             '' Kızım akşam için özür dilerim senden. Kafam bir şeye takıktı acısını senden çıkardım''
             '' Sorun değil baba. Olur bazen böyle şeyler''
             '' Kızım uzun uzun düşündüm ve sana ve Cevher'e haksızlık ettiğimi anladım. Tamam kızım gitmene izin veriyorum''
             '' Gerçekten mi? İzin veriyor musun baba''
             '' Evet gerçekten izin veriyorum''
             Pınar babasının boynuna sarıldı.
             '' Teşekkür ederim baba teşekkür ederim''
             '' Hadi kahvaltını yap. okuluna git sonra müdürün Sadettin Beye hazırladığım izin belgeni verirsin''
             '' Düşünceli babam benim. Teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin çok''
             Pınar bütün uykusuzluğunu unutmuştu. Hemen kahvaltısını yaptı okulunun yolunu tuttu. Pınar kapıdan çıkınca Elif Hanım kocasının yanına geldi.Ağlıyordu
             '' Doğru karar verdin bey doğru karar verdin''
             '' Tamam kadın tamam kes sende ağlamayı.Bak onun istediğini yaptım işte''
             '' Bey kızımızı kaybederdik''
             '' Evet şimdi size uydum ama Bunun sonrası var ve ben bu konuda kesin kararlıyım. Kızım beni dinleyecek er geç''
             '' Yapma bey ne olur yapma. Kızımızdan oluruz''
             '' Merak etme kadın olmayacağız. O konuyu da halledeceğim''
             '' Peki neden bey neden Cevher'i istemiyorsun artık''
             '' Şimdilik bu kadarını bil yeter. Ama şunu bil kadın Bizi harika bir gelecek bekliyor. Çok zengin olacağız çok.''
              ''Para kazanacağız diye çocuklarımızdan olmayalım da bey''
              '' Merak etme kadın beni er geç anlayacaklar. Onlar için doğru olanı yaptığımı er geç anlayacaklar''
              '' İnşallah bey inşallah''
              '' Hadi şu çeketimi getir de bende işime gideyim''
              '' Tamam bey hemen getiriyorum''
              Pınar öğleni zor etmişti. Okuldan çıkmış soluğu konservatuvarda almıştı.Sadettin bey Pınar'ın neşeli yüzünü görünce. Her şeyin düzelmiş olduğunu anlamıştı.
              '' Baban izin verdi herhalde kızım ha ağzın kulaklarında olduğuna göre''
              '' Evet hocam izin verdi. Buyurun buda izin kağıdım''
              '' Oooo bak bu daha da iyi oldu''
              Sadettin Bey Pınar'ın uzattığı kağıdı aldı.Göz ucuyla okumaya başladı. Çetin Bey Sadettin beyin bizzat hazırlayıp kendilerine sunacakları program dahilinde kızının kendisi ve Cevherinde bulunduğu ve gene Sadettin beyin var ise kuracağı ekip ile gitmesine izin veriyordu.
               Pınar yerinde duramıyor yerinde zıp zıp zıplıyordu. İçinden
               '' Hadi Cevher gel artık seninle paylaşmak istiyorum bunu''
               Allah Pınar'ın isteğini duymuş ve kabul etmişti sanki Pınar yerinde zıplayıp dururken Cevher içeri girmiş ve kendisine sesleniyordu.
               '' Ben geldim..Aşkımı bu kadar mutlu eden şey ne öğrenebilir miyim ?''
               Pınar arkasını dönmüş sevdiği erkeğin geldiğini görünce hızla koşup onun boynuna atlamıştı Cevher hazır olmasa yere kapaklanabilirlerdi. Havada kendisine uçan sevgilisin yakaladığı gibi sımsıkı bedenine sardı. Pınar sevgilisinin beline bacaklarını dolamış kollarıyla boynuna sarılmış ve sevdiği gencin yüzünün her yerini öpücüklere boğuyordu. Ve er öpücükten sonra
                '' Babam izin verdi sevgilim babam izin verdi''
                '' Gitmemize mi ?''
                '' Evet aşkım evet gitmemize''
                Bu güzel haber karşılığında Cevher de kucağındaki sevgilisine karşılık vermeye başlamıştı. En son dudakları büyük bir zevkle ve odadaki kimseyi umursamadan birbirleri ile birleşmişti.
                Sadettin Bey hemen ayarlamaları yapmaya başladı ilk durak Roma olacaktı. Teklif hem çok iyi hemde getirisi yüksek olan bir konser olacaktı.İkinci konser ise Fransa ve Paris olacaktı bu sene bu iki konser yeterdi. Çünkü yurt içi konserleri de olacağını umuyordu bu iki konserin ardından. Seyahat programı yaz dönemi için yapılmıştı.İki sevgilinin baş başa gidecekleri ilk yolculukları olacaktı bu.Bütün okul günleri boyunca en çok konuştukları bu olmuştu. Bu iki konserden hatırı sayılır bir gelirleri olacaktı. Cevherinde okulu bitmesi ile daha profesyonel anlaşmalar yapabilecekti. Yurt dışından da harika teklifler vardı. Ama Cevher bunları ancak evlendikten sonra kabul edebilirdi. Evlenmeden asla yurt dışında bir akım ile anlaşma yapmayacaktı. Bir karar almışlardı ve ona uyacaklardı.
                İlk konserler seyahatlerine doğru giderken yaşadıkları tek sorun Pınar'ın annesinin rahatsızlanması olmuştu. Küçük bir operasyonla bu hastalıkta atlatılmıştı. Artık seyahatleri için hiç bir engel görülmüyordu. Yapılması gereken her şey yapılmış. Pasaportlar izinler uçak biletinden tutun da kalacakları otele kadar her şey hazırlanmıştı. İlk konser 15 temmuzda İtalyanın Roma şehrinde Oditoryum Conciliazione denilen bir müzik merkezinde yapılacaktı.
              Pınar ve Cevher'in birlikte ilk yurt dışı gezisi de olacaktı. Yolculuk günü geldiğinde herkes heyecanlıydı. Önce İzmir'den İstanbul'a uçuldu sonra İstanbul'dan İtalya'nın Roma şehrine. Onları hava alanında bir komisyon karşıladı. Gran Melia Roma Otel de kendilerine ayrılan odalara yerleştirildiler Pınar ve Cevher'i eş sandıklarından aynı odada da tek büyük bir yatağı bulunan bir süite yerleştirdiler.Otelin ihtişamı gözlerini kamaştırmıştı. Tam adına layık bir şehirdi Roma aşıklar şehri. Tek büyük bir yatak ve birlikte uyuyacak olmaları iki sevgiliyide mutlu etmişti.
            Pınar '' Bu gece hayatımın en güzel gecelerinden biri olacak''
            '' Evet aşkım. Benim içinde öyle. Hayatımızdaki ilk beraber aynı yatakta uyuyacağımız gece olacak''
           '' Evet senin koynunda uyuyacağım''
           '' Bende senin kokunla uyuyacağım. Dünyanın en güzel kokusuyla''
           '' Beni hep seveceksin değil mi''
           '' Dünyadaki son nefesime kadar dünyada. Sonra Rabbimin izni ile sonsuza kadar ahirette''
           '' Şunu bil aşkım senden başka asla kimse olmayacak benim için''
           '' Sen de bil ki benim''
           Pınar Cevherin konuşmasını elini dudaklarına götürerek durdurdu.
           '' Biliyorum.Şimdi sus ve beni öp''
           Cevher sevdiği kızın elii dudağındayken yakaladı ve elinin her parmağını tek tek öpmeye başladı. Sonra belinden yakalayarak kendine çekti ve sımsıcak dudaklarını sevdiği kızın ateş gibi yanan dudakları ile birleştirdi. Öpüşme faslı devam ederken Cevher Pınarı kucağına aldı. Dudakları birbirinden ayırmadan yatağa kadar götürüp sevdiği kızı usulca yatağa bıraktı.
           '' Hayatım boyunca görüp görebileceğim en güzel şeysin''
           '' Yalancı seni''
           '' Yalancı mı''
           İkisi de yatakta yan yana yatıyorlardı. Cevher bir kolunu dirseğinden kırarak yatakta kısmen doğrulmuş. Sevdiği kızın saçlarını okşuyordu.
          '' Evet yalancısın''
          '' Benden daha güzelini de seveceksin''
          '' Senden daha güzeli migelecek bu dünyaya''
          '' Bir gün evet''
          '' Ha yani şu an dünyaya gelmedi öyle değil mi''
          '' Evet gelmedi ama gelecek''
          '' Kimmiş o''
          '' Kızımız''
          '' Kızımız mı ya oğlumuz olursa''
          '' O zaman ben senden daha yakışıklı bir erkeğide seviyor olacağım''
          '' Kızımız olursa da ben en az senin kadar güzel sen gbi kokan bir kızı daha sevmiş olacağım''
          '' Aşkım''
          '' Kalbim''
          '' Seni seviyorum''
          '' Seni çok ama çok seviyorum''
          İki sevgilinin dudakları gene ihtirasla birleşti.
          Büyük baba koltuğundan kalktı evdeki bütün gözler ona çevrilmişti.
         '' O gece ilk beraber yattığımız geceydi. Her şey o kadar muhteşem di ki gökyüzündeki ay ve yıldızlar bile bizi kıskanıyorlardı. Bütün gece onun güzelliğini izledim. Uyurken ne kadar güzel göründüğünü size anlatamam. Bir melek gibiydi. Bir iki defa uyandı gözlerini açtı. Uyumadın mı sen beni mi seyrediyorsun bakayım sen diye konuştu. Her uyanışında onu öpüp kokladım ve uyuttum sabaha kadar onu seyrettim saçını okşadım kokusunu ta ciğerime kadar çektim''
         Büyük baba sendeler gibi oldu. Anıl yerinden ok gibi fırladı babasını tuttu. Büyük baba sevgiyle oğluna baktı. Yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra.
         '' Çok yoruldum bana izin verirmisiniz. sonra anlatmaya devam ederim''
         Melis ve diğerleri de büyük baba sendeleyince yerlerinden kalmışlardı zaten. Melis Anıl ile beraber büyük babanın diğer koluna girdi.
        '' Hadi yat baba dinlen yorma kendini daha nasılsa çok günlerimiz olacak bizim''
        '' Evet kızım yitirdiğimiz onca zamanı telafi edecek kısa bir zamanımız var ve oanları en güzel şekilde değerlendireceğiz. Buna emin ol''
        '' Biliyorum babam biliyorum''
        Sonra diğerlerine döndü.
        '' Hadi bakalım herkes yatağına marş marş''
        Herkes sabah kalakacakları yatağına doğru yol almıştı. Anıl ve Melis babalarını yatırdıktan sonra kendileri de dinlenmek için yataklarına gittiler.
         







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder